12 Temmuz 2011 Salı

TFF BUNLARI DA ARAŞTIR -1-GALATASARAY ŞAİBE DOSYASI.

Hani gs'nin yeni başkanı Ünal Aysal  - Fenerliler de pek sevdi.(!) Çok centilmenmiş (!) Bugün gördük  - dün 2.Başkanları Ali Dürüst toplantıya katılıp KB ve TFF kararlarının altına kulüp olarak imza atmasına rağmen TFF'yi suçladı.TFF'de güzel cevap verdi hemen ; 
http://www.ntvspor.net/haber/futbol/44100/unal-aysala-bir-tepki-de-tffden


 2 gün önce Mali kongrede ''Gs'ye hiç bir şaibe (!) getirmeyen tüm geçmiş Başkan ve yöneticilerimize teşekkür ederiz (!) '' dedi ya adı ''ŞAİBESARAY''a çıkmış G.Saray'ın defterini de açalım bakalım.


1-Türk Futbolunun ''Bir Proje Takım : gs'' uğruna ırzına geçildiği 1996-2000 yılları.
 ''2000 Ruhu (!)'' nu bugünlerde yeniden arıyorlar.Dillerinden düşmüyor.Bence ''2000 Ruh(!)'unu çağırma seanslarından vazgeçsinler.Zira artık ne Mesut Yılmaz ne yukarıdaki Şampiyonluk Posterinde yer alan Mehmet Ağar ne Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy ne de onun Tahkim Kurulu Başkanı Türker Aslan var artık.
  Şu  yukarıdaki poster resmi her şeyi anlatıyor.Mehmet Ağar da zaten işaret olsun diye giriyor o postere.


2-1986-87 sezonunda oynanan  Malatyaspor-Beşiktaş 3-0  maçıyla ilgili Malatyalı Eren ve Şeyhmuz’un Telegol'deki itirafları ; 
Şeyhmuz “Beşiktaş’ı yendiğimiz maçtan sonra Galatasaray’dan bize teşvik primi verdiler. Adam başına 2,5 milyon liraydı. O zamana göre, Şahin, Doğan parasıydı. Teşvik tüm takıma geldi”…

http://www.youtube.com/watch?v=eRtRiDnKzuk




86-87 sezonunda Galatasaray'ın Beşiktaş'ın şampiyonluğunu engellemek için verdiği adam başı 25 bin TL (şuan parası ile) ... Telegol Televizyonunda açıklanıyor. Kaynak Star Tv 2003 Telegol Programı, BJK 100.Yıl Belgeseli.


http://www.youtube.com/watch?v=c30-o-s6Hw8&feature=yout

3-7 Haziran 1987 tarihinde oynanan Galatasaray-Eskişehir maçı.



Yukarıdaki resim 7 Haziran 1987 tarihinde oynanan Galatasaray-Eskişehir maçının ertesi sabahındaki bir gazete küpüründen.Beyaz formalılar Eskişehirspor oyuncuları,diğerleri ise Galatasaray oyuncuları.Maçın 18.dakikasında Galatasaray bir frikik kazanıyor.Frikiği kullanacak oyuncu Galatasaray’ın orta sahasındaki Sırp Prekazi.Topu vuracağı kalede kim var ? Bir başka Sırp Zalad.Zalad parmak işaretiyle sol tarafı gösteriyor,Prekazi’de topu sol köşeye zımbalayarak golü atıyor.Bu maça kadar Galatasaray 14 yıldır şampiyonluk göremiyor.Ve bu maç 2-1 bitiyor,Galatasaray’ın şampiyonluk hasreti de sona eriyor.
http://www.gooalissimo.com/?p=1091#more-1091


G.Saray-Eskişehirspor... 86-87 sezonunun son maçı... Yer: Ali Sami Yen...

G.Saray 14 yıldır şampiyonluğa hasrettir. O sezon da Beşiktaş ile çekişen sarı-kırmızılılar şampiyonluktan ümitlerini kesmişlerdir ki‚ Denizlispor´un İstanbul´da Beşiktaş ile 1-1 berabere kalmasıyla yeniden büyük şansı ele geçirirler. Bir puan öndelerdir artık. Eğer ligin son haftasında Eskişehirspor´u yenerlerse G.Saraylılar 14 yıllık büyük çilenin ardından şampiyonluğa ulaşacaklardır...

En rahat frikik golü

Ve ne tesadüftür ki Rade Zalad Eskişehirspor´un kalecisidir. G.Saray için zorlu ve stresli maçın 19. dakikadasında kazanılan serbest vuruşu Prekazi kullandığında kolunu bile kıpırdatmaz. Oysa ki ufak bir hamleyle meşin yuvarlağın ağlarla buluşmasını engelleyebilir durumdadır. Maç 1-0 olduktan sonra 2. yarının başında da soldan gelen ortada boşa (!) uçar. Muhammed topu topukla ağlara yolladığında ise kalede kaleci yoktur. G.Saray bu maçı 2-1 kazanır. Ve şampiyon olur. Zalad ise zengin. Bir maçlık aktif paydosun bedeli 50 bin dolardır. Bu parayı o zamanın futbol şube sorumlusu Ergün Gürsoy´un kulübün kasasından değil kendi cebinden verdiği konuşulur ama iş ciddiye bindiğinde herkes susar‚ kafalar kuma gömülür.



Zalad Sol Köşeyi Gösteriyor, Prekazi Vuruyor!
http://www.dailymotion.com/video/xd7or4_zalad-sol-koyeyi-gosteriyor-prekazi_sport


*******
5-30 Mayıs 1993 tarihinde oynanan Ankaragücü-Galatasaray 0-8 Maçı.


Bu resimler de 30 Mayıs 1993 tarihinde oynanan Ankaragücü-Galatasaray maçının ertesi sabahındaki bir gazete küpüründen.6 yıl önce bir frikik golü ile şampiyonluğun alınmasında payı büyük olan Zalad bir kez daha sahne alıyor.Ligin son maçı,Zalad bu sefer Ankaragücü formasıyla harikalar yaratarak ilk 35 dakika içerisinde tam 5 gol yiyor.Ve maçı neredeyse 35.dakikada bitirip Galatasaray’ı şampiyon ilan ediyor.Kendi ülkesinden bile şike iddiaları sebebiyle kovulan Zalad,Galatasaray’a tertemiz 2 lig şampiyonluğu hediye ediyor.
http://www.gooalissimo.com/?p=1091#more-1091


1992-93 sezonunun son haftaları... şampiyonluk yolunda beşiktaş ile g.saray amansız bir mücadele veriyor. takvimler 24 mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. ancak ali sami yen’deki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya g.saray 63 puan ve 25 averajla lider, beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. iki ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. heyecanla beklenen gün geliyor ve g.saray ankara’da a.gücü’ne konuk oluyor, beşiktaş da inönü stadı’nda g.birliği’ni ağırlıyor. bunların üzerine bir de g.birliği kemalettin ve kazım’ı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. kaleci goran’ın bir hafta önceki kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. fakat a.gücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. son haftalarda üst üste kazanılan bakırköy (1-0), g.antep (2-1) ve sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen ankaragücü’nde as futbolcuların çoğu g.saray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. daha doğrusu türkiye’deki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. maça çıkmayanlar arasında eski beşiktaşlı fikret ve sakat olan sinan engin de var. ancak bir başka eski beşiktaşlı zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada g.saray 5-0 öne geçiyor. devre arasında zalad futbolu bırakıyor ve kaleye arif geçiyor. üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. beşiktaş’ın istanbul’daki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve g.saray şampiyon oluyor.


http://www.frmtr.com/galatasaray/373242-sikenin-belgesi-gs-8-ankaragucu-0-a.html


1992-1993 şaibeli şampiyonluk maçı 
Ankaragücü-G.Saray... 92-93 sezonunun son maçı... 

Yer: Ankara 19 Mayıs Stadı... 
G.Saray ve Beşiktaş yine şampiyonluk için çekişmektedir. İş yine averaja kalmıştır. G.Saray´ın son haftaya girilirken +3´lük bir avantajı vardır. Ama sarı-kırmızılılar son hafta deplasmanda Ankaragücü‚ Beşiktaş ise evinde G.Birliği ile oynayacaktır. Yani Beşiktaş´ın evinde olası bir farklı galibiyeti ile G.Saray´ın az farklı galibiyeti ise ibreyi evinde oynayan siyah-beyazlılara çevirecektir. 

45 dakikada 5 gol yedi 
Ama daha önce G.Saray için kalede paydos eden (!) Zalad yine cankurtaran olacaktır. Çünkü Yugoslav kaleci bu kez de Ankaragücü kalesindedir. G.Saray son maçı 8-0 kazanırken‚ ilk yarıda kaleyi koruyan Zalad görevini yapmış 5 tane yemiştir. Öyle ki A.Gücü teknik heyeti dayanamamış Yugoslav kaleciyi ilk 45 dakika sonunda oyundan çıkartmıştır. Devre arasında Zalad´ın üzerine yürüyen takım arkadaşlarından bazılarının onu yumrukladığı bile konuşulur. G.Saray bu maçın sonunda şampiyon olur. Ama bu maç Zalad´ın Türkiye´deki son sahaya çıkışı olur. Bu maç için 80 bin dolar aldığı kulaklara fısıldansa da işler ciddiye binince yine herkes susar.

1984-1985 sezonunda şike yaptığı gerekçesiyle Yugoslavya´dan kovulan ve ülkeyi terkederek türkiye´ye demir atan kaleci.



http://kralspor.ensonhaber.com/sikemi-gormek-istiyorsunuz-2011-07-08.html


Tarih 30 Mayıs 1993. 1992-1993 sezonu finalinde Galatasaray, Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda Ankaragücü ile karşı karşıya geliyor. Galatasaray camiası maç öncesi şampiyonluktan emin vaziyette. Nasıl olmasın ki? Rakip kalede Zalad var.. İlk 35 dakikada 5 gol yiyerek görevini layığıyla (!) yerine getiren Zalad, ikinci yarıda ayıp olmasın diye sahaya sürülmüyor. Karşılaşmayı 8-0 kazanan Galatasaray, Zalad'ın katkılarıyla bir şampiyonluk 
http://www.dailymotion.com/video/xjp19m_ankaragucu-0-8-galatasaray-www-gencfb-org_sport


***********


6-2004'teki Ankaragücü- Galatasaray maçı

Alman basını 2005'te ortaya çıkan ve hakem Robert Hoyzer üzerinden yapılan manipülasyonlarda da başrol oynayan Hırvat Sapina kardeşlerin o dönemde de Süper Lig'i maniple etmeye çalıştıklarını yazdı.

Süddeutsche Zeitung, 2004'teki Ankaragücü- Galatasaray maçını kaybetmeleri için Ankaragüçlü oyuncuya 15 bin euro önerildiğini öne sürdü. Bu futbolcunun oynamadığı maçta yerine görev yapan isim parayı kabul etmeyince Sapina kardeşlerin maça bahis oynamadıkları ve manipülasyon gerçekleşse 636 bin 510 euro kazanacakları yazıldı. Söz konusu maçta 10 Nisan 2004'te Ankaragücü Galatasaray'ı 1-0 mağlup etti.

Hoyzer skandalı sonrası yine Almanya kaynaklı haberlerde futbolcuların Erhan Albayrak ve Ergin Yücetaş oldukları öne sürülmüş, maçta Erhan oynamamış ama Ergin ilk 11'de başlamış, ama iddiaları futbolcular yalanlamıştı.



http://www.haber7.com/haber/20091122/TrabzonAntalya-macinda-sike-iddiasi.php


****************


7-26.05.2001 34.Hafta G.Saray - Trabzonspor 4-0 Maçı 

 Fenerbahçe´nin puan kaybetmesi halinde 2. sıradaki G.Saray'a 3 gol lazım şampiyon olabilmesi için. 

İlk yarıda 21‚41‚45. dakikalarda biri penaltıdan 3 gol atıverir‚ikinci yarıda 1 tane daha atıp maçı 4-0 alır. 

Yanlız ilginç olan bir yanı daha vardır maçın. Aynı saatte başlayan Fenerbahçe şampiyonluğunu ilan etmiş taraftarlar tur atmaya başlamış‚fakat aradan 8-10 dakika geçmesine rağmen bu maçın hala oynanmaya devam etmesidir. 

İşte tam bitiş düdüğüyle beraber ´´ Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. ´´ taktiklerini devreye sokarak 
ertesi gün‚ ´´ Aziz Yıldırım ts lilere (puan almasanız bile bari en azından 1 farkla yenilin) diye teşfik primi teklif etti´´ palavrasını ortaya atıp ZANLI konumundan MÜŞTEKİ konumuna geçmeyi başarmışlardır... 

TIPKI BU GÜN OLDUĞU GİBİ...

http://kralspor.ensonhaber.com/sikemi-gormek-istiyorsunuz-2011-07-08.html



****************


8-Sedat Peker - Hakan Şükür Havuz Kardeşliği.




**************


9-2005-2006 Sezonu.33.Hafta Bjk-Gs maçı.
Papermoon'da A.Polat ve Y.Demirören'in yemeği ve hatta yemekten sonra, "Biz kupayı, onlar ligi alsın" demesi nedir ? Üstelik 2-3 hafta sonra aralarında oynanacak maç varken ve de o maçta 89.dakikada Sergen kontra atakta birden çark edip geriye dönerken adalet nerdeydi ? Cordoba topu Sabri'ye verirken adalet neredeydi ?

************
10-2005-2006 Sezonu.G.Saray - G.Birliği : 3-0


Bu da 1 Nisan 2006 tarihinde ligin 28.haftasında Galatasaray-Gençlerbirliği maçından.Maçın 8. ve 21.dakikalarında Galatasaray penaltı kazanıyor ve atışları gerçekleştirmek üzere beyaz noktaya Necati Ateş geliyor.Gençlerbirliği kalecisi Gökhan Necati’ye 2 penaltıda da koluyla sol tarafı gösteriyor.Sonuç ne peki ? 2 penaltı da Necati tarafından sol köşeye vuruluyor ve ikisi de golle sonuçlanıyor.Galatasaray maçı 3-0 kazanıyor.Bu maçtan sonra bu olay günlerce tartışılıyor ve Gökhan şu demeci veriyor : “Necati’ye solu gösterince,sağa atar diye düşündüm.Ben de sağıma atlayacaktım.Sağ göstermiş olsam,soluma atlayacaktım.” Yedik mi peki ? Ve devam ediyor : Galatasaray’ı rahat bıraksınlar.Galatasaraylı futbolcuları alınlarından öpeceklerine, şampiyonluğa giden yolda onlara bari zulmetmesinler.” Galatasaray’ı rahat bırakın dedikleri dönemde Galatasaray,Fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi veriyor ve 2-3 hafta sonra Fenerbahçe Galatasaray’a Kadıköy’de tam 4 gol atıyor.
http://www.gooalissimo.com/?p=1091#more-1091


*************
11-Kemalettin'den şike itirafı !
19 Şubat 2007

Eski Fenerbahçeli Kemalettin'in ortaya attığı iddialar gündeme bomba gibi düştü.Eski F.Bahçeli Kemalettin'den şok iddia.. 1992-93 sezonunda Gençlerbirliği'nde oynarken son haftaki Beşiktaş maçı öncesinde kadrodışı bırakıldıklarını ve sezon sonunda o dönemki takım kaptanı Metin Diyadin'in para dağıttığını iddia etti.

Son hafta Beşiktaş, İstanbul'da 1-0 geriye düşmesine rağmen Gençler'i 3-1 mağlup etmiş; Galatasaray da deplasmanda Ankaragücü'nü 8-0 yenerek şampiyon olmuştu.

Kemalettin son hafta kaleci Kazım ile birlikte kadrodışı bırakıldığını ve o sırada Beşiktaş ile transfer görüşmesi yaptığını anlattıktan sonra çok tartışılacak bir açıklama yaptı.

Star TV'deki Telegol programında canlı yayına çıkan Kemalettin, son haftanın ardından Ankara'daki kulüp tesislerinde kaptan Metin Diyadin'in kendisine zarf içinde 4000 mark verdiğini, takım arkadaşı Mehmet Altıparmak'ın da yanına gelerek evleneceği için onun hissesinden bir miktar aldığını söylediğini ileri sürdü...

Kemalettin, paranın bütün takıma dağıtıldığını ama nereden geldiğini bilmediğini söyledi.

Programda paranın Galatasaray ve o dönemde de yöneticisi olan Adnan Polat tarafından verildiği ima edilse de Kemalettin, bunu doğrulamadı. 

Programa telefonla bağlanan Cafer Aydın ise Kemalettin'in söylediği gibi o dönemde Gençlerbirliği'nde oynamadığını söyledi ve ''Bu para geldiyse, kaptan dağıttıysa orada bunu çaycıdan en üst yöneticiye kadar herkes biliyordur'' diye çıkış yaptı.

Kendisinin daha önce iddialar ortaya attığını ama yalnız bırakıldığını söyledi.

http://forum.kanka.net/showthread.php?294993-Kemalettin-den-%C5%9Fike-itiraf%C4%B1-!-19-%C5%9Fubat


*************

12-26.05.2001 34.Hafta G.Saray - Trabzonspor 4-0 Maçı 

 Fenerbahçe´nin puan kaybetmesi halinde 2. sıradaki G.Saray'a 3 gol lazım şampiyon olabilmesi için. 

İlk yarıda 21‚41‚45. dakikalarda biri penaltıdan 3 gol atıverir‚ikinci yarıda 1 tane daha atıp maçı 4-0 alır. 

Yanlız ilginç olan bir yanı daha vardır maçın. Aynı saatte başlayan Fenerbahçe şampiyonluğunu ilan etmiş taraftarlar tur atmaya başlamış‚fakat aradan 8-10 dakika geçmesine rağmen bu maçın hala oynanmaya devam etmesidir. 

İşte tam bitiş düdüğüyle beraber ´´ Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. ´´ taktiklerini devreye sokarak 
ertesi gün‚ ´´ Aziz Yıldırım ts lilere (puan almasanız bile bari en azından 1 farkla yenilin) diye teşfik primi teklif etti´´ palavrasını ortaya atıp ZANLI konumundan MÜŞTEKİ konumuna geçmeyi başarmışlardır... 

TIPKI BU GÜN OLDUĞU GİBİ...

http://kralspor.ensonhaber.com/sikemi-gormek-istiyorsunuz-2011-07-08.ht

2000-01 sezonunda 34.haftada Fenerbahçe, Samsun deplasmanında şampiyonluk maçına çıkarken Galatasaray’da kendi sahasında Trabzon’u ağırlıyordu.Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi durumunda Galatasaray’a bol averajlı galibiyet gerekecekti.Hami maçtan önce açık açık Galatasaray’ı desteklediklerini söyledi ve daha ilk yarıda yedikleri 4 golle bu gerçeğe dökülmüş oldu.Neyse ki Fenerbahçe Samsun’da oynadığı maçı 3-1 kazanmıştı ve şampiyon oldu.


*********
13-2005-2006 Sezonu Denizlispor - Fenerbahçe Son Hafta Maçı.




2006 Sezonu :İşte şike işte belge !!!

Prag’da yaşayan Özcan Kore, Denizlispor Başkanı Ali İpek’in isteği ile Malatyaspor’un 3 Çek futbolcusu ile Gaziantep maçında iyi oynamamaları için 300 bin Euro karşılığında anlaştığını açıkladı.Kore, Ali İpek’in paraları ödemediğini, Çek futbolcuların da Çek mafyasını peşine taktığını ifade ederek, Denizlispor yönetimine gönderdiği faksla resmen şike parasını istedi.

BU belge ortalığı sarsacak.. Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’dan, Denizlispor Yönetim Kurulu’na gönderilen 11.06.2006 tarihli faks, belki de, "Şikenin belgesi olarak" Türk Futbol Tarihi’ne geçecek.

Prag’da yaşayan Özcan Kore isimli bir Türk vatandaşı, Denizlispor Yönetim Kurulu’na gönderdiği faks mektubunda özetle, "Malatya-Antep maçı öncesi Denizli Başkanı Ali İpek’in isteği üzerine toplam 400 bin Euro’ya Malatyalı 3 Çek oyuncu ile anlaştım. Onlar oynamadı, Malatya yenildi, Denizli kümede kaldı. Ama Ali İpek söz verdiği paraları ödemedi. Çekler, mafyayı üzerime saldı. Ödeyin paraları siz de kurtulun, ben de" dedi ve bir spor kulübünden resmen şike parası istedi.

Nefes nefese...

Ligin son haftasına girilirken, 36’şar puanla düşme potasına giren Denizlispor ve Malatyaspor’un kaderi oynayacakları son maçlara bağlıydı. Denizlispor evinde şampiyonluk kovalayan F.Bahçe ile, Malatyaspor ise deplasmanda, 1 puan alması halinde kümede kalacak olan G.Antep’e konuk oluyordu.

Özcan Kore’nin iddiasına göre, bu maçlardan önce Denizlispor Başkanı Ali İpek, AvukatÜmit Öndeş vasıtasıyla kendisine ulaştı ve Malatyaspor’da oynayan 3 Çek futbolcunun,G.Antep maçında tam kapasite ile oynamamasını istedi. Böylelikle Malatya, Antep’e yenilecek, Denizlispor, F.Bahçe’ye yenilse bile kümede kalacaktı.

100’er bin dolar

İpek, bu 3 futbolcuya 100’er bin dolar teklif ediyordu. Kore, bu futbolcuların menajerlerine ulaştı. Sonra teker teker kendileriyle görüştü. Çekler teklifi kabul ediyor, ancak fiyat yükseltiyorlar, dolar yerine Euro talebinde bulunuyorlardı. Kore, Prag’dan, Denizli’ye uçtu. Ali İpek’in evine gitti ve yeni fiyatları sundu. Avukat Ümit Öndeş ile aralarında Mehmet Cayan’ın da bulunduğu birkaç yönetici bu görüşmeye şahit olmuşlardı.

Denizlispor Başkanı Ali İpek, "Yönetim kabul etti, ben parayı topluyorum. Sen futbolculara okey ver. Ama rakamdan sakın yöneticilerin haberi olmasın" diyerek Çek futbolculara ve Özcan Kore’ye toplam 400 bin Euro ödeyeceği taahhüdünde bulundu.

Nerede paralar?

Maç oynanır, Çek oyuncular, Malatyaspor’da oynayan Macar arkadaşları Josef Toth Balasz’ı da ikna ederler. G.Antep, Ömer’in kendi kalesine attığı golle, Malatyaspor’u 1-0 yener ve Denizlispor kümede kalır.

Ancak Ali İpek, söz verdiği toplam 400 bin Euro’yu -100’er bin Euro futbolculara, 100 bin Euro aracılara- ödemez. İpek’in garantisi üzerine, "Paranız bende" diyen Kore, zor durumda kalmıştır. Çünkü Çekler paralarını istemekle kalmamış, Çek mafyasını da işin içine sokmuştur. Mafya, Kore’den 300 bin Euro’yu istemektedir.

Kore, telefonla sürekli Ali İpek’i arar. İpek telefonlara çıkmaz. En son 08.06.2006 tarihinde Kore ile görüşür ve "Bir daha beni arama. Benim verilecek param yok" diyerek telefonu kapatır.

Mektup yazılıyor

Ali İpek’in, "Malatyasporlu oyunculara para vereceğiz" diyerek Denizlispor yönetiminden para topladığını düşünen Kore, bu paranın ödenmediğini kanıtlamak için yönetim kuruluna (Mehmet Bey’in dikkatine notuyla) paranın ödenmesini isteyen bir mektup yazar.

Ve altına da bir not düşer;

"Sizinle yaptığım görüşme sonrası, bu konu ile ilgili mağdur olan futbolcu, menajer ve benim yanımda aldatılmış olan Denizli yönetimi olduğu kanaatine vardım. Öncelikle kendimi kurtarmak ve bu konunun kapanıp, Denizlispor’a ve halkına zarar gelmemesi için bu ödemenin yapılmasını rica ediyorum."

Şike soruşturması
Evet... Özcan Kore bir faks mektubuyla, Türkiye Süper Ligi’nde mücadele eden bir kulübün yönetim kurulundan resmen şike parasının ödenmesini talep eder.

Ligin bitiminden hemen sonra Malatyaspor Başkanı Hikmet Tanrıverdi, federasyona başvurur ve "Şike" için soruşturma açılmasını talep eder. "Temiz Futbol" sloganıyla görev yapan federasyon, şu ana kadar bu talebi incelememiştir bile.

İşte mektup, işte şike belgesi ve işte gerçekler...

Bakalım Futbol Federasyonu ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin bundan sonra ne yapacaklar?

NOT: Malatyaspor’da geçtiğimiz sezon 4 Çek futbolcu oynadı. Bu oyuncuların isimleri şöyle: 1- Jiri Homola, 2- Tomas Michalek, 3- Zdenek Senkerik, 4- Jiri Masek. 

PARAYI İSTEYEN: Özcan KORE

Evet ben yazdım

- Özcan Bey bu mektubu siz mi yazdınız?

- Evet, ben yazdım. Beni Ümit Öndeş aradı. Böyle bir mektup yazmamı istedi. Kulüp başkanı ile problemi varmış. Bazı yöneticiler para ödenen yerleri öğrenmek istemişler. Faks yazmamı istediler, ben de yazdım. Bu konu ile ilgili olarak telefonda konuşmak istemiyorum. Buyrun yazıhaneme gelin, Prag’da misafirim olun orada yüz yüze konuşalım.

- Ali İpek sizin kendisinden borç para istediğinizi söylüyor.

- Büyük başkandır o. Ne diyorsa doğrudur. Hep doğru söyler zaten o.

DENİZLİSPOR BAŞKANI: ALİ İPEK

Salak o geri zekalı

- Ali Bey, Özcan Kore’yi tanıyor musunuz?

- Ya kardeşim bir merhaba dedik, başımıza bela oldu. Tanımam etmem. Beşiktaşlı’ymış bu, bir arkadaşım vasıtayla borç para istedi. İhtiyacım var dedi.

- Bela oldu dediğiniz bu mu? Yani sadece borç para mı istedi?

- Evet, evet bu...

- Ama Denizlispor yönetimine bir mektup yazmış..

- Evet yazdı..

- Niye bunu söylemiyorsunuz başkan...

- .....

- O mektubu okudunuz. Hukuki bir girişimde bulundunuz mu?

- Hayır yapmadım.

- Neden?

- Ya salak bu, geri zekalı mıdır, nedir? Derdi ne bilmiyorum ki.. 


DENİZLİSPOR YÖNETİCİSİ: MEHMET CAYAN

Birlikteydik

- Mehmet Bey siz mektubu okudunuz mu?

- Evet okudum. Bana da göndermiş. Ama bu konuyla ilgili olarak telefonla bazı şeyler söylemek doğru olmaz. Ama kısaca bilgi vereyim.

1- Ben F.Bahçe maçı sonrası Denizlispor’daki görevimden ayrıldım. Ayrılığımın nedeni sağlık ve özel işlerimdi.

2- Özcan Kore Beyefendi ile mektupta yazdığı gibi Başkan Ali İpek’in de olduğu bir ortamda birlikte olduk. Ama o toplantıda para konuşulmadı. Daha sonra beni Özcan Bey aradı, mektupta sözünü ettiği para için. "Para ile ilgili her türlü tasarruf Başkan Ali İpek’teydi." Bunu altını çizerek Özcan Bey’e söyledim. Başkanı ya da başkanvekillerini aramasını istedim.

- Aramış mı?

- Aradığını bir kez konuştuğunu ama sonra konuşamadığını söyledi. Telefonlarına çıkmıyorlarmış. Daha sonra mektubu yazmış. Bir kopyasını da bana gönderdi.

ve işte o avukat: ÜMİT ÖNDEŞ

Ne yazarsanız yazın

- Ümit Bey, Özcan Kore’yi tanıyor musunuz?

- Evet tanıyorum.

- Bir mektup yazmış.. Haberiniz var sanırım, siz istemişsiniz bu mektubu yazmasını?

- Hiçbir fikrim yok. Ben yolda yürüyorum. Bu konuyla ilgili konuşmam. Siz ne istiyorsanız onu yazın.


HİKMET TANRIVERDİ

İnce ince götürdüler

- Çek oyunculardan şüphelendiniz mi?

- Hayır açıkçası şüphelenmedim. Aklıma bile gelmedi.

- Çek oyuncuların sözleşmeleri devam ediyor mu?

- Sadece Senkerik’in devam ediyor.

- Özcan Kore isimli şahısın mektubundan haberiniz var mı?

- Yok. Ama biz lig biter bitmez federasyona başvurduk. Şike ihbarında bulunduk. 15 Mayıs’ta lig bitti, daha kurul kurulacak. Kurulsa bir şey çıkar mı? Çıkmaz tabii. Bizi ince ince götürdüler.
BİR PORTRE: Ali İPEK
TÜRKİYE hep o ismi konuştu. Ali İpek.. Denizlispor Başkanı.. Sezonun bitimine doğru birkaç kez ortalığı ayağa kaldırmış, ligin şaibeli olduğunu iddia etmişti;

- F.Bahçe maçından sonra dönen dolapları açıklayacağım. Sezon sonunda konuşacağım.

- Bir konuşursam yer yerinden oynar..

- Ortalıkta dolaşan çantaların haddi hesabı yok..


Ali İpek, küme düşme potasında bulunan ya da şampiyonluk yarışı yapan takımların "Şike yaptığı" imasında bulunuyordu.

Denizlispor kümede kaldı.. Ali İpek sustu. O tarihten bugüne kadar da hiç konuşmadı. Ve bu açıklamarından dolayı ligin oynanmadığı bir dönemde sadece 1 ay hak mahrumiyeti cezası aldı.


http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=4789722



************


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/18912553.asp

Mehmet ARSLAN 

Savcı itirafçıyı buldu 

Bir takımımızın (nedense iddia Fenerbahce uzerine olmayinca bu takimlarin adi hic yazilmiyor) hesaplarında bir miktar para belgelenememektedir. Kulüp 
yöneticileri tüm çabalara rağmen savcıları ikna edemez. Savcılar bu paranın 
izini sürmeye karar verir. Ve sonunda bir bilgiye‚ daha doğrusu bir itirafa 
ulaşırlar. 


AZ sonra okuyacaklarınızı iki kaynaktan doğrulattım. Takımların isimlerini‚ 
hangi maç olduğunu‚ suçlananları (kısmen de olsa) isimleriyle biliyorum. (Denizlispor - Fenerbahce maci‚ suclanan takim da Galatasaray) Ama 
haber yapamıyorum. Çünkü belgelere ulaşamadım. 
Böyle bir durumda ya yutkunacaktım ya da isim vermeden bildiklerimi yazacaktım. 
Yutkunmaktansa yazmayı tercih ettim. Nasılsa zaman beni haklı çıkaracak. Ve 
bugün yazdıklarımı o gün okuyup iyi ki bunları kaleme almışım diyeceğim. 
Bir kulübümüzle ilgili kısa ama açıklandığında oldukça ses getirecek bir bilgi. 

* * * 

Türk futbolunda zaman zaman çantaların‚ çantaların içinde dolarların 
taşındığından söz edilir. 
Fısıltı gazetesi o kadar yoğun çalışır ki‚ gerçekle dedikoduyu birbirinden ayırt 
edemezsiniz. 
Ama bu kez durum farklı. 
Yılı açıklamayacağım. Eğer açıklarsam herkes kolaylıkla tahmin edebilir. 
Bir takımımızın hesaplarında bir miktar para belgelenememektedir. Kulüp 
yöneticileri tüm çabalara rağmen savcıları ikna edemez. 
Savcılar bu paranın izini sürmeye karar verir. 
Ve sonunda bir bilgiye daha doğrusu bir itirafa ulaşırlar. 
- Ben o paranın teşvik amacıyla verildiğine şahidim. 
* * * 

İtirafın sahibi bir kamu çalışanıdır.Savcılık bu itiraf üzerine bir iddianame hazırlığı başlatır. Ancak o dönemde 
teşvik yasalarla belirlenmiş bir suç değildir. 
Bunun üzerine çalışma farklı bir suç üzerinden gerçekleştirilir. 
- Evrakta sahtecilik. 

* * * 

Elimde bunları daha da detaylandıracak bilgiler var. Ancak dedim ya‚ belge yok. 
Böylesine ciddi bir suçlamayı yazmasam olmazdı. 
İsim vererek yazsam hiç olmazdı. 
En iyisi bu bilgiler şimdilik cebimizde dursun. 
Nasılsa ilerleyen günlerde her şey açığa çıkacak.



******
Futbolda şike soruşturmasında dosyadan ayrılmasına kararı verilen ve Galatasaray (GS) ile ilgili olduğu belirtilen bölümünde şüphelilerin GS eski başkanı Adnan Polat‚ GSli eski yönetici Bülent Tulun ve Polatın şoförü Mustafa Kabasakal olduğu ortaya çıktı. 

Milliyet´in haberine göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca dosyadan ayrılarak sürdürülen ve Galatasaray Spor Kulübü ile ilgili olan soruşturmadaki şüphelilere ilişkin bilgiler Futbolda Şike Davası kapsamında hazırlanan ek delil klasörlerinde yer aldı. Ek klasörde yer alan ayırma kararında şüphelilerin GS eski başkanı Adnan Polat‚ GSli eski yönetici Bülent Tulun ve Polatın şoförü Mustafa Kabasakalın olduğu belirtildi‚ 

ÖRGÜT BAĞLANTISI SAPTANAMADI ANCAK SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR 

Dosyadan ayırma kararında‚ 2006 yılındaki Denizlispor-Fenerbahçe maçında sarı kırmızılı takımın Denizliye teşvik primi gönderdiği iddiasıyla ilgili üç şüphelinin‚ örgütlü şike yaptıkları gerekçesiyle işlem yapılan diğer şüphelilerle bağlantıları saptanamadığı belirtildi. Bağlantı saptanamadığı için dosyanın ayrıldığı ve şüpheliler hakkındaki soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütüldüğü vurgulandı. 

*********
Galatasaray'ı yakacak belge bulundu.

   04-08-2011 16
Polis, Galatasaray Sportif Koordinatörü Bülent Tulun'un evinde aradığı bir belgenin kopyasını TT Arena'da buldu.

Haber'in verdiği bilgiye göre o belgede ise, 15.06.2007 tarihinde Bülent Tulun'un, Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat'a hitaben yazdığı 1 sayfalık mektupta Denizlispor-Fenerbahçe maçıyla ilgili gönderilen teşvik priminin belgelerinin elinde olduğunu ve "Elimde 1.5 milyon dolarlık makbuzlar var. Emin bir yerde saklıyorum" dediği belirtildi...

Galatasaray'da yapılan aramaların 5 yıl önceki Denizlispor-Fenerbahçe maçıyla ilgili olduğu belirtiliyor.

Arama kararının, Fenerbahçe'nin son maçta şampiyonluğu kaybettiği, Galatasaray'ın ise ipi göğüslediği 2005-2006 sezonuyla ilgili olduğu öğrenildi. Söz konusu soruşturma ve aramalarda 1-1 biten Denizlispor - Fenerbahçe maçında Galatasaray'ın teşvik primi gönderdiği iddialarına ilişkin alındığı öğrenildi.

1,5 milyon dolar teşvik primi iddiası

Emniyet güçleri, 2005-2006 sezonunun 34. haftasında Fenerbahçe'nin Denizlispor ile karşılaştığı maçla ilgili belge arıyor. Ayrıca söz konusu karşılaşma ile ilgili Galatasaray'ın Denizlispor'a 1,5 milyon dolar teşvik primi verdiği iddiası araştırılıyor.

2005-2006 SEZONU İNCELEME ALTINDA

Galatasaray'ın şampiyonluğu ile sonuçlanan Süper Lig'deki 2005-2006 sezonunun tüm maçları savcılık tarafından inceleme altına alındı. Bilindiği gibi o sezon son haftaya averajla Galatasaray'ın önünde lider olarak giren Fenerbahçe 16 dakika uzayan maçta Denizlispor ile 1-1 berabere kalmış ve ezeli rakibine şampiyonluğu kaptırmıştı. Bu karşılaşma ile ilgili başta Fenerbahçe Kulübü başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere çeşitli çevreler Galatasaray'ın Denizlispor'a teşvik primi gönderdiği iddiasında bulunmuştu. Hatta şike soruşturmasında tutuklanan Aziz Yıldırım, savcı Mehmet Berk'e "Size o sezonun son 6 haftasında neler oldu anlatayım" demişti.

ARAMALARDA İKİ AYRI NEDEN VAR

Sabah saatlerinde Galatasaray Kulübü'nde yapılan aramalarda iki ayrı neden var.

1) 2007 yılında Bülent Tulun'un dönemin başkanı Özhan Canaydın'a yazdığı mektup. Mektupta "Sayın Başkanım, transferlerde usulsüzlük var, paralar boşa harcanıyor" yazdığı öğrenildi.

2) Gazeteci Tahir Kum'un, savcı Mehmet Berk'e 2006 yılında oynanan Denizlispor - Fenerbahçe maçı ile ilgili söylediklerinin "ihbar" kabul edilerek soruşturmaya Galatasaray Kulübü de dahil oldu. Bu nedenle de gerekli belgeleri almak üzere sarı-kırmızılı kulüpte Bülent Tulun'un evinde aramalar yapıldı.

http://www.toplumsalhafiza.com/HD43788_galatasaray-i-yakacak-belge-bulundu.html 


********
Denizlide şampiyonluğumuz çalınmış İşte itiraf (Kesin ciddi kanıt)
Mahmut Özgener tapeleri.


Denizli maçında benim ve fedarasyonun kesin talimatı vardı. Gs ve Fenerbahçe maçı kesinlikle uzatılmayacaktı (sahadışı olaylardan) polise talimat verildi giren herkişi arandı. Federasyonun kesin talimatı açıklandı maç uzatılırsa sahay birşey atılırsa(taraftar tarafından) hakemlere maçı durdurmalrını ve tatil etmelerini kesin talimat olarak verdik. fakat polis ne yaptı bilmiyorum birşeyler oldu ve federasyonun kesin hükmen mağlubiyeti kararına rağmen maç 16 dakika uzadı. Tabi biz sonra sustuk ses etmedik talimatıı biz çğnedik diyor.Aslında o maçta denzili hükmen mağlup olmalıydı

http://www.fotomac.com.tr/multimedya...&albumId=3


http://www.fotomac.com.tr/multimedya/galeri/futbol/iste-takibe-takilan-diyaloglar?tc=25&page=14&album

**************

Sn. Denizlispor Yönetim Kurulu;

10.05.2006 Malatyaspor-G.Antep maçı öncesi Avukat Ümit Öndeş ve Başkan Ali İpek telefon ile beni Prag'dan aradılar. Malatyaspor'da oynayan 3 Çek futbolcunun son maçta tam kapasite oynamamasını ve böylece Antep karşısında alınacak mağlubiyet ile Denizli'nin ligde kalacağını anlattılar. Malatyaspor-G.Antep maçı öncesi İstanbul'a ve oradan Denizli'ye gelmemi rica ettiler.

Ben futbolculara menajerleri vasıtasıyla ulaştım, daha sonra teker teker kendileri ile görüştüm. Ali İpek'in teklif ettiği futbolcu başına 100.000 USD ve bunun yanında menajere ve benim şahsıma verilecek olan toplam 100.000 USD teklifini futbolculara sunduk. Futbolcular bu rakamın 100.000 Euro olması gerektiğini ve 3 futbolcunun "maça asılmayız" teklifini Ali İpek'e tekrar sundum. Bu görüşmelerin tamamına Ali İpek ve Ümit Öndeş şahit olmuş, tüm görüşmeler Ali İpek'in evinde gerçekleşmiştir. Bu görüşmelere Sn. Mehmet Cayan ve birkaç yönetici de şahit olmuştur.

Ali İpek, "Yönetim kabul etti, ben parayı topluyorum, sen futbolculara kesin okey ver" demiş. Ben de bu sayede kendim bazı garantiler vermişimdir.

Ali İpek her fırsatta, "Sakın yönetimden kimseye rakamı bildirme, ben onlardan para alacağım ve ödemeleri yapacağım" demiştir. "Paramız hazır, hasılat toplanacak, belediyeden para gelecek, yönetim para vermiyor" gibi laflar etmiştir.

Malatya maçı içerisinde futbolcular gereğini yapmış fakat paralarını alamamıştır. Çek futbolcular kendi çabaları ile 4. yabancı Macar futbolcunun (Jozef Toth Balasz) da aklını çelmiş, maçtan 4 oyuncunun düşmesine ve Denizlispor'un rahatlamasına vesile olmuşlardır. Ali İpek beni, futbolcuları ve kendi yönetim kurulu arkadaşlarını oyuna getirmiştir.

Sonuç olarak: Prag şehrinde 12 yıldır konfeksiyon ile büyük cirolar ve temiz iş yapan bir ticaret adamı olarak ben ve kardeşlerim futbolcuların yolladığı mafya ile karşı karşıya kalmış pozisyondayız. Bu mağduriyetimiz maalesef Ali İpek'in Denizlispor için yaptırdıkları yüzünden olmuştur.

Futbolculara verilen para sözü yanında seneye transfer yaparız yalanları cabasıdır.

Bana maç öncesi telefon açan futbolcu ve menajerler, "para tamam mı?" dediğinde, Ali İpek'in garanti vermesi üzerine evet para bende demişimdir.

400.000 Euro toplam ödemeden 1 Euro dahi ödeme yapılmamıştır!

Bu konu ile ilgili futbolcu ve menajerler sürekli bizi rahatsız ettiği gibi, Türk TV kanallarını aramaktadır. Bu kanallarından Star TV muhabiri birisi sürekli bizi aramaktadır. Ali İpek bu konu ile ilgili benim telefonlarıma çıkmamış ve yardımcı olmamıştır. En son 08.06.2006 gecesi kendisine ulaşmış ve tarafından "Bir daha beni arama, benim verilecek param yok" demiştir.

Sizinle yaptığım görüşme sonrası, bu konu ile ilgili mağdur olan futbolcu, menajer ve benim yanımda aldatılmış olan Denizli yönetimi olduğu kanaatine vardım.

Öncelikle kendimi kurtarmak ve bu konunun kapanıp Denizlispor'a ve halkına zarar gelmemesi için bu ödemenin yapılmasını rica ediyorum.

Saygılarımla

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4789723&tarih=2006-0

https://www.facebook.com/photo.php?pid=529435&l=fe414ee70c&id=1377129

Şike yapıldığı iddia edilen Gaziantepspor-Malatyaspor maçının golü! (Lütfen Paylaşın)




O belge Tulun'un evinde bulundu!
Tulun Adnan Polat'a yazdığı mektupta, 2007'de Denizlispor'a gönderilen teşvik priminin belgelerinin kendisi tarafından saklandığını söylemiş...
04/08/11 11:37


Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Doğan, kulüp sportif koordinatörü Bülent Tulun'un, 2007 yılına ait, kulübün iç işlerine ilişkin yazılmış olan mektup niteliğindeki bir belgeyle ilgili güvenlik güçlerine tanık sıfatıyla bilgi verdiğini söyledi.

Sedat Doğan, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena önünde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Doğan, Bülent Tulun'un bu sabah güvenlik güçlerinden davet aldığını belirterek, şöyle dedi:

"TUTUKLAMA YA DA GÖZALTI YOK"
"Bu davet çerçevesinde Bülent Tulun, Türk Telekom Arena'da bazı görüşmeler yaparken güvenlik güçlerine yardımcı olmak üzere Florya Metin Oktay Tesisleri'ne gitti. Bülent Tulun'un aleyhinde şu anda herhangi bir tutuklama ya da gözaltı kararı yok, tamamen tanık sıfatıyla bilgisine başvuruluyor. Daha önce kendisi tarafından bir yere yazılmış olan bir belge, 2007 yılına ait... Bu konuda bilgi veriyor güvenlik güçlerine. Biz de Galatasaray Spor Kulübü olarak, hangi konuda destek olabileceksek, gerek güvenlik güçlerine, gerekse savcılığa bu konuda destek olmak istiyoruz.''

"GÜVENLİK GÜÇLERİNİ BİZ DAVET ETTİK"
Galatasaray Kulübü binasının, Türk Telekom Arena'ya yeni taşındığını, tesislere ilişkin bir arama kararı olmamasına karşın güvenlik güçlerini kendilerinin davet ettiğini kaydeden Sedat Doğan, ''Bülent Tulun da dün yeni bir eve taşındı. Bu eve ilişkin arama kararı olmamasına rağmen Bülent Tulun, güvenlik güçlerini kendi evine davet etti. Bülent Tulun'un ve Galatasaray Kulübü Başkanı'nın talimatıyla güvenlik güçlerini biz davet ediyoruz, güvenlik güçlerine yardımcı olmak istiyoruz. 2007 yılına ilişkin ve kulübün iç işleriyle ilgili bir durum bu. Belgeyi ben de bilmiyorum. Şikeyle ilgili değil, tamamen kulübün iç işleriyle ilgili bir belge olduğu ifade ediliyor'' diye konuştu.

"TANIK SIFATIYLA BİLGİ VERİYOR"
Sedat Doğan, bir gazetecinin, Süper Lig'de 2005-2006 sezonunun son haftasındaki Denizlispor-Fenerbahçe karşılaşmasına ilişkin bir belgenin arandığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine ise ''Hayır, bu belge mektup niteliğinde olan bir belge. Bülent Tulun'un tanık sıfatıyla bilgisine başvuruluyor. Şikeyle alakalı bir şey değil, tamamen tali bir konu ve kulübün iç işleriyle ilgili bir konu. İki adreste arama yok, biz davet ettik. 'Kulüple ilgili bizim verebileceğimiz bir belge, bir şey varsa, biz bunları vermek istiyoruz' diyerek güvenlik güçlerini davet ettik'' dedi.

Doğan, başka bir soru üzerine ise mektubun kime yazıldığını bilmediğini ifade etti. Galatasaray Kulübü yönetimini endişelendirecek bir durumun ortada olmadığını vurgulayan Doğan, ''Ne bizim, ne de bizden önceki yönetimlerin gocunacak bir şeyi var'' şeklinde konuştu.

BELGENİN KOPYASI BULUNDU
Sedat Doğan belgenin içeriğinin ne olduğunu bilmediğini söylerken, o belgenin 15.06.2007 tarihinde o dönemde Sportif Direktör olan Bülent Tulun tarafından eski Galatasaray eski kulübü başkanı Adnan Polat'a yazılmış mektup olduğu bildirildi. 

Emniyet güçlerinin, belgenin kopyasını Bülent Tulun'un evinde bulduğu kaydedildi. Bir sayfalık mektupta, Bülent Tulun'un Adnan Polat'a 2005-06 yılında Denizlispor - Fenerbahçe maçı için Denizlispor Kulübü'ne teşvik primi olarak gönderilen paranın belgelerinin kendisi tarafından saklandığını Polat'a bildirdiği vurgulandı. Mektuptaki söz konusu paranın 1,5 milyon dolar olduğu ve Denizlispor Kulübü'ne aktarıldığı da iddia edildi.

http://www.htspor.com/galatasaray/haber/655018-o-belge-tulunun-evinde-bulundu


20.45 şike soruşturmasına girdi 1.5 milyon dolarlık dekontlara ulaşıldı.

Eski başkan Adnan Polat'ın 'Saat 20.45' sloganıyla özdeşleşen 2005-2006 şampiyonluğuyla ilgili 'teşvik primi' iddialarını araştıran polis, TT Arena, Florya, Polat'ın ofisi ve evinde arama yaptı. Sportif Direktör Bülent Tulun'un ifadesine başvurulurken, Polat da bugün emniyette dinlenecek. Denizli-F.Bahçe maçıyla ilgili olarak Tulun'un 2007'de Polat'a "Şoförünle 1.5 milyon doları nasıl gönderdiğini biliyorum" mektubu gönderdiği ileri sürülürken, yönetim açıklama yaptı: Mektup var ancak kulübün içişleriyle ilgili.

KİLİT MAÇ DENİZLİSPOR-FENERBAHÇE
Türk futbolunda örgütlü olarak şike yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturma, Galatasaray'ın son hafta şampiyon olduğu 2005-06 sezonuna sıçradı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk tarafından yürütülen soruşturma, Fenerbahçe'nin berabere kalmasıyla Galatasaray'ın şampiyon olduğu Süper Lig'in 2005-2006 sezonuna uzandı. Şampiyonunun son hafta belli olduğu maçta Galatasaray-Kayserispor, Fenerbahçe ise Denizlispor ile karşılaşmıştı. Galatasaray, Kayserispor'u 3-0 mağlup ederken, Fenerbahçe ile Denizlispor 1-1 berabere kalmıştı. Bu skor üzerine Sarı-Kırmızılı takım mutlu sona ulaşmıştı. Ancak Galatasaray Kulübü'nün Denizlispor'a teşvik primi verdiği o günden bu yana sıkça dile getirilmişti.

SAVCI MEHMET BERK TALİMATI VERDİ
Soruşturma dosyasında yer alan bu iddiaların araştırılması için Savcı Berk'in verdiği talimat üzerine İstanbul Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri dün sabah Galatasaray'ın Florya'daki Metin Oktay Tesisleri ile Türk Telekom Arena Stadyumu'nda arama yaptı. Florya'daki aramalar saat 11.30'a kadar sürerken, Organize Polisi, teşvik primi yolladığı iddialarıyla ilgili Galatasaray Sportif Direktörü Bülent Tulun'un tanık olarak bilgisine başvurdu. Tulun'un Etiler'deki evinde de arama yapıldı. Arena'daki kulübünmali hesaplarının incelenmesi ise akşam saatlerine kadar sürdü.

İHBAR OLARAK KABUL ETTİ
Şike soruşturması kapsamında tanık olarak dinlenen bazı gazeteci ve spor adamları, 2005-06 sezonunun son haftasında oynanan F.Bahçe'nin şampiyonluğu kaybettiği 1-1'lik Denizlimaçı ile ilgili olarak şike yapıldığı iddiasında bulunmuş, G.Saray'ın Horozlar'a teşvik primi verdiğini ileri sürmüştü. Savcı Mehmet Berk'in bunları 'ihbar' olarak kabul ettiği, gerekli belgelerin elde edilmesi için aramaların gerçekleştirildiği öne sürüldü.

YILDIRIM DAHA ÖNCE SÖYLEMİŞTİ
Denizli'de atılan konfetiler yüzünden 16 dakika geç biten maçın ardından G.Saray, F.Bahçe'nin takılmasıyla tarihi bir şampiyonluk kazanmıştı. Bu şampiyonlukla ilgili F.Bahçe Başkan Aziz Yıldırım'ın fanatik G.Saraylı olan yazar Hasan Cemal ile sohbeti sırasında "Hasan Bey, o maçta şike vardı. Denizli şike yaptı. Bunu çok iddialı söylüyorum. Eğer inanmayan varsa, isteyene bu şikeyi kanıtlarım" dediği ileri sürülmüştü. Bunun gazetelere yansıması sonrası Aziz Yıldırım iddiaları kabul etmemiş, Hasan Cemal ise sözleri doğrulamıştı.

SIR MEKTUP BULUNDU


İddialara göre Bülent Tulun, 2007'de Adnan Polat'a içinde "Şoförünle 1.5 milyon Dolar'ı nasıl gönderdiğini biliyorum" yazan bir mektup gönderdi. Tulun, "Bu ifadeler yok" derken, dün mektuba ulaşıldı. Arena'daki aramalar sırasında polise eşlik eden Tulun ifadeye davet edildi.

1,5 MİLYON DOLARI NASIL GÖNDERDİĞİNİ BİLİYORUM
İstanbul Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin Galatasaray ile ilgili aramalarında bir 'mektup' üzerinde durdukları öğrenildi. Bülent Tulun'la da bu yüzden görüşüldüğü ve evinde arama yapıldığı öne sürüldü. İddialara göre Bülent Tulun, o dönemde büyük anlaşmazlık yaşadığı ve kendisini Sırp oyuncu Sasa Iliç'in transferinde usulsüzlükle suçlayan dönemin asbaşkanı ve futbol şube sorumlusu Adnan Polat'a 2007 yılında bir mektup gönderdi. Kendisine yapılan suçlamalar karşısında oldukça ağır ifadeler kullanan Tulun'un, Adnan Polat'ı Denizlispor maçına teşvik yollamakla suçladığı iddia edildi. Kazanılan şampiyonluğun ardından sportif direktörlük görevine son verilmesinde ve yerine Adnan Sezgin'in getirilmesinde başrolü oynayan Adnan Polat'a bir mektup yazan Tulun, Iliç transferinin iç yüzünü anlatıp hiçbir usülsüzlük yapılmadığını belirtiyor. Tulun'un bu mektupta ayrıca "Şoförünle 1.5milyon doları nasıl gönderdiğini biliyorum" ifadelerini içeren bir cümle kullanarak, Denizlispor maçında Adnan Polat'ı teşvik yollamakla suçladığı iddia ediliyor.

http://www.dipnot.tv/9666/-2045-sike-sorusturmasina-girdi-15-milyon-dolarlik-dekontlara-ulasildi-.aspx


G.Saray'ı korkutan mektup

G.Saray eski Başkanı Adnan Polat’ın çevresindekilere, “Bülent Tulun, Sasa İliç transferinden 75 bin Euro cebe indirdi” şeklindeki söylemleri üzerine Tulun, kendi el yazısıyla ima ve tehdit kokan bir mektup kaleme aldı.

TÜRKİYE’yi sarsan şike soruşturmasının boyutları her geçen gün büyüyor. F.Bahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un ardından G.Saray’ın da adının karıştığı operasyonda dün sarı kırmızılıları heyecanlandıran gelişmeler yaşandı.

Soruşturma kapsamında ele geçirilen ve G.Saray Sportif Direktörü Bülent Tulun’un dönemin G.Saray Kulübü Başkanı Adnan Polat’a yazdığı üstü kapalı tehdit ve imalı sözlerin bulunduğu mektup, sarı kırmızılı yöneticilerin 2006 yılında oynanan Denizli-F.Bahçe maçında Denizlispor’a teşvik primi verdiği yönündeki iddiaları gündeme getirdi.

Savcı, mektubu yazan Tulun ve Polat’ın evlerinde, kulübün Florya’daki tesisleriyle Türk Telekom Arena Stadı’nda mektupta yer alan kulübün ödediği 1,5 milyon dolarla ilgili makbuzları aradı. Sarı kırmızılıları heyecanlandıran ve bir o kadar da korkutan dünkü aramalar, gazeteciler Lube Ayar ve Tahir Kum’un ifadeleriyle ilişkiliydi. İşte 2006’dan günümüze uzanan gelişmeler ve yaşananlar...

Polat ifadeye çağrıldı

Lube Ayar’ın ifadesiyle başladı

Şike iddialarıyla ilgili soruşturmanın G.Saray’a uzanması, gazeteci Lube Ayar’ın emniyette ifade vermesiyle başladı. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’la telefon görüşmesi tespit edilen Ayar, emniyete çağırılarak bilgisine başvuruldu. Lube Ayar ifadesinde 14 Mayıs 2006’da oynanan ve F.Bahçe’nin Denizlispor deplasmanında şampiyonluğu kaybettiği maçla ilgili çok ilginç iddialarda bulundu. Ayar o dönem çalıştığı gazeteye söz konusu maçta şike yapıldığına ilişkin belge geldiğini ancak gazetenin yayınlamadığını söyledi.

Tahir Kum mektubu polise verdi

LUBE Ayar’ın belgenin içeriği konusunda bilgi sahibi olmadığını ancak söz konusu belgenin aynı dönemde gazetenin spor servisinde çalışan Tahir Kum’a da geldiğini belirtmesi üzerine Kum, savcılık talimatıyla ifadeye çağırıldı. Emniyetteki ifadede Tahir Kum’a içeriği bilinmeyen söz konusu belge soruldu. Bunun üzerine Kum, G.Saray Sportif Direktörü Bülent Tulun’un G.Saray eski Başkanı Adnan Polat’a 2007 yılında yazdığı mektubu polislere verdi. Tulun’un, “Sayın Başkanım” başlığıyla kendi el yazısı ile hazırladığı mektupta üstü kapalı tehditlerin ve imalı sözlerin bulunduğu tespit edildi.

Umarım G.Saray menfaatleri için kullanılmış olsun!

BÜLENT Tulun mektubunun giriş kısmında, 2006 yılında Sırp futbolcu Sasa İliç’in G.Saray’a transfer edilmesinin ardından Adnan Polat’ın çevresindekilere, “Tulun bu transferden 75 bin Euro cebe indirdi” şeklinde söylemlere tanık olduğunu anlatarak önce sitemlerini belirtti. Tulun kendi el yazısıyla özenle hazırladığı mektubun sonuç kısmını ise üstü kapalı tehditte bulunarak şöyle tamamladı:

“Umarım 2006 Mayıs ayında şoförünüzün (Mustafa Kabasakal) iki parti halinde kulüpten makbuz imzalayarak aldığı 1,5 milyon ABD doları GALATASARAY MENFAATLERİ için kullanılmış olsun. Söz konusu makbuz kopyaları bende mevcuttur.”
Tehdit dolu imaların bulunduğu mektubun son satırlarında, “Galatasaray menfaatleri” yazısının özellikle büyük harfle yazılması dikkat çekti.

Makbuzların fotokopisini teslim etti


GALATASARAY Kulübü Sportif Direktörü Bülent Tulun, söz konusu mektubu kendisinin yazdığını kabul ederken, orijinalini ise sakladığını belirtti. Daha sonra mektubun orijinalini evde sakladığı çekmeceden çıkararak polislere veren Tulun, toplam 1.5 milyon dolarlık iki ayrı ödemenin makbuzlarına ait fotokopileri de teslim etti. Polis, daha sonra arama yaptığı Florya Metin Oktay Tesisleri’nde, Türk Telekom Arena Stadı’nda ve Adnan Polat’ın evi ile ofisinde söz konusu makbuzların orijinallerini aradı. Galatasaray’ın şampiyonluğu ile sona eren 2005-2006 sezonunda kulübün başkanlığını merhum Özhan Canaydın yaparken, Adnan Polat futboldan sorumlu yönetici, Bülent Tulun ise sportif direktör olarak
çalışıyordu.

http://spor.milliyet.com.tr/g-saray-i-korkutan-mektup/spor/spordetay/05.08.2011/1422959/default.htm


Ünsal: Polat, Tulun’la ilgili belgeden söz etmişti

G.SARAY’ın eski futbolcusu Hakan ÜnsalAdnan Polat ile Bülent Tulun’un arasının bozulmasına neden olan belge konusunda bir açıklama yaptı.
Ünsal, bir uçak yolculuğunda Polat’ın kendisine, “Bir belge var; bu Bülent Tulun’u çok zor duruma sokar” dediğini söyledi. 


**********
14-Bana da Galatasaray'dan teşvik primi teklifi gelmişti
Seten:Teşvik, size hiç teklif edildi mi? Futbolcuyken mesela...
Toroğlu:Bir defa teşvik primi geldi. Mağlup olduk alamadık. Hem de Galatasaray'dan geldi teşvik... Ben Ankaragücü'ndeyim, Fener'i yenmemiz için parayı çantanın içinde soyunma odasına yolladılar. O gün Fener bize bir gol attı, çanta aynen geriye gitti.



Hikmet Tanrıverdi (Malatyaspor Başkanı) ''Şikenin en yoğun olduğu yıl 2006´ydı''
Şikeyi kim yaptı ve nasıl belgelediniz? 

Aslında 2006 yılının tamamı incelenmeli‚ çok ilginç bir sezon oldu. O yıl çok özeldi‚ hem biz küme düştük‚ hem de Fenerbahçe´nin şampiyonluğu gitti haksız olarak. O dönemde‚ Denizlispor‚ bizim Çek futbolcular oynamasın diye 300 bin dolar teklif etmiş‚ kabul edilmiş. Aracı Türkiye´den ayrılıyor‚ ancak para eline ulaşmıyor. Bununla ilgili kulüp yöneticilerine mektup yazıyor. BİZ BU MEKTUBU SUNDUK FEDERASYONA. MEKTUPTA AÇIK AÇIK HER ŞEY YAZIYOR. İncelenmesi gereken bir başka maç da yine aynı yıl oynanan Denizlispor-Rizespor maçı.

************

15-Çakıcı kardeşlere Cimbom forması

Nisan ayının son haftasında Gencay Çakıcı ile Sinan Engin görüşüyor.

Gencay Çakıcı: ‘Ergun abi (Gülerek) bana ve abime isimlerimiz yazılı iki Galatasaray forması göndermiş. Hem de bize (Gülüyor). Onu severiz bilirsin. Şimdi işin yoksa Galatasaray'ı seneye şampiyon yap.' 

Sinan Engin: ‘İyidir iyidir. (O da gülüyor) 



http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?viewid=414724


**************


16-Gökdeniz Karadeniz'in bahis şikesi .

FUTBOLUN İTİBARI BAHİSTE KAYBEDİLDİ
Trabzonspor’lu futbolcu Gökdeniz Karadeniz, Akçaabat Sebatspor-Kayserispor ve Galatasaray- Trabzonspor maçlarında bahis şikesi teşebbüsünde bulunduğu için Futbol Federasyonu tarafından Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevkedildi. Teşebbüs suçu sabit görülerek PFDK tarafından altı ay müsabakalarından men edildi. Ceza Tahkim Kurulu tarafından dört aya indirildi. Böylece Gökdeniz Karadeniz’in sezon sonuna kalmadan Trabzonspor’da oynaması mümkün olacak...


*************


17-Gazeteci Lube Ayar'ın Ankara'da   Ankara 1 Ağır Ceza Mahkemesi... 
Dosya No: 2009/190 
Dosya numarasını verdiği hiç bir şey yapılmayan 2 yıl önceki maçlarla ilgili G.Saray  eski Sportif Direktör  Adnan Sezgin'in telefon konuşmaları.

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de Galatasaray'ın bir dosyası var. TFF Disiplin Kurulu Başkanvekili Recep Özcan'ın bir numaralı sanık olduğu Simsar Operasyonu'nun dosyası.Dosyanın tozlu raflardan indirilmesi için senelerdir bekliyoruz. 

************
18-Gökmen Özdenak'ın "Hatır Şikesi" mevzusu .
 



Bizim maçla ilgili görüşlerimi maçı sakin kafayla bir kez daha izledikten sonra yazacağım, öncelikle bunu belirteyim. Maçı izlediğim kafeden eve geldikten sonra genelde yaptığım gibi Telegol'ü açtım. Hatırlanacağı gibi, Bursaspor maçı öncesi Gökmen Özdenak, "Ben olsam Bursaspor'a gol atmazdım, Galatasaraylıların istediği bu, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu hazmedemem bir taraftar olsam" dedi. Maçın ardından da "Galatasaraylı futbolcular bilerek gol atmadılar, Bursasporlu futbolcular ise beceriksizliklerinden kaçırdılar" dedi. Bunu Türkiye'de diyen tek adamdı belki de. Ahmet Çakar, Sinan Engin, Serhat Ulueren ve Ziya Şengül belki de ilk kez bir konuda tamamen birleşip Gökmen Özdenak'a karşı çıktılar.


Devamı ....
http://www.scugnizzi.org/2010/05/gokmen-ozdenak-sikesi-mays-1980.html


19-Göztepe'ye teşvik primi.


13 Mayıs 1969 tarihli haberde gs'nin Göztepe'ye 2.000'er liralık teşvik primi teklif ettiği ama kabul edilmediği yazıyor.


20-Türk sporunda delinen kuralları ilk yapan takım olma.


Mirsad Kovacevic, yabancı kontejanının dolmasından dolayı, oynayamıyor Beşiktaş'ta...Ama bonservisi Beşiktaş'ta...Amatörluğe dönüyor Kovacevic, 1 hafta içinde Galatasaray PAF takımına transfer oluyor, 1 maç oynuyor Gençler Liginde, beğenilerek (!) A takım kadrosuna alınıyor…Ve işte karşınızda Türk statüsünde oynayan Mirsad Güneş... Sonraları bir kaç günde Türkleşen Fransız milli takım oyuncusu, Didier Six, Dündar Siz olarak top koşturuyor Galatasaray'da... İnanılmaz şekilde deliniyor kurallar, kural oyucuların düsünemedikleri şeytanlıklar, bir bir uygulamaya geçiliyor... Yabancı milli takımlarda oynayan çifte pasaportluları da Türk statüsünde oynatmayı başarıyorlar sonraları...

O kapıyı da açıyorlar ardına kadar...İsviçre milli takımı oyuncusu Kubilay Türkyilmaz, Türk statüsünde oynayıveriyor liglerimizde...(Pişkinliği de elden bırakmıyorlar bir yandan...Kendi açtıkları yolda ilerleyen ve yabancı yasaklarını delen Fenerbahçe'yi de eleştiriyorlar bir taraftan....Yalandan...yalandan....)

Yıl 1987 Galatasaray basketbol takımı...

Ligdeki bütün takımlar tek yabancı ile oynuyor...
Galatasaray'ın kadrosunda oynayan dört isim:- Izic , Michael Sceorse, Paul Dawkins , Calvin- 1`i haric diğerleri Türk vatandaşı yapılıvermiş, basketbol şube sorumlusunca... Yıllarca şampiyon olamamışlar basketbolda da...Ve her şey ayarlanmış şampiyonluk için...Kurallar delik deşik edilmiş...Basketbol federasyonu çaresiz...Diğer kulüpler itiraz ediyor ama, işi kitabına uydurmuş şeytanlar...Ve çaresizlikle bir sonraki sene için yeni bir kural koyuveriyorlar...(Sahaya çıkan 10 kişilik kadroda Türk Milli takımında oynamaya haiz en az 9 oyuncu bulunma zorunlulugu getiriyorlar...) Ömer Büyükaycan'ı taransfer etmiş o sezon Galatasaray...İnanilmaz şekilde...Ömer Büyükaycan'ın transferi mümkün değil...Ancak bir kural var enteresan:"Eğitim dolayısıyla "istediği okulun takımına serbestçe transfer olabiliyor oyuncu...O zamanki Galatasaray basketbol şube sorumlusu buluyor yolunu, Ankara`da "Ayşe Abla Spor Kulübü"diye bir kulüpten lisans çıkarıyor Büyükaycan, "Ayşe Abla Spor Kulübü"....dalga geçermiş gibi fütursuzca...Tesadüf bu ya, kısa bir süre sonra, "Ayşe Abla Spor Kulübü" olağanüstü kongreye gidiyor, ve kongresinde aldığı olağanüstü bir kararla, Galatasaray kulübüyle birleşmeyi kararlaştırıyor..Böylece Ömer Büyükaycan Galatasaray'lı oluveriyor...

Bak şu Allah'ın işine!..O sene Beşiktaş basketbola büyük yatırım yapmış...İyi bir kadro kurmuş...Efe Aydan, Erman Kunter Besiktaş'ta forma giyiyorlar... Ve Beşiktaş-Galatasaray finale kalıyor sonunda...Gözleri fıldır fıldır dönen, konuşurken gerdan kıvıran Galatasaray basketbol şubesi yoneticisi, işini sağlama alıyor...Ve bir kez daha spora ahlaksızlığı ve şikeyi bulaştırıyor...

Beşiktaş'ın tek ABD' lisi James Bullock`a 10 Bin Dolar veriyor, satın alıyor Amerikalıyı...James Bullock aldığı paranın hakkını veriyor, ilk final maçında sahada kavga çıkarıyor, ama sadece tek maç ceza alacağını biliyor, ne olur ne olmaz diye sahadan atıldıktan sonra sağa sola saldırıyor ve 2 maç ceza alıyor...Yabancısız Beşiktaş, bol "Türkleştirilmiş" yabancılı Galatasaray`a boyun eğiyor, ve Galatasaray şampiyon oluyor....

(Bu olay daha sonraları bütün açıklığıyla, Ahmet Kurt`un yayın yönetmenliğini yaptığı "Basket" dergisinde yayınlanan bir roportajda rahmetli Aydan Siyavuş tarafından bütün açıklığıyla anlatılıyor...) Hatırladınız mı o meşhur basketbol şubesi yöneticisini? Hatırlayamadıysanız adı FARUK SÜREN....Başkanlık yapıyor su aralar Galatasaray`da… O sene şampiyon olan Galatasaray takımı kaptanı Turgay Demirel ise şu anki Basketbol Federasyon başkanımızdan başkası değil...



21-Malatya'ya teşvik primi ve Derwall'in meşhur doping iğneleri.


 TÜRK FUTBOL LİTERATÜRÜNE İLK KEZ DUYACAĞIMIZ BİR KAVRAM DAHA GİRİYOR: "TEŞVİK PRİMİ "

Haftanın başı, 19-05-1987 tarihli "Hürriyet" spor sayfasının manşeti:
GALATASARAY`IN BÜTÜN UMUDU MALATYASPOR`DA.Hala matematiksel olarak şampiyonluk şansı taşıyan sarı-kırmızılıların, Beşiktaş'ı yenmesi durumunda Malatyaspor`lu futbolculara toplam 32 Milyon lira teşvik primi vereceği iddia edildi. Buna göre maçı kazandıkları taktirde oynayan ve yedek kulübesinde oturan Malatyaspor`lu futbolcular 2`şer milyon lira alacaklar...Maç günü, 24-05-1997 tarihli "Cumhuriyet" gazetesinde Hilmi Turkay imzalı yazı:"KENT BİR GÜNLÜĞÜNE GALATASARAY'LI.

Kent bir günlüğüne Galatasaray'lı oldu.Kaldığımız iki gün boyunca hep "Para" konuşuldu kentte...Simitçisinden kasabına kadar herkes ağzında aynı şeyleri mırıldanıyordu.Galatasaray'ın adam başı 3`er milyon ve bu teşvik pirimine gecenin geç saatlerine doğru birer tane de Doğan marka otomobil eklendi. Arabaları verecek kişinin Ergün Gürsoy olduğu soyleniyor...(Olayların daha iyi kavranabilmesi için bir açıklama getireyim.Malatyaspor yönetiminin o maç için bütün takıma vaadettiği galibiyet pirimi toplam 600 Bin liraydı...Galatasaray kulübü ise oyuncu başına, bütün takıma önerilen pirimin 5 mislini veriyordu.."Doğan" marka otomobil, o yıllarda otomobil ithalinin kısıtlı olduğu ülkemizde son derece kıymetliydi...Böyle bir araba sahibi olabilmek için Tofaş`a parasını yatırıyor, 4 ile 6 ay bekledikten sonra otonuzu teslim alabiliyordunuz...)

Ve Türk futbolunda bir UTANÇ senaryosu Malatya`da sahneye konuyordu. Malatyaspor`a Derwall tarafından Almanya`dan özel olarak getirilen "doping iğneleri"nin teslim edildiği basında alenen yazılıyor, futbol kamuoyunda konuşuluyor, ama Ali Uras fedarasyonu olayları sadece izlemekle yetiniyordu(!..)Yapılan duyurulara ve şikayetlere federasyon kulaklarını tıkıyordu…Ne bir doping kontrolü ne de bir soruşturma yapılmıyordu...Ağzından salyalar akıtacak kadar gücüne güç katmış Malatyaspor'lu futbolcular, Beşiktaş'a 1-0 galip geliyor ve puanlar eşitleniyordu... (Ancak Beşiktaş'ın averajla liderliği sürüyordu....)

Olaylar o kadar çirkin, o kadar UTANÇ verici ki, başına kolay kolay demeç vermeyen başkan Seba bile patlıyor:
27-05-1987 tarihli "TERCÜMAN" gazetesi, Bülent Kığan imzalı haber: "LANET OLSUN BÖYLE LİGE!" Sonunda Seba patladı:Türk futbolu bir takım çirkin olaylarla bir seviyeye gelecekse lanet olsun böyle lige! Açıkça yapılan çirkef olaylar neden hala telakki edilemiyor?Takım çıkarmakta bile güçlük çeken ekipler, bizimle karşılaştıklarında adeta aslan kesiliyorlar.Genclerbirliği ile yaptığımız lig maçından önce Gençlerbirliği antranörüne (Metin Türel) gelecek sezon Galatasaray'ı çalıştırması için teklifte bulunulduğu oğreniliyor.Şampiyonluk yarışında bizi çelmeyecek takımlara, "TEŞVİK" adı altında süper pirimler dağıtılıyor.Beşiktaş'a karşı dönen entrikalara artık dur demenin zamanı geldi.""

Yine 27-05-1987 tarihli "GÜNEŞ" gazetesinde yazar Faik Gürses, "IĞNE, PARA, ARABA.SONRA SAMPİYONLUĞA" başlıklı yazısında olayları bir bir yazıyordu...Aynı gün(27 Mayıs 1987) tarihli "HÜRRIYET" gazetesinde ise Metin Keçeli`nin sözleri Onur Belge imzasıyla yayınlanıyordu:"Bu ne futbol çirkinliğidir? Yeter artık, gırtlağımıza kadar geldi.Her şey alenen cereyan ediyor…Gazetelerde yazılıyor.Gerekli merciler neden bir şey yapmıyor?"Gerçektende her şey spor kamuoyunun gözleri önünde ceryan ediyor, Ali Uras fedarasyonu ise kulaklarını tıkamış, gözlerini yummuş, kılını bile kıpırdatmıyordu...



Bir sonraki hafta Denizlispor karşılaşmasında da, aynı utanç verici senaryonun ikinci perdesi sergileniyordu...Aradaki tek fark, formül kısaltılmıştı, "İĞNE+ARABA" olarak uygulanmıştı...Bir hafta evvel "Doğan"lar fazla göze batmış olmalıydı...Maçın bitimine 5 dakika kala beraberlik golünü atan Denizlisporlu oyuncuların, maç bitiminde bizlerin şaşkın bakışları arasında şampiyon olmuş gibi sevinmelerini, taklalar atmalarını, oradan oraya koşuşturarak birbrlerine sarılmalarını ve bütün bu hareketleri yaparken sanki hiç maç oynamamış kadar dirilikte(!!!) olmalarını unutamam....

Galatasaray böylece 1 puan öne geçiyor, ondan sonraki hafta, UTANÇ senaryosunun son perdesini sahneye koyuyor,

Eskişehir`le ASY'de yaptığı maçta, Prekazi serbest vuruş sırasında Sırpça olarak Eskişehir kalecisi Zalad'a topu atacağı köşeyi bildiriyor, (bu olay tesadüfen Sırpca bilen Eskişehir'li göçmen futbolcu tarafından maçın hakemine iletiliyor ama hakem oralı bile olmuyordu)...Zalad topun gittiği köşeye atlamıyor,

Eskişehir'i yenen Galatasaray 14 sene sonra şampiyon oluyordu...2 puanlık sistemde, Galatasaray 1 puan farkla, bütün değerleri ve kuralları delik deşik ederek, şampiyon oluyordu...Başkanları Ali Tanrıyar TV kameraları karşısında tam kendisine yakışan lafı ediyordu: "Seni sevmeyen ölsün!"…"BAŞARI İÇİN HER YOL MÜBAHDIR" ilkesi Galatasaray'ın sportif anlayışında zirveye yerleşiyordu...(Bu arada meşhur hakem AHMET AKÇAY`dan bahsetmeden edemeyeceğim…Akçay o sezon yönettiği Ankaragücü-Beşiktaş karşılasmasında, ne işi varsa kale direğine 4 metre mesafede duruyor, 85.dakikada Ankaragüçlü oyuncunun çektiği şut tesadüfen(!!!) hakemin omuzuna çarparak yön değistiriyor ve Beşiktaş ağlarıyla buluşuyordu.Maçı "1-0" kaybeden Beşiktaş 1 puanı Ankara`da bırakıyordu...

Aynı hakem Eskişehir-Galatasaray maçında, Yusuf`un kalecinin elindeki topu faulle alıp ağlara göndermesine gol kararı veriyor, televizyon görüntüleri üzerine, "Gözüme kar suyu kaçtı, göremedim!" şeklinde kendini komikçe savunuyordu...Bir puan ordan, bir puan burdan, şampiyonu belirleyen hakem olarak tarihe geçiyordu...Artık Türk futbolunda kanunlar kurallar terkedilmiş, minareyi çalan kılıfını hazırlamış, yapanın yanına kar kalır olmuştu...



(Alıntı)


22-Ergun Gürsoy'un Fenerbahçe'li Hasan Vezir'i kaçırmasına federasyonun ses çıkarmaması.


1989 senesinde hile, hurda transfere bile karıştırılmış, Beşiktaş-Fenerbahçe kupa finali öncesi, Fenerbahçe'li Hasan, Ergun Gürsoy tarafından kaçırılmış, maçlar bitmeden transfer edilen bu oyuncuya, güdümlü federasyon ses çıkaramamıştı...


23-Ahmet Çakar'ın Kanaltürk Telegol  programında 1993 yılında oynanan G.Saray - M.United 3-3 maçı hakemi Kurt Rotlisberger ile ilgili tam bir şey açıklayacakken reklama girilmesi ve reklamdan sonra konunun unutturulması (!)


http://www.tirajik.com/ahmet-cakarin-yarim-kalan-hikayesi/


UEFA dikkat: Galatasaray hakkinda; Milat mi Sike mi?

´MİLAT MI ŞİKE Mİ?´ 

SABAH Yazarı Ahmet Çakar´ın dün sabaha karşı Twitter´da yazdıkları gündem yarattı... Çakar´ın 1993-94 sezonunda Galatasaray ile Manchester United arasında oynanan Şampiyonlar Ligi eleme turu rövanş maçı hakkında yazdıkları "20 yılda hakem hataları ve tuhaf işlerden 3 Büyükler fazlaca yararlanmış ama en çok da Galatasaray yararlanmıştır laflarımı tv´lerden çok duymuştunuz" diye başladı ve şöyle devam etti: 

"Mesela her şey düzgün olsa idi; G.Saray İstanbul´da M.United´ı eleyip ilk kez Şampiyonlar Ligi´ne giremezdi. GS´lilerin milat dediği maçı siz bir de Sami Çölgeçen‚ Kurt Röthlisberger ve Adnan Polat´a sorun. Ağır iddia: Ben ve Sami Çölgeçen birlikte bir odaya gireceğiz. KURAN´ı da masaya koyacağız ve göz göze gelip en sevdiklerimiz üzerine yemin edeceğiz. Ben diyeceğim ki; 2 Kasım 1993 gecesini hatırlıyor musun Sami Abi? O soğuk geceyi... Hani Sarıyer Urcan´da yenilen balıktan sonra saat 24:00... Sami gözlerime bakıp ´Eeee´ diyecek. Saat 24:00 sularında Kurt Röthlisberger sana "I can help you because tomorrow is very important for Turkey and GS" (Sana yardım ederim çünkü yarın Türkiye ve GS için çok önemli) dedi mi‚ demedi mi diyeceğim. Elimiz KURAN´da ve en sevdiklerimizin üzerine yemin ederek. 

´KOD ADI RAHMİ´ 
Mesela Erman´ın bir dönem FIFA hakemi olan Serdar Çakman-Adnan Polat ikilisini sizlere anlatmasını çok isterim. Aynı Kurt Röthlisberger Avrupa´da bazı takım ve milli takımların (Türk de var) hakem bağlama operasyonlarında kullanılmış ve İsviçre polisi tarafından yakalanmıştır. Türkiye operasyonlarında kod adı Rahmi idi. Ona bu kod adını bulan ve takan eski TFF Başkanı Levent Bıcakcı idi." 


3 Kasım 1993´te neler oldu? 
Galatasaray ile Manchester United 3 Kasım 1993´te Ali Sami Yen Stadı´na Şampiyonlar Ligi´ne girebilmek için çıktılar. İngiltere´deki ilk maç 3-3 sona erdiği için golsüz beraberlik bile temsilcimizi Şampiyonlar Ligi´ne taşıyordu. Eric Cantona‚ Roy Keane‚ Bryan Robson‚ Peter Schmeichel gibi yıldızların forma giydiği Manchester United´ı golsüz beraberlikle eleyen Galatasaray‚ Şampiyonlar Ligi´ne giren ilk Türk takımı olurken‚ UEFA ertesi sezon statüyü değiştirip 8´den 16 takımlı formata geçmişti. 

CANTONA ATILMIŞTI 
Maç bittikten sonra kırmızı kart gören Cantona‚ hakem Röthlisberger´i maça az uzatma eklediği için çok sert eleştirmiş ve 4 maç ceza almıştı. 

Ömürboyu men cezası 
Kurt Röthlisberger‚ 1990´ların başında en önemli hakemlerden biriydi. 1951 doğumlu olan İsviçreli‚ ülkesinde 1990´dan 1994´e kadar beş yıl üst üste en iyi hakem seçildi. 26 Mayıs 1993´te Marsilya-Milan Şampiyonlar Ligi finalini yönetti. 1994´te ABD´deki Dünya Kupası´nda Almanya-Belçika maçındaki yönetimi sonrası ülkesine gönderildi. 30 Ekim 1996´da Grasshoppers-Auxerre Şampiyonlar Ligi maçı öncesi İsviçre ekibinin menajeri Erich Vogel´a 100 bin İsviçre Frangı´na hakemi ayarlayabileceğini söylediği gerekçesiyle UEFA´nın soruşturmasına uğradı. 11 Nisan 1997´de UEFA ve FIFA faaliyetlerinden ömür boyu men edildiği açıklandı. 

Yazi 05.09.2011 tarihli SABAH GAZETESI´nde yayimlanmistir. 
Haberin linki: 


http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/09/05/milatt-mi-sike-mi 




24-Hakan Ünsal'ın ve Suat Kaya'nın İtirafları.


NTV Spor'da Hakan Ünsal'ın yorumuna denk geldim. Ümit Karan'ın kendisi de dahil olmak üzere hiç kimsenin nedenini bilmediği oyundan atılışı üzerine konuşuyordu. Bir cümlede önce Ümit Karan'ı kötüledi. Sonra hakemlerin artık kolay kandırılmadığından söz etti. 'Bizim dönemin hakemleri yok artık' dedi. Demek ki o futbolcuyken kandırmak kolaymış, o da bu işleri iyi biliyormuş.


Suat Kaya'da bir konuşmasında ; ''biz hakemin kararlarının değişmeyeceğini elbette biliyoruz ama sonraki kararlarını etkilemek için baskı yapmak için itiraz ediyoruz''


25-Hagi hakem Erol Ersoy'un üzerine yürüdü,tekme attı,ittirdi,tükürdü ve mahkemelik oldular.Hagi ''6 maçtan fazla ceza verirlerse ülkeyi terk ederim '' resti çekti.
Bilin bakalım ne oldu ? 
Evet 6 maç ceza verdiler ve tam da Fenerbahçe maçında cezası bitti :))


26-Seyrantepe peşkeşi.


YORUMSUZ.


27-Spor tesisi kurmak izniyle üç kuruş paraya 70'li yıllarda Selahaddin Beyazıd sayesinde aldıkları Riva arazisini belirtilen sürede tesis yapamayıp,haklarını kaybetmelerine rağmen (Fatih Gökşen bunu itiraf etmişti Sabah gazetesinde ama linki bulamadım) hiç bir şey olmadığı gibi İmar planında değişiklik yaptırıp Spor Alanı yerine Villa yapmak için inşaat alanına çevirttiler.


28-
Türkiye Ligi´nde artık "Cimbomun her yaptığı yanına kalır" felsefesi yerleşmiş ve bu lig artık bitmiştir.

1987´de teşvik primiyle‚ 1988´de dopingle‚ 1993´te hem şike hem teşvik primiyle‚ 1994´te büyük hakem kıyaklarıyla‚ 1997-2002 arası sırf federasyon eliyle‚ 2006´da tüm bunların yanına kargaları da alarak‚ 2008´de en az 15 maçı şaibeyle kazanarak şampiyon olmuş bir takım var..Türkiye ve eski Cumhurbaşkanlığı kupalarını saymıyorum.

Dünya futbol tarihinde eşi benzeri görülmedik 1924 İstanbul Ligi´ne‚ 1931 İstanbul Şildi´ne‚ 1939 Milli Küme´de şampiyonun nasıl belirlendiğine ve bunun gibi "tarih öncesi" şampiyonluklara ya da 1968-69 liginde neler yapıldığına‚ 1970-71´de şampiyonun bir maçla nasıl el değiştirdiğine değinmeye de gerek yok.

Ortada "cincon şampiyon olsun da‚ gerekirse Türkiye 50 yılda bir Dünya Kupası´na gitsin‚ gerekirse 80 yılda 1 Türk hakemi Dünya Kupası´nda maç yönetebilsin‚ gerekirse Türk futbolu 20 senede bir tane bile Şampiyonlar Ligi yarı finali göremesin‚ hiçbir Türkiye Ligi maçı dünyada izlenmesin" düşüncesine hizmet eden onlarca‚ yüzlerce adam olduktan sonra‚ neyin mücadelesini vereceksiniz? Kahvehane kültürünü aşamadı işte futbol dünyamız. Yönetimimiz de mücadelenin nerede verileceğini anlamadı işte 12 senedir..



(Alıntı)


29-Her maç öncesi rakip takım oyuncularına transfer teklifi yapmalar.


Galatasaray´ın Hasagiç ile ilgilendiği yönünde çıkan haberlere değinen Kamil Dizar‚ ´´Maalesef her Galatasaray maçı öncesi bu tür haberler çıkıyor. Bu haberlerin Galatasaray camiasından kaynaklandığını düşünmüyorum. Her Galatasaray maçı öncesi hocamızla veya futbolcularımızla ilgili bu tür haberler yayılıyor. Etik ve hoş değil. Hasagiç ile sözleşmemiz devam ediyor. Biz sadece hedeflerimize kilitlenmiş durumdayız´´ diye konuştu.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25077124/



Kasımpaşa "G.Saray Yekta´yla konuşmuş. Bu yakışmadı!"

Kasımpaşa Futbol Şube Sorumlusu Süha Sidal‚ oyuncuları Yekta Kurtuluş´u transfer etmek isteyen Galatasaray´ı eleştirdi.

Sidal‚ Büyük camialara .yakışmayan bir tavır sergilendi. Ne Galatasaray ne de başka bir takımdan Yekta´ya transfer teklifi gelmedi. Biz her futbolcumuzu gitmek istediği takdirde önünü açarız ancak transferin olağan biçimde yürümesi gerekiyor. Galatasaray bizden habersiz Yekta ile görüşmüş ve bizimle sözleşmesini uzatmamasını söylemiş dedi.



- Bursaspor'dan Mustafa Sarp'ı ayarttılar.Mustafa Sarp sözleşme uzatma teklifini kabul etmedi ve ikinci yarıda oynamayarak sezon sonunda G.Saray'a bedelsiz gitti.Ancak fazla tutunamadı orada ve kovuldu.


- Manisaspor'dan Kaleci Ufuk ve Sezer Öztürk'ü ayarttılar.Manisaspor sözleşme uzatma tekliflerini kabul etmeyen ve gitmek için direten 2 oyuncuyu kadro dışı bırakmak zorunda kaldı.Manisaspor vermek istedi ama G.Saray üç otuz paraya almak istediği için son anda vazgeçti.Oyuncular ortada kaldı.Sonra Ufuk'u almayı başardılar,Sezer Öztürk ise Eskişehirspor'a satıldı.


- Kayserispor'dan önceki yıllarda Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal,sonra Ali Turan ve en son Amrabat'ı ayartma olaylarını herkes biliyor.


- Manisaspor'dan Yiğit Gökoğlan'ı kopardılar.gs maçında kırmızı kart gören Yiğit İncedemir ise şimdilik kaldı.Oysa maç öncesi basında çıkan haberlere göre 2 Yiğit  için 3,5m.euro + 2 genç oyuncu teklifi yapmıştı G.Saray.


Daha fazlası geniş şu dosyada ; 


http://golsmacservis.blogspot.com/2012/07/iste-ahlaksz-transferlerin-sampiyonu.html


30-Borç batağındaki belediye kasasından Arenada loca keyfi

47 milyon TL borcu olan Kartal Belediyesinin Galatasarayın yeni stadı Türk Telekom Arenadan loca kiraladığı ortaya çıktı.

12 kişilik lüks loca için belediye kasasından 108 bin dolar ödenecek. Galatasaray Kongre üyesi de olan Başkan Altınok Öz‚ Her şeyiyle yanlış bir iş‚ düzelteceğim dedi

Galatasaray Kongre Üyesi Altınok Özün başkanlığını yaptığı Kartal Belediyesinin Türk Telekom Arenadan bir loca kiraladığı‚ bir loca için de sıraya girdiği ortaya çıktı. Locanın toplam 47 milyon TL borcu bulanan Kartal Belediyesinin şirketi Kartal Ulaşım‚ Turizm A.Ş.nin (KARTURSAŞ) tarafından kiralandığı ve belediyeye tahsis edildiği anlaşıldı. Belediyenin lüks loca merakı bununla da sınırlı kalmadı. Yine belediye şirketi Kartal Halk Pazarları A.Ş.nin de (KARTANSAŞ) Türk Telekom Arenadan loca kiralamak için sıraya girdiği öğrenildi


31-Borsaya yanlış bildirim.



Bugun yaptiklari Cana transferindeki bonservis bedeli bildirimi:

http://kap.gov.tr/yay/Bildirim/Bildirim.aspx?id=121145
Açıklanacak Özel Durum/Durumlar:


Profesyonel oyuncu Lorik Cana´nın Sunderland FC Kulübünden 4.500.000 avro bedelle transferi için anlaşma sağlanmış olup‚
Transfer bedeli 2012 yılına kadar taksitlerle ödenecektir.


Sunderland‚ bonservis icin aldiklari paranin 6 milyon euronun uzerinde oldugunu acikladi resmi sitelerinde.

http://www.safc.com/news/20100708/cana-moves-to-turkey_2256213_208760
1

Lorik Cana has joined Galatasaray this afternoon‚ safc.com can exclusively confirm.
Cana joined from Marseille for 5m last summer and was appointed club captain by Steve Bruce.
The two clubs have agreed a fee in excess of 6m Euros for the Albanian international‚ who made 35 appearances for Sunderland.



32-Galatasaray Sportif, vergide uzlaştı
Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş, vergi konusunda uzlaşma sağladığını duyurdu.
Son Dakika Ekonomi
- 10:39 | 01 Şubat 2011

Galatasaray Sportif’in Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) yayımlanan açıklamasında, 7 Eylül 2010 tarihinde Galatasaray Sportif ile birleşmesi tescil edilen Galatarasay Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret A.Ş’ye tebliğ edilen vergi inceleme raporlarına istinaden; 2005-2009 hesap dönemleri için 29,30 milyon lira vergi aslı ve 43,95 milyon lira vergi ziyaı cezası talep edildiği ve bu tutarlara ilişkin olarak uzlaşma başvurusunda bulunulduğunun duyurulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, uzlaşmanın sonuçlandığı, ödenecek vergi tutarının 2,93 milyon lira olarak belirlendiği, vergi ziyaı cezasının ise kaldırıldığı bildirildi.



33-

9 Haziran 1977...

Erteleme maçında Tarator´un transfer olduğu takım olan Adana Demirspor´a yatılarak‚ Göztepe küme düşürülüyor. Bu duruma kendi taraftarları bile isyan ediyor tribünlerde. 



34-


18 Mayıs 1981... 

Her ne hikmetse‚ Tarator´un yetiştiği takım tekrar kurtarılıyor Cincon tarafından. Bu kez Coşkun Özarı´nın Adana Demirspor teknik direktörü olması da ayrı bir dikkat çekici nokta. Cincon taraftarları maçtan önce yayılan şike söylentileri karşısında "Cincon büyüktür şike yapmaz" diye kendilerini avutsalar da beyhude... Zaten oynanan oyun ve 28. dakikada yenen golden sonra kendileri yuhalıyorlar oyuncularını. 



35-


5 Mayıs 1984...

Bu kez kendi başkanları Ali Uras bizzat basına açıklama yapıyor oyuncularının hatır şikesi yapmış olabileceği konusunda. Yani en üst noktadan tescilli bir durum. Fazla söze hacet yok herhalde. 



36-


22 Ekim 1990...

Bursaspor Kulübü kalecileri Nitu ile 65 tercümanı Doğan Gönüllü arasında geçen şike pazarlığı ile ilgili konuşma kasetini basına dağıtıyor. Kaleci Nitu kendisine 10 bin dolar şike parası teklif edildiğini ve bunu 6S başkanının bizzat gönderdiğini söylediklerini açıklıyor. Namus timsali Cincon´dan yapılan tek açıklama Doğan Gönüllü´nün kulüple ilgisi olmadığı ve bunun kendilerini bağlamayacağı. 



37-


1 ve 27 Haziran 1993...

Ünlü 8-0´lık maçtan sonra Mit´çi Seba´nın takımı Beşiktaş isyan ediyor ama nafile... Daha sonra Federasyon kerhen bir soruşturma açsa da‚ Botokslu´nun teşekkür ettiği başkan ve yöneticiler devreye girince soruşturmadan bir sonuç alınamıyor. 



38-


20 Mart 2000...
Bu kez suçlama bir İsviçre kulübünden. Sion başkanı Constantin 4-1 yenildikleri maçtaki hakem hatalarından ötürü (hataları da bir bir sayarak) 65´i şike yapmakla itham ediyor. Dayanağı ise maç 

bağlamaya çalışan bir aracı. 


Antu forumdan Historian renktaş'a yardımları için teşekkürler.


39-


Radyospor'da gs - Trabzon 0-1 (2010-2011 Sezonu)  maçı öncesi telefon bağlantısında ilginç iddia.


Bugün akşam işten eve dönerken Radyo Sporda iddiaa proğramını dinliyordum. Bir Beyefendi bağlanıp çok ilginç şeyler söyledi. Ağzım açık kaldı resmen. Aklımda kalanları yazayım istedim. 

Beyefendi spikere yapılan her proğramın kayıtlarının tutulup tutulmadığını sordu. Spiker tutulduğunu söyledi. O zaman bulup çıkarın Galatasaray - Trabzonspor maçı öncesi bir arkadaş bağlanmıştı. Araştırırsanız bulursunuz dedi. 

Beyefendinin anlattığına göre; Bir arkadaş radyoya bağlanıyor. Radyodaki formata göre (bilen bilir) bir maç için tahminde bulunması istenir. Bu bağlanan arkadaş Galatasaray - Trabzonspor maçı hakkında tahminde bulunuyor. Arkadaşın söyledikleri gerçekten çok ilginç. Şöyle söylüyor : 75 inci dakikaya kadar gol falan beklemeyin. 75 inci dakika da 6s den bir futbolcu kırmızı kart görecek ve 75-80 arası ts bir gol atıp maçı ts 1.0. kazanacak öngörüsünde bulunuyor. Hatta o günkü spiker kızmış. Bu nasıl bir komplo teorisidir vs diye. Bağlanan arkadaş gelecek hafta yine arayacağım o zaman benden özür dileyeceksiniz demiş. 

Tam o esnada radyoya bağlanan Beyefendinin bağlantısını kesti radyo spor. Spiker alo alo diyerek mizansen yaptı ama ben biliyorum bilerek kestiler telefonu. Çok enteresan geldi bana. Hala da şaşkınım. 
Böyle bir şey olduysa bile bu yayını bulma şansımız var mıdır acaba ? 


Not: 10.04.2011 de oynanan bu maçı ts 1.0 kazandı. 6S den bir fulbolcu 75 inci dakika da kırmızı kart gördü. 81 inci dakika da ts bir gol attı ve bu golle maçı kazandı. 

FNRCNR


40- TFF 19993’te Galatasaray hakkında Şike Tahkik Kurulu Raporu hazirlatmış..!? 
O raporda "kanaaten" Galatasaray'in şike yaptığı kararı varmış..!!


41-
Galatasaray-Bellinzona maçı için şike iddiası
23 Aralık 201


İtalyan futbolu bir kez daha şike operasyonuyla sarsılırken, şikeyle ilgili itirafta bulunan bir futbol organizatörü, 2008 yılında Galatasaray ile Bellinzona arasında oynanan UEFA Kupası 1. Tur maçında şike yapıldığını iddia etti.

İtalya'daki şike operasyonunun ikinci dalgasında Bochum Mahkemesi'nden gelen yeni tutanaklarda, Galatasaray maçıyla ilgili bir ayrıntı ortaya çıktı. 

Reha Erus'un haberine göre, pişmanlık duyarak itirafta bulunan futbol organizatörü Marjio Cvtrak'ın, ifadesinde "Avrupa kupalarında en az 200 maçta şike yapıldı. Bunlardan biri Galatasaray-Bellinzona karşılaşmasıdır" dediği öğrenildi.

Cvtrak, 18 Eylül 2008'de deplasmanda oynanan ve 4-3 sarı-kırmızılı takımın galibiyetiyle sonuçlanan maç dışında Dinamo Zagrep-Nk Domzale maçında da şike yapıldığını öne sürdü.

2008 yılında oynanan UEFA Kupası 1. Tur ilk maçında Galatasaray, deplasmanda İsviçre temsilcisi Bellinzona'yı Kewell, Baros (2) ve Lincoln'ün golleriyle 4-3 mağlup etmişti. Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan rövanşta ise Cimbom, Baros ve Yaser'in golleriyle 2-1 galip gelmişti.

Galatasaray, Bellinzona deplasmanına 13 oyuncusundan yoksun olarak 17 kişilik kadroyla gitmişti. Sakatlıkları bulunan Ümit Karan, Arda Turan, Mehmet Topal, Tobias Linderoth, Uğur Uçar, Sabri Sarıoğlu, Emre Güngör, Serkan Çalık, Barış Özbek, Hakan Balta, Ferdi Elmas ve Orkun Usak'ın yanı sıra sarı kart cezalısı Hasan Şaş, Bellinzona mücadelesinde takımdaki yerlerini alamamıştı.

http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/19530415.asp?top=1



42-
Sonra sözü Mehmet Cansun alıyor. Teşvikin eskiden kanunen normal‚ şimdi ceza olduğunu söylüyor. yanlış anlamadıysam kendisine böyle birşey yapıp yapmadığı soruluyor‚ o da 1992 den önce evet yaptım. Ama 92-2002 arası hayır diyor. Galatasaray'ın son 10 senede böyle bir işe karışmadığını‚ fakat 8 sene önce bir oyuncuya teşvik verildiğini(ev) duyduğunu söylüyor.(doğru/yanlış bilmiyormuş) 

BBC' nin yaptığı Röpartaj ve Yasemin Çongar


http://www.podcast.de/episode/2787857/DocArchive: Assignment - Supporting Fenerbahce



43-Yavuz Hırsız Ev sahibini bastırır misali 8-0'lık maçtan 1 gün önce UEFA'ya Jurnal 
43-
İstanbulspor 2-3 Galatasaray Şaibenin  Kralı..

UNUTANLAR İÇİN... 

http://www.youtube.com/watch?v=4sR10aAm5Bg&feature=rel



44-20:45 olayı için şok iddia!


Galatasaray'ın şampiyon olarak tamamladığı 2005-2006 sezonunda yaşananlarla ilgili ortaya çeşitli iddialar atılmaya devam ediyor.

Spor camiası Galatasaray'ın 2005-06 sezonunda Denizlispor'a teşvik primi gönderdiğini konuşurken, ortaya ilginç bir iddia daha atıldı.

Sabah gazetesinin haberine göre; iddiarda Galatasaraylı yöneticiler sadece Denizlispor'a değil, Fenerbahçe'nin 5-3 kaybettiği maç öncesi Manisaspor'a da teşvik primi göndermiş! Emniyet tarafından 20.45 olarak adlandırılan operasyonun Adnan Polat'ın saatini göstererek, '20:45'te kim şampiyon olacak?' diye sormasından dolayı değil, Denizli'nin 20 ve Manisa'nın 45 plaka numaralarından esinlenerek 20.45 operasyonu olarak adlandırdığı konuşuluyor. Manisa'yla ilgili iddialar arasında Adnan Polat'ın o dönemki Manisaspor Teknik Direktörü Ersun Yanal'a "Gelecek sezon Galatasaray'ın teknik direktörlüğünü yapar mısın" dediği de konuşuluyor.

http://dss.sporx.com/flv/2011/08/07/...ec999d4e1b.mp4

44-G.Saray Teknik Direktörlüğü yapmış Eric Gerets 'Teşvik, şike değil'

Gerets, tartışılan konuda ilginç düşüncelere sahip. Belçikalı hoca, "Benim için şike ve teşvik ayrı. Örneğin son maçta A takımı ile oynuyoruz. Puan alırlarsa, Fenerbahçe şampiyon olacak. Rakibimiz de onlara teşvik verdi. İşte bu, benim için şike değil" diyor

ÖZEL RÖPORTAJ / HALİL ÖZER


Gerets ile dün havadan, sudan, İstanbul'dan konuşmuş, ilginç özelliklerini sayfamıza yansıtmıştık...
Belçikalı hocayla sohbetimiz futbol ile devam ediyor... Ancak teşvik primi konusundaki saptaması, ülkede gündem oluşturacak türden... Bakın neler diyor...

Şike ve teşvik primi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben de gazetelerden takip ediyorum. Ama tabi öncelikle bu işte kanıt gerekiyor. Yine de geçen sene Denizlispor son maçta, son dakikaya kadar Fenerbahçe'ye direnerek bu konuda çok büyük bir iş yaptı. Harika bir lig olmasını sağladılar. Ama benim için şike ile teşvik ayrı. Örneğin son maçta diyelim ki, A takımı ile oynuyoruz. Eğer puan alırlarsa, şampiyon Fenerbahçe olacak. Fenerbahçe de onlara teşvik verdi. İşte bu benim için şike değil. Tamam hoş değil, ama şike de değil.

45-127 bin dolarlık gerdanlık... 

Geçtiğimiz yılın bitimine sayılı günler kala eski G.Saray başkanı Mehmet Cansun´un bir gazeteye yaptığı ilginç açıklamalar nedense yankı bulmadı. Oysaki onun konumunda birisi benzer açıklamaları‚ daha doğrusu ifşaatları yapmış olsaydı‚ dünyanın birçok yerinde deprem olurdu. Ülkemizde ise gündem yaratacak o sözleri kimse umursamadı bile. 

Mehmet Cansun başkanlığı döneminde TV kameralarına Ali Sami Yen Stadyumu´nun inşaatıyla ilgili olarak ´kalaslar gemiye yüklendi‚ birkaç gün içinde İstanbul´a gelecek‚ bizde vakit geçirmeden stadı yıkmaya başlayacağız.´ diyen bir yönetici olduğu için‚ o gemi de hiç gelmediği için ilk anda sözlerini nereye koyacağımızı bilemedik. Ancak röportajın yayınlanmasının bir gün sonrasında düzeltme başlığıyla şu not yayınlanınca artık inanmamazlık yapamadık: ´Dün sehven Mehmet Cansun´un UEFA Başkanı Johansson´un karısına hediye ettiği gerdanlığın fiyatı 127 bin dolar olarak yazılmıştır‚ doğrusu 27 bin dolar olacaktı.´ 

Bu kadar değerli bir kolye niye hediye edilir‚ niye olacak elbette bazı beklentiler neticesinde. Peki‚ bu ahlaki midir‚ tabii ki değildir‚ dahası hediyeyi alan ile verenin başına işte açabilir. O halde şu soruyu sormak elzem oluyor; mademki kulübünün haklarını korumak adına böylesine değerli bir gerdanlığı UEFA Başkanı´nın eşine hediye ettin‚ bunu neden cümle aleme açıklama gereği duyuyorsun? Hem millete ´nasıl lobi yapılır´ın dersini veriyorsun‚ hem de yalnızca alanla veren arasında kalması gereken bir olayı hiç gereği yokken kamuoyuna ilan ediyorsun. Tut ki bazı idareciler de senin yolundan gitmek istedi‚ kimse verdiğini ilan eden adamların elinden hediye kabul eder mi? 

Evlilik yıldönümü hediyesi vermek için sabahın 05.30´unda İsviçre´ye gidecek kadar düşünceli ol‚ ama sırf mevcut yönetimi hırpalamak‚ kendini yüceltmek adına ifşa edecek kadar da tedbirsiz ol‚ anlayabilene aşk olsun! 

Seneler önce futbol federasyonu başkanlarından birisi ile sohbet ederken sormuştuk: Ligde pek görev vermediğiniz bir hakemimiz nedense Avrupa´da sık maç yönetiyor‚ sebebi ne ola ki? Önce gülmüş‚ sonra da ´Bu arkadaşımız UEFA Hakem Komitesi başkanıyla iyi ilişkiler kurduğu için yurtdışında sık maç yönetir. Hem de ismen çağrılır çünkü ilgililere değerli hediyeler göndermeyi hiç ihmal etmez.´ demişti. Ancak başkanlığı bıraktıktan sonra hiçbir yerde bunu ifşa etme gereği duymadı‚ aynen bizim de duymadığımız gibi. Şimdi sakın bazıları çıkıp da ´Öyleyse neden İsviçre maçında çıkan olayları örtbas etmeye çalışmadın?´ demeye kalkmasın. Birinde yorum var‚ duyum var‚ diğeri ise herkesin gözü önünde cereyan eden ve bizi milletçe utandıran‚ saklanması neredeyse imkansız bir hadise. 

Dünyanın belki her köşesinde‚ her kurumunda hak etmediği şeyleri alabilmek adına kıymetli hediyeler birilerine verilirken‚ muhtemelen bir bizim insanımız kendine paye çıkarmak‚ övünmek adına bunu açıklama gereği duyuyor. 

Dileriz daha öncesinden hediye verenlerle ileride vermeyi düşünenler Cansun kadar dikkatsiz olmaz! Yoksa an gelir o hediyeler de bir işe yaramaz! 

f.uraz@zaman.com.tr 

05 Ocak 2006‚ Perşembe


46-

GALATASARAY ISTANBUL - STURM GRAZ - 2:2 - 7.11.2000


47-

Hıncal Uluç'un Şikeli Galatasaray - Göztepe (1976) Maçına dair yazısının orjinali.


48-
Cluj - Galatasaray 1-3 maçı öncesi Cluj Kaptanı Cadu'ya bir Türk İş adamından 320 bin euro gitti İddiası :
 Konu ile ilgili araştırma - inceleme yazıları ; 

/Merhabalar.

Terbiyem gereği, suçu %100 kanıtlanmamış bir kişiye asla ama asla "ŞİKECİ" yakıştırmasında bulunmam. Özellikle memleketin geldiği şu noktada bunu asla ama asla yapmam.

Şimdi de direkt olarak öyle bir yaftalamada bulunmuyorum. Sadece kafamdan geçen birkaç şeyi paylaşacağım. Zira bir dönem Romanya'da, hatta ve hatta Cluj-Napoca kentinde yaşadığım için o ülkeyi, paralelinde de Rumence dilini iyi bildiğim için bunu yapıyorum. Aslında bir de @iBas'ın twitter'da "Rumence bilen aranıyor. RT!" tweet'ini görmem ile başladı her şey. Aslında kafamda bir çok şeyi kurmuştum ama bunları yazıya dökmeye karar vermeme sebep olan şey, @iBas ile tanışmam ve onun da konuyu araştırma haline katkı sağlamak istemem oldu. Sonuç olarak, bu yazıyı yazdım. Bir derleme sayılabilir.

Ayrıca iBas da kendi blog sayfasında, benim yazdığımdan çok daha kapsamlı ve açıklayıcı bir yazı yazdı. Onu da buradan okumanızı öneririm: http://ibas7.tumblr.com/post/35403974177/uefaya-nerede-sizin-s-f-r-tolerans-n-z-dedirten

Tahmin ediyorum uzun bir yazı olacak. Şimdiden affınıza sığınırım.

Şimdi yazacağım konu, dün öğleden sonra suralarında Emanuel Roşu adlı bir Rumen gazetecinin attığı birkaç tweet ile başladı. Tweet hemen altta, görsel 1'de.

G1; Emanuel Roşu'nun söylentileri başlatan tweet'i.

Daha sonra ne oldu?

Doğal reaksiyon. Sosyal medya çalkalandı. Herkes fikir beyan etti filan. Tahmin ediyorum, kimisi bu gazeteci arkadaşa hakaretler etti. Kimisi başka şeyler yaptı. Hatta bizim Milliyet Gazetesi'nde çalışan, isim vermeyeyim, tırtolardan birisi de "Gazeteci henüz 24 yaşında, ünlü olma sevdalısı ve gazetecilik geçmişi 5 seneden az. İnanmayın ona." tarzında bir açıklama yaptı.

Daha sonra ne oldu?

Emanuel Roşu yine twitter'dan yaptığı açıklamada, "Galatasaray ile hiçbir problemi olmadığını. Sadece canlı yayında gördüğü bir işadamının, ciddi delillerle birlikte saat 17:00'da CFR - Galatasaray maçında şike olduğuna dair açıklamalar yapacağını belirttiğini." söyledi. Bu arada Romanya ile Türkiye arasında saat farkı olmadığını belirteyim. Bir de, aslında şu an bunu yazmamam gerekiyor ama o Milliyet'teki arkadaş da bu açıklamayla ciddi manada güzel bir g** olmuştur. Neyse...

Daha sonra ne oldu?

Zaman geçti. Saat 17:00 oldu. Açıklamalarda bulunacak olan iş adamının isminin Mihai olduğu öğrenildi ve söz konusu iş adamı televizyona çıkıp mesele hakkında görüş bildirdi. İddialarda bulundu. Neydi bu iddialar?  Bu konuda Rumen haber sitelerinde bir miktar araştırma yaptım ve en etkili kaynak haberin prosport.ro olduğuna karar verdim. Diğer sitelerde de, aynı içerik parça parça olmak üzere mevcut. İsteyen birazcık daha araştırma yapıp, bu konuda fikrini bildirebilir.

"320.000 EU, Salem'den alındı ve Cadu'ya götürüldü."

Konu gayet basit. Fakat içerik önemli. Şimdi kim bu Salem? Kim bu Cadu?

Cadu'nun kim olduğu belli. Cluj-Napoca'nın kaptanı. 2 sene önceki Roma maçlarında da vardı. O zaman kaptan mıydı bilmiyorum ama o dönem iyi takip ettiğim için çok eminim o da oynuyordu. Fena da oyuncu değil hani. Neyse. Şimdi sıra Salem'de. Kim bu Salem? Bu sorunun cevabını da yine bu iddiaları ilk olarak ortaya koyan Rumen iş adamı Mihai'den dinleyelim;

"Salem este un afacerist turc foarte influent în Cluj, are multe afaceri cu Paszkany"

Tercümesi: Salem, Paszkany ile çok fazla iş yapmakta olan ve Cluj'da çok etkili bir Türk iş adamı.

Hmm, peki buradan hangi soruyu çıkartabiliriz? Tabi ki de "Paszkany kimdir?" sorusunu. Peki bunun cevabı nedir? Çok basit, Cluj-Napoca'nın patronu. Yani sahibi. Kulüp başkanı gibi değil ama. Direkt "mülk sahibi" modelinde sahibi. Bunu da söz konusu kişi için düzenlenmiş Rumence Vikipedi sayfasından ben okudum.

Peki gerçekten kimdir bu Árpád Pászkány? Nasıl bir adamdır? Birazcık daha geniş açıdan incelediğimiz vakit, ne gibi bir sonuçlara ulaşabiliriz?

Yine aynı haberin en alt kısmında bulunan, eski CFR oyuncularının bazı yorumları var ki tam dillere destan. Ayrıca bu oyuncuların ortak özellikleri de RUMEN OLMAMALARI ve ŞU AN CFR'de OYNAMAMALARI! Kone ve Hirschfeld Norveç'in meşhur takımlarından Valerenga'ya transfer olmuş. Mikael Dorsin ise yine Norveç'in diğer bir meşhur takımı Rosenborg'a. Tabi süper bir kanıt değil ama bu durum, Paszkany hakkında garip bir ipucu sağlamıyor mu?

Ne demiş bu arkadaşlar kulübün patronu Paszkany hakkında?

G2; Eski CFR oyuncularının Paszkany hakkındaki söylediği birkaç şey.


Sarı fosforlu kalem ile dikkat çekilmek istenen yer, ilgili haberdeki ilgili bölümün başlığı.  Türkçeye çevirmek istersek, bunu "Eski oyuncuların suçlamaları" şeklinde yapabiliriz ki söz konusu haberi yazan kişinin bu konudaki tarafsızlığı için de gayet güzel bir işaret bence.

1. paragrafın tercümesi; "Patron Arpad Paszkany soyunma odasına girdi ve eğer maçı kazanamazsak paralarımızı vermeyeceğini söyledi. Bir de bazı başka oyunculara "Sizler birer hiçsiniz, birer piçsiniz!" dedi. - Yssouf Kone, eski CFR oyuncusu.

2. paragrafın tercümesi; "Hakemler satın alındı. Eğer kazanacaksanız bile, bu keyifle olmalıdır. Böyle olunca asla karşımızdaki rakiten daha iyi olduğumuz için mi kazandık yoksa başka bir yöntemle, bilemiyoruz." - Yssouf Kone, eski CFR oyuncusu.

3. paragrafın tercümesi; "Orada bir tiyatro gösterisi var ve sen de o tiyatro gösterisinde bir kuklasın. Hatta bütün lig, takımlar, hakemler, hepsi böyle. Her yönden yolsuzluk geçiyor. Ben bir futbolcu olmak istiyorum. Bir tiyatrocu ya da politikacı değil! - Lars Hirschfeld, eski CFR oyuncusu.

Sanırım, Paszkany'nin nasıl bir adam olduğu hakkında birazcık fikir sahibi olduk. Yani böyle bir işe girer mi? Yoksa girmez mi? Buna siz karar verin. Ha, bir de eğer ki kararınız "Girebilir." yönünde olursa, Cadu'ya giden 320.000 EU ise, buna giden miktarı düşünmeyin bile. Devreleriniz yanabilir.

***

Yazının ilk bölümünden anlınızın akıyla çıktınız.

Şimdi bu işin bir başka boyutuna geliyoruz. Yine Rumen iş adamı Mihai adlı, tanık olduğunu iddia eden kişinin iddiası, "Bu olaylar orada (ki sanırım burada Cluj-Napoca kentini, ya da bilemediniz Romanya'yı ima ediyor...) sürekli oluyor. Öyle ki, konu Roma'ya geldiğinde yine aynı şeylerle karşılaşılıyor. Burada bu işleri yapan PORTEKİZ MAFYASI var."

Portekiz Mafyası. Hmm... Bunu unutmayın, şu görselden sonra oraya geçiyoruz.

G3; CFR'nin 2008 sezonu ŞL grup maç sonuçları, UEFA'nın sitesinden alınmıştır...
Dikkat ettiyseniz, ilk maçı deplasmanda 1-2, hem de Roma'ya karşı kazanıyor Cluj. İlginç bir bilgi daha vereyim, 2 golü de Culio atmıştı. CFR, bir önceki sezon boyunca oynadığı muhteşem futbolun ardından kazandığı lig şampiyonluğunun onlara getirdiği ŞL'ne de müthiş başlamışlardı. Ben de o dönem Cluj'daydım. Yakından takip ediyordum. Gerçekten çok iyi bir takım kurmuşlardı. İlk maç deplasmanda Roma'yı darman duman ettikten sonra, ikinci maçta da Chelsea ile kendi sahalarında 0-0 berabere kalmışlar ve "Oldu bu iş!" demişlerdi ki daha sonra tek bir maç bile alamayıp, grubu 4 puan ile sonuncu bitirdiler. Alın bu da grup puan durumunun son hali;

Çok ilginç değil mi? Bu sezonki grubta, CFR'nin karakterinden pek de uzakta değiliz. İnceleyin. Hele bir de şu Portekiz Mafyası'nı işe dahil ettikten sonra, Braga'nın da kendi evinde Cluj'a yenilmesi de hesaba katılınca, insan oğlu ister istemez "Bir dakika ya, neler oluyor lan böyle?" diye soruyor.



G5; "Bir dakika ya, neler oluyor lan böyle?"
Tüm bunların üzerine, bir de Mehmet Ali Aydınlar'ın, bu sezonki şampiyonlar ligi kuraları çekildikten sonra, Cluj-Napoca takımına sponsor olduğu donesi de eklendiği vakit, "Ohooooo..." diyorsunuz. Yani en azından ben dedim. Haksız mıyım?

Öyle işte.

Zaten öteki taraftan da incelediğiniz vakit, medyanın söz konusu mesele ile alakalı tutumu da bu konudaki paranoyaları yapmakta ne kadar haklı olduğumu göstermiyor değil. Normalde medyanın görevi "Halkı haberdar etmek.", amacı da "Daha fazla kişiye ulaşmak suretiyle etkili olabilmektir.". Söz konusu mesele de gayet ilgi çekici ve özellikle 3 Temmuz sürecinden sonra ülkemizde GAYET HABER NİTELİĞİNDEDİR. Fakat gelin görün ki medyada bu haber hiç yok denecek kadar az yer alıyor.

Bu kabul edilebilecek bir durum değil. Kesinlikle sorgulanmalıdır.

/Teşekkürler.

Kaynakça;

Yukarıda yazdığım iddiaların hepsini bu iki kaynaktan aldım. Birinci kaynakta, söz konusu iddiaların yapıldığı programdaki telefon görüşmesine şahit olabilirsiniz. İkinci kaynakta ise olayın kompozisyonu ile alakalı çok daha detaylı bir haber mevcut.

http://www.stiridecluj.ro/sport/blat-cfr-cluj-galata-cadu-ar-fi-incasat-320-000-de-euro-pentru-a-vinde-meciul-audio

http://www.prosport.ro/fotbal-extern/liga-campionilor/blat-cu-galata-marturia-domnului-mihai-320-de-mii-de-euro-s-au-dus-de-la-salem-la-cadu-detaliile-unui-caz-ciudat-10285986

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler