15 Ocak 2012 Pazar

Güle Güle Büyük Usta ''Efsane LEFTER'' !!!!

  FENERBAHÇE'yi FENERBAHÇE yapan kilometre taşlarından BÜYÜK USTA EFSANE LEFTER'i bugün sonsuzluğa uğurladık.
 Kendisini yaşımız gereği seyredemedik,koşullar gereği maç görüntüleri de yok (büyük şanssızlık) ancak büyüklerin anlattıkları ile seyretmiş kadar olduk.
 Ben Milliyet Gazetesinde Fenerbahçe maçlarını yorumladığı köşe yazarlığı dönemini hatırlıyorum.Sağlam eleştirirdi yalnız :)) 
 2 gündür çok yazıldı,çizildi.Biz de çok şey öğrendik hakkında.Böyle büyük bir değeri arşive özel not düşürmek için bir derleme yapmak istedim.
 
*Nüfus cüzdanındaki adı "Eleftherios"dur.
* Türk Anne ile Rum Balıkçı'nın Oğludur.10 kardeştiler.Kökeni ne olursa olsun her zaman kendisini TÜRK olarak görmüş,Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmanın gururunu her zaman yaşamıştır.Türkiye'yi hep vatan'ı görmüştür.
Lefter: 'Vatanıma dönmek istiyorum'
Öyle ki kendisini Atina'da tedavi gördüğü hastanede ziyaret eden Murat Özaydınlı ve Serkan Acar'a bunu söylemiştir.Ve Başkan Aziz Yıldırım'ın talimatıyla  Özel Ambülans Uçak ile Türkiye'ye getirilmiştir.
* Öyle ki kendisine ''Para teklif edilerek'' Yunan Milli takım forması giymesi istendiğinde
 ''Ben Türk'üm'' diyerek geri çevirmiştir.
* 6-7 Eylül olayları döneminde ve sonrasında kulübe 1980'e kadar üye yapılmadığı zamanlar gibi türlü sıkıntılar çekmiş olsa da hiç gocunmamıştır.
* Çok sıkı bir ATATÜRK'çüdür.ATATÜRK'ü çok sevmiştir.
* 1943'te Diyarbakır'da 4 yıl askerlik yapmıştır.
* Futbola Taksim kulübünde başlamıştır.
* Golcülüğünden dolayı tribünlerde ''Ver Lefter'e,Yazsın Defter'e'' sloganı oluşmuştur.
* Fenerbahçe taraftarı Manol tarafından ustalığı nedeniyle ''Ordinaryüs''lakabı takılmıştır.
* Takım arkadaşlarından Mikro Mustafa tarafından ''Pedimu(Rumca;Çocuğum,Oğlum)'',Milli takımda Turgay Şeren tarafından ''Taki..'' diye çağrılmıştır.
*Nasıl Fenerbahçe'li oldu ?
1948 yılında Fenerbahçe kalecisi ve kaptanı Cihat Arman'ın askere gitmesi gerekmekte. Yedeği Erdal da sakat. Bu yüzden Fenerbahçe, Beyoğluspor'un kalecisi Toni Şalabi'yi transfer etmeyi düşünür. Beyoğluspor yöneticileri Şalabi'yi vermeyi kabul eder ve Beyoğlu'nun Fenerbahçeli başkanı Taksimspor'dan Lefter'i ısrarla önerir. Askerliğini yapan Lefter'i bulan Fenerbahçe yöneticisi Rüştü Dağlaroğlu Diyarbakır'a gider ve Lefter'i alır gelir. Ignace Molnar döneminde Fener'le ilk antremanına çıkan Lefter, B takımda oynar ve 4 gol atar. Herkes büyük oyuncu bulduk diye düşünürken, Lefter ortadan kaybolur. Başka takımlar adamı kaçırdı diye düşünülürken, Lefter Büyükada'daki evinde bulunur. Neden ve kimden kaçtığını soranlara: "A takıma dört gol birden atınca utandım."
Futbol yaşamında toplam 50 kez milli formayı giydi. (46 kez A, 1 kez B, 3 kez 21 yaş altı) 21 golle en çok gol atan milli oyuncu unvanını 33 yıl elinde tuttu, 9 kez de milli takım kaptanlığını yaptı.
13 sene aradan sonra yapılan Milli maçta Atina'da 2-1 kazandığımız Yunanistan maçında golleri atmıştır.
* Hasta babasına ilaç alabilmek için 200 bin lira karşılığında Fenerbahçe'ye transfer oldu ve 1946 yılında sarı lacivertli formayı sırtına geçirdi.(B takımı)
Yönetici Prof.Dağlaroğlu der ki ''Evladım sen tam da Fenerbahçe'ye yakışan bir futbolcusun. Bak burda Beşiktaş'lı yöneticileri de gördüm. Acaba onlar seni kandırırlar mı diye de telaştayım. Fenerbahçe'ye gelmek ister misin ne dersin?''
Genç der ki: ''Merak etmeyin efendim, ben Beşiktaş'a gidemem'' Hayırdır? ''Orda Baba Hakkı var!!'' Onun heybetinden, onun görkeminden benim elim ayağıma dolaşır.. Gidemem Beşiktaş'a lakin Fenerbahçe'yi çok severim. Gelmek isterim lakin.. Söyle şartını der Profesör ne istersin?
''Ben İstanbul'luyum, bir balıkçının oğluyum. Babam gariban bir balıkçı, çok hasta ilaçları var alamıyorum ilaçlarını 200 lira tutuyor diyorlar.. Ben Fenerbahçe'ye geleceğimi söz verirsem babamın ilaçlarını alır mısınız?'' Gülümser Profesör.. ''Bak yavrum hem şahsım hem de Fenerbahçe kulübü adına söz veriyorum. Babanın bütün tedavisini biz üstleneceğiz. Bırak ilaçları her şeyi ben hallederim sen merak etme. 
Bize gelecek misin?'' Babasının tedavisinin üstlenileceğine emin olan genç gülümser ve elbette bundan sonra sadece Fenerbahçe için yaşayacağım..
* 16 sezon oynadığı Fenerbahçe ile İstanbul Profesyonel Ligi'nde 2, Türkiye Şampiyonası'nda 3 kere şampiyonluk yaşadı. 
*42 yaşında dönüp Fenerbahçe'yi Şampiyon yapmıştır.
*Fenerbahçe forması altında 615 maç oynadı, 423 gol attı. 
* Kariyeri boyunca toplamda 832 gol atarak rekor kırmıştır.
Bu kadar golü forvet olarak değil eskilerin ''Sol iç'' dediği mevkiide oynayarak atmıştır.(Wikipedia'da Forvet yazıyor,yanlıştır)
*Türk futbolunda 50. Milli Maç altın madalyasını alan ilk futbolcu oldu.
*1954 FIFA Dünya Kupası'nda forma giyen Lefter turnuvada 2 de gol attı.
G.Kore'ye attığı gol ; (Maçı  7-0 kazanmıştık.2.Golü atmıştı)
*1954 Dünya Kupası'nda, Türkiye'nin Batı Almanya'ya 7-2 mağlup olduğu maçta kupa tarihinin 400. golünü attı.
*1959'dan sonra Türkiye Profesyonel Futbol Ligi adını alan Ligimizde ''İlk penaltı golü atan'' futbolcu oldu.15 Mart 1959'da Beykoz'a atmıştır.
*Kulübü tarafından bonservis ücreti alınmak suretiyle yurt dışına transferi yapılan ilk Türk futbolcusudur.1951'de 20 bin lira karşılığında İtalya - Fiorentina'ya transfer olmuştur.
* 1952-1953 sezonunda oynadığı Fransa'nın Nice takımı taraftarları ismi ''Lefter''in Sol ayaklı olmasından dolayı verildiğini zannetmişlerdir.
Adına Jübile düzenlenen ilk futbolcudur.
* Futbolculuğu sırasında Tercüman Gazetesi'nin desteği ile Anadolu turuna çıktı.126 İl ve İlçe'ye uğradı.31 kez Özel maçlarda Anadolu insanına futbolu sevdirdi.Türkiye'nin kuzeyinden başladığı Anadolu turnesinde doğu, güney ve batı bölgelerini ziyaret ederek son olarak Balıkesir'e uğradı. 4756 kilometre gidilmesi planlandı ama 20 günde 7343 kilometre yol kat edildi.
* Oynadığı maçlarda rakip taraftarların kendisini kızdırmak için söylediği ''kefere''sözüne her seferinde attığı gollerle cevap vermiştir.
*1966 yılında bir taraftar tarafından 2 yerinde bıçaklandığı söylenir.
*15 Ekim 2005 günü Fenerbahçe taraftarlarının verdiği "efsane" ödülünü kulübün başkanı Aziz Yıldırım'ın elinden aldı.
*3 Mayıs 2009'da Kadıköy'de Fenerbahçe Taraftar Grubu ''Grup CK''nın önderliğinde başlatılan kampanya ile Kuşdili Parkı'na heykeli dikilmiştir.
Efsane Başkanlarımızdan Faruk Ilgaz heykelin açılışında ; 
"Fenerbahçe'de efsaneleşen birçok futbolcu var. neden Lefter'in heykeli dikildi. çünkü efsane isimlerin her biri futbol profesörü, ancak bir tane Ordinaryüs var. o da Lefter'dir"
*Tüm futbol hayatı boyunca 97.500 TL.Ve Fiorentina'ya giderken 30 bin dolar para kazanmıştır.
* Futbolu bıraktıktan sonra yaşamını sürdürdüğü ''Büyükada''onunla özdeşleşmiştir.Taraftarlarla sık sık sohbetler yapardı.

* Nesrin Sipahi'nin seslendirdiği ''Fenerbahçe Marşı''nda ''Cihat'lar,Lefter'ler,Can'lar,Fikret'ler.Hepsi birer Abidedirler'' mısralarında yer buldu.
* Can Bartu'ya sorulan ''Sen mi büyüksün,Lefter mi'' ? sorusuna,Can Bartu ''Ben Onun Ayakkabısı'' olamam demiştir.
* ''Tribünler inledi binlerce kere
Ver Leftere yaz deftere
Bitti kalem, doldu defter
Bu alemde kral Lefter
Halit Kıvanç

* LEFTER'in Unutulmayacak Sözleri ; 
- Fenerbahçe'de oynamayı nasıl kabul ettin ?
''Nasıl kabul etmeyeyim,ben başka bir takım bilmezdim ki zaten''
- “Fener aşkı için ben buradan adanın tepesine kadar koşarım!”
 ''Ben, Fenerbahçe formasını sırtımda değil, başımda taşıdım. Ben, Fenerbahçe formasını her zaman "Tanrı uzun ömürler versin" aşkı ve anlayışı içinde giydim''
- ''Ben Fenerbahçe'ye taparım.Tanrı'dan sonra taptığım Fenerbahçe'dir''
-"Şu sol ayağımı görüyor musunuz? Onunla Galatasaray’a 17 tane gol attım. Sağ ayağımla da 10 gol. Bir tane de kafayla attım ama ayıp olmasın diye onu söylemiyorum"
-"Bir düzeltme yapayım; gazeteler yanlış yazıyor. 450 golüm olduğu ifade ediliyor. Yanlış, ben 1500 gol attım."
-"Turgay'a her Galatasaray maçında gol atardım. Sonra bir araya geldiğimizde daha siftahın yok diye bana takılırdı."
-"Yahu daha son maçta bir gol attım" dediğimde, 'Sen atmadın ki, ayaklarına çarptı' derdi."
-"Beynin ayaklarınla konuşmalı ki yaptığın pozisyonlara yön verebilirsin. Hızlı olacaksın, atak olacaksın, koşacaksın, koşacaksın, durmak yok.
Takımına bağlı olup onu çok seveceksin.
"
-Ordinaryüs; Fenerbahçe aşkının tarif edilemeyeceğini söylerken şu ifadeyi kullanmıştı: 'Kalbini sök ver' deseler, söküp veririm'' 
-Türkiye-Yunanistan maçında 2 gol atınca Yunanlılardan küfür yiyen Lefter  tribünlere döner:"Ben Türküm ! Türkçe konuşun !" der ! 
"Aziz Yıldırım’ı çıkarsınlar beni alsınlar oraya"


*Lefter'den Anektotlar ; 
''1948'de Yunanistan'a karşı oynanan maçta ilk kez milli maçta forma giydi. 3-1 kazandığımız bu maçta Lefter bir tane de gol atmıtştır. Maç boyunca Rum asıllı olup, Türk milli takımında oynadığı için kendine küfür eden Yunanlı savaş gazilerini susturur. Üç gün sonra İstanbul ve Atina karması adları altında iki takım tekrar sahaya çıkarlar. İstanbul karması milli takımın yedeklerinden oluşuyordur. Lefter yine küfürler yeyince, kızar ve antrenöre "al beni hoca" der. Sahaya girer ve beraberlik golünü atar. İkinci yarıda iki gol daha atar ve maç 5-2 üstünlüğümüzle sona erer''

''1951 yılında Fiorentina'ya transfer olarak yurtdışında oynayan ilk Türk futbolcu ünvanını aldı. Çıkan üç yabancı sınırlaması yüzünden bir sezon sonra ise Fransa'nın Nice takımına transfer oldu. Fransa'da "Turco Turco Lefter" tezahüratlarıyla tribünleri inletti''

''1956'da Macaristan'ı yenen milli takım kadrosunda yer alıyordu ve 2 de gol attı. Maçtan sonra Macarlar şu an Avrupa'nın en iyi sol açığı bu adam demişlerdi''

''1960'da Türkiye, İskoçya'yı 4-2 yenerken, Lefter tam 40 metreden gol atmış, 40 metreden vurduğu bir diğer top ise direkten dönmüştür''

''1957 yılında Atletico de Rio adlı Brezilya takımı ile yapılan özel maçta, santradan topu alarak kaleci de dahil herkesi çalımlayınca, tüm Brezilyalılar ve de hakemler teker teker gelir, Lefter'in elini sıkarlar. Maçı Fener 5-2 kazanır''
''Yaşamı boyunca sadece bir kez penaltı kaçırmıştır. 1960 yılında Beşiktaş maçında Varol, Lefter'in penaltısını çıkarır ve kendisiyle dalga geçmeye başlar. Daha sonra aynı maçta Lefter, Varol'a kornerden bir gol atar ve maçı Fenerbahçe 2-0 kazanır''

''Son senesinde AEK Atina takımına geçti ve sadece 5 maç oynayıp, 2 gol attıktan sonra Iraklis'e karşı oynadıkları maçta sakatlandı ve futbol kariyerine son vermek zorunda kaldı''

- Fenerbahçe sevginiz nasıl oluştu?
Ben Fenerbahçeli doğdum sayılır. Kimileri benim Fenerbahçe’de oynadığım zaman  Fenerbahçeli olduğumu sanıyor fakat ben de doğuştan Fenerbahçeliyim. Büyükada doğumluyum. Sekiz, on yaşlarındaydım. Buradaki arkadaşlarım bana sen de Fenerbahçeli ol dediler. Ben zaten Fenerbahçeliyim dedim. Bana bir forma verdiler. Bir takım kurduk, kendi aramızda maçlar yapıyorduk hatta Büyükada A Takımı’nı bile yeniyorduk. Fenerbahçe’ye karşı sevgim o kadar büyük ki bu sezonun sonunda Avrupa’dayken manastırda boyum kadar mum yaktım. “Allah’ım sen büyüksün, sen bilirsin” diye yalvardım.
Yalvardım ama 81 yaşındaki adamı çocuklar gibi ağlattılar. En son seyahatimde İtalya’ya,Yunanistan’a gittim, maçları seyrediyordum. Floransa’da sarı lacivertli takım renklerini gördüğümde ağlıyordum. Avrupa’da oynadığım zamanlarda da sarı- lacivert forma giyen takımı Fenerbahçe zanneder, psikolojik olarak oyundan kesilirdim. Bu sevgi bana nereden geldi bilmiyorum. Eski günlerden daha yoğun yaşıyorum. Oynarken belki içindeydim, zaten Fenerbahçeliydim ama şimdi gece yatarken dua ediyorum, sabah kalktığımda dua ediyorum. Fenerbahçe galip geldiğinde dünyalar benim oluyor. Yenildiğimizde veya beraberliklerde benimle evde kimse konuşamıyor. 

- Size en çok benzettiğiniz, size en yakın gelen futbolcu kim dersek?
''Kendime yakın gördüğüm, oyun stilime benzettiğim futbolcu Rıdvan Dilmen derim''

- Bugün mümkün olsa oynamak ister miydiniz?
Bugün oynamak isterdim ama Galatasaray karşısına. Çok şampiyonluklar yaşadım. Galatasaray’a karşı alınmış bir galibiyet sevinci şampiyonluk sevincine bedeldi. Bu her zaman Galatasaraylılar için de böyle olmuştur. Fenerbahçe - Galatasaray maçı dünyanın en büyük derbilerinden biri sayılır. Galatasaray karşısına otuz üzerinde golüm var. Bir de kafayla golüm var ama kafayla atılan gollerim sayılmıyor. (Gülüyor)

- Rahmetli Adnan Menderes’le geçen anınız…
Ankara’ya gittiğimizde Menderes beni çağırdı  “Niye çağırdım seni biliyor musun?” dedi. “Bilmiyorum” dedim. “Verecekler Lefter’ e, o da yazacak deftere” dedi.

- Kulübümüz hakkındaki görüşleriniz?
Her şeyiyle mükemmel. Böyle başkan bulunur mu hiç? Yönetim değişmesin kimsenin bu yönetimden bir şikayeti yok. Başkan Aziz Yıldırım dört dörtlük bir insan. Ben Fenerbahçe’de ne başkanlar gördüm ama böylesini hiç görmedim.Yeni gelen başkanlar da Aziz Yıldırım’ı örnek alsınlar. Bir oyuncu hastalanır, hastaneye gider. Her şeyden haberi vardır. Yenilenen tesislerimiz, stadımız, müzemiz... Hepsi muhteşem. Biz çamurlu sahalarda oynuyorduk, çamurlu sularda yıkanıyorduk. Oynadığımız sahanın arkasında iki tane kuyu vardı. Onlar bir doldu mu yandık demekti. Tek düşündüğümüz giydiğimiz formanın hakkını vermekti. Kıymet görmek için kıymet bilmek lazım. Şimdi ki koşullar şahane.

- En beğendiğiniz Türk antrenör?
Aykut Kocaman. Bakın Büyükşehir Ankaraspor’u nasıl başarılı yapacak!

- Fenerbahçe’de takım kaptanlığı yaptınız? Takım ruhunu nasıl oluştururdunuz?
Fenerbahçe maçları oynanacağı zaman maçlara çıkarken soyunma odasında sarılırdık birbirimize. “Ölüm var dönmek yok” diyorduk. Birbirimize bu maçı alacağız, topu kaybeden koşacak, kovalayacak, rakibini rahat oynatmayacak. Dediğimizi yapıyorduk, maçı da alıyorduk. Sonra bir tarzımız daha vardı. Sahaya çıkıldığı zaman golleri de attıktan sonra herkes bildiği atraksiyonları yapardı. Bir Ankara maçında Mehmet Ali çalım atarken güneşin battığı bir zamanda gözüne güneş vurdu. Mehmet Ali, direği adam zannetti gitti çarptı direğe. Sonra başına yara aldı. Maçın ardından soyunma odasında ilk sorusu “Lefter bana kim vurdu?”oldu. Bende “Kimse vurmadı sen direğe çarptın” dediğim de kahkahalar yükseliyordu. Her zaman takım ruhu içinde oynuyorduk. Her zaman da motive olurduk. Herkes ayrı birer kıymetti. Hep birlikte çok iyi mücadele ederdik. Herkesten de saygı ve sevgi görürdük.


- Avrupa takımlarında oynayarak tüm tribünleri “Turco Turco Lefter” diye inleterek gurur kaynağımız oldunuz.
1953 senesinde İtalya’da Fiorentina takımında forvet oynadım. Fiorentina’ya gittiğim zaman
yaz mevsimiydi. Yazın İtalya, transfer yapılacak, dışarıdan gelecek oyuncuları denemek için antrenmana tabii tutardı. Bende ne deneme ne bir şey! Buradan sadece ayakkabılarımı alarak uçağa bindim. Otele girdim. İtalyan’ın büyük antrenörü Perona beni antrenmana tabii tuttu orada. Türkiye’den kim gidecek, kim oynar, ne oynar, neci beni ilk gün çıkarttı. Bir salkım üzüm getirdi. Antrenmanlarda hep üzüm getirirdi. Antrenmanımızı gördü, top atıyor, çalım yapıyor, 18’e vuruyorum ayaklarım kuvvetliydi, çabuktum. Öyle bir beğendi ki, sonra
deniz kenarında bir restaurantta götürdüler. Artık ne balık istersen... Istakoz, karides büyük bir ziyafet verdiler. Herkesle mukaveleler, pazarlık yaptılar hep benden çok aşağı oldu. Benimle büyük miktarda anlaşma yaptılar. İtalya’da çıkan 3 yabancı oyuncu sınırlaması kanunu nedeniyle Fransa’nın Nice takımına transfer oldum. Sonra bir sene de Afrika- Johannesburg’da antrenör futbolcu olarak görev yaptım. İstanbul’a dönüşümde Fenerbahçe’nin ısrarıyla bir süre daha Fenerbahçe’de oynadıktan sonra İstanbulspor maçıyla, oyuncu olarak futbol hayatımı noktaladım. 19 senelik Fenerbahçe geçmişimi 700’e yakın golle tamamladım. 50 kez Milli formayı giydim.
KAYNAK: FENERBAHÇE DERGİSİ

* Lefter - Alex Efsaneler Buluşması


* Alex'e 3.torunum demiştir.
Lefter'in Aziz Yıldırım'a yazdığı mektup;
''Fenerbahçeye ve sana haksızlık yapıldığını düşünüyorum
Fenerbahçenin unutulmaz efsane futbolcusu Lefter Küçükandonyadis, zatürre teşhisiyle hastaneye kaldırılmadan önce, Metris Cezaevinde bulunan Başkan Aziz Yıldırıma duygusal ifadelerin yer aldığı bir mektup yazdı.
Lefterin torunu aracılığıyla Başkan Yıldırıma ulaştırdığı mektup şu şekilde:
İlk önce sana güç, kuvvet ve sabırlar diliyorum. Fenerbahçeye ve sana haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bunları yanına gelip söylemeyi isterdim, fakat doktorum izin vermiyor. Rıdvan da sağ olsun helikopter temin etmiş beni sana getirmek için. Uçmaktan çekinmeme rağmen gelmek istedim sana, ama izin vermiyorlar lanet olsun.
Ben, formayı giyerek hizmet ettim Fenerbahçeye...Sen ise başkan olarak inanılmaz işler başardın. Gelip gözlerimle gördüm. Daha yapacağın çok iş var. Yürekten söylüyorum ki yapacaksın. Moralini bozma sakın. Görüyorum ben, herkes senin arkanda. Geçen gün taraftarlar geldi buraya. Gördüm herkes dua ediyor sana.
Haluk hayatımı yazıyor, yakında basılacak. Sen de bir kaç satır yazarsan bu kitap için sevinirim. Yanına gelemiyorum ama sana torunum Özlemle bir resmimi ve mektubumu gönderiyorum. Benim için yaptıklarını unutamam asla. Ne kadar ömrüm kaldı bilemem. Hakkını helal et yeter benim için''
Lefter Küçükandonyadis 
 Aziz Yıldırım'ın Lefter'e Cevabı ; 
"Hayatımızın farklı noktalarında, farksız bir inançla gönülden bağlandığımız renkler bizi bir araya getirmişti.

Şimdi geriye dönüp bakınca, 2005’teki o maçı hatırlıyorum Lefter Ağabey. Aslında daha da çok maç öncesini… Taraftarlarımız, seni, Efsane Özel Ödülü’ne layık görmüştü; tribünleri birlikte selamlamıştık.

Bugün ise birlikte değiliz, maalesef.

Elimden gelse yine yanında olurdum, sarı lacivert atkınla, bize tarihimizden anılar anlatmanı isterdim, yine…

104 yıllık tarihin ötesine geçmiş, her rengin idolü bir isim olmanla hep gurur duydum; yeşil sahadaki mucizelerine yetişememiş gençlerin, ’Ver Lefter’e Yazsın Deftere’ sözleriyle seni bugün dahi yaşıyor olması ise mutluluğum oldu.

Rekorların, birbirinden güzel gollerin, camiamıza yaşattığın sayısız zaferler… Bunların hiçbiri değil, bizim gururumuz olmanın en temel sebebi. Saha dışına taşıdığın büyük Fenerbahçe sevgin bizi bir adım daha yaklaştırdı sana.

Bugün birlikte değiliz maalesef.

Sana olan saygımız, sevgimiz ise değişmedi; duygularımız ise daha yoğun…

Fotoğrafını ve mektubunu aldım. İyi dileklerin ve duaların için teşekkür ederim.

Fenerbahçe’ye hizmet etmek her ne şekilde ve nerede olursa olsun benim için en büyük onur. Fenerbahçe için yapmamız gereken çok şey var; senin de Fenerbahçeli yeni nesillere anlatacak daha çok anın olmalı…

Umarım, yine bir maç öncesi birlikte çıkarız sarı lacivert tribünlerin önüne… Sen yine Sarı Lacivert atkını takarsın, ben de seninle birlikte bir kez daha adım atarım yeşile…

Hakkını helal et demişsin Lefter Ağabey, Türk Futbolu’nun Ordinaryusu’na hakkım helal olsun...

Aziz YILDIRIM
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı"

* Lefter Fotoğraf Albümü
Lefter-İslam Çupi - Basri Dirimlili
Lefter - Şeref Has - Can Bartu
1947-1948 İstanbul Şampiyonu Fenerbahçe kadrosu
Ayaktakiler: Murat Alyüz, Suphi Ural, Halil Özyazıcı, Hüsnü Terzioğlu, Samim Var, Kamil Ekin, Hilmi Erdağ
Oturanlar: Bülent Varol, Erol Keskin, Müjdat Yetkiner, Necip Ocaklı, Ali Has,

Lefter Küçükandonyandis

13 Şubat 1949 Fenerbahçe Kadrosu.
Lefter oturanlardan sağ başta.

Lefter oturanlardan sağdan 2.ci.

1965 yılında düzenlenen ” Cumhuriyetten bu yana 42 yılın en iyi on biri anketi “nde Fenerbahçeli altı futbolcu yeraldı. Bunlar, kaleci Cihat Arman, solbek basri Dirimlili, sağbek Selahattin Torkal, soliç Lefter Küçükandonyadis (Sağ başta), santrafor Zeki Rıza Sporel, solaçık Fikret Arıcan'dı.
1960 - Fenerbahçe kadrosunda.
Lefter Küçükandonyadis (1947-1951, 1953-1965)
Lefter Küçükandonyadis Fiorentina'da iken. (1951-1952)

* Ve Türk Futbol tarihinde İlk kez bir futbolcu Stadyum'da böyle bir törenle uğurlandı.
TOPRAĞIN BOL OLSUN.
MEKANIN CENNET OLSUN BÜYÜK USTA,EFSANE LEFTER 

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler