24 Temmuz 2011 Pazar

TFF Bir kere daha çark etti.Top Etik Kurulunda !!!!



Şurada TFF'nin olayın ilk çıktığındaki görüşlerinin değiştiğini  ve sonrasında neler olacağını yazmıştık ; 

TFF Çark Etmeye Başladı.Bundan Sonra Ne Olacak ?


Ne karar almışlardı o zaman ?
* Harekete geçmek için Savcının İddianamesi beklenecek.
* Süper Kupa 31 Temmuz'da Erzurum'da oynanacak.
* Ligler planlandığı gibi 5 Ağustos'ta başlayacak.
* Avrupa Kupalarına lig tescil edildiği gibi belirlenen takımlar gidecek.

2.Dalga yapıldı ve bu kez ''ÖZEL DAVET (!)  İLE '' Beşiktaş,Trabzonspor'dan ve diğer takımlardan bazı isimler çağırıldı.İfadelerden sonra bilindiği gibi Beşiktaş'tan Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu tutuklandı.Trabzonspor'dan Sadri Şener ve bazı yöneticiler tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldı,tutuklanması muhtemel Nevzat Şakar ise hastanelik oldu,10 gün içinde gelip ifade verecek dendi.Baktık ki kalp hastası,yoğun bakımlık Nevzat Şakar ifade yerine şov yapıyordu bugün.
Ayrıca İBB'den İbrahim Akın ve İskender Alın'da tutuklandı ve basına ''İtiraf ettikleri (!)'' haberi uçuruldu.
Sonradan İbrahim Akın Avukatı vasıtasıyla Savcılık ifadesinde ''Savcının Baskısı ile '' öyle ifade verdiğini söyleyerek ''düzeltme'' yaptırdı.Aziz Yıldırım'ın Avukatı Faik Işık'tan öğreniyoruz ki Savcı CMK'ya aykırı olarak suç işleyerek ''Sen namazında,niyazında bir adamsın,itiraf et  bırakılırsın'' gibi sözlerle kandırarak ''hukuksuz delil yaratma'' (suç) yoluna gitmiş.
   Bu 2.Dalga ile birlikte tam bu sırada ''köşede tam siper kıs kıs gülerek fırsat kollayan 'Oportünist,makyavelist' aşağılık camianın başkanı Aysel pardon Aysal beklenen açıklamayı yaparak ''TFF'yi eleştirdi ve çabuk karar alınmasını '' istedi.
  İşte tam buradan M.Ali Aydınlar ve TFF bir kez daha çark ederek önceki söyledikleri her şeyi    -  sadece UEFA'ya danışarak Avrupa Kupalarına katılacak takımlar listesi hariç - yuttular. 
* İddianame'yi bekleyeceğiz dedikten sonra bu kez ''hukuksuz olarak'' Savcılıktan belgelerin gönderilip,bir kozmik oda kurulacak ve 5 kişilik TFF Etik Kurulu bu delilleri (!) inceleyip kanaat raporu hazırlayacak.
* Ligler 5 Ağustos'ta başlayacak dedikten sonra MAA "Gorevde Bulundugum Sürece Ligler Ağustos Sonundan Önce Başlamayacak" dedi.
* Süper Kupa ise son derece keyfi ve salakça bir gerekçe ile ertelendi.


   Bjk hemen ''Şov yaparak'' aklanıncaya kadar kupayı iade ediyoruz demişti.Her zamanki şaklabanlıklarından biri olan bu salakça kararın ne kadar vahim olduğunu sonradan öğreniyorduk.UEFA demiş ki ''Bir UEFA yetkilisi, TFF heyetine sordu: 'İyi, güzel. Türk takımları aynen devam ediyor da bu kupayı iade hikayesi ne demek? Beşiktaş kupayı iade etmek istiyor. Bir şüphe varsa bilelim, biz de Avrupa Ligi hakkını donduralım'.Akşam-Hakan Yaşar .
TFF izah edinceye kadar akla karayı seçmiş.
Bu ''Duruş takımı (!) '' madem kupayı iade etme kararı aldı,tüm kazandığı primleri de iade edecek ve UEFA'dan da çekilecekti.Bunların hiç birini yapmayıp,sadece şov yaptılar.Gene bunun üzerinden ''Etik Şampiyonu (!) QTM Fenerbahçe neden iade etmedi,sınıfta kaldı '' çığlıkları atmıştı.
 Dönersek yeniden ; 
TFF'nin Süper Kupayı erteleme gerekçesi ne biliyormusunuz ?
''Bjk kupayı iade etme kararı almıştı ya ondan '' 
Kargalar bile güler buna.
   Fenerbahçe yönetimi haklı olarak bu kararı eleştiren bir bildiri yayınladı.TFF ise buna ''Yavuz Hırsız ev sahibi bastırırmış'' kabilinden güya sert -  cürümleri kadar yer yakarlar - bir cevap verdi.Fenerbahçe'yi kararı etkilemek için TFF'yi tehdit etmekle suçladı.
''Fenerbahçe hukuki süreci etkilemeye çalışıyor
Hukuki sürecin işlediği bir dönemde, bu süreci etkileyebilecek her türlü baskı ve beyan etik dışı olduğu gibi hukuken de suçtur. Maalesef daha önce bazı kulüplerimizin de yaptığı ve 21 Temmuz tarihinde Fenerbahçe gibi Türk futbolunun en köklü kurumlarından birisinden gelen, kamuoyunu ve hukuki süreci etkilemeye yönelik açıklama federasyonumuzda derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır''



MAA gözden iyice düştün,batıyorsun haberin olsun.


  Etik Kuruluna,nasıl karar vermeleri gerektiğine geleceğim ama bu operasyonun başından beri söylediğimiz,yazdığımız ve haklı çıktığımız - Avukatlar da bizim söylediklerimizi söylüyor - bazı noktaları ve hukuksuzlukları hatırlatalım.
1-Bu tertip  kesinlikle siyasi bir operasyondur.Süreçte gördük zaten Aziz Yıldırım'ı medya üzerinden tetikçilerle PR çalışması yaptırılıp linç ayinleri ile itibarsızlaştırıp bitirmek.
Başkan'ın ilk gözaltına alındığında ''Siyasi kitap istemesi'' özellikle Oda TV'de ve çok az sağduyulu bazı yerlerde  çok iyi işlendiği gibi Aziz Yıldırım'ın Nato Müteahitliği işinde cemaatin pay almak istemesinden kaynaklı (Çalık Grubu ismi) ''Güç Savaşları'',buna paralel olarak aynı zihniyetin Fenerbahçe'yi ele geçirme planları ''asıl büyük resimdir''
 Aziz Yıldırım'ın ''Bir Farkla'' başlığında kaleme aldığı bu süreçten tutuksuz yargılanıp aklanıp çıktıktan sonra (İsteği bu ama olmuyor tutuksuz yargılanma isteği) ''artık kenara çekileceğini ve Fenerbahçe'yi dışarıdan kalbinde yaşatacağı'' mealindeki sözleri ile
“Geçiş sürecinin ardından da gururla taşıdığım ve namusumla, onurumla yerine getirmek adına gecemi gündüzüme kattığım şerefli görevim son bulacak.”
Yani…
Diyor ki…
“Arkadaşlar ben bu tezgâhın bana ne kurduğunun farkına vardım. Siz benim Fenerbahçe başkanlığımı bırakmamı istiyorsunuz. Tamam. Bırakırım. Ancak siz de beni Metris’ten çıkarın. İtiraz dilekçemdeki tahliye talebimi kabul edin!”

Aziz Yıldırım cezaevinden bırakılırsa, Fenerbahçe’yi bırakacağının teminatıydı bu mektup.
Oda tv.com'da çıkan ve aynen düşündüğüm bir yorum.
 bugünkü Divan Kurulunda Yüksel Günay'ın şu konuşması ; 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´na bağlı‚ Atatürk devrimlerine sadık‚ koruyan ve o düzende kalmaya kararlı 23 milyon kişilik bir topluluğuz ´´Planlanan iddialar ve tehditlere maruz kalacak kadar sahipsiz değiliz. Kulüp olarak laik düzende‚ laik anlayışla‚ yalnız spor yapıyoruz''


 En önemlisi de neden 12 Haziran seçimlerinden sonrası beklenmiştir.


Evet hala dangalak kafalar bu operasyonun siyasi olmadığını düşünüyorlar mı ?


Gelelim bu operasyonun  başından beri söylediğim ''İleri demokrasi Guguk (!)'undaki garabetlere ; 
1-8 Ay boyunca telefonlar dinlendiği,sonrasında emniyetin 19 maçta şike ve teşvik delillerle saptanmıştır basın bildirisinde yer aldığı halde neden bu şike ve teşviklere suç üstü yapılmadı ? ve eş zamanlı DHA aracılığıyla Aziz Yıldırım'ın gözaltına alınışı,8 silah bulunması,Sedat Peker resmi kurgu montaj videosunun servis edilmesi hukuksuzluktur,suç işlemişlerdir.
İddianame hazırlanmadan polisin elindeki belge,bulgu neyse delil olarak kabul edilemez.
2-Aziz Yıldırım'ın ''Eşgal tespit fotoğrafının operasyonun medya sponsorlarından Habertürk gazetesine (!) sızdırılması.E canım o polis tespit edildi zaten men edilecek zırva.
3-Soruşturma Gizli'yken Avukatlar bile görmemişken,basına gizlilik ihlali edilerek servis edilmesi.
Bu görevi de F tipi cici çocuk Mehmet Baransu ve Ekrem Açıkel başta üstlenmişlerdir.
İşin garibi Baransu bu gizlilik ihlalleri ve buna göre yazdığı yazılardan hakkında açılan yüzlerce davalardan toplam 350 yılla yargılanırken tutuksuz gezmesi ve üstelik bu suçları işlemeye devam etmesi.Aziz Yıldırım ise Silahlı Çete lideri v.s. den 87 yılla yargılanacak ve ciddi sağlık sorunlarına rağmen tutuklu yargılanıyor.
4-Telefon dinlemelerinin hukuksuz yapılması.Şike,teşvik olaylarında yapılamaması.Onun içinde olayı ''Şike yapmak için örgüt kurmak'' adına çevirmeleri.
5-Sporda Düzensizliği Önleme kanununda itirafçılık müessesesi olmadığı halde şüphelilere baskı yapılması.Sorguda yasak suç teşkil eden usullere başvurulması.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun (CMK) 148. maddesinde; İFADE ALMA VE SORGUDA YASAK USULLER
6-TFF henüz İddianame hazırlanmadan eldeki belgeler ''delil statüsüne'' geçmemişken gizli bir soruşturmadan o belgelere alabilme hakkına sahip.Sahip olduğu haklarda ve CMK'da yok.
7-Sporda Düzensizliği Önleme kanununda eksiklikler var.Oraya ''Mahkeme kararı beklenmelidir'' eklenmeliydi.Şimdi diyelim Etik Kurulu rapor verdi,TFF Şike vardır dedi.Peki devam eden ceza davasını bu karar etkilemeyecek mi ? Hakim niye uğraşacak en az 4-5 sene süren dava için ''TFF Şike kararı verdi demek ki suçlusunuz diye karar vermeyecek mi ? Hakimin kararı etkilenmiş olmayacak mı ? Hukuki bir sakatlık yok mu burada ? Böyle şey olur mu ? Tam tersi de geçerli.
8-Bu davanın ceza mahkemesinde değil Spor Mahkemesinde görülmesi gerektiği.
Avukat Faik Işık'tan ; 


Soruşturma dosyasında yer alan veya dosya harici gizlenen dökümanların; sanıkların ve savunmanın istememesine rağmen GİZLİLİK KARARI İLE kendilerinden gizlendiği bir ortamda TFF'ye belgelerin verilmesi; BİZZAT SORUŞTURMA YETKİLİLERİ TARAFINDAN SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL (TCK m285) VE GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNU (TCK m257) OLUŞTURMAKTADIR. Bu kozmik odaya, kozmoz/cosmos (uzay)a dair astrolojik veriler getirilip kozmonotlar tarafından incelenmediğine göre; hukuk maddeleri uyarınca gizlilik kararlarının MAYMUNCUK olarak kullanılmaması gerektiği; her çok sanıklı olayda ÖRGÜTLÜ SUÇLULUK var deyip SAVUNMANIN, SANIK HAKLARININ, İNSAN HAKLARININ İHLAL EDİLMESİ, avukatlık mesleğinin yapılamaz hale getirilmesine ilişkin ANAYASAYA AYKIRILIK İTİRAZ DİLEKÇEMİZ de Istanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi önündedir.


HUKUKA AYKIRILIKLARIN YERİNDE TESPİTİ İÇİN İVEDİLİKLE MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRİLMESİ, SORUŞTURMANIN SELAMETİ İÇİN ARTIK ŞÜPHELİLERLE HUKUKEN HASIM HALİNE GELEN MEVCUT SORUŞTURMA MAKAMLARINDAN BASINA DEMEÇ VE DOKÜMAN VERMEYEN, zoraki şekilde silahlı örgüt tanımlaması ile kendini görevlendiren ÖZEL YETKİLİ savcı ve mahkemeler yerine 6222 Sayılı Yasanın aradığı "SPOR MAHKEMESİ" TAYİN EDİP, İNSAN HAKLARINI HERŞEYDEN ÜSTÜN TUTAN YARGI MENSUPLARINA VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ.


Burada Başkan'ın açıklamalarını koyalım ;
Bugün üzülerek görüyorum ki; savunma hakkını kullanamamamız Kulübümüze de zarar vermeye başlamıştır. Tek taraflı iddialar üzerinden yapılan yorumlarla bizler ve kulübümüz suçlu ilan edilmeye çalışılmaktadır. Ben ve arkadaşlarımın tutukluluğu, Kulübümüzün savunma hakkını kullanmasını zorlaştırmaktadır.

Türkiye Futbol Federasyonu, iddianamenin en önemli delil olduğunu savunmaktadır. Oysa ki; iddianame adı üzerinde olduğu şekilde sadece iddialardan ibarettir. Aslolan; iddianameye karşı savunma sonucunda verilecek mahkeme kararıdır. TFF bünyesinde oluşturulan kozmik oda denilen oluşuma, Fenerbahçe Spor Kulübü ve şahsım, aleyhimde iddia ve emniyet birimlerince oluşturulmuş dokümanlar sunulacağını, basın yayın organlarından öğrenmiş bulunmaktayım.

"EMİN OLUN Kİ; YAPILACAK YARGILAMA SONUCUNDA, ŞAHSIMIN VE ARKADAŞLARIMIN AKLANACAĞINA OLAN İNANCIM TAMDIR. FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ VE YÖNETİMİ, ASLA HUKUKUN DIŞINA ÇIKMAMIŞTIR. VERİLMEYECEK TEK BİR HESABIMIZ YOKTUR"

Şu ana dek nelerden ibaret olduğunu ve hukuka uygun olup olmadıkları konusunda hiçbir bilgi sahibi olmadığımız, hakkında 'GİZLİLİK KARARI' bulunan bu belgelere karşı, gerek şahsımın gerekse Kulübümün inceleme yapması sağlanmaması; bu konuda savunmamızı dinlemeksizin karar verilmesi, hukukun en temel ilkelerine aykırıdır. Emin olun ki; yapılacak yargılama sonucunda, şahsımın ve arkadaşlarımın aklanacağına olan inancım tamdır. Fenerbahçe Spor Kulübü ve yönetimi, asla hukukun dışına çıkmamıştır. Verilmeyecek tek bir hesabımız yoktur.

Bugün gözaltında tutulmam, polisin kendi internet sitesinde yayınladığı bilgiler, basın açıklamalarıyla, kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilgi kirliliği oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu noktada, sadece savunma hakkımızı eksiksiz kullanmak yeterli olacaktır. Hazırlık soruşturması sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü, delillerin %99'unun toplandığını ifade etmiştir. Soruşturma savcısı alınan ifadesinin ardından, Sayın Sadri Şener için 'adli kontrol tedbiri uygulamasına' karar vererek Sayın Şener'i tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakmıştır. Şahıslarımıza ve bu bağlamda Kulübümüze yönelik asılsız iddialara karşı Kulübümüzün gerçek anlamda savunulabilmesi için soruşturma dosyasında daha önce yapılan adli kontrol hakkının, bizlere de tanınması hakkaniyete uygun olacaktır."



9-TFF Ana Statüsünden Küme düşürme yetkilerinin olmaması.
Milliyet’ten gündemi sarsan iddia: TFF ve Etik Kurul’un küme düşürme yetkisi yok!23.07.2011
Milliyet.com.tr’de bugün yayınlanan bir haber spor dünyasının gündemindeki şike olayının üstüne bomba gibi düştü. Milliyet spor muhabiri Mustafa Anıklı’nın haberine göre TFF ve Etik Kurul’un, mevcut kanun ve statülere göre takımları küme düşürme yetkisi yok! Konuyu gündeme getiren İÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi veeski PFDK üyesi Doç. Dr. Mahmut Kaşıkçı’ya göre hukuken TFF ve Etik Kurul’un böyle bir yetkisi yok. Küme düşürme kararını ancak PFDK ve Tahkim Kurulu verebiliyor.



Hiçbir takımı düşürme yetkileri yok!

Bu önemli ve sansasyonel hukuki iddia İÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Mahmut Kaşıkçı tarafından gündeme getirildi.

Konuyla ilgili olarak Milliyet Spor’dan Mustafa Anıkan imzasıyla bugün milliyet.com.tr’de yayınlanan haber şöyle:

“TFF Yönetim Kurulu, şike dosyasını Etik Kurul'a bıraktı ama hukuksal olarak ne Etik Kurulu'nun, ne de yönetimin küme düşürme yetkisi olduğu ortaya çıktı. İÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mahmut Kaşıkçı, kanun ve statüye göre, kararı ancak ilk derece hukuk kurullarının (bu olayda PFDK ile Tahkim Kurulu'nun) verebileceğine dikkat çekti

Savcılıktan şikeyle ilgili delilleri alan Türkiye Futbol Federasyonu, topu Etik Kurulu'nun kucağına bırakırken, "Onlar düşüncelerini bildirecek, yönetim kurulu da kararını verecek" dedi.

Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, talimatın kendilerine verdiği yetkiyle bunu yapacağını belirtiyor ama, hukukçular bunun kanun ve statü nedeniyle mümkün olamayacağını belirtiyor. Yani Federasyon, "X takımı küme düşürdüm ya da düşürmedim veyahut bir başka ceza uyguladım" dese bile bu kez hukuksal bir kaos ortaya çıkacak.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve PFDK eski üyesi Doç. Dr. Mahmut Kaşıkçı, alınacak böyle bir kararın hukuka aykırı ve geçersiz olacağını savundu. 5894 Sayılı Kuruluş Yasası ile TFF'nin Ana Statüsü (m. 35) incelendiğinde, yönetim kuruluna ancak idari yetkilerin verildiğini hatırlatan Kaşıkçı, Statünün 58/2 maddesinde tüm disiplin ihlalleri konusunda yargılama ve karar verme yetkisinin disiplin kurullarına, sonrasında da Tahkim Kurulu'na ait olduğuna dikkat çekti.

Ayrıca yasada ve ana statüde yer almayan bir yargısal yetkinin TFF Yönetim Kurulu tarafından çıkarılan bir talimat ile düzenlenemeyeceğini belirten Kaşıkçı, bu durumun hem kural koyan, hem yargılayan hem de ceza verenin aynı makam olması sonucunu doğuracağını ve böylesi bir uygulamanın mevzuata aykırılığın yanısıra hukuka ve hakkaniyete de aykırı olacağını da ifade etti.

Ne olur?

Bu durumda TFF Yönetim Kurulu, disipline ihlali gerekçesi ile kulüp ya da kişilere bir ceza vermeye kalkarsa (Küme düşürme, ömür boyu men v.s.) bunun Tahkim Kurulu'ndan dönme ihtimali oldukça yüksek... Kulüplerin lehine bir karar çıkarsa da, liglerde yer alan diğer takımlar da Tahkim Kurulu'na müracaat edip, kararın iptalini isteyebilir. 

(Mustafa Anıklı-Milliyet Spor)

************

58/2 maddesi

Disiplin Kurulları, kulüpler ve kişiler tarafından sergilenen tüm disiplin ihlalleri veya sportmenlik dışı davranışları ele alır ve karara bağlar.”



10-Sporda şiddet ve düzensizliği önleme hakkındaki yasadaki yanlışlık.


Kemal Kapulluoğlu, hukuk öğrenimini fakültede, futbolu ise aynı yıllarda federasyonda öğrenmiş. Spor hukuku uzmanlarının (!) ekranlarda cirit attığı şu günlerde, kenarda kalmayı tercih ediyor. Zaman zaman gülüyor, çoğunlukla sinirleniyor... Ama süreci dikkatle izliyor.
Kapulluoğlu, TFF’de başkan vekilliği yapmış, Türkiye’nin futboldaki uluslar arası sorunlarında da sorumluluk üstlenmiş bir hukukçu.
Bugün merak ve endişeyle izlediğimiz “şike-teşvik” sürecinin, 6222 sayılı yasa ile yürürlüğe giren bir yanlıştan kaynaklandığına inanıyor.
“- Sporda şiddet ve düzensizliği önleme hakkındaki yasaya şike ve teşvik suçunu dahil eder, bu suça ölçüsüz biçimde 5-12 yıl ceza öngörürseniz, büyük bir yanlışa imza atmışsınız demektir. Zamanında bu yasa hazırlanırken hiç kimse önünü arkasını düşünmedi. Kimse bizim görüşümüzü almadı. Şimdi ortada yaşanan süreç, oldukça zor bir süreçtir. Çünkü iddianame 3-4 aydan önce açıklanmaz. Federasyon, iddianamenin açıklanmasından sonra meseleyi inceleyip 1-2 ayda karar veremez. Federasyonun kararı, sezon sonunu bulur!”
Kapulluoğlu, Türkiye Futbol Federasyonu’nun şiddeti önleme yasası çıkarken, aktif rol aldığını ve şike teşvik suçlarını o yasa kapsamına dahil ettirmekle kendi “erk”inden vazgeçtiğini söylüyor.
Sonra bıçak gibi keskin bir hüküm cümlesi ekliyor :
“Futbol, genel yargıyı kabul edemez! İhtisas mahkemelerinin yargı sisteminde yerini alması zorunludur!”
Genel yargının sorgu, iddianame ve duruşma süreçleri, ağır çalışıyor. Adil bir karar için de sürecin aceleye getirilmemesi gerekiyor. Daha da ilginç olanı, sporda, özelde de futbolda kullanılan terimlerin, yapılan konuşmaların, sosyal ilişkilerin genel yargıda kolay anlaşılamaması gerçeği. Bazı soruların çok komik olduğu dikkat çekiyor. Ama gülemiyorsunuz, çünkü savcılık kendi kuralları ve hukuk sistemiyle o soruyu sormak zorunda.
Oysa FIFA, genel yargıyı zorunlu kılacak bir hukuk sistemi yoksa, ulusal federasyonların kendi içlerinde hukuksal kurulları (Tahkim, Hukuk, Disiplin, Etik) oluşturmasını öngörüyor...
Kapulluoğlu’na göre Futbol Disiplin Talimatı’nda şike ile ilgili cezaların verilebilmesi için elbette kanaat önemli Ama o kanaatı oluşturacak bilgi ve belge toplama, telefon dinlemesi, banka hesaplarının elde edilmesi gibi yetkiler TFF’de yok... Şiddet yasasına şike ve teşvik için ağır cezaları koyan anlayış, pekala TFF’na da bilgi, belge, kanıt toplama yetkisini verebilirdi.
Yaşadığımız süreç, biraz da federasyonun kendi erklerinden biri olan sportif yargılama ve ceza verme yetkisinin önemli bir bölümünü genel yargıya devretmesinden doğuyor.

Atilla Gökçe


11-
SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ
BASIN AÇIKLAMASI
20 Temmuz 2011
TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU'NA AÇIK ÇAĞRIMIZDIR:
"LÜTFEN, AÇIKLAMALARINIZDA HUKUKİ OLUNUZ"

Türkiye Futbol Federasyonu, gündeminde bulunan şike soruşturması kapsamında yürüttüğü
çalışmalarına ilişkin, 19 Temmuz 2011 tarihinde bir açıklamada bulunmuştur.
Ancak, bu açıklama kamuoyunu aydınlatmaktan çok, yeni soru işaretlerine neden olmuştur.
Özellikle, “süper kupa finalinin ertelenmesi” kararının, Federasyon mevzuatının hangi
hükümlerine göre ve ne gerekçeyle verilmiş olduğu belirtilmemiştir.
Ayrıca, Federasyon tarafından adli organlara, yapılan başvuruların hangi hukuki temellere
dayandırıldığı ve bu adli makamlardan alınan resmi cevapların dayanak ve içerikleri kamuoyu
ile paylaşılmamıştır.
Bu nedenle aşağıdaki soruları Sayın TFF yetkililerine yöneltmek istiyoruz.
A) Genel nitelikteki sorularımız:
1. Federasyonunuzdan beklenecek kararların hangi hususlarda olacaklarını “jenerik olarak“
açıklar mısınız?
2. Vermiş olduğunuz kararların hangi hukuki belgenin hangi hükmüne göre hangi organınızca
alınmış olduğunu belirtir misiniz?
3. Adli yargı organlarına yapmış olduğunuz başvuruları nereye, ne zaman, hangi içerikle yapmış
olduğunuzu belirtir misiniz?
4. Size verilen olumlu - olumsuz yanıtların hangi mercilerce ne surette verilmiş olduğunu
belirtir misiniz?
B) Bu bağlamda, somut olarak da tekrar soruyoruz:
1. Süper kupa karşılaşmasını, mevzuatınızın hangi hükmüne göre, hangi gerekçe ile ertelediniz?
2. Adli yargıdan talep ettiğiniz belgeleri, neye dayanarak talep ettiniz?
3. Belgelerin TFF’ye verilmesini hangi merci, hangi gerekçe ile ve ne tür bir kararla mümkün
kılmıştır?
4. Belgelerin hangi öncelikle ve kıstasla, peyderpey ve seçilerek verilmesi nasıl mümkün
olabilmektedir?
Bu soruları hukuk adına, kamu oyunun bir birimi olarak ve sadece yapıcı olmak kaygısı ile ve
de kamuoyunu tatmin edebilmeniz için soruyoruz.
Bu sorularımızı, LÜTFEN VE LÜTFEN, “siz kim oluyorsunuz da bize bunları soruyorsunuz” veya
“kimsenin aklına ihtiyacımız yok gibi” cevaplar vermek yerine; her aklı dinleyerek ve
değerlendirerek karşılamanız, Federasyon’unuza ve yargısına güven ve saygıyı artıracağına
özellikle işaret etmek isteriz..
Saygılarımızla,
SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ



Yani kısaca ; 
Evrensel hukuk kurallarını hiçe sayıp, delil göstermeden tutuklu yargılama(!), gizli delil(!), makamda psikolojik baskı(!), insan haklarına tahammülsüzlük(!), yargı kararı beklenmeden sportif ceza(!) gibi kavramlar icat edilmiş durumda.


  Şimdi gelelim Etik Kurulu'na ; 
Önce TFF Etik Kurulu kimlerden oluşuyor tanıyalım  ;
Oturanlar : Sağ başta Başkan Prof.Dr.Oğuz Atalay,Prof.Dr.İlyas Atalay.
Ayaktakiler : Sağdan sola Raportör Mertay Kugay,Avukat Kemal Işkın Keleşoğlu,sol başta Başkan vekili Yrd.Doç.Dr.Burak Öder.
 http://www.tff.org/default.aspx?pageID=912


Bir forumda şu bilgi paylaşılmış ; 
Oğuz Atalay ile ilgili bir bilgi bulamadım.
Burak Oder hasta beşiktaşlı olarak nitelenmiş.
İlyas Doğan'ın Zaman gazetesinde makalesine denk geldim.
Kemal Işkın Keleşoğlu, Büyükanıt davasında Fikri Sağlar'ın avukatıymış.
Mertay Kugay 2005-2009 arası Beşiktaş Basketbol Şubesi İdari Menajerliği yapmış.



* Eski Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker burada yok,Tahkim Kurulu Başkanı bunu belirtelim.
Onun da şöyle açıklaması var  ;
Tahkim Kurulu’nun yeni Başkanı Hasan Gerçeker, ‘Küme düşürme için yargı kararı beklenecek mi?’ tartışmalarına ışık tutacak şu açıklamayı yaptı: “Disiplin uygulamaları için kanaat yeterli. Bazen adli yargılmanının sonucu beklemek gerekibiliyor Ancak adli süreci beklemek gibi bir zorunluluk yok.”




Etik kurulu oluşturulan Kozmik Oda (!)'da Savcılık tarafından özel ayıklanmış 26 Klasörde 100 bin sayfa tape ,görüntü ve ifadelerden oluşan dökümanlara göre şike veya teşvik var mı yok mu karar verecek,raporunu  TFF Yönetim kuruluna sunacak.


 Çok titiz çalışmaları gerekiyor zira Emniyet ve Savcılık dinleme ve ses kayıtları diye her konuşmayı koymuş dosyaya.Burada çok önemli bir nokta var.Mecnun Odyakmaz cezaevinden kulüpler birliği vakfı üyesi başkanlara gönderdiği mektupta bunu belirtmiş ; 
 Olayları bir de  benim tarafından dinlemenizi isterim. Gözaltına alınış tarzı terör örgütü üyelerine yapılanla aynı. Onur kırıcı. Konuyu takip eden polis, savcı ve hakimler futbol literatürüne uzak. Çocukça sorular sordular. Misafir takıma verdiğimiz yemekteki pastırma, baklava gibi hediyeler bile şike metası olarak algılanmış. Rakip takımın 11’ini öğrenmek suç. Soruları duysanız gülmekten cevap bulamazsınız. Böyle sorgudan adalet çıkmaz.


 Gerçekten de öyle Futbol Ailesi içindeki herkesin bir biri ile maç öncesi ,sonrası yaptığı yorum ,kritikleri delil diye almış koymuşlar.Aşağıda bazı örnekler vereceğim.
Sadece Aziz Yıldırım,bazı yöneticilerimiz ve diğerlerini dinledikleri için bunlar var ellerinde.
Trabzon,gs,bjk başkanlarını da adam akıllı aylarca dinleseler aynı şeyleri göreceklerdir.
    Ha hiç bir şey yok mu ? Kafamı karıştıran bazı şeyler var elbette özellikle İbrahim Akın'ın 100 bin dolar aldığının kaydı varsa ve İlhan Ekşioğlu sıkıntı yaratabilir.Bizimkiler 3.travma yaşamamak için işi sıkı tutmuş,bazı tedbirler almışlar,Trabzon'un teşvik gönderip göndermediğini öğrenmek için yaptıkları çalışmalar,rakipte kim oynuyor kim oynamıyor,bazı menajerler ile futbolcularına telkinler v.s. gibi.


Mesela ;


(13.03.2011) FENERBAHÇE-KONYASPOR MAÇINDA ŞİKE İDDİASI

"TRABZON GÖNDERMİŞ Mİ?"

Aziz YILDIRIM Serkan ACAR'ı ARIYOR.

Yıldırım: "Ona sor bakalım, bu Trabzon buna bir şey göndermiş mi?"

Acar: "Yarın konuşacağız başkanım"

(Yapılan fiziki takip neticesinde, Konyaspor teknik direktörü Yılmaz Vural'ın maçtan bir gün sonra 14 Mart'ta Dereağzı Tesisleri'ne geldiği anlaşılıyor.)


Konyaspor'a Trabzon'un teşvik gönderip göndermediği araştırılıyor ne var bunda ?
Fenerbahçe Konyaspor'u yenmek için Yılmaz Vural ile şike yapmışsa amatöre düşsün,futbol şubesini kapatsın kardeşim böyle şey mi olur ?


Ancak bunların sonuçları teşvik ve şike ile sonuçlanmış mı bu önemli.


Etik kurulu üyelerinin bizzat bunu tespit etmelere gerekiyor.Yoksa tapelerden,ses kayıtlarından da kanaat oluşturabilirler ama ne kadar adaletli olur ? 

Yazacağım bazı noktaları çok değer verdiğim bir hukukçu ağabeyim çok güzel şekilde özetlemiş ; 


Etik Kurul Üyelerine Uyarı!

1) Savcılığın size gönderdiği belgeleri kuşkuyla inceleyiniz.

Savcılık makamının asli görevi‚ suç şüphesini objektif bir şekilde araştırmak‚ lehte ve aleyhte olan tüm delilleri toplayıp maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına hizmet etmektir.

Ancak basına yansıyan şüpheli ifadelerinden anlaşıldığına göre savcılık‚ şüphelilere kanuna aykırı vaadde bulunmak suretiyle soruşturma kapsamındaki belli kişi ve kurumları hedef alarak delil üretme gayretindedir.Bu savcı için TCK m.257 de tanımlanan görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gibi bu şekilde elde edilen ifadeler CMK m.148 ve 217 gereği delil olarak değerlendirilemez.

2) Sizler sadece savcılıktan gönderilen klasörler ve içerisinde delil olduğu iddia edilen ´´bulgu´´larla hareket edemezsiniz.

Etik Kurul Talimatı´nın 7 nci maddesinin (2) no.lu bendinde belirtildiği üzere savcılık bulguları dışında Kurulunuza intikal ettirilen müsabakalarla ilgili olarak her türlü resmi ya da özel
kuruluştan bilgi ve belge isteyebileceğiniz gibi o müsabakalarda görevli hakemleri‚ gözlemcileri‚ temsilcileri‚ ilgili futbolcuları ve
yöneticileri‚ aracı kişileri ve bunların dışında olayın aydınlatılmasına yardımcı olabilecek kişileri çağırıp dinleyebilirsiniz.

Emniyet ve savcılık olağan bir maç öncesi yemeğini şike anlaşmasının toplantısı olarak değerlendirebilir.

Siz bu değerlendirme ile yetinemezsiniz.Mutlaka o maç ile ilgili hakem‚ gözlemci ve temsilci raporlarını inceleyin‚ gerekirse bu raporları düzenleyen kişilerin ifadesine başvurun.

3) Etik Kurul Talimatının 7 nci maddesinin (5) no.lu bendi size delilleri serbestçe değerlendirme yetkisi vermiştir.Bu yetkinin savcıya verilmediğini sadece ve sadece mahkemeye verildiğini anımsayarak sizin de mahkeme gibi hareket etmenizin beklendiğini unutmayın.

Adil olun.

Kendinizi baskı altında hissedip birilerinin yönlendirmesi ve isteği doğrultusunda karar vermeyin.

Unutmayın ki‚ bir kişiye yapılan adaletsizlik tüm topluma yönelmiş bir tehdittir.

Ekrem Erdoğan


 M.Ali Aydınlar topu tamamen Etik kuruluna atmış durumda.Onların kararını aynen uygularız diyor.


 Bir gazetecinin “Belge elinizde yokken sağlıklı karar veremiyoruz demiştiniz. Şimdi belgeler elinize ulaştı” şeklindeki sözleri üzerine Aydınlar, “Ben sağlıklı karar veremiyoruz demedim. Belge yokken nasıl karar vereceğiz? Belge elimize bugün geldi. Kararı verecek olan da biz değiliz. Etik Kurulu bu kararı verecek. Etik Kurul 'şike' ya da 'teşvik primi var' derse biz talimatları uygulayacağız” dedi.

“Hızlı alınmayan bir karar, Avrupa kupalarına katılacak ya da katılamayan takımlar açısından mağduriyetler yaratır mı” şeklindeki soru üzerine de Aydınlar, “Onu kulüpler düşünecek. Biz göreve gelmeden önce, 31 Mayıs'ta katılacak takımlar bildirilmiş. UEFA kendi takvimini uyguluyor. UEFA bu saatten sonra, yani 31 Mayıs'tan sonra herhangi bir değişikliği kabul etmiyor” diye konuştu.

Savunma avukatlarının dosyaları görüp göremeyeceğine ilişkin soruya ise Aydınlar, “Buna Etik Kurul karar verir. Savunmasını alacağı kişilere dosyayı göstereceğini sanmıyorum, çünkü dosyada gizlilik kararı devam ediyor ancak savunmalarını alabilir. Buna Etik Kurulu karar verecek. Bu konu benim konum değil, çünkü ben hukukçu değilim” yanıtını verdi.


  Çok hatalı bir yaklaşım var burada.Etik kurulu ''gerek görürse'' savunma avukatlarının savunmalarını alabilir diyor.Burada basbayağı mahkeme gibi davranılmalı.
Şüpheliler cezaevinde olduğu için savunma yapamayacaklar.Avukatları ise gerek görülürse ve de ''Gizlilik Kararı (!) olduğu için dosyayı göremeden savunma yapabileceklermiş.
 Engizisyon veya Yassıada mahkemeleri mi burası ? Böyle şey mi olur ?
1-Avukatlar savunmalarını rahatlıkla ve tüm imkanlarla yapabilmeliler.
2-Sözkonusu tüm maçlar etik kurulu üyelerince değil bilirkişi tayin edilecek futboldan anlayan uzmanlardan oluşan bir heyet tarafından ayrıntılı ve incelikle izlenmeli.
3-Maçların hakem,gözlemciler (Hakem ve federasyon)in raporlarını incelemeli.Gerektiğinde bu kişileri çağırıp,görüşleri alınmalı.
4-Dediğim gibi sadece aleyhte deiller (!) değil lehte deliller de değerlendirilmeli.
Mesela ; Ümit Karan suçlanıyor tapelerinden ama ''hem Fener'i hem Trabzon'u yeneceğiz'' diyor.Bu çok önemli bir delil.
Mesela Şekip Mosturoğlu, “Teşvik parası gönderildiğini gazetelerden duydum” diyor, bu ifade basına “Teşvik gönderildiğini duydum” diye sızdırılıyor. Şimdi bu “ayıklamaya” nasıl güveneceğiz?
Bir örnek daha: Emniyet, Sivas’ta bir otomobilin bagajına konulan çantada şike parası olduğunu iddia ediyor. O gün orada bulunan tanıklardan Ertuğrul Özkök ise o çantada protokol biletleri olduğunu gördüğünü yazdı. Federasyon etik kurulu ve hukukçuları hangisini ciddiye alacak? O gün orada bulunan tanıkların ifadelerine de başvuracak mı?

 Etik Kurulu ne yapacak hukuki açıdan bakacak belgelere ve kanaat oluşturacak.

  Bir de atlanılan çok önemli nokta var ; hani suçlanan diğer takımlar ? 7 takım var deniliyordu.
Bank Asya'dan çıkan Mersin İ.Y.Giresunspor,Kartalspor var deniliyor ama bu takımlarla ilgili bir soruşturma yok.Sadece Giresunspor ile ilgili şiddet olayları var.
 Trabzonspor'dan Nevzat Şakar'ın ifadesi ne oldu ? Adı geçen bir sürü oyuncu var,onlar nerede ?
Savcı efendi aniden 2 Ay'lık tatile çıktı.
 Daha soruşturma devam ediyorken (söylenenlere göre diyoruz çünkü 3.4.dalga gelecek,140 kişi daha alınacak deniliyor)  hemen nasıl karar almaya gidiliyor anlamak mümkün değil.


Nihat Özdemir'in Divan'da konu ile ilgili açıklaması ;

“TFF bu süreci kendi düzenlemelerine uygun bir şekilde yürütmek yasal zorunluluğu altındadır. Bu açıdan, değerlendirildiğinde asıl mesele, ne kadar kısa bir sürede karar verileceği değil, verilecek kararın adil bir yargılama neticesi olarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde çıkıp çıkmayacağıdır. Süreç içerisinde kişi ve kurumları gereksiz bir aceleyle yanlış karar almaya yönelten her türlü yorumdan ve değerlendirmeden başta futbol ailesinin fertleri ve basın olmak üzere herkesin kaçınması gerekmektedir. Bu noktada, bazı odaklar tarafından, Futbol Federasyonu'nun engizisyon mahkemeleri gibi çalışmasını ve herhangi bir delil ve belgeye dayanmadan, başarılarla dolu 104 yıllık geçmişe sahip kulübümüz aleyhinde karar almasını temenni etmek, en temel hukuk prensiplerinden biri olan 'savunma hakkının ihlali' olacağı aşikardır.”



 Ve bu konuda çok ilginç ve çarpıcı bir yazı ; 
Fener'e etik çözüm
Kozmik odaya şikeyle ilgili Şok bir belge gelmezse F.Bahçe küme düşmekten kurtuluyor

Şike dosyası Etik gözlem altında, kurul Fener'in 9 maçını izleyecek. Eğer sahada şike izi görülmezse Fener ve diğer takımlar ligde kalacak, kurumlar yanmayacak. AYRICA EN AZ 40 KİŞİYE 3 YIL VE ÖMÜR BOYU HAK MAHRUMİYETİ CEZASI GELİYOR

Önce fikri takip yapalım... Geçen hafta ne yazmıştık... Şimdi ne oldu! Olayları bir hatırlayalım:
A) Süper Kupa ertelenecek. 
B) UEFA toplantısı rutin... Hiçbir değişiklik yapılmayacak, yeni bir gelişme olmayacak.
C) Beşiktaş'ın kupa iadesi 'etik' kalacak, 'kupa verdim' demekle alınmayacak.
D) Lig 15 gün içinde revize edilecek...
Peki Pazartesi-Salı ekseninde neler oldu, daha önemlisi bundan sonra neler olacak? Bunları da edindiğimiz bilgiler ışığında anlatalım, fikirlerle tamamlayalım... Herkese de önlerini görmeleri için ışık tutmaya çalışalım.
Bir kere TFF müthiş bir lobi baskısı altında... Öğrendiğime göre Başkan Mehmet Ali Aydınlar'a öyle presler yapılıyor ki, Emre Belözoğlu'nun şok presi bile solda sıfır kalır. Bu yüzden Aydınlar zorda. Konuşmalarına dikkat ederseniz, hep düşünerek, durarak söze başlıyor. Bu tabii ki ince eleyip sıkı dokuma durumu. Ancak bazılarına göre bu, kararsızlık ifadesi ama bana göre değil.

BU HARİTA TFF'NİN
Hatta Futbol Federasyonu yönetiminin kararlı bir şekilde uygulamak istediği eylem planı belli.
Şike suçlarını bireysel uygulamak, kurumlara dokunmamak...
Bunu UEFA'ya geçtiğimiz pazartesi anlattılar.. 'Biz 30-40 kişiye 1-3 yıl arasında ve çoğuna ömür boyu hak mahrumiyeti cezaları vereceğiz, küme düşürme olmayacak. Şu anki gelişmelere göre planımız bu' dediler. (Bilindiği gibi ilk dalgadan 61, ikinciden 22 kişi sorguya alındı, 31'i tutuklandı, tutuksuz yargılalanlar var. Ve 3. dalga da bekleniyor)
UEFA da 'O zaman Avrupa kupalarına takımlarınızı aynen alırım' dedi... Ve Futbol Federasyonu kararlarını çok da sorgulama durumu olmadı.
Plan böyle de öncelikle Fener ve ismi şike ile geçen kulüpler Beşiktaş, Trabzon, Sivas, Mersin İY., Giresun ve Kartal bu işten nasıl kurtulacak? 
Önceki gün dikkatinizi çekmiştir. F.Bahçe, altı çizilecek bir cümle kurdu: TFF talimatları incelendiğinde görülecektir ki, yetki Etik Kurulu'na aittir.
Bariz yol gösterme durumu gibi algılanabilir. Ama bu Futbol Federasyonu'nun da düşündüğü çözüm zaten...

18 TAKIMLA DEVAM!
Ben söyleyeyim... Fener'i küme düşerecek deliller var... Ancak bu deliller şikenin sahaya yansıdığını ispatlamıyor... İşte TFF de bu yüzden Etik Kurulu'na çok özel bir sorumluluk verecek. Diyecek ki; 'Şu şike var denen 9 maçı incele, var mı yok mu karar ver'...
Evet.. Fener'i kurtaracak yol bu... 9 maçın kasetleri Prof. Dr.Oğuz Atalay başkanlığındaki 5 kişilik kurulda izlenecek.
Kurul 'Şike var' kanaatine varırsa Fener düşecek, 'Sahada şike yok' derse Futbol Federasyonu yönetimi cezaları kişisel verip kurumları koruyacak.
Süper Lig de 18 takımla ve aynen devam edecek.

Hakan Yaşar - Akşam Gazetesi Spor Müdürü


 Şimdi de adi basından sadece Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ı linç edecek,idam edecek tutanaklardan bazı örneklere bakalım ; 



Cemaatin Gazetesi Bugün'ün Telegol ekibi tarafından hazırlanan başlığına bir bakar mısınız ?


Bir de içeriğe bakalım gerçekten de Yıldırım'ı yakan kayıtlar mı ?


BUNLARA HADDİNİ BİLDİRMEM LAZIM

Yıldırım 8 Mart'ta Özgener ile bir görüşme daha gerçekleştiriyor. Burada Yıldırım, "Göksel ile beraber oturduk bütün kulüp başkanlarını aradım. Perşembe günü 2 de şey yapıyoruz onun için telefonlar ediyorduk onun için konuşmadım sana.  Geliyorlar hepsi geliyor" diyor. Özgener de "Tüp kafanın yaptığı açıklamayı görüyor musun" diye soruyor. Ardından Yıldırım, "Kulüplere yazı gönderdik Adnan'ı aradım bulamadım. Gelsin de hepsine bir geçireyim de akılları başına gelsin" şeklinde konuşuyor.

Özgener de bunu onaylayarak "Aynen öyle" diyor. Yıldırım ise devamında "Kulüpler birliği başkanı ayağı sesim çıkmıyor bütün finalleri verdim siz hangi federasyon zamanında şampiyon oldunuz diyeceğim. Bursa çıktı dedi. Fenerbahçe şike yapacak dedi yaptım mı son maç, sen Trabzon başkanısın senden en ufak bir isteğimiz oldu mu" ifadelerini kullanıyor.
Özgener, "Trabzon'un yaptığı da hiç olmadı başkanım bugün ya" demesi üzerine Yıldırım şunları söylüyor: " Salak tamam mı, açıklamayı yapıyor diyor ki Beşiktaş-Trabzon maçını Beşiktaş beraberliğe bağlamışız. Geri zekalı bunlar ya, ama bunlara bir haddini bildirmem lazım." Özgener ise "Bende yarın bir açıklama yapmayı düşünüyorum başkanım" demesi üzerine Yıldırım "Sen yarın değil de öbür gün yap acele etme" diye yönlendiriyor.

Burada ne var ?
Güya Aziz Yıldırım Mahmut Özgener'e talimat veriyor havası verilmeye çalışılıyor.
Diğer kulüp Başkanlarının da Federasyon başkanı ile yaptığı telefon görüşmeleri bunlar.

*************
EMENİKE OYNASA YENERLERDİ

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, 09 Mayıs 2011 tarihinde gece yarısında sonra 00.17'de ünü spor yorumcusu Rıdvan Dilmen'i arıyor. Yıldırım, 8 Mayıs 2001'de oynanan Kardemir Karabükspor Fenerbahçe ile ilgili Dilmen'e maçın Fenerbahçe lehine 1-0 bitmesi nedeniyle "Kurtardık yani bence de maçta" dediği görülüyor. Dilmen'in ise karşılık olarak "Muhteşem oynadık ama yalnız Emenike oynasaydı yenerlerdi bizi valla yenerlerdi" dediği tespit ediliyor.
 

Aynı şekilde Aziz Yıldırım her zaman görüştüğü,arasının iyi olduğu Rıdvan Dilmen ile maç sonrası bir değerlendirme yapmış.Ne var bunda ?

 * Bu arada Rıdvan'a sallayan dangalak,bidon kafalı Fener'liler de artık görsün Başkan ile her zaman aralarının iyi olduğunu,Başkan'ın Onun görüşlerine önem verdiğini.


**************
BAŞKANIM BU PARA NEREDEN?

Bunun üzerine Sümer, "Onun üstüne aslında biz gitsek başkanım biz biraz öne çıkarsak onu" diyor. Yıldırım ise "Ya taktikli olarak biraz şey olmamız lazım sakin olmamız lazım son iki maç artık. İyi değil vaziyet yani şey yapmamak lazım artık yani kavga dövüşü çekecek kaldıracak halimiz yok yani. Karabük 60 milyar prim vermiş, her ..... yediler yani" ifadelerini kullanıyor. Sümer'in "Başkanım nerden geliyor bu para?" sorusuna ise Yıldırım "Trabzonlu işadamları topluyorlar gönderiyorlar kardeşim" yanıtını veriyor. 
  Burada da sanırım İletişim direktörü Mehmet Sümer ile konuşuyor Başkan.Karabük - Trabzon maçındaki teşvik ile ilgili konuşuyorlar.Mehmet Sümer bu teşvik verdiklerini öne çıkarsak diyor,Başkan'da sakin olmak lazım,kavga dövüşü çekecek,kaldıracak halimiz yok diyor.Bunda da ne var ? Ki bu lehte delil olarak bile kullanılması lazım.

**************
KUDDİSİ'DEN SONRA İYİYİZ

Aziz Yıldırım'ın Futbol Federasyonu eski Başkanı Mahmut Özgener ile 5 Nisan 2011 tarihinde yaptığı bir görüşmede tutanaklara yansıdı. Yıldırım, "Kuddüsi'den sonra iyiyiz. Herif geçirdi bize yani ya resmen geçirdi. Çok kötü yaptı kötü" demesi dikkat çekiyor. Özgener' ardından "Siz Levent'e birşey söylemişsiniz ben söyledim Özkan'a yarın yollayacak" diyor. 

ÖZKAN'A TALİMATI VERDİM

Yıldırım bu görüşmeden sonra FB Mali İşler Müdürü Tamer Yelkovan'ı arıyor. Yıldırım, "Federasyon başkanı aradı şimdi dedi ki Levent'le bir haber göndermişsin ben Özkan'a talimatı verdim yarın tamam dedi. Garantide yani tamam" diyor. Yelkovan da "İşlem sağlam yürüyor. Ben yarın sabahtan..." şeklinde konuşuyor.  

Burada federasyondan tesis için galiba belli bir para verilmiş kulübe.Bahsedilen O konu ama iddia ettikleri TFF'den aldığımız bu para ile şike,teşvik yapmışız.Komediye bakarmısınız ?

Daha önce çıktı bu kayıtlarda oradan hatırlıyorum.


*************
BUNLARIN FİKSTÜRÜ KOLAY

Ertesi gün ise Özgener, TFF Yönetim Kurulu üyesi ve Milli Takımlar sorumlusu Mehmet Levent Kızıl'ı arıyor. Bu konuşmada Kızıl, "Akşam Aziz Bey 50 kere teşekkür etti haberin olsun" diyor. Özgener de "Estağfurullah ya, ya onları hiç böyle olmazdı onlar demek ki Levo ya" diyor. Kızıl "Abi ben biliyorum ... seneden beri şampiyon değil şey değil çok ... yani  abi orda  aslında çok zengin adamlar var ama atmıyorlar demek ki yada bu adam istemiyor gururlu adam" diye konuşuyor.  Özgener'in "Ya belki bizimki istemiyor abi. Bu hafta çok önemli hala bence bunların fikstürü daha kolay bu haftayı geçerse" demesi üzerine Kızıl, "7 haftada kimse seri yapamaz abi" diyor.

Normal bir telefon konuşması.Ne var burada ? Demeye getiriyorlar ki bu işler için parayı oradaki zenginler vermiyor,ya da gururlu adam istemiyor ama biz TFF olarak verdik''

Olaya bakın.Fenerbahçe şike veya teşvik için para bulamıyor,federasyon veriyor.


GOL OLMAYACAK AZİZ BEY ÖLDÜRÜRDÜ

TFF Yönetim Kurulu üyesi ve Milli Takımlar sorumlusu Mehmet Levent Kızıl, 16 Nisan'da Ankaragücü'nün eski yöneticisi Mümtaz Karakaya'yı arıyor. Kızıl, "Yandık var ya" diyor. Ardından Karakaya "Böyle bi o.... çocuğu hakem olur mu ya" diye tepki gösteriyor. Kızıl ise "Golü de vermedi. Yandık yandık ve yattık. Telefonu da kapattım 5 kere aramış. Mahmut da kapattı abi inşallah bari yensin de" diyerek endişelerini iletiyor. Aynı gün kendisine arayan Ömer adlı bir kişiye Kızıl, "Hakem Feneri mahvetti Hüseyin Göcek. Vallahi billahi inanamazsın ödüm koptu gol olmayacak diye, Aziz bey öldürürdü bizi" diyor.


Gaziantep maçında Hüseyin Göcek'in katletmesi ile ilgili Aziz Yıldırım'ın kızacağını konuşuyorlar.
Diğer kulüp başkanları da canları yanınca aramıyorlar mı ,bağırmıyorlar mı ?


Bir de aynı gazetede bu başlık var  ;


Aziz Yıldırım'dan şike itirafı
23 Temmuz 2011 Cumartesi, 01:59
İşte Aziz Yıldırım'a sorulan ancak cevap vermediği telefon kayıtları...

"ŞİKENİN BAŞI ÖZGENER!"

Fenerbahçe'nin başkanı, federasyon eski yöneticisi Karakaya'yı arıyor. "Oğuz Sarvan (MHK eski başkanı) istifa edecek! Yoksa basın toplantısı yapacağım" diyor.  Kendisine ceza verileceği bilgisini aldığını belirtip "Eğer savunma isterlere, çok ağır yazacağım. 'Şikenin başı federasyon başkanıdır' diyeceğim" ifadesini kullanıyor

Futboldaki şike ve teşvik primi soruşturması kapsamında yapılan tele-takibin, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile ilgili olan bölümleri bir süre önce kendisine sorulmuştu. BUGÜN, Emniyet Müdürlüğü'ndeki bu sorguda Yıldırım'a yöneltilen ancak kendisinin susma hakkını kullandığı için cevapsız kalan tele-takip unsurlarına ulaştı.
Söz konusu konuşmalarda dikkat çekici olanlardan birisi, Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan ile ilgili. Yıldırım, 17 Nisan'da federasyon eski yöneticisi Levent Kızıl'ı arıyor. "Yarkın sana geleceğim. Oğuz Sarvan istifa edecek! Bak, eğer istifa etmezse bir çarşamba günü basın toplantısı yapacağım. Bırakacak abi!" diyor. Bir gün sonra takımın teknik direktörü Aykut Kocaman ile konuşan Yıldırım, "Federasyona gideceğim. Bu hakemlerle ilgili birşey yapayım tamam mı?" ifadelerini kullanıyor.


19 Nisan'da bu kez federasyon eski idarecilerinden Mümtaz Karakaya ile görüşüyor: "Bak bana ceza-meza ayağı yapıyorlar. Yani bak duman ederim haberleri olsun. Bütün millet sahaya inecek, bana madalya vermeleri lazım. Heykelimi dikmeliler. Ama ceza veriyorlar. Gönderiyorlarsa sahip çıkmıyorlar mallarına! 20. dakikada, 21. dakikada hata yapıyor. Bak söylüyorum, ceza olursa, disiplin kurulundakilerin bir tanesi yeni listede olmaz. Bunu pazarlık haline getiririm." 

Yıldırım Karakaya ile konuşmasına şöyle devam ediyor: "Eğer benden savunma isterlerse, çağır ağır yazacağım. Hakem şike yapmıştır diyeceğim. Şikenin başı da federasyon başkanıdır diye yazarım, haberiniz olsun!"
Yıldırım'ın kastettiği maç Kadıköy'deki Gaziantepspor karşılaşması. Bu maçta son dakikalarda Fenerbahçe öne geçmiş, çıkan olaylarda Yıldırım sahaya inerek taraftarı engellemeye çalışmıştı.

**********
BENİM SEÇTİKLERİM BANA CEZA VERİYOR

Bu ifade de tele-takibe takıldı. Özgener bırakma kararı alırken "Futbolu perde arkasında yönetmeye çalışan ego sahibi kişiler var" demişti

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, 22 Nisan'da bu kez bir başkasıyla konuşuyor. "Tahkim'e gideceğim. 'Benim seçtirdiğim adamlar bana ceza veriyor' diyeceğim. Bir tanesi bir daha olmayacak şeyde, diyeceğim. Pazarlığın birincisi bu olacak" ifadelerini kullanıyor. Hedefinde ise yine Federasyon Başkanı Mahmut Özgener var. Tele-takipe takılan konuşmada Yıldırım şöyle devam ediyor: "Mahmut tarafsızlığını göstermeye çalışıyor. Yıldırım'ın adamı değilim havasında. Federasyon başkanı, hakem komitesi; yahu şike varsa şikeyi onlar yapıyor diyeceğim!"



Olaya bakarmısınız ? Başlık ''Aziz Yıldırım'dan Şike İtirafı''
Nerede ulan adi herifler Aziz Yıldırım'ın şike itirafı ? Canı yanmış,saydırıyor Federasyon başkanı, hakem komitesi; yahu şike varsa şikeyi onlar yapıyor diyeceğim!" diyor.


Bu da Habertürk ....................
Linklerini vermiyorum.Fanatik oradan alıp,yayınlamış onların linki.
İşte o diyaloglar!
http://fanatik.ekolay.net/Default.aspx?aType=Detail&KategoriID=34&ArticleID=23216



Manşete bakar mısınız ? 
''Rakip Soyunma Odasında Yenilme Taktiği Verdi''
Kepazelik bu ya ?
Daha önce işlediğimiz gibi Eskişehirspor tesislerini gezerken,soyunma odasında tahtayı görüyor ve şaka ile 'Böyle oynarsanız yeneriz sizi diyor''.Bu kadar.Ama manşete bakın ?
Ondan sonra ''Ne habersiniz ? Ne Türk'sünüz ? diye bu lavuklara tepki gösterince suçlu FB taraftarı oluyor.


Bu da ilk günlerde çıkan Çalık Grubunun gazetesinde ''Fenerbahçe'nin İnfaz Kararları''
1-Süperlig Şampiyonluğu elinde alınacak.
2-Şampiyonlar liginde oynatılmayacak.
3-Fenerbahçe Sivas ve Eskişehir ile birlikte küme düşecek.
4-Bank Asya ligine - puanla başlayacak.
5-Aziz Yıldırım 6 suçtan 60 yılla yargılacak.




  Gördünüz mü ? Hüküm verilmemiş mi ?
Ondan sonra Fenerbahçe Taraftarı niye Basına tepki gösteriyor diye FB muhabirleri,gazeteciler ağlanıp,sızlanıyorlar.


 Sonuç olarak ; TFF Etik kurulu çok titiz çalışmalı ve karar vermeli.Öyle ayıklanarak gönderilmiş belgeleri yorumlayıp şike var tamam derse büyük vebal altına girerler.
Olumsuz bir karar çıkarsa Tahkim ve CAS süreci olduğunu da hatırlatalım.


Son olarak ,son günlerde Fenerbahçe camiasında ve özellikle taraftarların gözünde bir fenomen haline gelen Avukat Faik Işık ile ilgili bir şey yazalım ;
 Gerçekten ilaç gibi geldi.Halkın anlayacağı dilden hem nalına hem mıhına vuruyor.
Şu günlerde yönetim şok içinde içine kapanmış sadece bildirilerle mücadele ederken,FB TV susmuşken,taraftarı her daim ayakta tutacak birine ihtiyaç vardı.O Faik Işık oldu.
 Çok zeki birisi.Tatildeyim,bulunduğum yerde özellikle açtırdım,dün akşamki programı izledim.
Bu sürecin bizim açımızdan düşmanları Taraf,Habertürk,Baransu gibilerle iletişim kurdu.
Taraf'a ilk röportajı verdi,Baransu ile buluştu ve HT'te canlı yayına çıktı.Orada sen iyi gazetecisin diyerek ve esprili bir dille çok güzel tokatları attı.Baransu kendi dediği gibi şimdiye kadar katıldığı 15 programda peşin hüküm ile söylediği hiç bir şeyi söyleyemedi.Bir taraftan sen iyi gazetecisin (!) diyor ters manyel,diğer taraftan hakim,savcı,polis olma işini yap diyor.
Düşman tarafından yüklendi öncelikle.Ayrıca soruşturma için de şike var mı yok mu dan önce hukuksuzluklardan ve Savcı'dan gidiyor.Bu da doğru.
  
Faik Işık ve Baransu cici çocuk gs ile ilgili bilgi,belge istediler programda.
Biz çalışmamızın linkini koyalım  ; 
TFF Bunları da Araştır-1-Galatasaray Şaibe Dosyası.
http://golsmacservis.blogspot.com/2011/07/tff-bunlar-da-arastr-1-galatasaray.html

 Ve en yeni  taze dosya numarasını da verelim hemen ; 
 Ankara 1 Ağır Ceza Mahkemesi... 
Dosya No: 2009/190 

Dosya numarasını verdiği hiç bir şey yapılmayan 2 yıl önceki maçlarla ilgili G.Saray  eski Sportif Direktör  Adnan Sezgin'in telefon konuşmaları.

 Hemen bu TFF bu dosyayı da işleme alsın.

NOT : 
Tatildeyim ama gündemi takip etmeye çalışıyorum.Net imkanı bulduğumda gün boyunca önceden aldığım bu notları derleyip,ancak bu hale getirebildim.
Daha fazla kişiye paylaştırılırsa iyi olur.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler