Clasura 2009'daki Boca - River maçı öncesi yaptığım başlığı yukarı çıkarıyorum.
2 takım arasındaki rekabet ve El Süperclasico hakkında bilgi edinmek isteyenler için.
İki takımda iyi gitmiyor.Boca Juniors 10.River Plate ise 17.sırada.
Ama kaçıncı olurlarsa olsunlar ''El Süperclasico'' maçlarının havası başkadır.
Maç 21.15'te NTV SPOR'dan yayınlanacak.
Burada Türksat uydusunda 10 gündür NTV grubu yayınları gitti.Her lodosta böyle olur zaten.
Bir Allahın kulu da ilgilenmez.O yüzden maçı seyredemeyeceğim.
Zaten FB-gs derbisi var o saatlerde.
RİVER PLATEBOCA JUNİORS
B.J.Kuruluş: 1905
R.P. Kuruluş: 1901
B.J.Stat: Camilo Cichero - "La Bombonara" (60,245)
R.P.Stat: Monumental de Nunez (76,687)
B.J.Takma adı: Los Xeneises (Cenova'nın halkı)
R.P. Takma adı: Los Millionarios (Milyonerler)
Bu inanılmaz derbinin ev sahibi Arjantin'in başkenti Buenos Aires..
Bu maç aynı zamanda "halkın takımı" ve "milyonerlerin takımı"nın ezeli mücadelesi ve taraftarı galyana getiren puan değil prestij ve gurur maçıdır..
Boca - River maçının ardından bir taraf ya gururunu kaybedecektir ya da dünyanın en iyisi olduğuna inanacaktır..
.::KİM BUNLAR ?::.
Boca ve River Arjantin'in en büyük futbol takımlarıdır ve Arjantin Ligi'ni (Apertura/Clasura) 80 yıldır domine etmektedirler..
Arjantin ülkesinin yarısından fazlası bu iki takımdan birinin taraftarıdır..
Bu takımlar aynı zamanda Dünya'nın en iyi futbolcularından bir kaçını yetiştirmiştir.. Diego Maradona'dan Alfredo di Stefano'ya ve Gabriel "Batigol" Batistuta ve Marcelo Salas'a kadar..
Bu arada Juan Pablo Angel'i de unutmayalım O da River Plate'in eski öğrencisidir..
İki kulüpte Buenos Aires'in La Boca bölgesinde kurulmuştur.. Ancak 1938'de River Plate "milyonerlerin takımı" takma adını oldukça varlıklı ve zengin bir bölge olan Nunez'e taşınarak almıştır..
Boca ise "halkın takımı" olarak kalmaya devam etmiş ve tanınmıştır.. Boca taraftarının büyük bir çoğunluğunu İtalyan göçmenler ve gelir seviyesi düşük olanlar oluşturmaktadır..
.::PEKİ REKABET NE DURUMDA ?::.
Bu takımların karşılaştıkları maçın bir çok derbide olduğu gibi kendine özgü bir takma adı vardır ve Boca - River maçı gazete manşetlerine maçın başlamasından 1 hafta önce "Superclasico"ya bir hafta kaldı şeklinde yansımaya başlar..
River'ın beyaz ve kırmızısı ile Boca'nın sarı ve laciverti ile karşılıklı oturan taraftarlar bir birlerinden tam anlamıyla nefret eder..
Boca taraftarının River taraftarına taktığı isim "gallinas" yani "tavuk"tur.. Boca taraftarı River ve taraftarının herşeyden korkutuğuna inanır..
River taraftarı ise Boca taraftarına "los puercos" yani "domuzlar" takma adıyla karşılık verir.. Bu takma ismin sebebi ise Boca stadyumunun fakir Boca bölgesinde yer alıyor olmasıdır..
Bu takımların rekabeti özellikle parayla alakalıdır.. River taraftarının büyük bir çoğunluğu yüksek kesimden Buenos Aires sosyetesinden gelir..
Öte yandan Boca taraftarını ise çalışan kesim ve göçmenler oluşturur..
.::NELER OLUYOR ?::.
Bazen daha doğrusu çoğu zaman hırs ve sevgi şiddete yol açabiliyor..
River taraftarının içinde yer alan bir grup daha doğrusu tanındıkları isimle "Los Borrachos del Tablon" yani "Tribün Sarhoşları" bu işi en ciddiye alan gruptur..
Bu grup arasından bir kaç kişinin kulübün jimnastik salonunu kulüp üyesi gibi "üye olarak" kullandıkları ve stadyuma yaptıkları "ziyaretlerde" para aldıkları her maçın ardından en çok konuşuluan konulardan biridir.. (Korkutucu bir durum!)
Bu maç her seferinde unutulmaz bir deneyim olur; Rengarenk bayraklar ve bandanalardan oluşan bir taraftar denizi, çığlıklar, ağlama sesleri, koro eşliğinde tezahüratlar ve hiç bir zaman sonu gelmeyen meşaleler..
2004'te İngiliz gazetesi The Observer "Seyretmeden ölmemeniz gereken 50 spor olayı" arasında Boca - River derbisini 1. sıradan okuyucularına önermiştir..
2006'nın 27 Mart'ına kadar iki takımın arasında yapılan toplam 295 maçta Boca'nın üstünlüğü vardır.. Boca 113 kez galip gelirken River 90 maçı kazanmış ve "EL SUPERCLASICO"da 90 maç berabere tamamlanmıştır.
Futbolekstra.net'ten Armağan Özkaynakçı'nın yazısı
Ölmeden Önce Mutlaka
Birçok kez kaleme alındı ve birçok kez daha kaleme alınacak. Futbolcularıyla, taraftarlarıyla, kendilerine özgü formalarıyla ve bünyelerinde barındırdıkları futbol dokulu sosyal yapılarıyla bu yazıda daha önce yazılan yazılarda olduğu gibi ben de birkez daha futbol tarihinin gerçek efsanelerinden birine, bir spor olayına yer vereceğim.
Nisan 2004 tarihinde “The Observer” gazetesinde yayınlanan makalede ölmeden önce mutlaka izlenmesi gereken spor olaylarında liste başı olarak yeralıyor “ él Supérclassico” yani Buénos Aires derbisi. İşçi sınıfının ve varoşların temsilcisi Boca Juniors ile taraftar grubunu hali vakti yerinde olanların yani toplumun üst sınıfının oluşturduğu “Los Millionarios” lakaplı River Plate arasında oynanan maçlar bir futbol maçının çok ama çok ötesinde bir spor olayı.
25 Mayıs 1901'de La Boca'da River Plate kurulduğunda henüz Boca Juniors ortalarda dahi yoktu. Hikayeye göre kulüp kurucuları bir karnaval gecesinin sonunda dinlenecek yer arayan bir atlı yük arabasının arkasında gördükleri kirli kırmızı şeritten esinlenip bunu beyaz forma üzerine kullanırlar ve bu kırmızı şeridin üzerine kulüp armasını da ekleyerek gelmiş geçmiş en özgün formalardan birini yaratmış olurlar. River Plate'in kurulmasından yaklaşık 4 yıl sonra. 3 Nisan 1905'te beş İtalyan göçmenin biraraya gelerek Boca'yı kurması ile ezeli rekabet te başlar. Boca renklerini Buenos Aires limanına demirleyen bir İsveç gemisinin renklerinden alır ve sarı-mavi formayı da böylece giymeye başlar. Bir başka hikayeye göre her iki takım arasında kimin La Boca'da kalacağına karar vermek için bir maç yapılır ve kaybederek yer değiştirmek zorunda kalan River Plate olur. Kulüp önce Palermo'ya ardından da 1923'te şehrin kuzeyindeki Nunéz bölgesine taşınır.
1930'lu yıllara kadar yaşanan şanssız dönem –yerinden yurdundan sürülen acıların çocuğu River hikayesi- 1930'lu yıllarda kulübü Bernabé Ferreyra'nın satın alması ile değişir ve yazımızın başında belirttiğim gibi River Plate bu tarihten sonra “Los Millionarios” olarak anılmaya başlar. Bu olayla birlikte günümüze dek gelinen tarihsel süreç içerisinde artık her iki kulübünde hangi toplumsal sınıfları temsil ettiği kalın çizgilerle belirlenmiş olur.
İki takımında dünya futboluna hediye ettiği futbolcular saymakla bitmez. Ama o futbolcular arasında biri var ki kimilerine göre gelmiş geçmiş en büyük futbol ilahı, Diego Armando Maradona'dır. Hala Boca ve Arjantin Milli Takımının maçlarını formasını üzerine geçirip elinde kaşkolunu sallayarak ve şarkılar söyleyerek seyirci ile iç içe izleyen – bugün Pele, Platini, Beckenbauer ve daha birçoğu takım elbiselerle protokol tribünündedir- Castro'nun kadim dostu, Bush'un ve Birleşik Devletler'in can düşmanı olan ve cefakar futbol seyircisinin sevgilisi Maradona ile birlikte Juan Roman Riquelme, Carlos Tevez, Caniggia, Kily Gonzalez en başta sayılacak diğer futbol yıldızları. Bir dönem Oscar Cordoba'da bu kulübün formasını giydi ve “La Doce” yani “12. Oyuncu” lakaplı Boca taraftarının gönlünü kazandı. River formasını giyen gelmiş geçmiş en ünlü futbolcu ise Real Madrid forması da giyerek Avrupa'da kazanılamamış kupa bırakmayan Alfredo Di Stéfano'dur. Akla gelen diğer isimlerse bir başka efsanevi futbolcu Mario Kempes, Fenerbahçe'li taraftarların ağzına bir parmak bal çalıp giden Ariél Ortega, Juan Pablo Sorin, Hernan Créspo, Pablo Aimar. Daha devam etsek her iki kulüp içinde saymakla bitmez bu isimler. Ama bir de her iki kulübün formasını giyenleri hatırlatmak isterim, Gabriél Batistuta ve Caniggia gibi her iki takımın taraftarlarının da sahiplenemediği, benimseyemediği isimler.
Her iki kulübün başarılarına baktığımızda ligde daha başarılı gözüken River Plate'e karşı uluslararası düzeyde Boca'nın belirgin üstünlüğü göze çarpıyor. River Plate'in 26 Lig Kupası'na, 1 Intercontinental Kupası'na ve 2 Copa America'sına karşılık, Boca'nın 20 Lig Kupası, 3 Intercontinental Kupası ve 5 Copa America'sı var.
Maçlarını 60.000 kişilik “La Bonbonera'da” yani “Çikolata Kutusu'nda” oynayan Boca, River deplasmanına gittiğinde 66.000 kişilik “El Monumental'de” ağırlanıyor. River Plate'in stadyum kapasitesi daha fazla -bu sanırım zenginlerin kulübü olmaktan da kaynaklanıyor- ama Arjantinlilerin %40'ı Boca ve %32'si River Plate taraftarı olduğu için bu alanda da üstünlük Boca'ya geçmiş gözüküyor.
Gelelim bu iki takımın taraftarlarının birbirileri ile yaşadıkları saha dışı mücadeleye. Boca taraftarları rakip takımın taraftarlarına “gallinas” yani tavuklar ismini takmıştır. Onlara göre River taraftarları korkaklardan oluşur. Ama futbolun içine kattıkları şiddet duygusu gözönüne alındığında River Plate tribünlerindeki “Los Borrachos Del Tablon”, öz Türkçesi ile “Tribün Sarhoşları” en fanatik gruplardan biridir. River taraftarları Boca'lılara “los puercos” yani domuzlar der. Bu grubun maç öncesinde stada getirdikleri Boca sembolü olan kanaryaların kafalarını kopararak futbol teröründe ne kadar ileri gidebildikleri bilinen bir gerçektir. En bilinen olaylardan bir tanesi de 2-0 River Plate üstünlüğü ile sona eren bir maç sonrasında Boca'lı fanatiklerin 2 River Plate taraftarını öldürüp Buenos Aires'in boş duvarlarına “Artık maç 2-2” yazılarını yazmaları.
Bu derbi her haliyle hem sportif anlamda, hem tribün ve taraftar grupları açısından, hem de yaşanan ve yaşatılan futbol terörü ile toplumdaki farklı sınıfları karşı karşıya getiren en köklü rekabettir. Sadece kimin kimi kaç kez yendiğinden ibaret olmayan, saha içerisindeki skorun saha dışında birbirilerini öldürerek eşitlendiğini varsayma noktasına kadar getirilen bir spor olayıdır, hatta bundan da öte iki sınıfın birbirileri ile yaptıkları varolma ve üstün gelme mücadelesidir. Ölmeden önce Buenos Aires'e yolunuz düşerse mutlaka izleyin ama yolunuz düşmese de en azından evinizde biranızı alıp yanında bir paket çerezle TV başına geçip seyrederek hissetmeye çalışın bu derbi atmosferini.
Armağan Özkaynakçı
Kaynak: http://www.futbolekstra.net/bolbolfutbol11.php
ize=+3]PLATE[/size]
Dünyanın bir numaralı derbisi olarak değerlendiriliyor.Boca Juniors-River Plate derbisi yaklaştığında ülkede gündem değişiyor, şehirde hayat duruyor sanki. Örneğin günlerce süren anti-kapitalist sokak gösterilerine bile derbi haftasında ara veriliyor. Arjantin’in en yüksek tirajlı spor gazetesi Olé bir hafta önceden bu derbi için her gün 10 sayfa ayırmaya başlıyor. Televizyonda iki takımın sembol olmuş isimleri talk-show’lara katılıp iddiaya girerek “yenilirsek saçımı maviye (ya da kırmızıya) boyatırım” gibi laflar edebiliyorlar…
Orada sponsorluk ve marka esareti(!) bizdekinden daha gelişmiş durumda. Öyle ki, Boca Juniors takımının resmi giydireni Nike, River Plate’inki ise Adidas olduğundan fanatik bir River Plate’linin üzerinde Nike ürününe, Boca Juniors fanatiğinde ise Adidas ürününe rastlayamıyorsunuz. Öte yandan, biz, “Bir bira markası İnönü Stadı’na nasıl isim sahipliği yapar?” diyerek direneduralım, ilginçtir, Arjantinliler’in fanatizmini ilk delen ürün bira olmuş… Tangocuların en popüler birası olan Quilmes, hem Boca Juniors’a hem de River Plate’e aynı anda sponsor olmayı başarmış.
Bir Boca Juniors fanatiği için, River Plate’e karşı alınmış bir galibiyetin, herhangi bir kupa şampiyonluğundan çok daha önemli olduğu iddia ediliyor. Tersi de geçerli olmalı ki, River Plate’in oyun kurucusu Ariel Ortega, son derbi öncesinde davetli olduğu televiyon programlarından birinde, “tek bir Boca Juniors galibiyetini hiçbir şampiyonluğa değişmem” diyebilmiştir.
Taraftarlar derbiden bir gün önce stadın etrafında toplanıp marşlar söyleyerek maçın havasına girmeye çalışıyorlar. Buenos Aires’te de derbi maçının biletleri karaborsacılar için bulunmaz nimet niteliğinde..
Maçlardan önce bıçaklı sokak kavgaları, havaya sıkılan mermiler derbilerin olağan olaylarından sayılıyor! İki takımın maçlarında, yalnızca stat içerisinde 1500’ün üzerinde polis görev almakta… Çok sevimsiz bir benzerlik daha: Son yıllarda Boca Juniors’un La Bombonera stadında oynanan River Plate derbilerinde rakip taraftarlarca tezgahlanmış(!) dışkılı, idrarlı saldırılara da rastlamak mümkün.
Bu fanatizm harikası icadın çaresini de bulmuş Arjantinliler, inanmayacaksınız ama derbileri bizde “maraton” denen, en fanatik taraftarların oturduğu bölümlerden seyredenlerin çoğu yüzlerinde ya mendil ya da gaz maskeleriyle izliyorlar maçı…
Boca Juniors-River Plate derbi maçlarının hikayelerini okudukça ve bizim derbilere özellikle de FB-GS derbilerine çok benziyor oluşuna görünce bir şeylerden çok ürküyor insan. Bu benzerlikler yakında olası vahim bilançolar çıkartabilir karşımıza. Örneğin 7 sezon önce River Plate’in Boca juniors’u 2-0 yendiği maçtan sonra River Plate taraftarlarını taşıyan bir otobüs, stadın birkaç kilometre uzağında durdurulup yolcular aşağıya indirilerek, 2 taraftar öldürülmüş. Yetmiyormuş gibi, olaydan bir süre sonra Boenes Aires sokaklarında şu graffiti peydahlanmış : “River 2 - Boca 2”
Son zamanlarda River Plate’in Boca Juniors’a karşı sergilemiş olduğu başarısız tablo (son 10 derbide sadece 1 galibiyet), Galatasaray’ın en iyi döneminde bile Fenerbahçe’den beraberliği zor kurtarır oluşunu anımsatmakta. Bir başka benzerlik de Boca Juniors ile Fenerbahçe arasında… Bir dönem (özellikle Ali Şen’in kendine has kulüpçülük tarzından sonra) Türkiye’nin büyük bir bölümünün Fenerbahçe konusunda ikiye ayrıldığı, FB taraftarı olmayanların ondan nefret eder hale geldiği iddia ediliyordu. Arjantinliler’in iddiası da aynı: “Boca Juniors taraftarı değil iseniz, ondan nefret ediyorsunuz demektir!”
Boca Juniors Tribünleri
River Plate Tribünleri
Arjantinli gazeteci Herman Soro ülkesindeki futbol gerçeğini “Güney Amerika’da futbol bir ölüm-kalım meselesedir. Avrupa’da taraftarlar normal bir yaşam standartıyla mutlu olabilirler. fakat Arjantin’de mutlu olanlar sadece tuttuğu takımın son maçından galibiyetle ayrılanlardır” sözleriyle ifade eder. Gerçekten de ülke ekonomisinin yerden yere savurduğu Arjantinliler için mutluluğun yakalandığı yer tango pistleri değil stadyumlardır... 19 takımlı Arjantin ligi’nin 12 takımı başkent Buenos Aires’dendir ve ülke nüfusunun % 80’i sadece iki takımı tutar: Boca Juniors ve River Plate . Aynı tarihte (1905) kurulan iki kulüp taraftarlarının takım seçimi konusundaki kriter en basit anlatımıyla sınıf farkıdır..
Zengin ve Orta sınıfın “Şımarık Çocukları” River ve “Alttakilerin” takımı Boca Juniors. Bu tanım “El Superclasico ”yu anlatmak için yeterli değildir. Boca-River, bir kimlik savaşıdır. Bir şehrin, bir ülkenin kendisiyle verdiği kavganın, savaşın meydanıdır. Şampiyonluk mücadelesinin yanında hayatın içinde bir yer kapmanın düellosudur.
Buenos Aires’de doğan her erkeğin mutlaka bir stadyum tecrübesi vardır. Stadyuma hangi yoldan güvenli gidileceğini, kendini nasıl koruyacağını, tribündeki yerini ne zaman alacağını, staddan ne zaman çıkacağını çocuk yaşta öğrenir Arjantinli. Tribün insanı olmak, geleneksel kültürün bir parçasıdır. Futbol seyredilmez, yaşanır Buenos Aires’de. Tribündeki taraftar oyunun bir parçasıdır. Oyunun sonucunu kaleye giren top değil, tek vücut olmuş tribünler belirler...
Arjantin’de hayat yılda iki kere durur. Bombonera ve El Monumental ’da (Estadio Antonio Vespucio Liberti) dünyanın en büyük tiyatrosu sahne alır. Boca Juniors ve River Plate, futbolun asla sadece futbol olmadığının hakkını verirler kırmızı-beyaza, sarı-laciverte boyanmış tribünler önünde...
Arjantin medyası Superclasico için 10 gün önceden teyakkuza geçer. Ülkenin en popüler spor gazetesi Ole , derbi haftasında her gün on sayfasını bu maça ayırır. Haftalık futbol dergisi El Graffico’nun posterleri Buenos Aires caddelerini süsler:Se Viene.. El Superclasico... (Derbi geliyor). derbi sonrasında ülke nüfusunun %90’ı maçın skorundan haberdardır.
Super Clasico, aynı zamanda spor endüstrisinin iki devinin de savaşıdır. Nike ’ın sponsporluğundaki Boca, Adidas ’lı River’a karşı. Bir boca taraftarı için Adidas’ın herhangi bir ürününü kullanmak kulübe ihanettir. River Plate taraftarı için sarı ve lacivertin günlük hayatta bir araya gelmesi imkansıza yakındır. Arjantinli için tuttuğu takımın formasıyla haftanın yedi günü dolaşmak kendini ifade ediş biçimidir. Araba tamircisi bir Boca’lı formasıyla gelir işe, River’li bir avukatın bürosunda kırmızı-beyaz formasıyla oturması yadırganacak bir durum asla değildir Buenos Aires’de...
Gündelik hayatta arkadaşların rakip taraftar olması muteber değildir. Boca Juniors taraftarı Ariel Naserala, “River’lılar kendilerini bizden üstün gören züppelerdir. Onlar kendilerini en büyük sanarlar fakat 24 saat rüyada yaşadıklarının farkına varmazlar. Bir River’lı ile arkadaş olmaktansa hiç arkadaşım olmasın” şeklinde açıklar bir Arjantinli’nin stad-dışı hayatını. Bir Boca ya da River taraftarı için önemli olan Superclasico’da alınacak bir galibiyettir. Superclasico kazanılmadan erişilen bir şampiyonluk kimsenin umurunda değildir.River’ı yenelim, şampiyon olmayalım” diyen 24 yaşındaki Kurye Matias, dünyanın öbür ucunda kendisi gibi düşenen taraftarların varlığından habersiz koşar La Bombonara’ya...
Bir boca’lı için River Plate taraftarını en kestirme yoldan tarif etmenin yolu “Gallinas”tır (Tavuk). Boca’lılara göre River’lıların hepsi birer korkak tavuktur. (Super Clasico’nun bu vazgeçilmez lakabı bizim stadyumlarımızda da boy göstermiştir.
Bir River Plate’li için Boca taraftarını en güzel tarif etmenin yolu “Bosteros”dur (Leş kokan). kötü kokan nehrin kenarına kurulmuş Boca mahallesine bu yolla göndermede bulunur River’lılar...
“Los Millonarios” lakabı, River Plate ve Boca Juniors arasındaki sınıf farkını da ortaya koyar. Boca, işçilerin, Arjantin’de enflasyon canavarının midesinde öğütülen insanların takımıdır. “Milyoner” River’lılar için futbol bir sanat, Boca’lılar için ise bir güç savaşıdır. Arjantin futbolunun bir numaralı idolü Maradona BocaJuniors’lular için en büyük övünç kaynağıdır.Stadları La Bombonera’nın (Çikolata Kutusu) girişinde “Boca es mi religion, Maradona es mi dios,La bombenera es mi iglesia” (Boca dinimdir, Maradona tanrım, Bombonera ise kilisem) cümlesi herşeyi açıklar aslında.
River Plate’liler için ise Maradona’nın skandallarla dolu kariyerinin bir tarihsel yansımasıdır Boca’nın kulüp karakteristiği. River Plate’liler her zaman göze hoş gelen, hücum futbolunu kendilerinin oynadığını, Boca’nın ise sahada kavga ederek maç kazandığını savunurlar. Savunmalarının haklı bir delili de aslında ülkenin futbol tarihinde gizlidir. 1978 dünya kupası finallerinde Arjantin Milli takımı’nda bir tek Boca’lı oyuncu bile kadroya girememiştir. River Plate’lilerin ilahları Passarella ve Mario Kempes’li Arjantin, Dünya kupası’nı kendi stadları El Monumental’de kaldırmıştır
Super Clasico’da her taraftar (Hincha), tribündeki kalabalığın (Hinchada) organik bir parçasıdır. “Ben” değil, “Biz” vardır. Bireysel kimliklerinden sıyrılır Arjantinli tribünde. Söylenen bir tezahüratın, tribünün önünde dalgalanan bayrağın, ellerin üzerinde yükselen bir flamanın arkasında tek yürek olunur, “Omuz omuza” durulur. Maç kaybedilse de kazanılsa da stad hemen terk edilmez. Boca’nın “The 12” taraftar grubu sahalarında kaybettikleri River maçlarında ekstradan yarım saat daha kalırlar tribünlerde. River’ın sahada kazandığının karşılığı tribünde dinmeyen tezahüratla eşitlenmeye çalışılır
Super Clasico’lar öncesinde sahada şova yer yoktur. Tribünler 5 saat önceden dolar ve “oyun” orada başlar. Saha yemyeşildir takımların çıktığı ana kadar. Sonrasında bir Arjantin geleneği sahne alır. Konfetiler, tuvalet kağıtları, teyp bantları fışkırır tribünlerden. (Bu bir tribün şovudur, Avrupa’da örneğine yakın zamanda rastladığımız maçı geç başlatma eylemi ile benzerlik taşımaz...) Boca ve River taraftarı bu şovu hiçbir zaman bir arada yapmaz. maç başında Boca’lıların konfeti şovuna, River’lılar ikinci yarı başında karşılık verirler. La Bombonera’daki maçlarda en ateşli taraftarlardan biri locasından sarkıttığı göbeğiyle tribünleri selamlayan Maradona’dır.
Super Clasico’ların şiddet tarihinde zanlı Boca Juniors’lulardır. 1968’de, River taraftarlarının üzerine tutuşturup attıkları kağıt parçalarından çıkan panikte 74 River’lı hayatını kaybetmiştir. Futbol tarihinin en kara günlerinden birinde ise (1994) 2-0 kaybettikleri bir derbi sonrasında iki River taraftarını öldüren Boca’nın “Barras”(taraftar çeteleri) ları olaydan dört gün sonra Buenos Aires kentinin duvarlarına “River: 2 Boca: 2” yazmışlardır. Arjantin’de futbolun 90 dakika olmadığının, oyunun sadece yeşil sahada oynanmadığının dramasıdır bu yaşanmışlar...
Futbol dünyasına neredeyse her yıl bir yeni yıldız hediye ederler ama ülkenin bozuk ekonomisi bu futbolcuları her sezon başında avrupa’ya ihraç eder. Boca’lılar için Maradona, River’da yetişen tüm yıldızlara bedeldir. Batistuta, Veron, Martin palermo, Riquelme,Carlos tevez Boca’nın bütçesini düzlüğe çıkarmak için sattığı yıldızlardır.(Palermo ve Riqquelme döndü sonra,Veron başka takıma döndü)
River plate de en az ezeli rakibi kadar bir futbolcu fabrikasıdır. Francescoli’den Burgos’a, Crespo ’danSalas’a, Saviola ’dan Ortega’ya Alfredo Di Stefano ’dan Pablo Aimar ’a kadar birçok yıldız kırmızı-beyazlı forma altında parlamıştır.
Boca 1905 yılında bir İrlandalı, 2 İtalyan ve 3 Arjantinli genç tarafından kurulur. Kulübün renklerini belirlemek için limana yanaşacak ilk gemiyi beklerler. Limana yanaşan İsveç bandralı gemi Boca’nın sarı-lacivert renklerinin kaynağı olur. 1905’de Arjantin’deki İngiliz kolonisinin iki takımı olan Santa Rosa ve Rosales de beyaz forma ile mücadele etmektedir. Aralarındaki maçlarda karışıklık olmaması amacıyla bir ekip formasına diagonal bir kırmızı bant koyar.
İki kulüp birleştiğinde River Plate’in forması da hazırdır!..
Ekşi Sözlük , Carlos isimli yazardan alıntıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.