14 Temmuz 2010 Çarşamba

Helal Olsun Gürcan Bilgiç !!!!

Tribünlerin ruhu

Armanın Gururu Sarı Melekler....
Kadın Voleybol takımı için Telsim Tribünü'nde açılan bu pankart, Fenerbahçe tribünlerinin gönüllüsü üç büyük grubu, yaklaşık yedi bin taraftarı, Saracoğlu Stadı'ndan ayırdı.
Maçın uzatma anlarında, bitime üç dakika kala, sahayı göremediklerini iddia edenlerle, voleybolculara bu jestin yapılması gerektiğine inananların kavgası sonucunda 21 taraftar ceza aldı.
Sahaya bir şey atmadılar, küfür etmediler, rakip taraftara saldırmadılar, sakıncalı pankart açmadılar. Sporcularıyla gururlanmalarının sürmesini istediler ve kavga çıktı. Elbette doğru değil olanlar. Ama bir tribün terörü hiç değil. Bireysel, anlık reflekslerle geliştiler.
Hemen hepsi öğrenci olan bu çocuklara altı ay statlardan uzaklaştırma cezası geldi. Babalarının ellerine de 1700'er liralık fatura. Çocuğunu okutmak için bütçesini zorlayan bir aile reisinin, çocuğunun Fenerbahçe sevgisi için ödemesi gereken faturaydı bu.
Ortaya bir tercih durumu çıktı.
Ve son olarak Unifeb ayrıldı tribünlerden. Necdet Ersoy tarafından, "Üniversitede okuyan bu çocuklar tribünlerde kaynaşsınlar. İlerde hayata atıldıklarında hangi meslekte olurlarsa olsunlar, Fenerbahçelilik kimliğiyle birbirlerine destek olsunlar" felsefesiyle kurulmuşlardı.

KENDİLERİNİ SAHİPSİZ HİSSETTİLER
Büfeden sandviç alırken tutuklanıp, ceza alan arkadaşlarının durumuna düşmek istemediler.
Yapılan açıklamaya baktığımızda, gelecek kaygıları ön plana çıkıyor. "Sahipsiz" hissetmişler kendilerini. "Sırf üstümüzde tişört var diye tutuklanamayız" diyorlar. Çünkü yarın mezun olup, iş başvurusu yaptıklarında, savcılık kağıtlarında "holigan" yazabilir. Grup CK, Vamos Bien ve Unifeb... Tribünlere sadece renk aşkıyla gelip, Fenerbahçe sevgilerini, gövde gösterisine dönüştürmek isteyen, pırıl pırıl, gencecik çocuklar.

BİRİLERİ 'EMRET' DEMEYE DEVAM!
Bunu biz biliyoruz ama tek bir yönetici, başta stattan sorumlu Ömer Temelli olmak üzere, emniyete gidip ikna edici olmuyor. Avukat tutarak bu çocukların hakları savunulmuyor. Kamera görüntüleriyle olaylara karışanlarla-karışmayanların ayrılmasına çalışılmıyor.
Kimin, neden tribün kovaladığını bilecek kadar bu kulüp içindeyiz. Emirleri dinleyenler ile gönüllerini dinleyenler arasındaki farkı iyi biliriz. Tribünleri terk eden aslında Fenerbahçelilik ruhudur. Bu genç çocuklar "başkaldırının-çağın gerektirdiği vizyonun" temsilcileriydiler. Bilerek ve bilmeyerek, elendiler. Yerlerine başsallayıcılar gelecek, tribün diye bir sorun kalmayacak. Çekirdek yiyenler, "emret" demeye devam edecek.

Endişeler bitirilmeli

* FENERBAHÇELİ taraftarlar her gördüklerinde transferi soruyorlar. Bu konuda aldığımız elektronik posta sayısı da bir hayli fazla. Hiçbiri memnun değil. Kendilerini heyecanlandıracak hamlenin yapılmadığını söylüyorlar.
Endişeleri var. En büyüğü, geçen senenin "vurdumduymaz" oyuncularının yine aynı havada ve tavırlarının sürme ihtimali.
Güven erozyonu var ve bu, oyunculardan yönetime de sıçramak üzere.
Kombinelerini yenilemeyen taraftar sayısı bir hayli fazla. Satılan kombine sayısı ise 12 bin civarında.
Kırgınlık giderek artıyor. Çünkü oynanan futboldan memnun değiller. Kulüplerinin daha iyi olması için harcadıkları paranın da karşılığını almadıklarına inanıyorlar.
Aykut Kocaman'ın takımın başına gelmesini hemen herkes destekliyor. Fakat Aykut Hoca'nın nasıl bir takım yaratacağı, nasıl futbol oynatacağı, kadrodaki "tatlı hayatçılara" ne kadar hakim olacağını bilemiyorlar.
İlk soru hemen geliyor; "Yapabilir mi?" "Yapar" dediğimizde de inanmıyorlar. Çünkü öyle bir altyapı oluştu ki, önce görmeleri lazım.
Bu sessiz süreç içinde tek bir kulüp yöneticisi çıkıp, bu yangını söndürmek için iki kelime etmiyor. Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği toplantısında boy gösteriyor, düğünlerde "şahit" oluyor ama taraftarını ikna edip, kombine almaya koşturacak dağarcığını yitirmiş durumda.

TEK BÜYÜKSEN SAKLANMA!
Konuştuğumuz yöneticilerin ilk bahanesi; "Galatasaray ne yaptı ki" oluyor.
"Sana ne Galatasaray'dan" diyeceğiz ama kibarlığımız engelliyor.
"Tek büyük" iddiasıyla ortaya çıkıyorsun, yine kendini başkasıyla kıyaslayarak performans ölçümü yapıyorsun. Yılların geçerli eleştirisi, "samimiyetsizlik"; bugünün nedeni. Fenerbahçe yöneticileri "saklanmayı" tercih ederek, Aykut Kocaman'ı taraftarın önüne atıyor. Sorsanız, "destek" derler. Tecrübe ise "adres değişimi" olarak yorumlar bu durumu...

 http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/bilgic/2010/07/14/endiseler_bitirilmeli

**************************
Harika yazmış.Helal Olsun.
İşte böyle acı gerçekleri yazdığı için Aziz Yıldırım ve müritleri kendisinden nefret eder.
Fenerbahçeliliği bile sorgulanır.Her zaman beğenerek okurum yazılarını.Çünkü gerçekleri yazar.
Gene duygularımıza tercüman olmuş.
Teşekkürler Gürcan Bilgiç.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler