10 Temmuz 2009 Cuma

Fenerbahçe'nin Yeni Transferleri İncelemesi

Hürriyet Gazetesi Korkut Göze Yeni Transferleri inceliyor.
Mehmet Topuz ,Fabio Bilica ve Özer Hurmacı incelemeleri de ilgi çekici.

MEHMET TOPUZ



Vahşi ve Utangaç

Sahada kazanmak için her yolu dener. Boğuşur ve savaşır. Hırsını sahanın her noktasına taşır. Özel yaşamında suratına bakınca kızarır. Kameralar onun için bir azap. Genelde söyleşilerden de kaçar.

EN çarpıcı özelliği farkedilir fiziğidir. Kafasına döktüğü avuç dolusu jöle ve ensesinde topladığı uzun parlak saçları ile yarattığı tip onu başkalarından hemen ayırır.

İlk bakışta uçarı ve bitirim bir görüntünün yaratıcısıdır. Birkaç kelime konuşunca, para ve şöhretle süslü bu görüntünün arkasında bambaşka bir karekterin belirtileri hemen sırıtır. Uysal, saygılı ve utangaç...

Doğan Haber Ajansı Kayseri muhabiri sevgili Oktay Ensari’nin anlatımına göre, tam bir Anadolu adamı! /_np/8794/8318794.jpg

Kayseri’deki yılları dar bir çevrenin mütevazı sınırları içinde geçti. Alpaslan mahallesindeki, Divan Pastanesi boş saatlerindeki değişmeyen mekanıydı.

Bir-iki bardak çay, kuru bir pasta ile çevresinde hayranları ve yanından hiç ayrılmayan eniştesi... Gün böyle geçerdi. Suratına bakan herkese selam verir. Oturuyorsa, tanıyıp da yanına yaklaşanı ayakta karşılar.

Öyle kasılma filan gibi şeyler yok.

Ancak, iş konuşmaya gelince hemen kabuğuna çekilir, gerçek kimliğine bürünür. Asosyal yönü burada hemen belirir.

O an kaçmak, dünyasına sığınmak ister. Kameralardan da sıkılır. Maç sonrası röportajları var ya, Mehmet için cehennem azabıdır. Bu huyu hiç değişmedi.

Fenerbahçe’ye böyle bir Anadolu adamı geldi. İstanbul’da değişir mi, bilemiyorum!

Unutmadan söyleyeyim, Topuz henüz 26 yaşında ve bekar.

***

YALAN haberden fazlası ile etkilenir. Her sezon sonu derleme haberlerle onu 3 Büyükler’den birine gönderenlere illet olur. Hele, “Topuz imzayı attı” şeklindeki haberler dünyasını alt üst eder. Bunu yazanlarla selamı sabahı keser.

Duygularının coştu var. Buraya Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların fotoğrafları asılır. Bir gün orada resmimi görünce şaşırdım. İyice yaklaştım. Bu, ben miyim diye uzun süre baktım. O günü ve mutluluğumu hiç unutamam.

Bu sakin ve uysal adamı çıldırtan bir olayın arkasındaki sır perdesi hala kalkmamıştır. Bir özel turnuvada oynanan Çaykur Rizespor-Kayserispor maçında ufak bir itişme olur. Ve ortalık birbirine girer. Gerisini Topuz’un ağzından dinleyelim...

İki oyuncu itişmeye başladı. Ben kenardaydım, bunu görünce oraya ayırmaya koştum. İş tatlıya bağlandı. Bu sırada Emre Toraman gelip bana vurdu. Ne olduğunu anlayamadım. Ancak, fena bozuldum. Hiç unutmadım bunu. Hala, neden vurduğunu merak ederim.

Görenler anlattı, bu yumruğa fena bozulmuş Mehmet Topuz. 4 kişi zor zaptetmiş. Bu sakin adamı kenara alana kadar akla karayı seçmişler... Bir de yanlış anlaşılan ufak bir tartışmaya açıklık getirdi Topuz...

Fatih Ceylan, Kayseri’de oynarken Gaziantepspor maçının son dakikalarında aramızda ufak bir tartışma geçti. Ve yanlış yorumlandı. Fatih’e bir pas verdim. O da bana kaleye vurmam gerektiğini söyledi. Biraz da kızdı. Bazı kişiler bunu büyüttü. Oysa, her ikimiz de o anda takımımızın çıkarını düşünüyorduk. Bunun tartışmasını yaptık. Bu diyalog kavga gibi algılandı. Ve benim şımarıklığıma verildi.

Çok üzüldüm.

İşte, meslek yaşamında Topuz’u bir çıldırtan bir de üzen iki olay. Başka bir vukuatı yok.

***

GEÇEN sezon toplam 28 maç oynadı. 23 kez pozisyona girdi, 9 gol attı. 3 asisti var. 98 şut attı, 35’i kaleyi buldu.

Şut, Mehmet Topuz’un en önemli silahı. Kaleyi gördüğü an hiç çekinmeden vuruyor. Yer ve mesafe ayırt etmeden...

Her idman sonrası yaklaşık 25-30 dakika şut idmanı yapar Topuz. Duran ve hareketli toplarla tek başına çalışır. Bu arada frikik denemeleri de idmanın ayrı bir bölümüdür.

Kayserispor’da hemen hemen her bölgede oynamıştır. Espri ile karışık der ki...

Sadece kalecilik yapmadım. Ona da fırsat olmadı!

Bir kez de stoper oynamıştır. Yine kendi söylemi ile bayağı başarı da sağlamıştır. Zaten Kayserispor’da oynadığı ilk mevki de sağbektir.

Bir farklılığı da hocasının verdiği her görevi yürekten kabullenmesidir. Önce oynar, sonra tartışır.

Yani, kötü oynadıysa, gider hocasına söyler...

Ben bu bölgenin adamı değilim!

***

Geçen sezonu 4 sarı kart ile tamamladı. Hiç kızarmadı... 46 top çaldı, 23 kez pozisyona girdi ve 9 gol attı. 3 de asisti var.

Topuz’u izlerken, ondaki farklı özellikleri net çizgilerle görmek mümkün...

Uzun fuleli deparları, savaşçı kimliği, taş gibi şutları, frikik atışlarındaki becerisi, sahanın her bölgesini aynı başarı ile kullanması ve hiç düşmeyen temposu...

Topuz’u farklı kılan bu özellikler 3 Büyükler’in her sezon iştahını kabarttı ve onu transfer borsasının gözdesi yaptı.

Her sezon lig biterken sevgili Oktay Ensari’ye şaka ile karışık hep sorarım.

Bu sezon Topuz’u kime pazarlayacaksınız?

Yine sezon sonrası aynı soruyu yönelttim Ensari’ye... Kısa ve kesin bir yanıt verdi.

Topuz, bu kez yuvadan uçuyor. Ama kime verecekler yemin billah ben de bilmiyorum.

Güldüm ve ben de kısa kestim...

Kayserili işini bilir. Kim fazla verirse ona gönderirsiniz!

**********************

FABİO BİLİCA



Popescu'dan Sonra En İyisi



Fenerbahçe’nin stoperi hayatında bir kez kaleye geçti. Venezia forması giyerken, meşhur Shevchenko’nun penaltısını kurtardı. Ve bir iddia: Bilica, kaliteli ve çok iyi bir futbolcu olmasına karşın uzun süre ondan yararlanamazsınız. Çünkü, istikrarlı değil.

YEDİ çocuklu bir aile babası. Üç kez evlendi. Sivasspor’da oynadığı tek sezonu üçüncü eşinden dünyaya gelen çocuğu ile geçirdi.

Sivas halkı ile sıkı bir dostluk kurdu Bilica. F.Bahçe’ye transferini öğrendikten sonra söylediği duygu dolu sözler, bu sevginin samimi bir itirafıydı... /_np/9592/8339592.jpg

Kulübüm istemeseydi, buralardan gitmezdim. Yine de Sivasspor’un bu transferden para kazanması beni mutlu etti!

Bilica boş zamanlarını Sivas sokaklarını arşınlamakla geçirdi. En ücra köşelerine daldı, her caddeyi dolaştı. Bazen bir kafede veya bir restorantta mola verdi Sivas turlarına... Günleri hep böyle geçti.

Evde müzik dinlemeye bayılır. Üstelik bütün mahalleye de dinletir. Setin sesini sonuna kadar açar ve başlar dan setmeye. Hele, kasette bir Latin müziği çalıyorsa...

Bıkmadan-usanmadan aksiyon filmleri izler Bilica. Ve beğendiğini de birkaç kez seyreder. Değişmeyen bir hobisi vardır. Hep İtalyan marka giyinir. Yedek kaleci Akın Vardar, Sivasspor’daki can dostuydu. İbrahim Dağaşan ve Sergio ile iyi bir diyalog kurmuştu.

Zaman zaman F.Bahçeli Alex ve ünlü Ronaldinho ile telefon görüşmeleri yapardı. Sivas’ta geçirdiği tek sezonda bu eski dostlarla ilişkiyi hiç kesmedi. Nereden kaynaklanıyordu bu dostluk?

Bilica, 1998-2000 yılları arasında 16 kez Brezilya U-20 Milli Takım formasını giydi. 2000 Sydney Olimpiyat Oyunları’nda da Ronaldinho, Alex ve Lucio gibi ünlülerle Brezilya Olimpiyat Takımı’nda yer aldı. Sonra her biri ayrı ülkeye gitti. Ancak, dostluklar süregeldi...

BİLİCA, tam 6 yıl İtalya’da oynadı.

Her futbolcunun başaracağı bir iş değil.

Forma giydiği İtalyan takımları sırası ile...

Venezia, Brescia, Palermo ve Ancona.

Ayrıca Avrupa’da, Almanya’nın FC Köln, Fransa’nın FC Istres ve Romanya’nın Cluj takımlarında da yer aldı.

Sivasspor’da geçen sezon müthiş bir grafik çizdi Bilica!

34 maçın tümünde oynadı. Rakipten 92 top çaldı, 15’ini kaptırdı. Attığı isabetli pas sayısı 855. 30 faul yaptı, 78 kez faule maruz kaldı.

Gördüğü sarı kart 6. Tek kırmızı kartı var!

Tam adı: Fabio Alves da Silva Bilica.

Yaşı: 30. Boyu: 1.87. Doğum yeri: Campina Grande (Brezilya)

BILICA’nın meslek yaşamı anılarla dolu.

Ünlü Shevchenko’nun attığı penaltıyı kurtarması anılarının baş köşesini süslüyor.

Venezia’da oynarken, kaleye geçmek zorunda kalır Bilica.

Teknik direktörün bir işareti ile kaleye yönelir. Gerisini Bilica’dan dinleyelim...

Önce irkildim. Ancak, kazağı üzerime geçirdiğim an tüm korkularım bitti. Ve özgüven kazandım.

Bu arada bir başka şanssızlık gelip Bilica’yı yakalar. Milan bir penaltı atışı kazanır. Atışı kullanacak isim de ünlü Shevchenko...

Yine Bilica’ya dönelim ve hikayenin gerisine kulak verelim...

Dikkatle Ukraynalı futbolcuyu izlemeye başladım.

Topa doğru koşarken atacağı köşeyi kestirdim. Ve o yöne doğru uzandım.

Topun elime değdiği an penaltıyı kurtardığımı anladım. Büyük bir mutluluk duydum.

SİVASSPOR’da hep yıldız futbolcu muamelesi gördü. Her futbolcu onu farklı bir yere koydu. Ve yine hiçbiri Bilica’nın değerini inkar etmek gibi bir komplekse girmedi.

Bir röportajda Eskişehirspor’un stoperi El Saka’ya sorarlar...

Türkiye’ye gelen en iyi yabancı stoper kim?

El Saka hiç düşünmeden yanıtlar...

Popescu ve Bilica!

Bunu Bilica’ya anlatırlar. Brezilyalı kısa bir yanıt verir...

Popescu gibi bir futbolcu ile adımın anılması bana gurur verdi!

Yeri geldi hemen söyleyeyim... Ülkemize gelen en mütevazı yabancılardan biri Bilica. Tartışmaya girmeyi hiç sevmez. En önemli özelliğini de şu sözlerle vurgular...

Bir stoper için yeterli tekniğe sahibim. Bu da bana oyunu iyi okumak ve iyi oyun kurmak gibi bir özelliği getirdi. Ayrıca, attığım isabetli pas sayısı bir stoper için bir hayli fazla.

VE bir iddia: BILICA’nın Romanya’dan Sivasspor’a transferi bir hikaye gibi... Rumen teknik direktör Multescu’nun yardımcılığını yapan Yüksel Yeşilova, Bilica’yı Sivasspor’a önerir.

Ancak, bazı şeyleri de söyleme gereğini hisseder. Önce iyi ve kaliteli bir futbolcu olduğunu vurgular. Ardından da çok istikrarlı değildir diye bir not düşer. Ve şöyle tamamlar...

Uzun yıllar yararlanamazsınız. Romanya’dan ayrılışın nedeni de bu!

Oysa Bilica, Sivasspor’da nefis bir portre çizdi. Ligde her maçta görev yaptı. Eski teknik direktörü Bülent Uygun’un da belirttiği gibi yüzde yüz randıman sağladı, arkadaşlarına hep pozitif enerji saçtı.

Ve transferin gözdeleri listesine girdi!

Sivasspor Başkanı sayın Mecnun Odyakmaz’ın, Bilica’nın transferi ile ilgili sözleri adeta beklenmedik bir ayrılığın ezikliğini taşıyor...

300 bin Euro’ya aldığınız bir futbolcu değerini 3-4 milyon Euro’ya yükseltirse, istemeseniz de satmak zorunda kalıyorsunuz!

Doğru söylüyor sevgili başkan... Çark kolay dönmüyor. Bu alemde yaşamak için bazen sevdiklerinizi de gözden çıkartıyorsunuz.

******************

ÖZER HURMACI



Küsmezse Şahane Oynar


Direkt kaleyi hedefler. Kafası hep havadadır. Ve oyunu kelimesi kelimesine okur. Çocukken Zidane hayranıydı. Şimdi, Kaka’yı beğeniyor.

ÖNCE özelliklerinden bir demet sunuyorum Özer’in... Bire birde adamın adeta midesinden geçer. Her iki ayağını da aynı beceri ile kullanır. Beli ve bileği çok esnektir. Çalım atarken bu iki özelliğinden yararlanır. Ve rakibin kafasını karıştırır.
Direkt kaleye oynamayı sever. Oyunda değişik bölgelere koşar. Ve beklenmedik bir yerden çıkıp pozisyon yaratır. Kafa hep havadadır ve oyunu kelimesi kelimesine okur.
Özer‘in diğer yüzünde duygusal alışkanlıkların net çizgileri görülür. İdmanlarda takımın ağabeylerinden biri bağırırsa... İkili mücadelede biri tavır koyar ve işi tartışmaya kadar götürürse hemen alınır.
Böyle ortamlarda keyfi kaçar. Tepki şekli, o andaki duygu alemine bağlıdır. Ya alınarak çeker gider. Ya da işi uzatır.
Başına dertler açacak, hatta belaya sokacak kötü bir huyunu daha söyleyeceğim. Maça kendini öyle kaptırır ki... Ters bir karar veya harekette hakeme agresif bir tavır takınır. Bu huyu hiç değişmedi.
Özer, 1986 doğumlu. 20 Kasım’da 23’üne basacak. 1.74 boyunda, Almanya doğumlu. Yani, gurbetçilerimizden biri.
Dayısı Başbakan lakaplı Trabzonspor’un eski futbolcularından Lemi Çelik... Eniştesi, Trabzonspor ve G.Birliği’nde bir zamanlar teknik direktörlük yapan Sadi Tekelioğlu.
Çocukluğu Trabzonspor maçlarını izleyerek geçti. Hangi takımı tuttuğunu soranlara herkesi güldüren bir yanıt verirmiş...
Lemi’yi tutuyorum!
* * *
ŞİMDİ hemen gerilere dönüyorum. Ve Özer’in bilinmeyen yönlerini onu en yakından tanıyan Hürriyet Ankara spor muhabiri sevgili Özgür Şahiner’in notları ile sunuyorum.
Futbol, Özer için adeta bir oyundu. Bacak arası yapmak, topuk atmak gibi... İşin gerçeğini geç anladı. Almanya’da yetiştiği takım Kasseyl’de oynarken hocası Wolfgaug Zieuaeck, Özer’e öyle bir makas atar ki...
6 ay takımın yüzünü göremez!
Bu eylem Özer’i tüm kötü alışkanlıklarından kurtarır. Ona yeni bir kimlik getirir. Artık takımın 10 numarası ve kaptanıdır...
Bir ara Türkiye’ye gelmeyi kafasına koyar. Ankaraspor’daki ilk idmanında eli ayağı birbirine dolaşır. Karşısında Yusuf Şimşek, Ümit Karan gibi ünlüleri görünce bir korku tüm benliğini sarar.
O da ne? Biraz ileride Vederson, Tita, Jaba pas idmanı yapıyor.
Morali iyice bozulur. Yine de yetenekleri ile farklı kimliğinden örnekler sunar idmanda. Ama bir sürpriz Özer’in tüm umutlarını alıp götürür... Kısa bir dönem Keçiörenspor’a kiralanır. Kimselere söyleyemez bu işi. Hele Almanya’daki arkadaşlarına lafını bile etmez...
Duyarlar diye ödü kopar!
Onun Ankaraspor’daki çıkışı ve şöhreti Aykut Kocaman ile başlar. Ve Aykut Hocası ile ilgili küçük bir anısı var Özer’in...
Trabzonspor’un F.Bahçe’ye yenildiği ve şampiyonluğu kaçırdığı bir maç var ya... O maçta Aykut Hoca’nın golünden sonra hüngür hüngür ağladım.
Yıllar sonra Aykut Hoca Ankaraspor’un başına gelince, hemen ağabeyime haber verdim. 10 yıl önce beni ağlatan adam, şimdi benim hocam oldu. O zaman ağlattı, şimdi güldürsün deyince, ağabeyim de çok duygulandı.
Bu ikili Ankaraspor’dan sonra şimdi de F.Bahçe’de buluştu.
* * *
HOBİLERİNDEN bir kaçı... Hızlı araba kullanmaktan nefret eder. Böyle kullananlara da gördüğü yerde kızar. Ters ters bakar. Özellikle Almanya’daki eski arkadaşları ile telefon görüşmesi yapmaktan keyif alır.
İçki, sigara gibi alışkanlıkları yoktur. İki gün ayağı topa değmesin huzursuzluk başlar. Tavlada çok iddialıdır. Herkese meydan okur. Fırsat yakalarsa, bowling oynar.
Az daha unutuyordum... Liseyi Almanya’da bitirdi. Almanca, Fransızca ve İngilizce konuşur.
Onun için favori ligler İngiltere ve İspanya’dır. Pek söylemez ama bu iki lig hep aklında ve gönlündedir.
Hayatında en çok duyduğu iki kelime vardır Özer’in. Her antrenöründen işittiği iki kelime...
Çok yeteneklisin!
Çocukken Zidane hayranıydı.
Şimdi Kaka’yı beğeniyor.
İki yıl önce Özer G.Saray’ın da gündemine geldi. Feldkamp kesinlikle alınmasını önerdi. Para konusunda anlaşamadılar. İş yattı.
O artık Fenerli!
Özer’i tanımayanlar veya izlemeyenler için ben de iki kelime ekleyeceğim...
Keyif alacaksınız!

BEKİR İRTEGÜN

Bu savaşta o da var


24 yaşındaki futbolcu sezgilerinin çok güçlü olduğunu söylüyor. Süper Lig’de korktuğu santrfor yok. Ancak, Nobre ile uğraşmanın zorluğunu da hatırlatmadan yapamıyor.

ESKİ hocası Nurullah Sağlam’ın söylediği gibi adamlığı birinci sınıf. Huyu suyu da dört dörtlük.
İstanbul bozar mı Bekir’i bilemem... Söyleşimin ilk sorusu da buydu. Tok bir yanıt verdi. Azarlar gibi...
Bir sorumluluk yüklendim ihanet edemem. Kolay değil F.Bahçe’de oynayacağım!
Yine de ısrar ettim. Biraz daha kurcaladım...
Üstelik 24 yaşındasın ve evli de değilsin.
Bozulmam için bir neden mi?
Bekir İrtegün ile böyle başladı söyleşimiz. Gaziantepspor’un alt yapısından yetişti. A takıma alan da Nurullah Hoca.
Öyleyse sözü Nurullah Sağlam’a bırakıyorum. Anlatsın Bekir İrtegün’ü...
Çabuk, süratli ve dayanıklı. F.Bahçe’de direkt oynayacağına inanıyorum.
Eksik, henüz istenilen düzeye gelmeyen tarafı nedir?
Sadece zaman zaman topu oyuna sokmakta zorlanır. Bunun dışında iyi ölçekli bir oyuncu.
Bekir’in bu yönünü kendine de sordum. Bakın ne dedi?
Bu sadece kişiden kaynaklanan bir sorun değil.
Seçenek sunulursa, yani, sağın solun iyiyse, orta alanda iyi diyalog kuracağın kişiler varsa... Topu oyuna da sokarsın, oyunu da yönlendirirsin.
Teknik açıdan en beğendiğin yönün nedir?
Sezgilerim. Gerçekten bu yönüm çok güçlüdür. Bir de stoperde olması gereken özellikler vardır.
Örnek aldığın bir futbolcu var mı?
Hayır kimseyi örnek almadım.
Mevkinde beğendiğin isimler?
Süper Lig’de Servet Çetin ve Lugano.
Yabancılardan?
Barcelona’da oynayan Pique ve Juventus’ta oynayan Cannavaro.
Süper Lig’de en korktuğun santrfor?
Korktuğum yok. Ama çok uğraştıran biri var.
Kimdir o?
Mert Nobre. Bir dakika boş durmaz. Oraya buraya koşar. Sırtına çıkar. Uğraştırır...
* * *
HOBİLERİNE gelince, Bekir’in bu yönlerini Doğan Haber Ajansı muhabiri Ahmet Kaya’dan aldım.
Sohbetli kahvaltılar Bekir için büyük bir keyif. Kebap çeşitleri elbette favori yemek... Evin tadını iyi çıkartır Bekir. Yalnızlık onu hiç bozmaz. Müzik dinler. Özellikle slow parçaları seçer.
Bekir, Gaziantep’i özleyeceğini ama İstanbul’da yabancılık çekmeyeceğini söylüyor.
Sordum Bekir’e... Tanıyor musun İstanbul’u?
15 yaşından bu yana milli takımlara gider gelirim. Bu nedenle İstanbul’a yabancı değilim.
Antep’in nesini özlersin?
Arkadaşlık ortamı Gaziantep’in en büyük artılarından biridir. Hani, kolej havası derler ya... Böyle bir ortam vardır.
Tam 55 kez milli formayı taşıdı Bekir. 26 kez A Genç Milli, 26 kez 21 Yaşaltı Milli Takım ve 3 kez de A Milli Takım...
1.85 m boyunda ve 76 kilo. Futbol yaşamında sadece bir kez kırmızı kart gördü. Onu da kendinden dinleyelim...
Ankaragücü ile oynadığımız maçlardan biriydi. Hatırladığım kadar ilk 5 dakika içindeydik. Rakiple birlikte bir topa girdik ve yere yuvarlandık. Vedat Yüksel düdüğünü çaldı. Faul yaptığımı söyledi. Sonra da kırmızı kartını çıkardı. Pozisyonumu son adam gibi değerlendirdi.
* * *
BEKİR’i F.Bahçe’nin dışında iki büyük kulüp daha istemiş. G.Saray ve Trabzonspor. Ancak, konuşmalara göre, o F.Bahçe’ye gideceğini biliyormuş.
Peki, transfer haberini alınca, yani, seni istediklerini duyunca neler hissettin?
Kendimi bu transfere hazırlamıştım. Ocak ayından beri F.Bahçe’ye transferim konuşuluyordu. Yine de heyecanlandım.
F.Bahçe’de büyük bir olasılıkla Bilica ile yan yana oynayacaksın. Ne diyeceksin?
Orada Önder Turacı da var.
Doğru söylüyorsun. Yine de Bilica ile birlikte oynarsanız, gerekli uyumu sağlar mısınız?
Kesinlikle. Birbirimizi tamamlayan özelliklerimiz var. Bir sorun yaşamayız.
Bilica’yı nasıl tanımlarsın?
Kısacası, kalite bir oyuncu.
* * *
GAZİANTEPSPOR’da 125 Süper Lig maçı 27 kez de Türkiye Kupası maçı oynadı Bekir İrtegün... Böylesine uzun maratonun sadece tek maçı Bekir’de derin izler bırakmış. Bu kötü günü Bekir’in ağzından dinleyelim...
Geçen sezon Konyaspor maçında solbek oynadım. Solbek yoktu, zorunluluktan bu bölgede görev yaptım. Herkes bilir, benim solbekle yakından uzaktan bir alakam yoktur. Üstelik kötü de oynamadım. Ancak, bir-iki pozisyonda taraftarın “Bekir dışarı” şeklindeki sözleri beni bir hayli üzdü.
Bekir, her şeye karşın bu kötü anıyı unuttuğunu söylüyor. Ve Gaziantep’ten sevgi dolu duygularla ayrılıyor.
Sana son bir temenni sevgili Bekir... Dilerim F.Bahçe’de uzun yıllar oynarsın. Ve bu arada bir imza da nikah masasında atarsın.
İstanbul’a evlenmeye değil F.Bahçe’de oynamaya geldim. Önce jübilemi yapar sonra nikah masasına otururum. Acelem yok. Daha 24 yaşındayım sevgili ağabeyciğim!




0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler