17 Eylül 2010 Cuma

2010 Dünya Basketbol Şampiyonasının Ardından Notlar.


 
 
 2010 Dünya Şampiyonası'nda Sıralama Şu Şekilde Oldu:
1. ABD
2. TÜRKİYE
3. Litvanya
4. Sırbistan
5. Arjantin
6. İspanya
7. Rusya
8. Slovenya
9. Brezilya
10. Avustralya
11. Yunanistan
12. Yeni Zelanda
13. Fransa
14. Hırvatistan
15. Angola
16. Çin Halk Cumhuriyeti
17. Almanya
18. Porto Riko
19. İran
20. Lübnan
21. Fildişi Sahili
22. Kanada
23. Ürdün
24. Tunus



 
 

*Krallar
Sayı Kralı: Luis Scola 30.3 (Arjantin)
Asist Kralı: Pablo Prigioni 6.7 (Arjantin)
Ribaund Kralı: Yi Jianlian 10.2 (Çin)
Blok Kralı: Mamadou Lamizana 3.2 (Fildişi)
Top Çalma Kralı: Kazemi Naeini 2.8 (İran)

*En değerli oyuncu Kevin Durant (ABD)
 Şampiyonanın En İyi 5'i :  
Kevin Durant (ABD), Hidayet Türkoğlu (Türkiye), Luis Scola (Arjantin), Milos Teodosic (Sırbistan), Linas Kleiza (Litvanya)

İŞTE 2010 DÜNYA BASKETBOL ŞAMPİYONASI’NIN ‘EN’LERİ

EN AZ SAYI YİYEN TAKIM TÜRKİYE
Şampiyonada baskılı alan savunmasıyla dikkati çeken Türkiye, yaptığı 9 maçta potasında 593 sayı görürken, 65.9 ortalamayla en az sayı yiyen takım unvanını elde etti

EN KÖTÜ SERBEST ATIŞ TÜRKİYE'DEN
Türkiye, serbest atışlarda ise kötü bir performans sergiledi. Şampiyonada 24 takım arasında en kötü serbest atış yüzdesine sahip olan Türkiye, 218'de 131 isabet ve yüzde 60.1 ile son sırada yer aldı.

3 SAYILIK ATIŞLARDA TÜRKİYE
Türkiye, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nı 3 sayılık atışlarda da ilk sırada tamamladı. (A) Milli Basketbol Takımı, 203'de 87 isabet oranı ve yüzde 42.9 ile 3 sayılık atışlarda ilk sırada bulunurken, Almanya yüzde 40.5 ile ikinci, Sırbistan ise yüzde 39.6 ile üçüncü oldu.

EN FAZLA SAYIYI ABD ATTI
2010 Dünya Şampiyonu olan ABD, turnuvada en fazla sayıyı atan takım oldu. Rakip potalara 9 maçta 835 sayı atan ABD, en fazla sayı atan takım unvanını alırken, Sırbistan 800 sayıyla ikinci, İspanya ise 767 sayıyla üçüncülüğü elde etti.

2 SAYILIK ATIŞLARDA ABD
2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'ndan altın madalya kazanan ABD, yaptığı 9 maçta en iyi iki sayılık atış oranına sahip oldu. 379'da 215 isabet bulan ve yüzde 56.7 ile oynayan ABD ilk sırayı alırken, Türkiye yüzde 53.5 ile 6. sırada kendisine yer buldu.

 TAKIM İSTATİSTİKLERİMİZ 

Çıkardığım Notlar ; 

* 6 yıllık uzun vadeli bir planlama ve çalışmanın sonunda ''Tarihi bir başarı yakaladık''.Tekrar tebrikler.
Önemli yıldızların gelmemesi,kura şansı,ev sahipliği ve hakemler avantajları lafları bana göre hava civa.
Bizde de Mehmet Okur ve Engin Atsür yoktu.Her takım yıllardır ev sahipliği ve hakem avantajını kullanır.
Yıllardır neler çektik bu konuda.En son 2009 Polonya Avrupa Şampiyonasındaki  Yunan maçı mesela.
Ayrıca çok zorluklar yaşadık.Tanjeviç'i hastalığı,Ömer Aşık ve Kerem Gönlüm'ün durumları,Hido,Ender,Ersan ve Engin'in sakatlıkları,Semih ve Ömer Aşık'ın taze NBA'li olarak çalışmalara geç katılmaları v.s. gibi.
Her şeye rağmen önce Antalya ve sonra Bormio'da iyi hazırlandık.Orhun Ene ve İziç iyi iş yaptılar.Takımın fizik kondisyonu çok iyiydi.İdari olarakta Harun Erdenay ve Barbaros Akkaş'ta iyi çalıştılar.
Kondisyoner Ozan Şirikçi,Doktor Adnan Bağrıaçık, fizyoterapist Murat Çağlar, masörler Yücel Arslan ve Suat Kuruçay,malzemeci Miktat'ı da perde arkasındaki kahramanlar olarak kutlamak lazım.
Orhun Ene Başarıyı şuna bağlıyor ;
  ”Tanjevic, her zaman oyuncuların babası oldu. Onlar da onu baba gibi gördüler. Klasik antrenör-oyuncu ilişkisi olmadı. Bizi de ağabey gibi gördüler. Takımın başarısındaki en önemli etken ne diye sorulsa, bu ilişkiyi söylerim. Tanjevic babalık yaptı. Biz ağabey gibi davrandık. Oyuncular da yapılması gerekeni, enerji vermekse enerjiyi, kafa olarak maça hazırlanmaksa, antrenman yapmaksa hepsini yerine getirdi. Antrenörümüz her zaman ilişkisini hissettirdi. Başarıdaki en büyük etken budur.”
* Spor organizasyonları ve sportif başarılar olarak 2000 yılından bu yana gelişim gösteren ülkemiz yeni ve en parlak sayfayı  eklemiş oldu.Takım Sporlarında Dünya İkinciliği en büyük başarı.
*Tarihin en başarılı turnuva organizasyonunu yaptık.Bunu ben söylemiyorum FİBA Genel Sekreteri Patrick Baumann söylüyor ;
*Patrick Baumann: “Tarihin En Başarılı Şampiyonası”
  Uluslararası Basketbol Federasyonları Birliği (FIBA) Genel Sekreteri ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Üyesi Patrick Baumann, ülkemizin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2010 FIBA Dünya Şampiyonası’nın, 60 yıllık Dünya Şampiyonaları tarihinin en başarılı organizasyonu olduğunu söyledi.
Anadolu şehirlerinde 6 ülkeyi ağırladık ve hiç bir çatlak ses çıkmadı.
* Sportif başarı ve organizasyon başarısı umarım hep eksikliğini dile getirdiğimiz spor kültürünün oluşumunda, sporun çocukluktan başlamasına, sokaklarda spor yapılmasına ve okullara girmesine çok büyük etkisi olur.
Okullarda Beden Eğiitm derslerinin sayıları azaltılacağına arttırılmalı ve adı artık Beden Eğitimi değil
''Spor'' olmalı.
Ülkemizde 2.Spor olarak görülen basketbolun ülke çapında reytinglerinin yükselmesine, marka değerinin artmasına ve bu artışın yeni basketbol yıldızları için yapılacak altyapı çalışmalarına yansıması gerekir.
Sponsor katkılarının  artması ve yeni sponsorların sahne almasını bekleyebiliriz.
Halihazırdaki Milli takım sponsorlarına da çok teşekkürler.Özellikle Garanti Bankası 10 yıldır büyük katkı yaptı.Ferit Şahenk ve Genel Müdür Ergun Özen'e tebrikler.
* Beyaz Gölge,1981 Balkan Şampiyonluğu ve 2001 Avrupa İkinciliğinden sonra 4.Dalga basketbolun patlaması olur ümit ederim.
*Türkiye'nin tanıtımı açısından büyük imkandı.Ancak maç önceleri ve molalarda yurt dışına kısa İstanbul ve Türkiye'nin tanıtımını yapan spotlar izletilebilirdi.NTV molalarda reklam verdiği için yapıldı mı bilemiyorum.Sanırım yapılmadı.Bu fırsat atlanmamalıydı.3-5 saniyelik fotoğraflardan oluşan slaytlar olmalıydı.En az 2 milyar dolarlık bir Turizm reklamı demek deniliyor.120 ülkede canlı yayınlandı final ve
1 milyar kişi izledi.
*-Turnuvanın en başarılı takımlarından biri Litvanya idi.Büyük sürpriz yaptılar.Lavrinoviç kardeşler, Siskauskas,Jasicevicius gibi yıldızlarını getirmemelerine rağmen Wild Card ile katıldıkları turnuvayı 3.olarak bitirdiler.2011 Avrupa Şampiyonasına da ev sahipliği yapacaklar.
* Bir diğer başarılı takım şüphesiz Sırbistan'dı.Müthiş jenerasyonlarına Keselj ve Savanoviç gibi 2 çok iyi yeni yıldız daha ekleyerek gelecek yıllara da damga vuracaklarını gösterdiler.
* İspanya ise P.Gasol'süz çok eksik kaldı.Sadece Navarro ile bu kadar.Bu arada Ricky Rubio da bu şut özürü ile potaya bile bakmaması ile bekleneni veremeyecek gibi.
* Diğer takımlara baktığımızda ; Yunanlılar büyük hüsran yaşadı.Yeni jenerasyon sıkıntısı çekecekler. Diamantidis bıraktı şimdiden.Arjantin aynı şekilde Ginobili,Oberto,Sconochini yokken o jenerasyonun son en iyi ismi Scola ile 5.olabildi.Bundan sonrası zor.Brezilya Nene Hilario yokluğunda Huertas'ın One Man Show'u ile başarılı olamadı.Sadece ABD'ye kafa tuttukları maç ile iz bıraktılar.Slovenler hedeflerine ulaştılar ama daha ilerisi için daha sert olmak zorundalar ve eksik oyuncularını kadroya alabilmeliler.Hırvatlar tam bir lider oyuncu sıkıntısı çektiler.İyi bir Gricek lazımdı.Almanya ve Çin Nowiztki ve Yao Ming olmadan fazla bir şey yapamadılar.Porto Riko'nun son maçta Fildişi'ne yenilip elenmesi de kötü bir sürprizdi onlar adına.
Avustralya en büyük büyük hayal kırıklığına uğradığım takım oldu.Y.Zelanda ise gruptan çıkarak sürpriz yaptı.
* Bizim takım ise genelde takım oyunu oynadı.Ersan son 2 maç hariç ve Hido hücumu sürüklediler.
Şüphesiz Tanjeviç'in 3 uzunlu ön alanda baskılı 2-3 zone defansı iz bıraktı.Uzunlarımızın hücumdaki bilinen kısırlıkları (Umarım Ömer Aşık ve Semih NBA'de bunu geliştirirler) ve serbest atışlarımızdaki düşüklükte ciddi sıkıntıydı.Sırp ve ABD maçı hariç genelde iyi oynadık.
Artık bizimde bir ekolümüz,basketbol kimliğimiz  olmalı.Bu turnuvadaki 9 maçımızı iyi analiz edip ilerisi için bir ekol belirlememiz şart.Nasıl Sırpları,Litvanyalıları  hatta Slovenleri anlatırken ekolden bahsediyorsak bizim de olmalı.
* Tanjeviç.Bu turnuvada bambaşka bir Tanjeviç vardı.Basketbolunu beğenmem ve çok eleştirdim biliniyor ama hakkını veriyorum bu tunuvada az hata yaptı ve 6 yıllık emeğinin karşılığını da aldı.Rotasyon hastalığına tutulmadı ve gerekli yerlerde  ve yeterli süreleri verdi oyunculara.
Acil şifalar,sağlıklar diliyorum.
* Akılda kalan oyuncular ; bilinen takımların yıldızları Durant,Kleiza,Hido,Teodosiç,Scola haricinde Ersan,Sinan Güler,Kerem Tunçeri,Keselj,Krstiç,Savanoviç (Sırbistan),Y.Zelanda'dan son saniyede o üçlüğü atarak turnuvanın kaderini belirleyen Abercombie,Kirk Penny,Barea (Porto Riko), Kalnietis ,Delininkaitis, Pocius (Litvanya),Lakoviç,Dragiç (Slovenya),Popoviç,Ukiç,Tomas (Hırvatistan),Delfino,Prigioni (Arjantin),Huertas (Brezilya),Jian Lian Yi (Çin),Haddadi (İran),Abbas,Daegles (Ürdün)
* Takım olma olgusu daha geçerliydi ancak bireysel yıldızların takımlarını taşıdıkları ve başarıya ulaştırdıklarını da gördük.Göreceli olarak zayıf Amerikan takımı atletik fiziksel avantajlarını kullanmalarının yanı sıra tek başına Kevin Durant Şampiyon yaptı.Gene Linas Kleiza Litvanya'yı 3.cü yaptı.Scola Arjantin'i,Teodosiç Sırpları taşıdı.Benchini en verimli kullanan takımlar başarılı oldu.
* Bizim maçta çok kızsamda Kevin Durant'ı burada izlemek büyük şanstı.Gelecekte M.Jordan olması kesin olan süper bir yetenek.NBA'in en skorer ismi burada da MVP oldu.Oklahoma City Thunder gibi bir takımda bile  önemli iş yaptı.
* Modern basketboldan önemli kesitler gördük.Savunma kesinlikle 1.plandaydı.Sertlik her zaman prim yaptı.Alan savunması tutturan takımlara - Biz mesela - çok ekmek yedirdi.Uzunların dışarı çıkıp üçlük atmaları dikkat çekiciydi.Üç sayı çizgisi 6.25'e çekilmesine rağmen yağmur gibi üçlük atıldı.İkili oyunlar çok revaçtaydı.
* Jungebrand gene kabusumuzdu.La Monica da aynen.
* Turnuvaya renk katan grup maçlarındaki 6-7 bin Sloven seyirci.Litvanya seyircisini de unutmuyoruz tabii.
Ne varsa yeşillerde var.Yeşil en sevdiğim renktir.:))
* Murat Murathanoğlu.O artık tam bir Fonomen.Bazı geri zekalılar anlatımını eleştirse de tek geçerim.
Harikaydı.Sırp maçınının sonunda ''Kerem Tunçeri'' ''Kerem Tunçeri'' diye takılı kalması acaba inme mi indi diye korkmama sebep oldu.Her seyredişimde çok gülüyorum ama.
* Red Foxes Dans Grubuna Rusya maçında RTE sansürü de akılda kalan bir diğer nottu.

* Hidayet'in ''Maddi ve Manevi '' repliği çok antipati topladı.Her ne kadar arkadaşları Onu öne sürsede hoş değildi.İstediklerinden çok daha fazlasını aldılar.GSGM'nin 500 Cumhuriyet altını resmi ödülünün dışında RTE'nin bence yanlış örtülü ödenekten adam başı 1,5 milyon TL,toplam 28,5 m.TL  ve Ali Ağaoğlu'nun verdiği evler (7,5 milyon TL değerinde 21 daire) fazlasıyla ihya etti 12 Dev Adamı.Elbette ödülü hak ettiler ama bu kadarı fazla.Benim maaşımdan mesela bu ay vergi dilimine girmişim güya 40 milyon daha vergi toplam  bu ay 109 TL kesildi.Bu daha cebimize girmeden kesilen vergiler birilerinin keyfiyeti ile harcanmamalı.Bir Avukat idari mahkemeye dava açmış ödüller için bakalım ne olacak ? Litvanyalıların ödülünün adam başı 4300 euro olduğunu da ekleyelim.
* Turnuva başlamadan antrenman ziyaretinde Turgay Demirel'in ''12 Eylül'de Çifte Zafer Yaşayacağız'' yalakalığı ve sonunda da oyuncuların ıslık ve yuh protestosu için özür dilemeleri de kötü bir not olarak aklımda kalacak.
* Yunanlıların Rusya maçını bilerek kaybedip İspanya'dan kaçma hesapları ve bunun tutmaması bir rezillikti.
* 2 yeni salon kazandık.Ankara ve Sinan Erdem Spor Salonu.Sinan Erdem Spor Salonu güzel.Milli takımımızı 4 günde 62 bin seyirci izlemiş.15.500 kişilik salon.1993 yılında temeli atıldı ve 17 yılda bitirilebildi.
Bu yılın Mart Ayında tamamlandı ve 71 milyon 40 bin TL'ye mal oldu. 
* Biletler pahalıydı ama gene de salonlara seyirci geldi.Bizim maçlar zaten full çekti.Günlük kombine bilet satıldığı için bizim maçtan önce oynanan maçlarda boşluklar oldu,millet sadece bizim maça geldi.
İzmir ve Kayseri maçlarını 1'er kez verdiği için TV fazla fikir sahibi olamadık ama gene de seyirci vardı.
Ev sahibi takımların maçları haricinde diğer turnuvalarda da seyirci azlığı görülüyor zaten.
* Fikstürü kim yapmışsa - FİBA veya Organizasyon komitesi - Yarı Final ve Final maçları arasında boşluk bırakmayarak büyük bir garabete imza attılar.
*NTV'ye de  kocaman  bir teşekkür ve tebrik.Molalarda reklam ile az sinir etseler de ''Türkiye'nin Basketbol Ekranı '' olduklarını kanıtladılar.Sunucu ve yorumcuları iyi iş çıkardı.Euroleague'i de aldılar ve 12 Dev Adamın haklarını da 4 yıl daha uzattılar.Bravo.
* Buradan Turgay Demirel'e sesleniyorum.Ligin yayın haklarını şifrecilere verdirme yoksa bu yeni dalgayı çabum söndürürsün.Basketbol izlendikçe sevilir.Şifre esareti ile basketbol sevilmez,yaygınlaşmaz.
Yeni ihalede mutlaka açık kanala verilmeli TBL.
* Turnuva ekonomisini çok merak ettim o yüzden bu yazı için bir kaç gün bekledim ne kazandık bilanço çıkar mı acaba diye ama doyurucu bir ekonomik analiz göremedim.Genel müdür Yunus Akgül yapılan harcamaların 5 katı değerinde ülke tanıtımı yaptık diyor.''Bütün harcamalarımız 200 milyon liraya  bile ulaşmıyor.Ama reklam getirisine baktığımızda bunun en az 5 mislini kazandık'' diyor.Basketbol Şampiyonası 35 milyon'a mal oldu.8 milyon euro sadece bilet gelirimiz var diyor.
 Basketbol şampiyonasının toplam maliyeti 35 milyonu buldu. Sadece bilet satışından gelen miktar 8 milyon Euro'yu buldu. Bu rakamlar henüz kesin değil. Bunun yanında spornsor destekleri ve reklamlar da var. Maddi anlamda olaya bakmazsak dünya televizyonlarında maçlar canlı yayınlandı. Biz bu televizyonlara reklam vermeye kalksaydık 900 milyon Dolar'ın üzerinde bir reklam harcaması yapmamız gerekiyordu. Organizasyon ve salonlar mükemmel olunca dış basında sürekli olumlu yönde haberlerimiz yapıldı. Tanıtımın en güzeli sporla yapılır'
Açıklamalar sadece bu kadar.
Turnuva başlamadan 300 milyon dolarlık ekonomi yaratacak haberi vardı.100 bin turistin geleceği ve
159 milyon 500 bin avroluk (yaklaşık 300 milyon TL) bir ekonomi öngörülüyordu.
Turnuva Öncesinden ; 

Oteller şimdiden doldu
Maçların oynanacağı İstanbul, İzmir, Kayseri ve Ankara’daki otellerin büyük bölümü şimdiden dolmuş durumda. Bu nedenle şampiyonayı takip etmek isteyen sporseverler komşu illere yönlendiriliyor. Sadece İstanbul’da şampiyona nedeniyle 30 bin kişi rezervasyon yaptırdı. Şampiyona maçlarının yapılacağı 4 ile, toplam 100 bin spor turistinin akması bekleniyor. Takımlar, oyuncular, sponsor şirketler, basın ve sporseverler 44 milyon avroluk bir konaklama ekonomisi oluşturuyor. Sadece ABD takımının konaklama harcaması 1 milyon avroya denk geliyor. Sporseverler, seyahat şirketlerinin bu dört il için, maç bileti, konaklama ve ulaşım içeren paketlerine büyük ilgi gösteriyorlar. Turist ve kafilelerin 15 milyon avroluk ‘sosyal harcama’ yapacağı öngörülüyor. 200 bin kişinin izleyeceği tahmin edilen maçlar için, biletlerin yüzde 80’i satılmış durumda. Toplam bilet satışından ise 8 milyon avro gelir bekleniyor.


Rakamlarla şampiyona
* Sponsorların şampiyonaya katkısı 5 milyon avroyu buluyor.
* Şampiyonaya ev sahipliği yapmanın beraberinde getirdiği parasal maliyet, tesislere yapılan 80 milyon avroluk harcama ve 15 milyonluk organizasyon gideriyle toplamda 95 milyon doları buluyor.
* Spor turistlerinin harcadıkları para izledikleri spora göre değişiyor. Futbol seyircisi tur harici ortalama 200 avro şahsi harcama yaparken, basketbol seyircisi 400, tenis seyircisi 800, Formula 1 seyircisi ise 2 bin avroya yakın para harcıyor.


Aktivasyona dikkat!
Bu arada 2010 FIBA Dünya Şampiyonası’nın Yerel Organizasyon Komitesi, günlük biletlerin kullanımıyla ilgili bir duyuru yaptı. Şampiyona boyunca salon giriş-çıkışlarında bilet aktivasyonu yapılacağı vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Maçları biletli olarak izleyecek basketbolseverlerin gün içinde salona tekrar giriş yapmaları halinde ‘bilet aktivasyonu’ işlemini gerçekleştirmeleri gerekiyor. Her salonda birden fazla maç oynanacak. Bu maçları kapsayan günlük biletlerle giriş-çıkış yapmak isteyen basketbolseverlerin bilet aktivasyonu konusuna özen göstermesi gerekiyor. Gün içinde salona yapılacak ilk girişte biletler barkod okuyucuyla kontrol edilecektir. Gün içinde salondan çıkıp tekrar geri dönmek isteyen izleyiciler, salondaki özel kapılarda biletlerini aktif hale getirmedikleri takdirde bu izleyicilerin salona tekrar giriş yapmalarına izin verilmeyecektir.”

Umarım bu hedefler ve beklentiler gerçekleşmiştir.
Toparlayabildiklerim bunlar.Unuttuklarımda olabilir.Arşive geçirmiş olduk.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler