23 Nisan 2010 Cuma

Emzikçiler Buna Ne Diyeceksiniz ?


1 haftadır ağlıyorlar,envai çeşit komiklikler sergiliyorlar renksiz semt
takımı camiası.Biz yazıp,çizip örnekler gösterince işlerine gelmiyor.
 Fanatik'te Can Gebetaş tokat gibi bir haber yapmış.
Kendisini kutuyorum.

Peki buna ne diyeceksiniz? 

Bilica'nın penaltı noktasını eşelemesinin ardından  'Bir Beşiktaşlı bunu yapmaz' diyenler... 2004'te Carew, penaltı atmaya hazırlanan Hooijdonk'un ayağını ezmişti. Ama Hollandalı bundan etkilenmeyip, golünü atmıştı.

Fenerbahçe-Peki buna ne diyeceksiniz?
Bilica, haftanın en çok haber yapılan ismi, neredeyse herkes onu konuşuyor... Yaptığının doğru bir yanı olmadığı gerçeği tartışılamaz... Ama bir de kısa bir zaman yolculuğu yapalım, hem de çok eskiye değil...

2004-2005 sezonunun 11. haftasına uzanalım. 

Fenerbahçe, 10. hafta sonunda 9 galibiyet ve 1 beraberlikle lider durumda. Hiç yenilgisi yok. Teknik direktör Daum’un takımı, İnönü’de Beşiktaş’ın konuğu oluyor.Ev sahibi ekip, 54. dakikada John Carew ve ardından 62’de Mustafa Doğan ile bir anda 2-0 öne geçiyordu. 67. Dakika ise İbrahim Üzülmez kaleye giden topu elle kesince oyundan atılıyor ve hakem Fırat Aydınus penaltı noktasını gösteriyordu.

Pierre sarı kart görmüştü
İşte ne oluyorsa bundan sonra oluyor ve Carew penaltıyı kullanmak için hazırlanan Pierre van Hooijdonk’un ayağına basıyordu. Hakeme ayağına basıldığını söyleyen Hollandalı ise sarı kartla cezalandırılıyordu!



Sadece ayağına basmadı
Maç 2-1 Beşiktaş’ın galibiyeti ile sonuçlanırken, John Carew oyundan çıkarken bu kez de Hollandalı oyuncunun suratını sert bir el hareketiyle itiyordu. Aynı maçta Sergen Yalçın ise Serhat’ın gırtlağına sarılıyor. Gündemi şu anda meşgul eden Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi ile birçok ortak, ancak tek bir  farklı yönü var 30 Ekim 2004 tarihli bu buluşmanın... Fenerbahçe için kaybedilen o maçtan sonra yazılanlar, Daum’un korkak bir futbol oynattırdığı yönündeydi. Ne tesadüf ki, bugün Mustafa Denizli de 4 defans ve önlerinde 3 defansif orta saha ile sahaya çıkıp aynı yönde eleştiri alıyor.

İki maç sırasında kazanılan penaltılarda Bilica ve Carew’in hareketlerinin tasvip edilecek yönü yok. Üstelik her iki oyuncu da sahada hırslarına yenik düştüklerini açıklıyor. Hatta Carew’in açıklaması daha da vahim ve diyor ki, “Pierre van Hooijdonk’un konsantrasyonunu bozmak için yaptım, futbolda bunlar var.” 

Şimdi gelelim aradaki farka...

Fenerbahçe’nin tavrı önemli
Fenerbahçe Kulübü, sonra yenilginin sorumlularını kendi iç bünyesinde aramış ve ne federasyon ne de John Carew’le bir polemiğe girmişti. Peki bugün Beşiktaş ne yapıyor? Her şey ortada değil mi, cevabını biliyorsunuz.
sahibi ekip, 54. dakikada John Carew ve ardından 62’de Mustafa Doğan ile bir anda 2-0 öne geçiyordu. 67. Dakika ise İbrahim Üzülmez kaleye giden topu elle kesince oyundan atılıyor ve hakem Fırat Aydınus penaltı noktasını gösteriyordu.


 Bir de Ekim 2004'te Emre Aşık'ın Nobre'ye meşhur cinsel tacizi vardı ''utanç vesikaları''

http://images.habervitrini.com/haber_resim/emre-nobre.jpg

Doberman o zaman bu hareket için şöyle demişti ;

2004 yılında Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan derbi maçta Beşiktaşlı Emre Aşık'ın o zaman Fenerbahçeli olan Nobre'ye arkadan el hareketini "Burada bir muayene var, basur muayenesi" şeklinde yorumlamıştı. 

PFDK görüntülerden ceza  vermiş,Tahkim ise indirmişti cezayı.

  Hasan Ali Atasoy bugün Fanatik'te nefis bir yazı yazmış.

Ahlak

Hakikaten ahlak nutukları çekilecekse bile, bu konuda tek söz söyleyemeyecek olanların işi midir bu?

Ağır bir kavram sahtekarlığı var her alanda ve her anlamda... Kelimeler artık konuşmuyor, ya maske görevi görüyor, ya da susturucu... Her şeyin siyaseti, kendisinin önünde gidiyor, daha çok para ediyor. Ahlak kelimesinden virüs gibi kaçış var. Artık ‘etik’ diyorlar. O tükenince başka bir ‘nöbetçi kelime’ üretirler elbette... Çünkü ‘ahlak’ dendiğinde bir yüzleşme kaçınılmaz oluyor, kıyas mekanizmaları çalışıyor.

GSTV, Emre ve Bilica’nın başrolünde olduğu mini bir belgesel yapmış. Bunun üzerinden inceden ‘temiz eller’ infazı da yapılıyor. Allah akıl fikir versin! Yahu bu Emre daha bacak kadar çocukken gelmedi mi Florya’ya? Futbol ve spor kişiliği kimlerin yanında, hangi ortamda formatlandı. Eğer bir davranış bozukluğu varsa, bu kimlerin genetik mirası? Peki o zaman bu hareketleri yere göğe sığdıramayanlar, bu yöntemle ‘başarı’ kotaranlar, birden bire hidayete mi erdi?

Gelelim Bilica meselesine... Sizin açtığınız ahlak kraterlerinin yanında, Bilica’nın çukurunun lafı mı olur. Yaptığının savunulacak bir yanı yok, amenna. Emre’nin Nobre’yi parmaklamasından daha mı ağır bir hareket bu? Ya da Carew’in, penaltı atmaya hazırlanan Van Hooijdonk’un ayağını kramponla ezmesinden? Yani bu örnekler say say bitmez. Bilica’nın sezon boyu yaptıklarının yekünü, Baki Mercimek’in, Bülent Korkmaz’ın bir maçta yaptığı kadar tutmaz.

Hakikaten ahlak nutukları çekilecekse bile, bu konuda tek söz söyleyemeyecek olanların işi midir bu? Bu nasıl bir çifte kavrulmuş pişkinlik halidir. Konuşmak için, yazmak için, dillendirmek için, yakınmak için yüzde bile yüz lazım. Toraman Efendi de “Fenerbahçe için her yol mübah” buyurmuş. Adama aldığı iki kupayı hatırlatırlar. “Lig sizin, kupa bizim” söylevinin o maça etkisini ve yansımasını anlatırlar. Rizespor ve Akçaabatspor maçlarını hatırlatırlar. “Bizim payımız yok mu?” atasözünü önüne sürerler. Cordoba’dan sonra Bobo’ya da ‘satılık’ diyor birileri, şerefini pazara çıkarıyor. Sahip çıkan yok. Sahte pasaportları, şike telefon kayıtlarını yutanlar, sineye çekenler başka ne yapacaktı ki? Ortamı kokutanlar, balçıklaştıranlar, düzeni ve düzeneği oluşturanlar, şimdi ittifakın çamurlarında eşelenip duruyorlar. Yapsınlar da, en azından sağa sola sıçratmasınlar ve şikayetçi olmasınlar. Galatasaray “kural hatası” diye müttefikine yol gösteriyor, Beşiktaş yönetimi de resmi başvuruyla “hükmen galibiyet” istiyor. Fenerbahçe, galibiyetle kapattığı her Galatasaray veya Beşiktaş maçından sonra, hükmen mağlup edilmiyor mu? Pardon, ahlak mı demiştiniz?

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler