Fenerbahçemizin 'Kral' lakaplı efsane futbolcularından Aykut Kocaman, kulüp binasında bugün düzenlenen imza töreniyle, Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Şubesi Sportif Direktörlüğü'ne getirildi. İmza töreninde konuşan Başkanımız Aziz Yıldırım, sportif direktörlük sisteminin Türkiye'de ilk kez denendiğini belirtip herkesin Aykut Kocaman'a yardımcı olmasını isterken, Aykut Kocaman da şimdiye kadar üstlendiği görevlerden farklı bir kulvarda koşmaya başlayacağını ifade etti.
İmzaların atılmasından sonra ilk olarak konuşan Başkanımız Aziz Yıldırım, "Sayın Aykut Kocaman'ı, Fenerbahçe Spor Kulübü Futbol Şubesi'nin sportif direktörü olarak atamış bulunduk. Kendisiyle 3 yıllık mukavele yaptık. Hayırlı olmasını diliyorum. Allah utandırmasın. Sportif direktörlük geniş bir kapsam. Aykut'la beraber düşüncelerimizi ve koymuş olduğumuz hedefleri, önümüzdeki 3 yıl içinde inşallah yerine getireceğiz. Ondan sonraki yıllarda da bu sportif direktörlüğün esas amacı olan tüm bu şubeyi idare etme pozisyonuna inşallah Aykut Kocaman bu kulüpte gelecektir. Burada medyaya ve tüm Fenerbahçe camiasına görev düşmektedir. Hemen yarından olayı yetki karmaşasına sürükleyip, onu yapar bunu yapamaz konusuna getirmemek lazımdır. Aykut Kocaman, bu camianın çocuğudur. Bu camia içerisinde büyümüştür, bu camia içerisinde isim olmuştur ve bu isminin karşılığında da Fenerbahçe'ye hizmet etmiştir. Her şeye biraz hoşgörüyle yaklaşalım. Yanlış da, doğru da olacaktır. Ama sonunda hedef; 3 yıllık dönemin ardından bu sportif direktörlüğü yapması gereken ki; Avrupai anlamda söylüyorum bunları, yapması gereken konuları, Aykut Kocaman bu kulüpte yapacaktır. Onun için tekrar tekrar herkesin yardımcı olması lazımdır. Yeni bir sistemdir. Türkiye'de belki de ilk defa biz uygulayacağız bunu. Ama bu konuda da yardımcı olmamız şart. Yoksa harcamak çok kolay. Yarın onunla kavga, bununla kavga, bunu yapmadı etmedi diyerek olayların dışına çıkartırsak yanlış yapmış oluruz. Biz sonuna kadar destekleyeceğiz. Ben ve yönetim kurulundaki arkadaşlarım bu kararı alırken, samimi ve ciddi bir biçimde aldık. Yeni dönemde Aykut'un hem takımımıza hem de kulübümüze büyük katkıları olacağına düşündüğümüz için bu karırı aldık. Kendisine hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah 3 yılın sonunda, buraya uzun yıllar hizmet edecek şekilde yeni bir mukavele yapar tekrar. Aykut'a da camiaya da hayırlı olsun" dedi.
Konu ile ilgili Uğur Meleke'nin Milliyet'teki değerlendirmesi.
Aykut Kocaman- F.Bahçe hadisesi
Genel menajer, sportif direktör ya da futbol direktörü... Son dönemde Avrupalı futbol kulüplerince çokça tartışılan bu pozisyon, F.Bahçe-A.Kocaman ilişkisi ile tekrar hayatımıza girdi. Peki nedir bu “sportif direktör”? Avrupa’da her kulüpte var mıdır? Türkiye koşullarında sportif direktörlük yapmak mümkün müdür? Mesela A.Kocaman’a F.Bahçe’de ya da H.Şükür’e G.Saray’da rahat çalışma koşulları sağlanır mı?
Sportif direktör ne yapar?
Ansiklopedik bir karşılığı olmamakla birlikte, futbol kulüplerinde sportif direktörlüğün tanımı aşağı yukarı şu: “Sportif direktör, genelde eski teknik direktör ya da eski futbolculardan seçilir; çoğunlukla kulübün birikimlerinden faydalanmak istediği önemli spor adamlarıdır bunlar. Teknik direktörü asist eder, (meslekleri gereği doğal olarak futboldan anlamayan) yönetim kuruluyla köprü vazifesi görür. Teknik direktör bütün mesaisini idmanlara, takım seçmeye, taktik çalışmalara ayırdığı için; onun (tabiatıyla) yetişemeyeceği birtakım işler de sportif direktörün kapsamındadır: Oyuncu izleme ekipleriyle ilişkiler kurar, bütçe ve altyapıya (veya akademiye) kafa yorar. Genelde teknik direktör seçiminde de bulunur, hatta bulunmalıdır da... Zira eğer sportif direktörün, teknik direktör seçen masada olduğu bilinirse, yeni gelen hoca da tam bir güven hisseder; sportif direktörle çatışma içine girmez”
Hoeness (B.Münih), Mijatovic (R.Madrid), Beguiristain (Barcelona), Gandini (Milan), Dean (Arsenal) bu pozisyonda bulunan/bulunmuş meşhur adamlar... Kimi sportif direktörler yıllarca bu görevi başarıyla sürdürüp, (Hoeness gibi) 8-10 hocayla çalışmayı başarırken; bazıları işlerindeki uzmanlıklarını kanıtlayıp transfer bile yaptılar (Chelsea’deki Kenyon ve Fiorentina’daki Corvino gibi)... Kimileriyse maalesef kulübün sırtına yük olmaktan öteye gidemedi. Newcastle’da Ocak 2008’de göreve başlayan Dennis Wise, önce Keegan’la anlaşamadı, sonra da Shearer’ın gelişiyle ayrıldı. Takım da sezon sonunda küme düşmekten kurtulamadı.
Sportif direktör gerekli midir?
Bir futbol kulübünde sportif direktörün gerekliliğini bilmek için sanırım atom mühendisi olmak gerekmiyor! İdman organize eden, taktik çalışan, bir sonraki maça hazırlık yapan, oyuncularıyla bire bir layıkıyla ilgilenen herhangi bir teknik direktörün normal şartlarda kalan işlere vakit ayırması mümkün değildir zaten... Uzmanlığı kendi oyuncuları olan bir teknik direktör, dünyanın kalan bütün futbolcularını nasıl takip edebilecek? Sözleşmelerle, bütçeyle nasıl ilgilenecek? Oyuncu temsilcileriyle, menajerlerle nasıl görüşecek? Teknik direktörün bir sonraki maçı veya bir sonraki ayı düşündüğü sırada; sportif direktör bir sonraki yılın planlarını yapan adamdır kısaca...
Türkiye’ye uygun mudur?
Uzatmadan söyleyeyim, cevabım “evet”... Hem de bu ülkenin sportif direktöre ihtiyacı, İngiltere’den filan birkaç kat fazla. Birincisi, ligdeki 18 takım içinde geçen sezonki teknik direktörüyle yola devam eden takım sayısı yalnızca 4, iki sezon tamamlamış hoca sayısı sadece 3 iken, kulüplerin teknik devamlılığı/anlayış istikrarını sağlayacak yegâne pozisyon “sportif direktör”dür... İkincisi de, bu kadar teknik direktör hareketini yavaşlatabilecek tek adam da “sportif direktör”dür aslında... Çünkü (işin doğası gereği) futbol tecrübeleri olmayan kulüp yöneticilerinin teknik direktörün başarısını ölçmede kullandıkları metot yanlış olabilir (Ki bir ligde bir sezonda 36 teknik direktör çalışıyorsa, bu metodun doğru olduğuna kimse beni ikna edemez). Futbolun içinden gelen bir sportif direktör, teknik adamın başarısını doğru ölçme konusunda da yönetim kurulunun ufkunu genişletebilir. Belki de yönetim kurulunun 9’uncu haftada göndereceği bir hocaya sportif direktörün kazandıracağı bir 8 hafta, daha fazla “4 yıllık G.Saray-F.Terim” evliliği yaşatabilir Türk futboluna...
Türkiye’deki yönetim kurulu kalitelerini ve koşullarını biliyoruz. Belki de birkaç önemli spor adamımız, bu yönetim biçimleriyle baş edemeyecek, kırılacak/dökülecek, sportif direktörlükte uzun kalamayacak... Lakin biraz sabrederlerse, bir miktar savaşırlarsa, kendilerinden sonrakilerin önünü çok ama çok açacaklar... Aykut Kocaman’a, Hakan Şükür’e ve onlardan sonra geleceklere, istikrarlı sportif direktörlere Türk futbolunun çok ihtiyacı var... Biraz sabır... Lütfen...
***********************
Öncelikle yuvana Hoşgeldin Kral diyorum.
Hayırlı Olsun.
Fenerbahçe değerlerinin kulüpte görev almasından ayrıca mutluyum.
Geçen sezon dilimde tüy bitti,klavyenin tuşları bozuldu fosil Dede'yi gönderemiyorsunuz
bari hiç olmazsa yanına her hafta FB TV'de yorum yapan Turhan Sofuoğlu,İlker Yağcıoğlu
veya Şenol Çorlu,İsmail Kartal v.s eski bir futbolcumuzu verin Türkiye gerçeklerinden
bihaber Dede yaktı yıktı dedik.
Yapmadıkları gibi - Hoca istemiyor bahanesini kabul etmiyorum - Önder Özen hocayı
Mahmut Uslu'nun hışmı ile kaybettik üstelik.
Yeni dönemde hiç beklemediğim ve inanamadığım olumlu gelişmeler oluyor.
Daum doğru tercih.Aykut'un Sportif Direktörlüğü doğru düşünce.
İlker Yağcıoğlu ve Kaleci Antrenörü olarak Murat Öztürk hocaların Daum'un yardımcısı
olarak isimlerinin geçmesi,yapılan doğru transferler - madem yapacaktınız neden 2
tane devre arasında yapmadınız O da ayrı hikaye (gene hoca istemedi derler) -
Aykut Kocaman'ın kuracağı ekipte adları geçen isimler - Selçuk Yula gibi - gibi.
Keşke Rıdvan Dilmen'e de bir görev verilse.
RM'de Sportif Direktör Jorge Valdano,Zinedine Zidane Başkan Florentino Perez'in
yardımcısı,danışmanı.Rıdvan da Zidane gibi göreve getirelebilirdi ki gayri resmi
zaten bu böyle,resmi görev daha iyi olurdu.
Aziz Yıldırım nihayet 12.senesinde bazı gerçekleri anlayabilmiş.
Şimdi Aykut Kocaman'a dönersek ;
13 yıl sonra yuvasına döndü. 1988-1996 yılları arasında başarılı bir futbol geçmişi
var Fenerbahçe'de.Rıdvan ile beraber en sevdiğim isimdi.
Attığı spektaküler,seri hareketlerle attığı gollerden dolayı ''Tak Tak Aykut'' ve
nereden koydum bilmiyorum belki de basında geçti ''Pinokyo'' lakabları
koyduğumu hatırlıyorum.
1996 yılındaki o meşhur Şampiyonluktan sonra söylediği şu sözlerden
Bütün sezon uğraşıyorsunuz, bütün emekleriniz tek maçla heba oluyor, kendi galibiyetimize seviniyorum ama Trabzonlu arkadaşlarım için de üzülüyorum.
dolayı Ali Şen tarafından Oğuz ve Emre Aşık ile beraber 5 m.dolara Cem Uzan'ın
İstanbulspor'una satılarak gönderilmişti.
O zaman o sözlere ben de çok kızmıştım hala da aynı fikirdeyim.Gereksiz bir işgüzarlıktı.
Kişiliği ,karakteri bunu gerektiriyordu ,kendi açısından doğruydu belki ama dediğim gibi
çok gereksizdi.Tüm Trabzon 7'den 70'e şehri sana düşman öyle ki 70 yaşındaki
nineler bile balkondan Fenerbahçelilerin kafasına saksı atıyor,bir hafta boyunca
şehrin sokaklarında Fenerbahçe bayrağı sarılı tabutlar dolaştırılmış,inanılmaz
bir kin ve düşmanlık var sana karşı,bu atmosferde çıkıp cehennemden Şampiyonluk
çıkarıyorsun,bunun sevincini yaşayacağına kalkıp bu lafı ediyorsun.
Çok kızmıştım hala kızıyorum.Ali Şen de zaten bazı birikimlerin sonucunu bu laf ile
çıkardı.Maç öncesi Oğuz Şampiyon olacaklarına inanmadıkları için prim alacakları
kalır diye gelip para istemiş ,bu Ali Şen'i çileden çıkarmıştı.Başka şeyler de vardı.
Bu gönderilme kararı ne yazık ki gs'nin 4 yıl üst üste Şampiyon ,akabinde Uefa
Kupasını almalarının yolunu açmıştır.
Ali Şen kızmakta haklı da olsa gönderilme kararı yanlıştı ve gs canavarını kendi
elleri ile yaratmıştır .
Futbolculuğunda çok sevdiğim Aykut'a ilk gönül koymam bu konuşması ile olmuştu.
Sonrasında Teknik Adamlığı seçti ve 2.büyük hayal kırıklığını Konya maçından sonraki
sözleri ve istifa ederek - kabul edilmedi galiba- ile yarattı ben de.
Ne yazık ki O çıkışı FB düşmanlarına büyük koz oldu ve Şampiyonluğun
çalınmasına kadar gitti.
Aykut Kocaman'a karşı sevgim ne yazık ki yok şu anda.Çünkü bitirdi.
FB'ye bilerek veya bilmeyerek zarar verdi her 2 konuşması ile.
Belki de O 1996'da o sözleri söylemeseydi gönderilmeyeceklerdi ve bizim çıkışımız
devam edecekti,lanet gs dönemi olmayacaktı.
2.konuşma zararını da 1 Şampiyonluk kaybederek aldık.
Şimdi borcunu ödeme zamanı.
Elbette destek vereceğim ama sevgi başka bir şey.
Daum ile ve Başkan ile nasıl çalışacağı soru işareti.
Umarım yetki ve sınırlar iyi çizilmiştir.Daum ,sadece Aziz Yıldırım'ı muhatap alan
yönetim kurulunu bile tanımayan bir hocaydı.
Umarım ortak bir sinerji yaratırlar.
Yalnız hemen daha baştan bir,iki görüntü benim kafamda soru işareti bıraktı.
Başkan O gece Mehmet Topuz'u almaya neden Aykut Kocaman'ı değil de
Cemil Turan'ı götürdü.Eyvallah Cemil Turan ile arası çok iyidir ama resmi olarak
imzayı daha bugün atmış olsa da gayri resmi olarak zaten Aykut başlamıştı,
Aykut'u götürmeliydi.
Düzce tesislerine Başkan ve yönetim ile birlikte gitmişti,basketbol maçında vardı.
Başkan umarım dilinden düşürmediği kurumsal yapıda bu hiyerarşiyi artık
dikkate alır.
İkinci istifham,Aykut ,Mehmet Topuz'un Stad'daki imza töreninde neden yoktu ?
1 gün önceki Odadaki imza töreninde vardı ama esas herkesin olduğu - Mahmut
Uslu bile akşam basket maçında yoktu ama stat'da vardı - Stad'da neden yoktu ?
Umarım bir aksilik yoktur,ya özel ya görevi ile ilgili başka bir yerde olması
gerektiğinden bulunamamıştır.
Daha göreve başlamadan QTM gibi böyle şeyler yazmak istemezdim ama kafama
takıldı ne yapayım .
Onun için dedim kafasına göre davranan Aziz Yıldırım ile ve Daum ile çalışmaları zor diye.
Umarım başarırlar ve böyle bir Statü kulübe kalıcı olarak yerleşir.
Tekrar Hayırlı Olsun diyorum başarılar diliyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.