11 Şubat 2010 Perşembe

Metal Galati maçının düşündürdükleri ve Naz mı Frauke mi tartışması üzerine...

Metal Galati maçını izlerken gözüme çarpan bir kısım noktaları paylaşmak istedim. Ama öncelikle Gürol Abinin yazmasını bekledim. İyi ki de beklemişim, belli konularda aynı şeyleri düşünmüşüz. Bir kısmı tekrar olsa bile önemli bulduğum için yazacağım.

Önce maçta gözüme çarpan önemli noktalar:

1. Nati... Nati... Nati...
Çok söyledik ama Nati olmadan bu takım böyle olamazdı. Gerçekten de komple bir oyuncu. Bugün dikkatimi çeken bir pozisyon vardı, onu paylaşayım: Bir topta, sanırım Gamova'nın smacıydı, top karşı takımın manşetinden bizim sahaya doğru sekti, en az 5-6 metre yükseldi ve çizgiye yakın bir yere doğru düşmeye başladı. O an topun düyeceği yerde iki oyuncumuz vardı. Topun dışarı çıkacağını düşünerek pozisyondan biraz uzaklaştılar. O an sahının öbür ucunda bulunan Nati koşarak oraya geldi, dikkatle topun düşüşünü izlemeye başladı ve gerçekten de dışarı gideceğine kanaat getirene kadar da manşet almaya hazır bir vaziyette durdu. Diğer oyuncular da saygıyla onun vereceği kararı beklediler.

Açıkçası bu pozisyonda çok etkilendim. Bir insan her pozisyonun içinde bu kadar olabilir... Bu kadar sorumluluk alabilir. Bu kadar liderliğini benimsetmiş olabilir. Daha ne diyeyim...

2. Gamova... Gamova... Gamova...
Nati'yi çok beğeniyoruz. Ama Gamova'nın ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu da unutmayalım. Bugün o kadar yüzdeli vurdu ki, bir ara herhalde %100 ile oynuyor sandım. Nitekim istatistiklere göre %74'le hücum etmiş. Üstelik karşı takım da Beylikdüzü falan değil. Şampiyonlar Liginde 2. tura çıkmış önemli bir takım. Özellikle de savunmasıyla öne çıkan bir takım... Bence muhteşem bir yüzde. Çeşitli forumlarda Gamova düşüşte, beklenen form düzeyinde değil, Fenerbahçe'de mutlu değil vs. diyenler şu rakamları bir yorumlasın... Daha ne yapsın?

Ayrıca bugün 3 metre gerisinden ne kadar güzel vurdu öyle. Bu konuda hayatımda gördüğüm en etkili oyuncu.

Ama ben bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Gamova 2.02 boyunda bir oyuncu. malum, uzun oyuncular çok çevik olamaz ve savunmaları biraz zayıf olur. Hele hele pasör çaprazıysalar bu konuda kendilerini çok geliştirmek zorunda da değillerdir, asıl görevleri hücumdur çünkü. Ama Gamova neden dünya yıldızı olduğunu bu maçta gösterdi: Gamova uzun boyunun avantajını kullanan bir oyuncu ama kesinlikle nasıl olsa uzun boşluyum deyip işin kolayına kaçmayan defans vs. yönlerini de geliştirmiş bir oyuncu. Çok iyi toplar çıkarıyor. Bugün mesela bir pozisyonda herkes top yere sandığında, Çiğdem elini topun altına koyarak ölmekten kurtardı. Rakip oyuncular kutlama yaparken, bizim oyuncular da bir an kontrpiyede kaldı. O pozisyonda Gamova'nın filedeki topu bir refleksle çıkarması vardı, o boydaki bir oyuncu için kesinlikle çok zor bir hareketti!

Gamova'nın bir özelliği de zekası. Uzun veya güçlü oyuncular genelde az teknik olur. Daha doğrusu teknik olmak zorunda hissetmezler kendilerini. Bloğun üstüne çıkmak onlar için yeterlidir. Halbuki Gamova neredeyse bütün smaçları blok üstünden vurmasına karşın rakip sahayı çok iyi gözlemleyen ve boşlukları çok iyi hisseden bir oyuncu. Smaçları tamam da, ben plaselerini de çok beğeniyorum. O kadar güzel yerlere bırakıyor ki topları... Bugün çok iyi servis atmadı ama bizim takımın en etkili servis atanı aynı zamanda. Bunda da zekasının payı var, çok ters noktalara atıyor topları.

3. Brandt... Brandt... Brandt...
Bugüne kadar çok söylediğim övgüleri tekrar olmasın diye yazmayacağım. Sadece küçük bir ayrıntıya dikkat çekeceğim. Bugün sanırım ilk setti, takımımız 24-17 önde. Üst üste iki sayı veriyoruz. 24-19 oluyor. Sonra bir sayı daha veriyoruz, 24-20 oluyor. Ve Brandt mola alıyor! Düşünebiliyor musunuz, acaba maçı izleyen kaç kişi Galati'nin 24-17'den gelip o sete ortak olacağını düşünmüştür? Rakip antrenör dahil hiç kimse! Ama Brandt hoca o kritik anda ne olur ne olmaz diye alıyor molasını.

20-30 sayılık seriler yememize rağmen hiç mola almayan basketbol koçlarına, ya da sakatlık olmadığı sürece 75. dakikaya kadar ahayatta oyuncu değiştirmeyen teknik direktörlere o kadar alışmışız ki!!!!

4. Naz mı Frauke mi?
Bu konuda Gürol Abiyle aynı düşünüyorum. Bu tartışma, Fenerbahçe'nin başarılarını kıskananlar tarafından taraftarlarımız arasına atılmış bir dinamittir. Takımımız 3-0 gibi net bir skorla kazanmış. Deplasmanda ve kendini hiç sıkmadan güle oynaya. Biz neyi konuşuyoruz Naz niye oynamadı? Başka forumlara bakıyorum, herkesin maçla ilgili tek yorumu Naz niye oynamadı...

Bence de Naz tercih edilmeli. Ama şu maçı izleyip bir tek bu konuda yorum yapanların iyi niyetini de sorgularım kimse kusura bakmasın. Naz daha iyidir değildir tartışılabilir, ama şu maçı izleyip de kimse bana Frauke iyi oynatmadı demesin.

Mesela deniyor ki, Gamova ile anlaşamıyormuş. Gamova bu maçta %74 ile hücum etmiş! Bu oranda hücum eden bir çapraz gördünüz mü? Bu sadece çaprazın yeteneği midir? Frauke dediğiniz kadar kötü olsa, bu yüzdeye ulaşılabilir mi?

Ayrıca herkes elini vicdanına koyup şunu yanıtlasın, takımı Naz oynatırken Gamova'nın da Nati'nin de 3 metre arkasından bu kadar etkili vurduğunu gördünüz mü?

Eda'yla anlaşamıyormuş. Bakın Eda'nın bu maçtaki hücum yüzdesine: %67! Eda şu an 6 maçta %50 ortalamayla Şampiyonlar Liginde verimli smaçör sıralamasında birinci. Frauke'yle birlikte bu yüzdesinden daha yükseğe çıkmış! Bu nasıl anlaşmazlık?

Üstelik bugün manşetlerimiz de iyi değildi. Hatta rezaletti. Mükemmel yüzdemiz %42. Rakibin mesela %63!

Yani eğri oturup doğru konuşalım. Naz'ı sevebiliriz. Milli Takımımızın geleceği diye bağrımıza basabiliriz. Kimimiz çok güzel ve cana yakın da bulabilir. Ama lütfen Frauke'ye "iyi değil" demeyelim. Yani Naz'ı sevmek Frauke'ye haksızlık etmemize neden olmasın. Hele hele Brandt'ın Belçikalı olduğu için torpil yaptığını söylemek insafsızlıktır.

Ayrıca kimse merak etmesin, kulübümüz izin vermediği sürece Naz 22 yaşına kadar bizden ayrılamaz. O yüzden çok mutsuz, seneye ayrılır gibi korkuları da bir kenara bırakalım. Naz Eczacı koçuyla hiç anlaşamıyordu ve Fenerbahçe'ye isteyerek geldi. Ve her fırsatta ifade ediyor Brandt'ı da çok seviyor ve sayıyor. Ayrıca şahsen tanıyanlardan öğrendiğime göre, kişilik yapısı olarak güveni sarsılacak birisi de değil. Yani yedek oturmak Naz'a sanıldığı kadar zarar vermez. Sadece gelişimini biraz yavaşlatır.

Ben Brandt'ın iki kararını doğru bulmuyorum. Birincisi Frauke'yi tercih etmesi. İkincisi Seda arka alana geçtiğinde manşet aldırmaması ya Songül'le ya da Nihan'la değiştirilmesi. İkisinin de temel nedeni Naz ve Seda'nın kendilerini daha çok geliştirmesini istemem.

Ama Brandt geçen seneki takımımızı kendinden kat kat güçlü 3 takımın üstüne çıkararak şampiyon yaptığını hatırlatırım. Bir sene orta oyunculara manşet aldırarak yapmiyon olduk, unuttunuz mu? Üstelik Naz'ı 1 milyon dolar bonservis verip aldıran da Brandt değil mi? Uzun vadeli planları olmasa Naz'a niye bu yatırımı yaptırsın. Oksana'yı tutmayı biz düşünüyoruz da Brandt akıl edemiyor mu.

Şunu bilelim. Bizler seyirciyiz. Taraftarız. Teknik direktör ya da koç değiliz. Yani içimizden gelenlerle takımın uzun vadeli hedefleri, antremanlarda konuşulanlar, koçun oyuncularla ilgili planları birbirini tutmayabilir. Ben bu konuda Brandt'a sonsuz güveniyorum. Bir bildiği vardır diyorum. (Fırsat bulursam da soracağım. Yanıtlarsa ve izin verirse de burada paylaşacağım.)

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler