2 Mart 2012 Cuma

Hafta Sonu Spor Ekranı

http://img379.imageshack.us/img379/9440/o444771yaynlar.jpg


3 Mart Cumartesi

13.00 Ankaragücü – Eskişehirspor (LİG TV)
13.30 Tavşanlı Linyit – Çaykur Rizespor (TRT 3 SPOR)
14.45 Liverpool – Arsenal (LİG TV 3)

15.00 G.Saray - Mersin B.B.(TBBL) (gs TV)
16.00 Samsunspor – Antalyaspor (LİG TV)
16.00 Mersin İdman Yurdu – Orduspor (LİG TV 2)
16.00 Konyaspor – Denizlispor (TRT 3 SPOR)
16.30 Bayer Leverkusen – Bayern Munich (
TRT HD-TRT HABER)
17.00 T.Telekom - Fenerbahçe Ülker (LİG TV 3)
17.30 Eczacıbaşı - Yeşilyurt (SPORTS TV)
19.00 Fenerbahçe – Gençlerbirliği (LİG TV)
19.00 Palermo – Milan (EURO FUTBOL)
19.00 Kasımpaşa – Giresunspor (TRT 3 SPOR)
19.00 Beşiktaş MG - Mersin B.B.(LİG TV 3)
19.30 Borussia Dortmund – Mainz (TRT HD)
20.00 Marseille – Toulouse (LİG TV2)
21.00 Barcelona – Sporting Gijon (NTV SPOR)
21.45 Juventus – Chievo (EURO FUTBOL)
22.00 T.Telekom - Fenerbahçe Ülker (FB TV-Banttan)
22.00 Bordeaux – Nice (LİG TV2)
23.00 Sevilla – Atletico Madrid (NTV SPOR)

4 Mart Pazar

13.00 Zaragoza – Villarreal (NTV SPOR)
13.30 Elazığspor – Boluspor (TRT 1)
13.30 Kartalspor – Sakaryaspor (TRT 3 SPOR)
15.00 Bursaspor – Karabükspor (LİG TV)
15.00 Kayserispor – Manisaspor (LİG TV 2)
15.00 Gaziantepspor – İstanbul Belediye (LİG TV 3)
16.00 Roma – Lazio (EURO FUTBOL)
16.00 Adanaspor – Gaziantep B.Belediye (TRTSPOR)
16.30 Nürnberg – Monchengladbach (
TRT HD - TRT HABER)
17.30 G.Saray YK - Torul Gençlik (SPORTS TV)
17.30 Anadolu Efes - G.Saray MP (LİG TV 3)
18.10 Tottenham – Manchester United (LİG TV 3)
18.30 Hoffenheim – Köln (TRT HD)
19.00 Beşiktaş – Trabzonspor (LİG TV)
19.00 Granada – Valencia (NTV SPOR)
19.00 Bucaspor – Karşıyaka (TRT 3 SPOR)
21.00 Santos – Corinthians (LİG TV 2)
21.45 Inter – Catania (EURO FUTBOL)
22.00 Lorient – Lens (LİG TV 3)
22.30 Real Madrid – Espanyol (NTV SPOR)

1 Mart 2012 Perşembe

ARSIZLAR ve YÜZSÜZLER


Türk atasözlerinin en güzellerinden birisidir: “Görünen köy kılavuz istemez” denir. Fenerbahçe Ülker’in dün yaşadığı hezimet ortada… Buraya nasıl gelindiğinin en güzel özeti bu atasözüdür. Görünüyordu, biliniyordu, duyuluyordu… Bu takımdan bir numara olmayacağı, tez zamanda neşter vurulması gerektiği o kadar belliydi ki… Bile bile lades dedik. Kaza geliyorum demekle kalmıyor, bas bas bağırıyordu. Göstere göstere, yalanların ardına sığına sığına, kendimizi ve taraftarı kandıra kandıra uçuruma yuvarlandık. Bir avuç divane kendi kendine bağıradursun…

Tarih 04 Kasım 2011’di ve bir Cuma günüydü. Bir gün önce Nancy maçını kazanmıştık. Galibiyetin sevincini yaşamak yerine bu blogda bir yazı kaleme aldık: "YOK MU BU ADAMA DUR DİYECEK?" Bu adam dediğimiz, elbette takımın bu hale gelmesinde baş sorumlu olan Neven Spahjia’ydı.

Galibiyete rağmen o yazımda şunları belirtmiştim:

“Risk alamayan, "az olsun benim olsun" diyen adamlarla buraya kadar... O, küçük dünyasında mesut. Yıldızlardan korkan bütün koçlar böyledir aslında; kendilerine güvenemez, risk almayı sevmez, dar dünyalarında lokal başarılarla avunur dururlar. Onlar küçük takımlara "beklentilerin üstünde" başarı kazandırarak takdir edilir, büyük takımların beklentilerinin altında ezilirler. Büyük oyuncuları bu yüzden sevmezler.”

Ve yazıyı Aydın Örs’e seslenerek noktalamıştık:

“Hocam seni çok seviyoruz. Ama sormak zorundayım. Bu takımın bu kadar doğranıp budanmasına, bu zihniyet küçüklüğüne, bu dar kafalılığa nasıl göz yumuyor, nasıl tahammül ediyorsun sevgili hocam? Senin etkin ve yetkin nedir? Ne zaman insiyatif alacak, Nasrettin hocanın leyleği gibi durmadan budanan bu takımı ne zaman Spahjia'nın gazabından koruyacaksın?”

Maalesef kendi kendimize dövündüğümüzle kaldık. Kimse gerçekleri görmeye yanaşmıyordu. Piyangodan çıkan ve hiç hak edilmeyen grup liderliği, bahsedilen vurdumduymazlığı daha da derinleştirdi.

Dün Euroleague’de tamam yahut devam maçına çıktık. Dün akşam hiçbir iddiası kalmayan Milano önünde yarım sayıyla bile kazanmamız durumunda Euroleague’de çeyrek final oynayacak, bu kadar kötü geçen bir sezonda harika bir derece yapmış olacaktık. Dün kazanmamız durumunda Avrupa’nın en iyi sekiz takımından birisi olarak tescillenecektik. Çünkü dün Panathinaikos deplasmanda Kazan’ı yenerek bize çeyrek final yolu açmıştı.

Maç öncesi şunları düşünüyordum:
Biz kazanır ve Panathinaikos kaybeder; o şekilde elenirsek yıkımı büyük olmaz. Sadece üzülürüz, 17 sayıdan verilen deplasmandaki Kazan maçına hayıflanırız filan...

Hem Panathinaikos yenilir, hem biz yenilirsek üzüntünün yanında biraz öfke olur ama zaten kazansak bile işe yaramayacağı için herhangi bir mağlubiyetin öfkesinden ileriye geçmez.

Amaaaaa... Panathinaikos bu akşam Kazan'ı yener ve biz buna rağmen Milano'ya yenilip elenirsek... İşte onun yıkımı çok ama çok ağır olur. Hem oyuncular, hem taraftar nezdinde...

İşte, maalesef en korktuğum, en istemediğim ama en çok ihtimal verdiğim şık gerçekleşti. Panathinaikos bize çeyrek final yolunu açtı ama biz ruhsuz bir oyunla hiçbir iddiası kalmayan Milano’ya yenildik. Sanki Milano’nun şansı devam ediyor, biz defteri kapatmış bir havada oynayarak…

Zaten maçın ilk devresini 46-40 geride kapattığımızda hadisenin rengi belli olmuştu.Böyle kritik bir final maçına, alışıldık tabirle “tamam ya da devam maçına” çıkan bir takım çok kötü hücum edebilir, çok kötü şut atabilir; ama asla bir devrede 46 sayı yemez. Bu kadar göstermelik ve yumuşak savunma yapmaz. Her ne gerekçeyle olursa olsun, bu şartlarda 46 sayı yiyen bir takım DEVAM ETMEYİ İSTEMİYOR demektir. Boşverin tekniği, taktiği... Bu durumda hepsi hikaye...

Taraftar cephesinde bu şekilde elenmenin yıkımı korkunç oldu. Takımın bu kadar kolay teslim olmasını herhalde içine sindirebilen yoktur. Ama görüyoruz ki, yönetim, teknik heyet ve oyuncu cephesinde böyle bir mahcubiyet yok. Utanmak, arlanmak lazım. Utanan ve arlanan gereğini yapar. Ancak utanmazlar ve arlanmazlar böyle rezaletler karşısında gelecek masalları, ninniler okumaya, başını kuma gömmeye devam eder.

Ne yalan söyliyeyim; bir takım olumsuz işaretlere rağmen geçen sezonun genelinde Spahjia’ya destek olduk. Aslında bugün şikayetçi olduğumuz çoğu şeyin belirtileri geçen sezonda vardı. Rakiplerin büyük farklardan geri gelmesi, oyunu tutamamak, kritik maçlarda çuvallamak gibi… Nitekim ilk 3 maçı kazanıp, son 3 maçı acemiliklerle kaybederek Top-16’dan elenmek benzeri zor olacak bir ayıptı. Ama ilk sene dedik, olur dedik. Çünkü ardımızda bir Tanjevic kabusu bırakmıştık. Bu sıkıntılara razıydık.

Fakat gördük ki, ol-ma-ya-cak. Bu kadar net. Olmayacağı transfer politikasından belliydi. Bu arada dikkatinizi çekmiştir, çünkü artık geleneğimiz oldu: Her maçta, özellikle Euroleague'de rakibin sıradan bir oyuncusu çıkıyor ve kariyer maçını bize karşı oynuyor. Torunlarına gururla anlatacağı en harika performansları bizim maçlarda sergiliyor. Bu durum bile Spahjia'nın NE KADAR ACİZ ve YETERSİZ OLDUĞUNU GÖSTEREN EN ÖNEMLİ KRİTERLERDEN BİRİSİDİR. 40 dakika boş boş baktığının ve maç içi beklenmedik sorunlara çözüm üretme konusunda ne kadar vasıfsız olduğunun bir numaralı işaretidir.

Mesela dün gard savunması çökmüşken, rakip gard bilgisayar oyunu gibi takımını yönetirken, en azından 3-5 dakika ve baskı amaçlı Hakan Demirel denense n'olurdu? Ukic’ten daha mı kötü savunma yapardı? Rotasyon, rotasyon diyorlar… İlk devre Oğuz’u, ikinci devre Vidmar’ı hiç ama hiç oynatmamak nasıl bir rotasyondur? Ya hiç oynatma, yahut oynatacaksan, maçın ikinci yarısından önce hatırla… Diğer türlü “denize düşen yılana sarılır” durumu oluyor. Vidmar mevzuunda ise… Dün takımın temel problemi isteksizlik, iştahsızlıkken ve boyalı bölge yol geçen hanına dönmüşken, böyle kendini paralayan bir oyuncu maçın ikinci devresinde tamamen unutulmayı hak edecek ne yaptı? Bunların izahı yok. “Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça…”
Ukic demişken… Bir hafta önce Kazan maçını uzatmaya taşıyan basketi atmıştı. Maç sonu röportajında, maçı uzatmaya taşıyan basket konusunda: "Ben böyle anlar için yaşıyorum" dedi. Bunu duyduğumda gerçekten katıla katıla gülmüştüm. Tamam, belki bir zamanlar Kezman'ın Beşiktaş'a attığı gol gibi sezonun basketi olacaktı... Eğer turu geçseydik… Şüphesiz çok değerli bir basketti. Ama yani, "ben böyle anlar için yaşıyorum” filan… Bilmediğimiz Ukic olsa Reggie Miller, Kobe Bryant, Paul Pierce filan konuşuyor sanacağız.

Nitekim dün gördük nasıl anlar için yaşadığını. Koskoca maçı takımın oyun kurucusu 1 asistle tamamlıyor. Yanlış okumadınız, yazıyla BİR asist. Yaptığı top kayıplarını ben sayamadım. Üstelik en kritik yerlerde ve hiç baskı yokken…

Daha sezonun ilk günlerinde Ukic mevzuunda çok yazıp çizdim. Geçen yılda öyle… Şunlar ise haftalar önce fenerbasket’te yazdıklarım: “Ben Ukic'in çok yetenekli, değerli bir oyuncu olduğunu her zaman iddia ettim. Ama Ukic etrafında takım kurulacak bir "lider" değil. Ukic asla tepeye oynayan bir takımın esas yıldızı olamaz. Ukic'in yeteneklerini sorgulayan çarpılır ama Ukic'in mental direncine güvenen de ortada kalır. Lider demek illa point-gard demek değildir. Mesela Olympiakos'un lideri Spanulis, CSKA'nın lideri Kirilenko, Barca'nın lideri Navarro'dur. Bizde böyle bir lider oyuncu yok. Mega-star diyeceğimiz, takımın başarısı ile kendi kariyerini paralel gören, elini taşın altına koyacak, koç kadar takım üzerinde ağırlığı olacak winner bir karakter... Saras'ın bir zamanlar Macabi'de, Diamantidis'in Pana'da olduğu gibi... Böyle bir liderin takımında Ukic bence ikinci yıldız ama ilk gard olarak çok daha faydalı olur. Oysa biz Vince Carter'dan Kobe Bryant olmasını bekliyoruz. Olmaz, olamaz. Bu iş sadece yetenek işi değil; yaradılıştan gelen bir karakter, bir duruş meselesi...”

Nitekim, dün akşam Ukic beni bir kez daha doğruladı. Nerdeyse bir sene oluyor ki, aynı iddiam devam ediyor. Sadece son toplar değil mesele. Ukic asla bir takımın esas oğlanı olamaz. Ondan takım lideri olmaz. O ancak başka bir starın yanında yardımcı jön olur.
Şimdi bazıları bu hezimete kılıf olarak kulübün içinden geçtiği süreci bahane gösterebilir. Soruyorum: 03 Temmuz'un ucu erkek basketbol takımına nerede ve ne zaman dokunmuş? Haydi, sezon öncesi bazı gelişmeler, küçülme söylentileri voleybolcularımızı ve kadın basketbolcuları tedirgin etti. Haklı olarak tedirgin etti. Ama bunlara, Erkek Basketbol takımına girdisi çıktısı ne oldu, nasıl etkiledi, onu anlayamıyorum. Kulübün en rahat şubesi bunlardı ve halen bunlar... Dolayısıyla bahanelere sığınmak, yüzsüzlük ve arsızlığın bir başka adı olur.
Kimse mazeret aramasın. Süreci filan bahane etmesin. Bu takımın temel sorunları:
1) Yetersiz, vizyonu dar bir koç…
2) Lider, winner yıldızlara sahip olmaması… Mirsad ve Ömer bu iş için biçilmiş kaftan ama onların yaşları kemale erdi ve sağlık durumları ortada…
3) Ukic’in liderlik yapacak mental seviyede olmaması ve koçun bu liderliği ısrarla ondan beklemesi…
4) Yerli rotasyonu daralmışken, yabancı seçimlerini Euroleague düzeyinde vasat oyunculardan yana kullanmak…
5) Takım artık ne hocasına, ne kendisine inanıyor. Çürüme başlamış. İnançsızlıktan büyük çürüme olmaz.
Çok geç olmadan, bugünden tezi yok doğru adımlar atılmalı. Neler yapılmalı, ayrıca yazarız düşüncelerimizi. Şimdilik Neven’i kapı önüne koymaktan acil bir çözüm yok. İdare-i maslahatla alınacak bir karış yol kalmamıştır. Artık bizi oyalamayın!
Bu kötü gidişten mesul olduğu halde yaşanan hezimete rağmen başını deve kuşu gibi kuma gömen, olanları yok sayan, idare-i maslahat peşindeki bütün etkili ve yetkili kişiler... Sahada ter akıtmak yerine mağlubiyeti kanıksamış, ruhsuz oyuncu kadrosu dahil olmak üzere... Daha fazla arsızlık ve yüzsüzlük yapmayın! Birileri bu olanların bedelini ödemeli.
Son olarak: 
Çok kötü oynuyorduk. Piyangodan Top-16’ya kaldık. Hemde grup lideri olarak… Bana basketbolun adaletini sorgulatan ama bir o kadar sevindiren bir sonuçtu. Ve dün akşam seri başı olarak başladığımız grubu sonuncu bitirdik. Basketbolun adaleti varmış. İnandım buna.

Sarı Melekler FİNAL FOUR'da : 3-0 !!!!!!

Sarı Melekler Dörtlü Final'de..

FENERBAHÇE UNİVERSAL: 3 - RABİTA BAKÜ: 0 

SALON: Burhan Felek 

HAKEMLER: Kovaçeviç (SRB),Vittorio (İTA)

FENERBAHÇE UNİVERSAL: Naz 4, Tom Logan 6, Fabiana 9, Sokolova 13, Y.K.Kim 23, Eda 7, Nihan (L), Yağmur. 

RABİTA BAKÜ: Krsmanovik 8, Starovic 13, Mamdova 7, Golubovic 6, Zhukova 2, Osmokrovic 6, Popovic (L), Glass, Spicer; Rabadzhıeva 3, 
SETLER: 25- 20- 25- 17, 25- 20 
SÜRE: 82 Dk. ( 26- 27- 30 ) 

İSTATİSTİK: 
SAYI: 75- 57 
RAKİP HATADAN SAYI: 13- 11 
SERVİS: 74-58 
SERVİSTEN SAYI: 3-4 
HATALI SERVİS: 5- 4 
HÜCUM: 105- 101 
HÜCUMDAN SAYI: 52-36 
BLOKTAN SAYI: 7-6 
MANŞET:54- 69 
HATALI MANŞET: 6-8 
(ajansspor.com - Tayyar SÜMEN)

****************
İYİ OYUN İYİ OYUNCULARLA OYNANIR
* Tebrikler Sarı Melekler.Tebrikler Taraftar.
* Bileğimizin hakkıyla eze eze Final Four'a yükseldik.Bu üst üste 3.cü kez F4'ümüz oluyor.Belli bir istikrar yakalamamız da çok güzel.
Final Four'a ev sahipliği yapacak,son Dünya Kulüpler Şampiyonu Bakü şehrinin takımını 2 maçta da set vermeden iyi oyunla yenmek gereçten takdire şayan.
* Üstelik Rabıta Bakü devşirme Mammadova haricinde yerli oyuncuları olmayan
büyük yatırım yapmış,dünyaca ünlü antrenör Gajiç'i getirmiş bir takımdı.
Böyle bir takımı iki maçta da şu hallere düşürdük ;
* Sezon başında yapılan kaliteli yabancı transferlerin semeresini görüyoruz.
Zaten söylemiştik çok iyi yabancı transferleri yaptık diye.Yeon Kim,Logan Tom ve Fabiana büyük katkı yapıyorlar takıma.
* Haftalarca Logan Tom diye bir yerlerimizi yırttık buralarda.Boşuna olmadığı
görülmüştür herhalde.Ze Roberto dört elle sarılıyor kendisine.
* Her zaman söylerim ''İyi oyun iyi oyuncularla oynanır''
* Oldukça kapasiteli bir takımız.Hem etkili servis,blok ve hücum gücü,hem de bireysel performanslar olarak iyiyiz gibi zayıf noktalarımızı da tolere edebiliyoruz.Manşet,defans ve liberomuzun zaaflarını giderebiliyoruz.
* Adım adım ilerledik ve takım olma yolunda epey yol katettik.
* Tabii asıl iş şimdi başlıyor.Evet kupaya sadece 2 maç kaldı ama esas maçlar da bu maçlar.O yüzden Ze Roberto kenarda her hatada dövünüyor.Ona hak vermiyor değilim.Çünkü hataya tahammülümüz yok artık.
 Ze Roberto maç sonrası  zaten bunu şöyle dile getirmiş ;
''Bence voleybol sonucu  an be an değişebilecek bir spor dalı.Bugün bir rakipten daha iyi oynadık.Bu yüzden de maçı net bir skorla kazandık.Ancak oyunumuzu
geliştirmemiz gerekiyor.Final Four'da başarılı olmak için sahaya bundan  fazlasını koymamız gerekiyor''
* İstatistikler henüz yok ama ilk maçtan farklı bir maç olmadı.
Gene biz en güçlü yönlerimiz etkili servis,blok ve Yeon Kim'i hücumda etkili kullanmayı iyi yaptık.Gene özellikle liberomuz Nihan'ın manşet hatalarını,zaman zaman savunmadan top çıkarmakta çektiğimiz güçlükleri,pasörümüzün bazı yanlış pas tercihleri gibi olumsuzlukları tolere etmesini bildik.
* Etkili servis bu işin alfabesi.Özellikle Logan Tom nazar değmesin maşaallahı var.Uzun servis turları ile setlerin koparılmasında büyük rol oynadı.
Etkili servis atınca rakip iyi manşet alamıyor,haliyle pasörleri de iyi oyun kuramıyor,bizim bloklarımız da iyi yerleşerek ya önlüyor ya da hücum hatasına
zorluyor rakibi.
* Servis sayılarında 3-4,servis hatalarında 5-4'lük durum var.3 ace'imiz olabilir ama dediğim gibi rakibin oyununu bozuyoruz.Tabii rakipte aynısını yapmadı değil.Manşet hataları 6-8.Biz daha etkili servis atmışız.
* Bloklarda 7-6 üstünlüğümüz var.
* Hücumda da etkiliydik.52-36 gibi açık bir fark var zaten.
Yeon Kim 23 sayı ile muhteşemdi.Sokolova 13,Fabiana 9,Eda 7,Tom 6.
4 numaradan Yeon Kim ve 2 numaraya dolanarak tek ayak hücumlarıyla Eda'dan çok iyi hücum ettik.Pasör Naz'ı kutlamak lazım.
* Rakip hatadan biz 13,onlar 11 sayı aldık.Bazı yaptığımız basit hatalar ise 
yakışmayacak cinstendi.Bunları analiz etmeliyiz.
* Eda - Fabiana ortalarımız cuk oturdu.Geçen yılki Eda-Fürst'ten daha iyi.
* Çok fazla analize gerek yok aslında.Kısaca özetledik.
* Şu anda 3 F4 yolcusu belli oldu.Biz,Dinamo Kazan,Villa Cortese.
Bu akşam Villa Cortese Bergamo'yu 3-2 yenildiği maçta,altın set ile eleyerek
adını 3.takım olarak F4'e yazdırdı.
Rakibimiz ya Vakıfbank ya da Dinamo Kazan olacak.
Vakıfbank eğer yarın Cannes'ı elerse rakibimiz olacak,elenirse D.Kazan rakip.
* Bu arada 2 Bakü takımının elenmesi ile Azerilerin ev sahipliğinden vazgeçebilecekleri kulislerde konuşulmaya başlanmış.Eğer böyle bir şey olursa
bizim tekrar aday olabileceğimizi sanmıyorum.Gerek yok ta.

29 Şubat 2012 Çarşamba

Fenerbahçe Beşiktaş'a Şans Tanımadı : 71-65 !!!

SALON: Caferağa Spor Salonu

HAKEMLER: Rüştü Nuran – Kaan Büyükçil – Semih Vural

FENERBAHÇE (71): Zane Tamane (3 ribaund), Birsel Vardarlı 2 (5 asist), Esmeral Tunçluer 2 (2 asist), Kübra Sihaydemir, Nevriye Yılmaz 6 (5 ribaund- 2 asist), Penny Taylor 21 (9 ribaund- 3 asist), Ivana Matovic 16 (3 ribaund- 2 asist), Nevin Nevlin 6 (9 ribaund), Angel Mc Coughtry 18 (4 ribaund- 2 asist), 

BEŞİKTAŞ (65): Candice Wiggins 11 (4 ribaund- 1 asist), Esra Şencebe 7 (3 ribaund), Daliborka Jokic 2, Nihan Anaz 3 (2 ribaund), İlsu Darıcıoğlu (3 ribaund), Yasemin Horasan 12 (5 ribaund- 3 asist), Korel Engin (5 ribaund), Courtney Vandersloot 14 (1 ribaund- 7 asist), Ebony Hoffman 12 (8 ribaund- 1 asist)

1.PERİYOT: 18-16
2.PERİYOT: 17-19
3.PERİYOT: 15-6
4.PERİYOT: 21-24 
* Kötü bir akşamdı.Sadece sonuç iyiydi.Kötü basketbol oynadık.Bir grup taraftar(!)'ın provoke etmesi ile tatsızlıklar oldu.Hakemler 3 anons'tan sonra soyunma odasına gitti.Muhtemelen son Tarsus maçını seyircisiz oynayacağız.
* Takımda Hocanın da dediği gibi mental bir yorgunluk var.Bir de sanırım F8 için
ağırlık antrenmanları da yapıyorlar.Bunun etkisi de olabilir.
* Savunmada çok aksıyoruz.Beşiktaş dün 65 sayı attı,bu fazla değil denilebilir
ama 3.periyottaki işler kötü gidiyor artık biraz kıpırdayalım,savunmayı düşünelim demeleri ile 15-6'lık sonuçla 6 sayı yememiz rakamı düşürdü.
* Her zaman olduğu gibi Penny Taylor maçın yıldızıydı.21s.9r.3a.3tç.
Hala bu oyuncuya saçma salak yüklenmeler var ya diyecek bir şey bulamıyorum.
* Angel 18s.4r.2a.ile oynadı ama turnikelerdeki fantazileri ve acele atışları ile
16/6'lık 2'lik yüzdesinde kaldı.
* Penny ve Angel'dan sonra İvana 15 sayı ile geliyor ancak klasik top kayıplarında gene coştu.7 top kaybı vardı.
* Nevriye 20dk.6s.5r.da kalırken Newlin 19.33dk.da 6s.9r.ile ciddi katkı yaptı.
Son 2 maçtır Newlin'in dikkat çeken bir performansı var.Sevindirici.
* Birsel 2s.5a.ile beklediğimiz gibi değildi.
* Tamane ve Esmeral ise kötüydü.Özellikle Esmeral 17dk.da 2s.2a.kötüydü.
* Üçlüklerde 4/0'ız.Bu dış şut kabızlığı büyük sıkıntı.İç-dış dengesizliği sorun.
* Türkiye liginde oynayacak denilen Cappie'nin tercih edilmemesi de ilginç.
Rakibe göre bir tercih belki ama Tamane de istenileni veremedi.
* Beşiktaş küme düşmemek için çırpındığı için beklediğimden daha iyi oynadı.
Maç gerçekten sıkıntılıydı.3.çeyrekteki savunma sertliğimiz ve Penny yeni bir
hüsran ve saha avantajı kaybından korudu.
* Beşiktaş bu hafta kendisi gibi 27 puanda olan Optimum Ted Kolejliler ile oynayacak.Son maçları ise küme düşmesi kesinleşen İstanbul Üniversitesi ile.
O yüzden maalesef kurtaracaklardır.
* Dün akşamki seyirci rezaleti için yukarıda yazmıştım.Artık bu belli bir grubun
provokasyon ve başına buyruk ego tatminleri kabak tadını aştı,kangren haline geldi.Maç önceci Facebook'tan küfür,konfeti atmaya gidiyoruz diye açık duyuru
organizasyonu yaparak geliyorlar maça ve bile bile yapıyorlar.
Bir bayan maçında küfür etmek ne demek ? Bu iş çözülmeli artık.

26 Şubat 2012 Pazar

Eskişehirspor - Fenerbahçe : 2-1 (Kronik Deplasman Kabusu + Halis katliamı)

* Kronik deplasman kabızlığı,kabusu,rezaleti ne derseniz deyin devam ediyor.Buna Halis tetikçisi
de eklenince sonuç değişmedi.
* Halis'e geleceğiz de bu deplasman garabetine ne zaman dur diyeceğiz,çözüm bulacağız ?
Aykut Kocaman her maç sonrası aynı şeyi söylüyor.Biz de aynı şeyi söylüyoruz.
Süreç yüzünden fazla bir şey diyemiyoruz ama olmuyor ki hocam ?
''İçeride kaplan dışarıda kuzu'' çelişkisi ile nereye kadar ? gs'yi Şampiyon yapana kadar mı ?
* Dün Eskişehirspor Ersun Yanal'ın klasik tekme tokat faullu oyununu gösterdi.Halis denilen zavallı da buna prim verip göstermesi gereken sarı ,kırmızı kartları göstermeyince çabuk sindik.
Zaten kırılgan,çabuk yılan bir takıma sahibiz.Oyuncuların çoğu formsuz.
* Fazla bir şey yazmak istemiyorum takım,hoca ve oyun hakkında.
Uğur Meleke ve Selçuk Yula'nın yazısından alıntı yapmak yeterli.
''Fenerbahçe futbol takımında bu sezon hayatın tam ortasına mahkeme motivasyonu konunca, sahadaki oyunlar da günlük voltaja bağımlı hale gelmiş. İç saha-dış saha performanslarındaki bu siyah-beyaz derecesindeki farklılık da galiba bu yüzden. Oysa Fenerbahçe’nin zaten iyi bir takımı/iyi bir hocası varken, teknik-taktik-kalite üretebilecek bir ekipken; verimi gerilime bağımlı hale getirmek, en hafif ifadeyle, bu grubun kapasitesinin farkında olmamak demektir''
Uğur Meleke


''Görevini yap hoca! 
Yahu yanında Dia var.
Takım 2-0 mağlup Selçuk'u oyuna alıyorsun.
Hiçbir şeye yaramayan Cristian'ı al dışarı Dia'yı sür sahaya. (6 yabancı hakkı nedeniyle onu düşündüm!) Takımın gole ihtiyacı var, Stoch dışarı çıkıyor! Sevgili Aykut, senin yerinde olsam ne yapardım biliyor musun?
Elimdeki bütün forvetleri içeri alırdım. Sen ne yaptın?
O defansif Selçuk'u oyuna alıp "3 olmasın" diye mi düşündün?
Yapma Aykut! Yanlış yoldasın.
Eğer bu kulüpte bedava çalışıyorsan, helâl olsun ama paranı alıyorsan görevini yap''

Selçuk Yula
* Takımın durumu,yaşadıkları,oyunu v.s. bunlar iç mesele.Bunlar var diye Hakemlerin rezil,kepaze
ve güdümlü,kurgulanarak çıkmış gibi maç yönetmeleri neyin nesi arkadaş ?
Fenerbahçe kötü oynayabilir o başka mesele,siz adam gibi (!) maç yönetin.
Halis dün akşam resmen Fenerbahçe'yi katletmiştir.
*Daha 5.ci dakikada Veysel Stoch'u gayri nizami şarjla çekip düşürmüştür.
Net penaltı ama vermedi.

Stoch'un Penaltı Pozisyonu


* Bu pozisyondan hemen sonra gene Veysel gene Stoch'a cepheden ceza sahası çizgisine kıl payı mesafede aynı çekme hareketini yapmış ama gene devam.
Net frikik verilmedi.45+1'de aynı yerden Alex'in frikiğinin direkten döndüğünü
düşünürsek belki de gol olacaktı.
* Eskişehirspor'un attığı 1.golden önce Erkan Zengin topu taç çizgisini geçtikten
sonra çevirdi,devam etti ama kimse görmedi (!)
 Görüntüyü durdurmaya çalıştım ama beceremedim.Şu görüntüyü 1 kare daha
geri almak lazım o zaman çizgiyi geçtiği görülecek.
*Bu pozisyonun devamında Bülent'in şutunda Serdar ofsayt pozisyonunda ve
aktif alanda.Volkan'ın görüş açısı içinde.Eğilerek Volkan'ı yanıltıyor.
Gol ofsayt ama verdi.
* 50.ci dakikada Stoch'un ortasında Veysel kol açık topu engelliyor.
Verilmeyen 2.penaltı.
* Bu da verilmeyen 3.cü penaltı.Sow'un aşırdığı topu Eskişehir'li oyuncu koluyla
uzaklaştırıyor.
* Görüntülerde yok.70.ci dakikada Alper Potuk Alex'e yaptığı açık faulden
 2.sarı ve kırmızı
kart ile atılması lazımdı ama tabii ki vermedi.
* Ama 73.cü dakikada Caner'e eliyle yaptığı Hastir hareketi için anında
 kırmızı kartını çıkardı.
*'Hass...tir' dedi, atıldı
* Bazı eski hakemlerin görüşlerine bir bakalım  ;
''Verdiği ve vermediği kararlarla standarttan çok uzak kaldı. 5. dakikada Stoch, rakip ceza alanına girdiği an, gerisinde kalan rakibi tarafından omuzundan çekildi. Yüzde 100 penaltıydı. Bu pozisyona devam kararı çıktı. Ama oyunun diğer bölümlerinde buna benzer pozisyonlara faul çalması bana şu soruyu sordurdu: “Kardeşim buna çalıyorsan öbürüne neden çalmıyorsun?” Caner oyuna girdikten kısa süre sonra, serbest vuruş kararının ardından, küfür ettiği için kırmızıyı görüyor. Çünkü yaptığı fiziki hareket kartlık değildi. Ancak bu pozisyonda çok rahat karar veren Özkahya, sarı kartla oynayan Alper’in, 70. dakikada Alex’i omuzundan tutup çekmesine, ikinci sarıdan kırmızıyı veremedi. Bazı pozisyonlarda gösterdiği gereksiz sarı kartlar da cabası... 
Serdar Tatlı
Hakem Halis Özkahya bazı şeyleri öğrenememiş. Özellikle Eskişehirspor'un tempoyu düşürmek için yaptığı taktik faullere sadece düdük çaldı. Kart ya da kartlar nerede! İlk yarıda elle oynamayı göremedi. Ama ceza alanı dışında olmayan serbest vuruşu verdi. Caner'i küfürden attığını düşünüyoruz. Tabii ki burada tüm hata sorumsuzluk yapan Caner'de. Gelelim en önemli hatasına. İlk yarının hemen başında Stoch'un omzundan çekilerek cezaalanı içinde düşürülmesi var. Bu pozisyonda Stoch kesinlikle kendini yere atmıyor. Çekme O'nu bozuyor ve düşüyor. Karar penaltı olmalıydı.
Ahmet Çakar

Alper Potuk atılmalıydı

Halis Özkahya kötü günündeydi. Önemli hatalar yaptı. Özkahya,bir harekete sarı kart verirken, bir başka yerde aynı hareket olduğunda sarı kartını kullanmadı. Dolayısıyla fauller ve  disiplin uygulamalarında standart kararlar veremedi.
Eskişehirsporlu oyuncuların, Alex’e yapmış oldukları kartlık hareketleri atlayan Özkahya, Alper Potuk’u, Brezilyalı oyuncuyu tutup düşürmesinden dolayı ikinci sarıdan kırmızı kart  göstererek atmalıydı. Caner’i muhtemelen kötü söz söylediği için oyundan ihraç eden Özkahya, Eskişehirspor ceza alanı içinde Ediz’in eline çarpan topta devam kararı vermesi doğru uygulamaydı.
Selçuk Dereli
-Dereli nedense penaltıları hiç görmemiş (!) - 
* Görüntülerde Cemaatin gazetesinde yazan Ali Aydın'ın yorumu ise utanç vericiydi.Tam da misyonları Fenerbahçe düşmanlığına layıktı.
Sadece Dede'nin elini görmemiş,onun dışında başarılıymış (!)
* Neticede deplasman sendromu,Halis Muhlis kıyım ve Şanssızlık neticesi
bir 3 puan daha kaybettik.Son 6 deplasman maçında sadece 2 puan aldık.
4 maç üst üste kaybettik.Bu yakışmıyor.
Aykut Kocaman da bunu söylüyor.Söylüyor da çözüm bulamıyor.

Özür !!!!

Bir hayli sinirli olduğu gözlenen Aykut Kocaman, tüm Fenerbahçeliler'den özür dilerken, “Bu maçın yorumu yok. 6 deplasmanda 4 puan. Antrenörsüz bile çıksalar böyle olmamalı” dedi.
Deplasmanda üst üste 4. yenilgisini alan Fenerbahçe’de, teknik direktör Aykut Kocaman, Eskişehirspor maçının ardından oyuncularına ve hakeme yüklendi. Bir hayli moralsiz ve kızgın olduğu dikkat çeken genç hoca, karşılaşmada teknik açıdan değerlendirilecek çok bir şey olmadığını belirterek, “Bu maçın yorumu falan olmaz. Bütün Fenerbahçeliler’den şahsım adına özür diliyorum. 6 deplasmanda toplanan 4 puan... Bırakın Fenerbahçe’yi, alt sıralarda mücadele eden herhangi bir takım için bile kabul edilecek bir durum değil.
‘Hakem, bizim kadar kötüydü’
Bazı şeyleri etraflıca söylemeye gerek yok ama antrenörsüz bile çıksalar deplasmanda böyle bir durumla karşılaşmamaları gerekirdi. Belli ki bir şeyler kopuk. Oyunu bir türlü normal hale getiremedik” dedikten sonra Halis Özkahya’ya yüklendi; “Hakem de en az bizim kadar kötüydü. Hakemin maçın başında ve özellikle ikinci yarıda rakibin sertliğine verdiği izin oyunumuzu etkiledi. Ama biz bir türlü oyunu normal hale getiremedik. Düşündüklerimle, gördüklerim arasında büyük farklılıklar vardı. Bunların değerlendirmesini oyuncularımızla birlikte yapacağız.”

Etiketler