2 Ekim 2008 Perşembe

Kiev Maçının düşündürdükleri ve kısa vadede çözüm




İki gündür herkes çok şey yazdı,söyledi.Benim de yazacağım sayfalar dolusu şey var ama
içimden hiç bir şey gelmiyordu yazmak için, gene dayanamadım iki satır karalayayım.

Şanssız sakatlıklar,10 yıldır iktidarda olan futbolu çok iyi bilen (!) Başkan'ın tek adam transfer
politikasının iflası ile zayıflatılan kadro yapısı ,gereksiz tribünleri dizayn politikasındaki anlamsız
ısrarın getirdiği negatif iklimli Saraçoğlu mabedi v.s v.s bir çok neden sayılabilir.
Elbette yeni hoca ve yeni sisteme zaman tanımak gerekiyor.Ancak an itibariyla eldeki kadrodan
da yakışıklı bir siluet çıkarmak ta olanaksız değil ki.
Bir takımın bana göre en önemi bölgesi yani omurgası orta sahasıdır.
Geçen yıl ''Avrupa'nın Prensi'' ünvanı alan ,yarı finalin kapısından dönen takım,sahayı dar ettiği
ilk İnter maçına Deivid,Aurelio,Deniz,Wederson orta sahası ile çıkmıştı.
Şimdi bu dörtlüden bazıları zorunlu olmak üzere çeşitli sebeplerle hiç biri sahada değil.
Hadi ikisi sakat.Aurelio işi de Aziz Yıldırım'ın kişisel kaprisinin acı faturasıdır ama Deniz'e ne
oldu da gençlerle beraber uefa'ya verilen 31 kişilik listede bile yer alamaz.
Sakatlıktan dönmüştü halbuki.Neyse vardır haklı bir gerekçe (!).
Günümüz futbolunda artık orta saha göbeğinde oynayan oyuncular ,oyunun iki yönünü de
oynayabilen oyunculardan kurulu iken,tam 4 tane defansif Ön libero barındırıp,bunlardan
ısrarla Selçuk ve Maldonado'yu her maçta göbeğe koyup,Emre'yi sola,Uğur'u kulübeye atabilme
mantalitesi FB'nin cesur,atak oynama karakterine mi,yoksa korkaklık,1 puanı yeterli gören
''Dede mantalitesi''ne mi uyar ?



















Üstelik 3 gün önce Sivas'ta denenmiş ve hüsranla sonuçlanmış bu oyun anlayışı,hele ki
buraya 1 puan için geldiği çok açık belli olan,Bangoura'yı tek forvet başlatıp,ikinci yarı onun yanına alacağı Shatskikhi yerine alacak kadar sağlamcı Semin'in anlayışını bile göremeyen,her zaman 55,60'larda mutlaka değişiklik yapan,ancak bu maçta nedense 75'te Alex'i zorunlu değiştiren,geçen yıl bu takımın en önemli silahı olan kanatları işletenlerden eldeki tek adam Uğur'u 85'te hatırlama gibi anlaşılması zor icraatlarla taraftar artık şu pankartı giderek zor açar artık.













Neyse uzatmayalım ve kısa keselim.
Şu saatten sonra ne yapılmalı ? Çözüm ne ?
Aslında çözüm çok basit.Aziz Yıldırım Futbol şubesinden elini çekecek,Türkiye'yi ve Dünya'yı
tanıyan,vizyonu olan bir eski futbolcu veya spor adamını - örnek PVH - tam yetkili
''Sportif Direktör'' olarak göreve getirmektir.Ama Aziz Yıldırım'ı zerre kadar tanıyanlar
bunun kutup-yaz ikilemi kadar imkansız bir olay olduğunu bilirler.
''Avrupa'nın Yeni Prensi'' ne yazık ki hasta.Bir şeyler yapmak,tedavi etmek gerekiyor.
Nasıl olacak ? İstikrar kavramını diline dolayanların icraatta istikrar anlayışlarını biliyoruz.
O yüzden Aragones'te gidebilir.Ancak bana göre şu anda bu çözüm değil.
Sakat oyuncuların da yavaş yavaş döndüklerini,Kayseri maçından sonra verilecek 1 haftalık
aranın da ilaç gibi geleceğini - tabii doğru kullanılırsa - düşünecek olursak kısa vadede yapılacak tek iş teknik kadroya BİR TÜRK YARDIMCI ANTRENÖR ilave etmektir.
Yok Aragones istemez,kabul etmez - sanki ana yasa maddesi var sözleşmesinde - ,yok
Önder Özen var,yok Volkan Ballı var söylemleri abesle iştigalden başka bir şey değil.
Aragones Türk Futbolunu 'A'dan Z'ye bilmiyor.Sivasspor hocası Bülent Uygun'u tanımayacak
kadar vahim bir tablo var ortada.

İvedilikle Turhan Sofuoğlu,İsmail Kartal,Cem Pamiroğlu veya keşke Rıdvan Dilmen (Olmayacağını bilerek) den biri teknik kadroya ilave edilmeli. Bu da olmazsa Selçuk Yula Teknik Menajerliğe getirilmeli.
Aragones'e TÜRK YARDIMCI ŞART.
Uzun vadede ise Aragones aranan kan değil bu belli.Başarıya aç,genç bir hoca ile uzun vadeli
anlaşma yapılmalı.
Ve en önemlisi de ,Aziz Yıldırım'ın misyonunu tamamladığını görerek,Mayıs'ta aday olmamasıdır.
Bunun da olmayacağı bugünkü Akşam da Alaattin Metin'in yazısında ortaya
çıkmıştır.
Mayıs'ta Adayım.
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=131401,10,36

Bunları açık açık yazmamın nedeni de, gece stattan ayrılırken, Aziz Yıldırım’ın bana söylediği şu sözler;

“ Kimse heveslenmesin. Meydanı boş bırakmam. Mayıs ayında da başkanlığa aday olacağım. Bırakacağım dedikodularını yapanlar yanılıyorlar”.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler