23 Eylül 2009 Çarşamba

MİLLİ TAKIMIN EUROBASKET 2009 DEĞERLENDİRMESİ



İyi başladığımız bir Avrupa Şampiyonasını 8.olarak bence başarısız olarak bitirdik.
Halbuki 2.beş ile gelmiş Litvanya'yı yenerek kafadan daha gruptan çıkmayı
garantilemiştik.O moralle ve tabii ki en önemli özelliğimiz ''yüreğimizi'' ortaya
koyarak ,takımdaşlığı öne çıkararak ve savaşarak Polonya ve Bulgarları rahat
geçerek,2.tur grubuna çıktık.
Burada da İspanya ve Sırbistan maçlarını aynı şekilde yüreğimizi koyarak ve
mükemmel savunma yaparak kazandık.Öyle ki Sırbistan uzatmada sayı bile atamadı.
Ve Tanjeviç'in inanılmaz hatası ile yanlış 5 ile başladığımız - Sinan,Engin var,Kerem yok -
19 sayı geriye düşüp,yetişmek için göbeğimizin çatladığı ve son topları oynayamama
veya oynatılamama sendromumuza Engin'in girmeyen üçlüğü bir kere daha tescil
etti ve Slovenya'ya kaybettik.
Bu kayıp bizim turnuvadaki kaderimizi çizdi.
Hırvatlar yerine lobisi güçlü Yunanistan'a düştük ve Yarı Final yolumuz taşlıydı.
Bu maçta da tamam hakemlerin 4 sn.ilave kararı ve Spanolulis'ten yediğimiz üçlük
belirleyici idi ancak Tanjeviç'in hatası daha belirleyici idi.
Rakibin etkili iki uzunundan Bourousis 5 faulle kenarda Schortsanitis ise 4 fauldeyken
Ömer Aşık ve Oğuz ile oradan oyunu domine etmemiz gerekirken 5 kısa ile oynamayı
seçti.Ve Spanoulis gibi bir adam bilinirken hiç bir tedbir almadık.
Artı son 2 dk.da sonradan itiraf ettiği mola almaması.
O maçtan sonra turnuva bizim için bitti zaten.
Klasman maçları gazı kaçmış gazoz gibiydi,saçma saat ve fikstür de tuz biber ekti.

Bundan önceki Avrupa Şampiyonlarında da aslında pek bir şey yapmamıştık.
2001'deki Avrupa 2.liğimizden sonra bu 8.lik en iyi derece oldu.
Vesile ile Tanjeviç'in karnesine de bakmış olalım ;

Türkiye Milli Takımı Eurobasket 2001'de final oynadıktan sonra müthiş bir düşüşe geçti. Sırasıyla Eurobasket turnuvalarında 10., 12., 12. ve bu turnuvada da 8. oldu. Arada 2006 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda 6.lık yakalandı ama bunun kalıcı bir başarı olmadığı sonrasında oynanan iki Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda görüldü.

Şimdi bu 8.likte 3 birimi sorgularsak ;

1.KOÇ TANJEVİÇ ;


Yukarıda karnesini verdik.
En başta kadroyu oluştururken yaptığı hata.
Ben onu bunu bilmem,Avrupa,Dünya ve Olimpiyat Şampiyonalarına
ülkenin en iyi ,en formda oyuncuları çağırılır ve o kadro ile gidilir.
Koç'un kaprisi,federasyon Başkanının istekleri,yok sisteme uymuyorlar,
yıldızların egoları iklik yaratıyor v.s v.s. anlamam ben.
O yüzden mutlaka şu listedeki oyunculardan bazıları kadroya alınmalıydı.
Mehmet Okur,Ermal Kurtoğlu,Mirsad Türkcan,İbrahim Kutluay,Hüseyin Beşok,Kaya Peker,Serkan Erdoğan,Tutku,Açık,Hakan Köseoğlu,Cenk Akyol,Ersin Görkem,Cevher Özer
Bu oyuncuları tek tek irdelemeye gerek yok.Bazıları ile 2006 Dünya 6.lığını kazandı.
Bu oyuncular dururken kadroyu tamamalamak için aldığı Bekir ve Barış Hersek
niçin alınır ? Barış Hersek 2.ligte zor oynar.Bekir sadece Litvanya maçında katkı verdi.
Bir de 12 kişili kadroyu düzgün kurabiliyormuş gibi kalkıp FİBA'yı eleştiriyor Koç
14-15 kişi olmalı kadrolar diye.
İkincisi Tanejviç'in olmayan sistemi.
5 yıldır görevde ne gördük.Oyuncuların bireysel performansları ile ve mücadele
etmeleri ile oluşan bir kadro.Takıma kazandırdığı tek şey savunma sertliği ve direnci.
Onda da zaman zaman bu turnuvada pek yaptırmadığı alan savunmasına dönerek
elek olduk bazı maçlarda ve maç kaybettik.
Bilinen rotasyonunu bazen sık uygularken - grup maçlarında - bazen de uygulamaması
- Çeyrek Final de -
Mola almama huyu.
Kendi itirafıdır Yunan maçı için mesela ;
Sırp teknik adam, son 2 dakikasına 6 sayı farkla önde girdikleri Yunanistan maçında, belki bir mola fazla kullanması gerektiğini düşündüğünü dile getirerek, “O noktada maçı kazanabileceğimiz ortaya çıktı. Belki de bir mola fazla almalıydım. O bölüm, bizim için bütün bu turnuvanın kırılma noktasıdır” ifadelerini kullandı.
Gene Fransa maçından sonra ;
Tanjevic, bir gün önce Fransa karşısında 19 sayılık fark erirken neden mola almadığı sorusuna, “Yapacak bir şeyimiz yoktu” yanıtını vermişti.

2.OYUNCULAR ;

Tek tek irdeleme yapacaktım ama Kaan Kural çok güzel yapmış,gerek görmedim.

Bireysel anlamda oyunculara bakarsak:

* BEKİR YARANGÜME: Elinden geleni yaptı. Litvanya maçında çok önemli katkı verdi.

* SİNAN GÜLER: Son maçlar dahil enerjisi, motivasyonu düşmeyen tek isimdi. Savunması malum ama Polonya’da %43’le 3’lük atarak repertuarını daha da genişlettiğini gösterdi.

* ENGİN ATSÜR: Diğer kısalara oranla savunmada daha az ısırıyor. Ama en iyi pozisyon sezgisine sahip isim. Agresif 4 oyuncuyla yan yana oynarsa savunmanın en etkilisi oluyor. Aynı zamanda Slovenya maçındakini kaçırmış olabilir ama %50 ile en iyi üçlük atıcımızdı.

* ÖMER ONAN: Hastalıkla boğuşmasına karşın yine bildiğiniz gibiydi. Takımın yapmak istediklerini en iyi temsil eden örnek belki de. Ancak turnuvada sadece %33’le şut attı.

* ERSAN İLYASOVA: En Değerli Oyuncu. Yaptıkları saymakla bitmez. Ribaunt gücü, iç-dış skor etkisi, çabukluğu ile savunmadaki rolü, her şeyiyle sahanın yıldızıydı. 16.1 sayı, 7.3 ribauntla iki alanda da takımı lideriydi.

* SEMİH ERDEN: Takımın hızlanması onu da havaya sokabiliyor. Mesela 4 dakika 11 saniyede 5 faul yaptığı Bulgar maçının ardından Polonya ve İspanya önünde yıldızlaştı. Ama takımın yavaşlamasının en büyük sebeplerinden biri de onun konsantrasyon sorunları.

* KEREM TUNÇERİ: Enfes bir turnuva oynadı. Savunma onunla başladı, hücum ise bitiricilik sorunu yaşarken onun 33 asistine karşılık 5 top kaybı ile oynamasıyla ritim bulabildi.

* OĞUZ SAVAŞ: Takımın en zordaki ismi. Başarılı olamadığı 4 numaraya zorlanıyor bu da psikolojisini bozuluyor. Sahada olduğu her 8 dakikada 1 top kaybetti. Halbuki Yunan Schortsanitis gibi pota dibinde bitirici olarak kullanılsa çok daha verimli olur.

* ÖMER AŞIK: Ersan’dan sonraki en büyük yıldızımızdı. Çabuk ayakları ve müthiş zamanlaması ile boyalı alanı kararttı, yetmezmiş gibi ikili oyunlardaki başarısı ile en skorer isim oldu. Bir de normalde %60’larda gezinen faul yüzdesini kendi kendine sorun ederek %32’ye düşürmeseydi.

* ENDER ARSLAN: Takım gibi iyi başladı kötü bitirdi. Sakatlığının da etkisi var ama Ender’i böyle kabul etmek gülü sevip dikenine katlanmak (deliciliğini sevip, bazı kötü tercihlerine katlanmak) gibi.

* BARIŞ HERSEK: Bu seviyede için henüz erken.

* HİDAYET TÜRKOĞLU: Sakatlığının da etkisiyle takımda hayâl kırıklığı yarattı. Elinden geleni yaptı. Takıma liderlik etti, savunmada geri adım atmadı, dizi ağrırken bile hep sahadaydı. Ancak hücum liderimiz olmasını beklerken %33’le şut attı. Dahası her 11 dakikada 1 top kaybetti.



Bence en iyi isimler Ersan,faul atışları dışında Ömer Aşık,Kerem,Ender geliyor.
Sinan Güler'in,hastalığına rağmen Ömer Onan'ın savunma gayretleri de iyiydi.
Semih'in ilk 2 maçtaki rezalet oyunundan sonra biraz kendine gelmesi iyiydi
ama Dünya Şampiyonasında bu istikrarsızlığını artık çekmeyelim.
Hayal kırıklığı ise tabii ki Hidayet idi.
Takımın lideri ve Kaptanı bu kadar zorlama şut kullanmaz.
Sakatlığını bahane olarak görmüyorum.En çok süre alan oyuncuydu.
Ne yazık ki reklam performansı kadar kötüydü.
Saç baş yoldurdu.
Her şeye rağmen mücadele için oyuncuları kutlamak lazım.

3-TURGAY DEMİREL VE FEDERASYONU

1-Turgay Demirel FİBA Asbaşkanı en şanslı Başkan Adayı olarak geçmesine rağmen
her turnuvada hakemler tarafından doğranmamıza,İspanyol-Yunan hakem lobisine
karşı hiç bir şey yapamıyor.
2010 Dünya Şampiyonasını Türkiye'ye almak büyük başarı ama haklarımızı koruma
konusunda yıllar bir ilerleme yok.
2-Kadro konusunda tasarrufun sadece Tanjeviç'te olmadığı konusunda iddialar var.
Federasyon kadro seçimine karışıyorsa başarısızlıkta koç kadar sorumludur.
3-Tanejviç'in arkasında durduklarının 4/1'i kadar Türk Antrenörünün arkasında
durabilselerdi keşke.

O halde 3 birimden başarısızlığın faturası yüzde olarak bence şöyle ;

% 50 Tanjeviç,% 30 TBF,% 20 Oyuncular.(En büyük pay da Hidayet'in)



2010 Sorunsalı ;

TBF ve Tanjeviç sürekli yıllardır 2010 tarihini hedef olarak gösteriyorlar.
2010 bir Milat.
2010'da başarılı olursak Türk Basketbolu var olacak,olamazsak yok olacak sanki.
2010 madem hedef.
(Bu Fenerbahçe Ülker'de de maalesef bir sorunsal)
2004'ten beri bu hedef için katılan Şampiyonlara seçilen kadrolar,oynanan basketbol ,sistem
bir ışık gösteriyor mu ?
Kadrolar da tezatlar yok mu ? Hep deneme yanılma metodu uygulanmıyor mu ?
Mesela ; Tanjeviç yaşlı diye Kerem Tunçeri'yi Avrupa Şampiyonasına almazken,
aynı turnuvada Kerem'den 6 yaş büyük İbrahim Kutluay yok muydu ?
Aynı Kerem şimdi kadroda ve daha kötüsü 32 yaşındaki Bekir kadroya alınıyor.
Ender 2006 Dünya Şampiyonasına götürülmüyor.
Ersan 2007'de 3 numara oynatılırken (2.7 s.ort),bu şampiyonada 4 numara oynatılıyor.
Tanjeviç bir de Kerem Gönlüm olsaydı 8/8 yapardık ve Finale çıkardık diyor.
Kerem Gönlüm olsaydı Ersan 4 numarada bu kadar süre ve insiyatif alabilirmiydi.
Tanjeviç'in harika çocuğu dopingçi Kerem Gönlüm 4 numarada Ersan dan daha mı
fazla katkı verirdi.Bizim koç zırıl zırıl ağlıyor,Türkiye'de onun gibi oyuncu yok.
Saha içinde ,saha dışında,savunmada,hücumda o mükemmel biri diyor.
Pes yani.
2010 yüzünden 4-5 turnuvayı heba ettik.

ŞİMDİ BUNDAN SONRASI İÇİN YAPMAMIZ GEREKENLER ;



1-Sert savunmayı iyi yapabilen,savaşan,takımdaşlığı iyi olan bir kadro var elimizde.
Bu kadroya hiç kapris yapmadan,Oydu,buydu demeden hangi mevkii de en formda kim
varsa alınmalı.
Kadro seçimi çok önemli.2010 Dünya Şampiyonası çok önemli .
6 yıldır hazırlanıyoruz.Artık hata yapma lüksümüz yok.
Aynı şeyi Erkek Voleybol takımında yaşadık ve hüsrana uğradık.
2009 İzmir Avrupa Voleybol Şampiyonasına 1 yıl hazırlandık ve kerameti kendinden
menkul bir İtalyan Antrenör Polidori'nin saçma sapan kadro seçimi ve mevkii oynamaları
yüzünden gruptan bile çıkamadan elendik.
Türk Erkek Voleybolu açısından büyük bir milat olabilecek turnuvayı heba ettik.
2-Şampiyonadan çıkaracağımız en önemli ders hücum yönümüzü de en az savunmamız
kadar geliştirmeliyiz.
Evet ‘’Hücumla maç kazanılır savunmayla Şampiyonluk’’.
Ama hücumda sayı bulamayınca da bir noktadan sonra savunma da düşüyor ve
maç kazanmaya yetmiyor,yetmedi.
Bizim hücumda yaptığımız ne var ? Kerem veya Ender'in Ömer Aşık ile pick and roll'ları,
Ersan'ın kendi çabası ile şutunu yaratması ve Ömer Aşık ile beraber hücum rübauntlarını
kovalamaları ile buldukları sayılar.
Başka herhangi bir çizilmiş hücum seti yok.Hidayet'in bol bol zorlamaları var.
Son hücumlarda ve son toplarda da Koç'un hiç bir oyunu olmadığı da görüldü zaten.

Hücum gücümüz kısır.Çeşitlilik yok.
Bu kadroda da zaten 2-3 numarada bir skor obsiyonu eksikliğimiz vardı.
Oraya mutlaka takviye etmeliyiz.
Serkan Erdoğan kazanılmalı.Bir devşirme yabancı da düşünülüyor.
Bu konuda isim iyi seçilmeli.Lofton bir ara düşünüldü,Kinsey düşünülüyor.
Solomon guard olarak ismi geçti.
3-Kesinlikle serbest atışlara çözüm bulunmalı.
İpimizi çeken konulardan biriydi bu konu.
Takım turnuvanın tamamında 171 serbest atışın 115'ini sayı yapmış, %67.3 ile oynamış.
En kötüsü ise takımın pivotu olan Ömer Aşık'ın 15/47 yani %31.9 ile oynaması.



En başta Ömer Aşık,Semih gibi uzunlarımız olmak üzere bol bol serbest atış çalışmalılar.
% 75-80'lere yükseltilmeli serbest atış yüzdemiz.
4-Ribauntlardaki sıkıntı.
Ne yazık ki özellikle hücum ribauntlarını çok veriyoruz.
Yunan maçında bizi yakan noktalardan biriydi bu.
Ribaunt almak sadece uzun oyuncuların işi değil.İyi pozisyon alan her oyuncu ribaunt alır.
Bu zayıf noktada çok çalışılmalı.
Türkiye'nin son üç maçında rakipleri sırasıyla 17-17-12 hücum ribaundu almış.
Çeyrek final maçında Yunanistan'ın ribaundlarda 47-28'lik bir üstünlüğü var.
5-Fizik-Kondisyon - Yorgunluk
Bizim gibi savunmada belli bir sertliği olan,savaşan takımların ileriki maçlarda
baş gösteren yorgunluk fizik kaybı gibi bu turnuvada gördüğümüz eksikliği
gidermeliyiz.
Çıkıpta yorgunluk,sakatlık oluyor 12 kişilik kadro yetmiyo,14-15 olsun demenin
anlamı yok.En hazır oyuncuları seçip,en iyi fizik,kondisyon antrenmanları yapmak lazım.

Un var,şeker var,yağ var ama neden iyi helva yapmayalım.
Usta artık bahane üretmesin,kaprisleri bıraksın.
İyi bir revizyon ile 3-4 değişiklik yapabilirim dediği kadroya mantıklı tercihlerle
katkı yapacak isimleri alsın,eksiklerimiz için çok çalışalım ve 2010'a hazır başlayalım.
İspanya'yı ve Sırbistan'ı öyle veya böyle yenmiş,Dünya 6.sı olmuş bir takımız biz.
Potansiyelimiz var.
Yeter ki değerlendirmesini bilelim.

2 yorum:

  1. Gürol Abi, elinize sağlık. Malum katılmadığım pek çok şey var, ama olsun.
    Ben Tanjevic'le 2010'da bir şeyler yapabileceğimize inanıyorum yine de...

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler abicim.

    Keşke senin kadar iyimser olabilsem :))

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler