8 Haziran 2009 Pazartesi

Fenerbahçe Ülker - Efes Pilsen İlk 2 Maç Değerlendirmesi

Fenerbahçe - Efes Pilsen Final Serisinde İlk İki Maç Sonrası Oyuncuların ve Takımların Karşılaştırması

İkinci maçla ilgili bu forumda o kadar güzel yorumlar yapıldı ki‚
bana eklenecek pek fazla bir şey kalmadı.

Ben de‚ iki maçta takımların performansını
rakamlarla ortaya koymaya çalıştım.

Böylelikle hem ilk iki maçı daha iyi mercek altına alabileceğimiz
hem de 3. Maçta ne gibi önlemler gerektiği konusunda
bir sonuca varabileceğimizi düşünüyorum.

Önce iki takımın da ilk iki maçtaki istatistiklerini ve sezon ortalamalarını veriyorum. (Bütün istatistiklerin kaynağı www.tbl.org.tr)



Tabii bütün ortalamaları değerlendirirken‚ iki maçta da atılan sayıların
sezon ortalamaların oldukça altında kaldığını gözardı etmemek gerekiyor.

İki maçta da ne kadar sert savunma yapıldığı rakamlarla ortaya çıkıyor.
85´lerden 60´lara düşmüş. Bu da %25´lik bir düşüş eder ki‚
iki takımın da sert savunmalarının bir sonucu.

Bu sonucu tabii Ergin Ataman basketbolun tanrılarına bağlıyor.
Önemli şutörlerinin kötü gününde olmasıyla da açıklıyor.
Bir de Fenerbahçe´nin faullerinin çalınmamasına.
Umarım yalnızca kameraların karşısında böyle demiyordur
ve gerçekten öyle düşünüyordur.
Bizim savunma başarımızı takdir etmemesi iyi bir şey.
Önlem almayacağı anlamına gelir!

Sert savunmalara iki takımın da gösterdiği tepki farklı olmuş.
Bunu maç rakamlarıyla sezon ortalamalarını karşılaştırınca görebiliyoruz.
Efes Pilsen´in şut yüzdelerinde inanılmaz bir düşüş var.
3 sayılık yüzdeleri %40´tan ´ye düşmüş.
2 sayılıklarda da %57´den %50´ye inen bir grafikleri var.
Bu şüphesiz bizim dış alan savunmamızın bir sonucu.

Ama Efes´in de bizimki kadar iyi olan dış alan savunması
bizim şut yüzdelerimize o kadar yansımamış.
Bu ilginç: 2 sayıda da‚ 3 sayıda da iyi bir ortalama tutturmuşuz.
2 sayılarda hem maçta hem de sezonda %57´lerdeyiz.
3 sayılarda ise ilk maçta sıkıntı çekmişiz:
İkinci maçta ise %44 ile sezon ortalaması olan %41´i yakalamış
hatta geçmişiz.

Bunun nedenlerini yorumlamadan önce başka bir rakama
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bizim top kayıplarında sezon ortalamamız 14.
Halbuki hepimizin gördüğü gibi ilk maçta 24‚
ikinci maçta da 19 top kaybıyla kötü bir performans göstermişiz.
Tabii ben bunun nedenlerini basketbol tanrılarına
ya da Solomon´un gününde olmamasına bağlamayacağım (G)Ergin gibi!
Çünkü Efes´in top çalma rakamları da sezon ortalamasının üstüne çıkmış:
Normalda maç başına 10 top çalıyorlarmış‚
bu rakam ilk maçta 14‚ ikinci maçta ise 11 olmuş.

Bu rakamlardan şu sonucu çıkarıyorum:
(Burada bir parantez açıyorum. İstatistikler her şeyi tabii ki söylemez.
Ben maçtaki gözlemlerimi rakamlarla kanıtlamaya çalışıyorum.
Yoksa rakamlardan yola çıkarak zorlama sonuçlara ulaşmaya değil.)

Evet‚ çıkardığım sonuca gelirsek:
Efes baskılı savunma karşısında zorlama şutlara yöneldi.
Kimi şutları son saniyede sırf top elden çıksın diye yapılmıştı‚ hatırlarsanız.
Ama Fenerbahçe´nin baskılı savunma karşısında paslaşmada
bir sıkıntı yaşadığını düşünüyorum.
Top çalmalar ve top kayıplarının bu kadar çok olmasının nedeni bu.
Zaten‚ şut yüzdelerimiz sezon ortalamasına yakın.

Kısacası Tanjevic baskılı savunmaya karşı kilidi açmanın yöntemi olarak
bol paslaşma yapmak istemiş.
Gerçekten de maçları dikkatli izleyenler görmüştür‚
Biz hücum setlerinde topu iyi dolaştırıyoruz.
Sık paslaşıyoruz.
O kadar ki uzunlarımız bile birbirlerine pas atıyorlar.
Efes´in onca baskısına karşın şut yüzdelerimizin bu kadar iyi olmasının sırrı bence bu.
En uygun adamı bulmadan şut çekmiyoruz.

Ama Efes´in hücum mantığında takım olarak top dolaştırma yok.
Onlar daha çok Kerem´in dağıttığı toplara ve
Shumpert ile Thornton´un penetrelerine dayanan bir organizasyon kurdular.
Şutörleri Charles Smith´i ise çok iyi savunmamız nedeniyle devreye sokamadılar.
Sayı kralları Smith´in o kadar az sayılarda kalması da bunu gösteriyor.
Zaten iki maçta da Smith´in bütün sayıları bomboş kaldığı pozisyonlar değil‚
zorlama atışlarla gelen mucizevi sayılardı.

Peki diyeceksiniz‚ biz o kadar iyi paslaştık‚
şut yüzdelerimiz de iyi‚
neden Efes´le maçlar hep kafa kafaya gitti?
Bunun açıklaması top çalma rakamlarında gizli.
Biz iki maçta toplam 11 top çalmışız. Efes ise 25!
Bu şu anlama geliyor‚ Efes bizden 14 tane fazla hücum kullanmış
sert savunması sayesinde.
Zaten maçları izleyenler bilir‚ pas aralarını iyi yaptılar ve
kaptıkları toplarla hızlı hücuma çok iyi geçtiler.
Zaten o hızlı hücumlar da olmasa‚ şut yüzdeleri sıfıra yakın olurdu.

Sonuç olarak şunu söyleyeceğim:
a. Tanjevic Efes savunmasını delmek için sık paslaşmayı ve
garanti şutları tercih etti.
Şut yüzdelerini Ömer´in daha şanslı‚
Smith´in daha şanssız olmasına bağlamasın kimse.
Ömer´in ve Mrsic´in boşa çıkıp attıkları üçlüklere bakın bir‚
bir de Smith´in bomboş kalıp attıklarına.
Farkı göreceksiniz.
Biz dış alanı o kadar iyi savunduk ki boşa çıkamadılar.
Takım olarak paslaşmayı da bizim kadar iyi yapamadıkları için
şut yüzdeleri düşük kaldı.

b. Bol paslaşma‚ top kaybetme olasılığımızı da artırdı doğal olarak.
İlk maçta daha çok top kaybettik.
İkinci maçta daha az.
Bu ikinci maçta Efes´in savunmasını birazcık çözebildiğimizi
ve daha iyi paslaşabildiğimizi gösteriyor.
Anlaşılan Tanjevic önlemlerini almış.
Özellikle ikinci maçta sonlarda 3 guard + Emir + Mirsad
Beşlisiyle oynaması‚
İlk maçta ise 4 kısa + Mirsad beşlisine dönmesi de kritik anlarda
topu iyi saklayabilmemizi ve iyi paslaşabilmemizi sağladı.

Şimdi birkaç not daha çıkaralım:
1. Boyalı alan savunmamız ne durumda?
Bizim toplam 9 bloğumuza karşın onların 3 bloğu
sanırım tabloyu ortaya koyuyor.
Bu konuyu aşağıda 4 ve 5 numaraları incelerken daha da açacağım.

2. Göze çarpan başka bir olgu ise serbest atışlar.
İlk maçta çok iyiymişiz: %86.
Ben bunu ilk maça çok iyi konsantre olmamıza bağlıyorum.
İkinci maçtaki çok düşük yüzdeyi ise yorumlayamıyorum.
Belki kendine aşırı güvenden olabilir.
Konsantrasyon eksikliği olamaz‚ çünkü ikinci maçta toplam 6 blok yaparak
Zaten maçı ne kadar istediğimizi ve ne kadar pürdikkat oynadığımızı göstermişiz.
Örneğin ikinci maçta iyi faul atıcıları olan Green‚ Solomon ve Mirsad´ın
2´şer tane kaçırdığını görüyoruz.
Bu belki de savunmada ve hücumda çok yorulmalarından kaynaklanmıştır‚ bilemiyorum.

3. Sert savunmanın bir başka göstergesi faul sayıları.
İki takım da sezon ortalamalarını oldukça aşmış.
Ancak faul probleminin iki takıma da zararı farklı oldu.
Biz‚ biraz da genç uzunlarımızın tecrübesizliğiyle
çeyrek başlarında çok faul yapıyoruz.
Böylece faul hakkımız hemen doluyor ve
Efes´e her faulde serbest atış şansı veriyoruz.
Bu da savunma direncimizi ister istemez biraz düşürüyor.
Efes´te ise faul problemi 5 faullu oyuncular olarak etkili oldu.
İlk maçta 3 oyuncuları 4 faule ulaştı.
Hele Charles Smith çok erken fauller aldı.
Bu oyun planlarını ister istemez etkiledi.
İkinci maçta ise daha bariz yaşadılar o sorunu.
Üç oyuncuları 5 faul aldı. Ki bunlar o maçta takımı sürükleyen
Kaya‚ Kerem Tunçeri ve Thornton´du. Kasun ise uzun süre 4 faulde kaldı.
Özellikle Kerem´in 5 faulle oyundan çıkması‚
maç sonunda Efes´e pahalıya patladı.

Bu aslında ufak bir ayrıntı gibi gözüküyor ama çok önemli.
Tanjeviç´in oyun sistemi hakkında da bir bilgi veriyor.
Biz aslında toplamda Efes´ten daha çok faul yaptık.
Ama faul sıkıntısı yaşayan oyuncumuz daha azdı.
İkinci maçta bir tek Emir 5 faul alıp dışarı çıktı.
4 faul alan oyuncumuz ise hiç yoktu.
İlk maçta ise Mirsad ve Semih 4´er faul aldı.
Ama maçın sonlarına doğru.
5 faul alan oyuncumuz ise hiç yoktu.
Bunun tek bir nedeni var:
(Evet doğru tahmin ettiniz) rotasyon...
Bakın ikinci maçta Oğuz Savaş 3 dakikada 3 faul aldı.
Ama Tanjevic´in onu maç boyunca kenarda oturtma şansı vardı.
Çünkü Semih‚ Ömer Aşık‚ Vidmar üçlüsüyle devam edebilirdi.
Ayrıca maç boyunca yaşanan oyuncu değişiklikleri de oyuncularımızın
eşit sayılarda fauller almasını sağladı.

4. Bir önemli konu da ribaundlar.
Telekom´u öyle çözmüştük hatırlarsanız.
Savunma ribaundlarında her iki maçta da 7´şer fark atmışız Efes´e.
Bunun iki nedeni var bence.
Birincisi‚ ilk akla gelen neden: Biz daha iyi ribaund alıyoruz.
İkincisi‚ Efes daha çok şut kaçırıyor ve bizim daha çok ribaund alma şansımız oluyor.
Efes´in hücum ribaundlarının bu kadar fazla olmasını da ona bağlıyorum.
İkinci maçta eşit hücum ribaundu almışız: 7.
Ama ilk maçta Efes bizden 4 tane fazla almış. (Onlar 10 biz 6)
Olacak o kadar!
İlk maçta tam 20 üçlük kaçırdılar. 17 iki sayılık‚ 8 de serbest atış.
Toplam 45 yani.
Biz ise 16 üçlük‚ 11 iki sayılık‚ 4 serbest atış kaçırmışız.
Toplam 31!
Anlayacağınız biz çemberden seken 31 topun 6´sını hücum ribaundu olarak kapmışız.
Onlar ise kaçırdıkları 45 atışın 10´unu..
Oran aşağı yukarı aynı.

Böyle bir hesaplama yapan koç var mıdır bilmiyorum ama :)‚
görünen o ki‚ iki takımın da hücum ribaundu alma kapasitesi aynı!
Ama bizim savunma ribaundlarındaki üstünlüğümüz‚
boyalı alanda savunmayı ne kadar iyi yaptığımızı da gösteriyor.

Zaten ribaund üstünlüğümüzü ikinci maçın sonunda
Solomon´un kaçan faul atışının ribaundunu alarak gösterdik.
Tabii (G)Ergin o pozisyonda sahada beş kısayla kalmanın
bedelini ödedi. Ama kimsenin dikkatinden kaçmasın‚
o kaçan topa zıplayan tam üç Fenerbahçeli oyuncu vardı:
Solomon‚ Mirsad ve Smith!
Biri tutamasa‚ öbürleri zaten hemen yanındaydı.
Faul atışını siz atıyorsanız‚ üç oyuncuyla birden
topa sahip olma şansını yakalamanız‚
o maçı ne kadar istediğinizin bir göstergesidir bence...
Bu da Çubuklu farkı olsun.

Rakamlarla iki maça ilişkin gözlemlerimi aktarmak istedim.
Şimdi bütün mevkilerdeki oyuncuların tek tek performanslarını görelim.

Bu tabloları uzun uzun yorumlamayacağım.
Çoğu şey ortada zaten.
Yalnızca öne çıkan birkaç şeye vurgu yapacağım.


Oyun kurucular



Efes bu mevkide büyük sıkıntı çekti.
Kerem´in sayı ortalamaları sezon performansına yakın kalmış.
Asist sayısını da artırmış.
Bu Kerem´in takımı iyi yönettiğini gösteriyor.
Gerçekten de öyleydi.
Ama şutları bütün Efesli oyuncular gibi çok düşük.

Ender ise ilk maçta ortalamanın üstüne çıkmış‚ ikinci maçta çökmüş.
Ama (G)Ergin´in başka seçeneği de olmadığı için‚
ikinci maçtaki çöküşüne karşın onu oyunda tutmak zorunda kalmış.
Bakın iki maçta da aldığı süre aynı.
Ama Fenerbahçeli oyunculara baktığınızda öyle olmadığını göreceksiniz.
Bizde iyi oynamayan oyuncu hiçbir şekilde çok süre almıyor.
Bu çok fazla alternatifin olmasına bağlı.
Şimdi diyeceksiniz‚ ikitakımın da 12 oyuncusu var.
Doğru‚ ama Fenerbahçe´de pek çok pozisyonda birden oynayabilecek
çok sayıda oyuncu var.
Şöyle anlatmaya çalışayım.
Ender´in ikinci maçtaki performansı ortadaydı. Yetersiz.
Ama (G)Ergin Kerem´i dinlendirmek için çıkardığında kimi sokabilecek ki?
Başka seçenek var mı Efes´te?
Cenk Akyol var‚ ama o Ender´den de kötü!
Üstelik ikinci maçta Kerem 5 faul alıp dışarı çıktı.
İşte o zaman (G)Ergin´in hiçbir şansı kalmamıştı.
Halbuki Fenerbahçe´de yalnızca Green değil‚
Mrsic ve hatta Emir bile oyun kuruculuk yapabiliyor.
Bu bizim için büyük bir avantaj.

Şimdi bizim oyuncuların rakamlarına bakalım.
Solomon´un daha iyi oynadığı ikinci maçta
ilkinin neredeyse iki katı süre aldığını görüyoruz.
Hatta yaklaşık 31 dakikayla sahanın en çok oyunda kalanı.
Tanjevic saçmaladığı‚ kritik hızlı hücumlarda zorlama üçlükler attığı halde‚
Solomon´u küstürmedi ve oyunda tuttu.
Nitekim Solomon da ikinci maçta hem saçmaladı (6 top kaybı mesela)
hem de kritik anlarda takıma nefes aldırdı (6 asist).
Zaten ikinci maçta Solomon´un attığı sayı 14...
İlginç bir nokta‚ ben de bu tabloları hazırlarken fark ettim‚
Solomon´un sezon boyu 2 sayılık yüzdesi %35‚3. Çok çok düşük.
Hatta %43 olan 3´lük yüzdesinden bile düşük.
Bu Solomon´u devreye sokacağımız oyun setlerini
yeteri kadar kuramadığımızı da gösteriyor bence.
Tabii‚ iki maçtır Solomon´da yaşanan gelişme sevindirici.
Abdi İpekçi´deki ilk maçta şov bekliyorum Solomon´dan.
En az 20 sayı‚ 10´a yakın asist...
Tabii Solomon´daki yüksek top kayıpları da
takıma henüz tam olarak oturamadığının‚
iyi paslaşma yapamadığının bir göstergesi.
Nitekim maçlarda da gördük‚
boşa çıkan arkadaşlarını yeteri kadar göremiyor.
O yüzden ya yanlış oyuncuya pas atıyor‚
ya da pas verecek birini bulamadığı için
topu elinde fazla tutmak zorunda kalıyor.
Halbuki geçen sene hem pota altına
hem de Ömer Onan ve Mrsic´e iyi asistler yapardı.
Ama ben 3. maçta‚ asist sayısının artacağına‚
top kayıplarının ise azalacağına eminim.
Gittikçe takıma ısınıyor ve kendine güveni de geliyor.
Bir de 12.000 taraftarımızın desteğini arkasına aldığını düşünün!
(G)Ergin çok ağlar valla...

Green´e baktığımızda ise‚
buradaki rakamlara yansımayacak verimler aldığımızı söylemeliyiz.
Özellikle savunma anlamında.
Bir oyuncunun ne kadar iyi savunmacı olduğu yalnızca
top çalma rakamlarından çıkmaz.
Örneğin ilk maçta yalnızca 1 (yazıyla bir) tane top çalmış
ama iyi savunma yapmıştı.
Green´in savunmasının rakamlarını Efes´in kaçan şutlarında görebilirsiniz!
Ama seri boyunca hiç sayı katkısı sunamaması çok kötü.
Kısa boyunun dezavantajını Efes gibi çok iyi savunma yapan takımlara karşı
daha çok yaşıyor.
Nitekim çok fazla top kaybı yapmasının nedenlerinden biri de bu.
Hiç iki sayılık atamamış mesela.
Sanılmasın ki çok kaçırmış‚ hayır.
İki maçta da birer tane iki sayılık atışı var.
Yani şut çekmeye fırsatı bile olmamış!
Green´i hepimiz çok seviyoruz.
Özellikle savunmasını.
Ama bazen ne kadar yetersiz kaldığını görelim.
Ortalama 20 dakika sahada kalan bir oyuncunun
Şut çekme fırsatı dahi bulamaması bizim hücum
Seçeneklerimizi büyük ölçüde azaltıyor.

Yine de hakkını yemeyelim‚ iki maçta da çok kritik anlarda birer tane üçlük attı.
Ama gelecek sene oyun kurucu mevkii için‚
Green´in bırakın birinci seçenek olmak‚ ikinci seçenek olması bile zor bence.
Ancak 3. oyun kurucu olur.
Taktiksel ihtiyaçlarda devreye sokulabilir.

Şutörler (2 ve 3 numaralar)

Benzer oyuncuları birlikte ele aldım.

Öncelikle klasik 2 numara gibi oynayan şutörler:



Bu mevkide coştuk.
İlk maçı Ömer Onan koparmıştı. Rakamları ortada.
İkinci maçta da Mrsic...
Maçın sonlarına damgasını vurdu.
Attığı 8 sayının 8´i de çok önemliydi.
2´si maç sonunda bize nefes aldıran iki serbets atış.
Diğer ikisi de üçlük.
Birini anlatmama gerek yok. Ben 20 kez izledim!
Öbürü de ilginçtir‚ yine son saniye üçlüğü‚
ama bu kez 3. çeyrekte!

Ömer´in ikinci maçta da 11 sayısı var‚ çok önemli.
İki de kritik üst üste üçlüğü var.

Charles Smith ise‚ uzun uzun anlatmaya gerek yok‚
çok kötü oynadı.

Bizim dış alan savunması Smith´i durdurdu‚ ama Efes´in savunması
ilk maçta Ömer´i‚ ikinci maçta ise Mrsic´i durduramadı.
İki takım da üst düzey savunma yapıyor.
Ama anlaşılan (G)Ergin basketbol tanrılarını izlemekten‚
Smith´i bizim savunmadan kurtarıp basket attıracak
bir organizasyon kuramamış.

Ama Smith´in bir tane bile faul atamaması da çok ilginç.

İşin ilginci‚ Ömer ve Mrsic gibi bu kadar katkı veren iki oyuncunun
sezon ortalamasının altında süre alması.
Bu iyi bir şey mi‚ kötü bir şey mi‚ seri bitince günlerce tartışılacak bir konu.
(Fikrimi söyleyeyim iyi bir şey‚ nedenlerini tartışmayı açmamak için yazmıyorum)

Şimdi de 2-3-4 oynayabilen forvetlere bir bakalım:



Görüldüğü gibi bu mevkide biraz daha iyiler.
Daha doğrusu‚ tutunabildikleri tek yer burası.
Shumpert de‚ Thornton da sezon ortalamalarının üstüne çıkmışlar.
Shumpert bu rakamlara genellikle 4 numara oynarken ulaştı.
Hareketli 4 numara savunma zaafımızı ilkokul çocukları bile biliyor.
O yüzden bu konuya pek girmiyorum.
Thornton ise kritik anlarda çok top kaybetti‚ çok şut kaçırdı.
Ama girmeyecek şutları da soktu.
2 sayıları genelde‚ pota altı zorlamaları.
3 sayılarda çok kötü. Toplam 7 denemenin sadece birini sokabilmiş!
6 deneme ilk maçta.
İkinci maçta sadece bir kere denemiş‚ o da girmeyince vazgeçmiş!

Bizde ise‚ Smith ikinci maçta pek varlık gösteremedi.
Ama Telekom maçındaki performansını hatırladıkça‚
daha çok süre almasını istiyor insan.
İlk maçta ise fena değildi. Maç sonunda kritik hücum ribaundları vardı.
Ama genel olarak savunmada iyi.
Şutlarının girmediği günlerde bile savunmada direnç göstermek için
oyunda tutulmalı bence.

Emir hakkında uzun uzun yazmayayım şimdi.
Bir Emir hayranıyım çünkü.
Ama en kritik anlarda‚ maç sonlarında bu kadar çok
sorumluluk alması beni çok sevindiriyor.
Bu çocuk daha 22 yaşında‚ ama son çeyreklerde
Mrsic kadar sakin ve kendine güvenir oynuyor!
Rakamlarını iyi inceleyin.
Ne kadar komple bir oyuncu olduğunu göreceksiniz.
Ribaund‚ asist‚ seri ortalaması düşünülünce gena olmayan şut yüzdeleri...
Neyse‚ şimdilik burada kesiyorum.
Seri bitsin‚ Emir Preldzic Destanı yazacağım.

4 numaralar



Aslında bu tabloya Kaya Peker ve Kerem Gönlüm´ü de ekleyebilirdim.
Hem 4 hem 5 oynuyorlar.
Bazen Mirsad´la‚ bazen bizim kulelerle boğuşmaya çalışıyorlar.

Ama seride Kasun çok az oynadı ve Kerem ve Kaya‚
4 yerine daha çok 5 numarada oynadılar.
O yüzden 5 numara değerlendirmesinde vereceğim onların rakamlarını.

Her şey ortada‚ Avrupa´nın en iyi 4 numaralarından biri olan Kakiouzis‚
bizim pota altı savunması karşısında çaresiz kalmış.
Çok kötü oynamış.
Sezon rakamlarına bakınca‚ zaten çok da iyi olmadığını görüyoruz.
Sanki‚ ismine yanılıp gereksiz yere çekinmişiz.

Şaka bir yana‚ Kakiouzis gibi bir oyuncudan faydalanamamak
(G)Ergin Ataman´ın ne kadar kaliteli bir koç olduğunun kanıtı.
Siena ve Barcelona gibi takımlarda oynamış‚ Yunanistan milli takımında
Avrupa şampiyonluğu dahil pek çok başarı kazanmış bir oyuncu Kakiouzis.
Serideki zayıf performansı yalnızca bizim savunmanın bir sonucu değil bence.
Uymamış Efes Pilsen´in yapısına...

Mirsad ise her zamanki gibi‚ en faydalı oyunculardan...
Attığı sayılar sezon ortalamasının altında kaldı. Aldığı sure de öyle.
Bunun nedeni‚ bence Efes´in 4 numarada Shumpert gibi
daha çevik oyuncuları değerlendirmesi.
O yüzden o bölgeyi Tanjevic bazen Smith‚ hatta Emir´le savunmayı tercih ediyor.
Mirsad´ın süresinin azalmasının nedeni belki de bu.
Yoksa sezon boyu yaptığı gibi maçta 20-25 dakika kalsa‚ şüphesiz daha çok sayı atar.
Pota altında iyi savaşıyor‚ 2 sayılık yüzdesinin yüksekliği bunun göstergesi.
Ama Efes´in sert savunması ve belki de Mirsad´ı
daha atletik 3´ten bozma 4 muraların savunmasının bir sonucu olarak‚
üç sayı pek atamamış.
Sağlık olsun.
3. maçtan itibaren Efes savunmasının dağılacağını düşünüyorum.
Mirsad´ın üçlüklerini daha sık izleyebileceğiz o zaman!

Ama dikkat çekici bir şey‚ 2 maçta bir blok yapan Mirsad´ın ortalamasını üçe katlaması.
Bu da Mirsad´ın bu şampiyonluğu ne kadar istediğinin bir kanıtı.
Ribaundlarını konuşmaya gerek yok.
Dünya alem biliyor Mirsad´ın ribaund kralı olduğunu.
Ama bir şu (G)Ergin bilmiyor.
2. maçta son faul atışları sırasında ribaundda Mirsad varken‚
sahada beş kısayla kalması‚ Aragones´in bile yapmayacağı bir hataydı.

Ve gözbebeğimiz 5´ler:



Allah aşkına‚ şu rakamlara bir bakın.
Mesela Kasun´la Vidmar´ı yan yana koydum bilerek.
Biri Avrupa´nın en iyi pivotlarından tecrübeli Kasun.
Öbürü çoğu renktaşımızın hiç beğenmediği‚ üstelik sakatlıktan yei çıkmış Vidmar
Nasıl‚ başabaş değil mi?
İşte Fenerbahçe olarak gurur duymamız gereken tablo budur.
Üstelik Vidmar‚ 4 uzunumuz arasında en kötü olanı.
Hele bir de Semih´le Ömer Aşık´a bakın.
Örneğin sezon ortalamaları açısından bakarsak‚
Ömer Aşık Kasun´dan hiç geri kalmıyor.
Ama ikinci maçta iyi oynamadı Ömer.
Bu seride alışkın olduğumuz blokları da yapamadı.
İlk maçta faydalıydı‚ 6 sayısı var.
Ama dikkatsizdi‚ 5 top kaybı var.
Bir 5 numara için çok kötü bir rakam.
2´si zaten üç saniye ihlali.
Efes´in sert savunması karşısında yavaş kaldı‚
kolay kolay boşa çıkıp pas alamadı.
Faul atışlarının %0 olması da iyi değil tabii.
Ancak yine de hakkını yemeyelim‚ sadece 2 atış yaptı‚
ama ikisi de girmedi.
Zaten sezon ortalaması da rezalet: %42.
(Vidmar´ın da %43. Al birini vur ötekine!)

Semih ise çok faydalıydı bu seride. Özellikle ikinci maçta çok iyiydi: 12 sayısı var.
Semih tabii‚ uzunlarımız arasında en tecrübelisi.
Bu tür maçları çok oynadı.
Bu üçüncü final serisi.
Milli takımla da çok maç yaptı.
Aldığı sürelerin artacağını düşünüyorum.
Zaten son maçta 23 dakika sure almış.
Bizim uzunlar arasında savunma-hücum dengesi en iyi olan oyuncumuz.
Hücumda‚ Ömer Aşık ve Vidmar´dan daha iyi.
Savunmada da onlar kadar iyi olmasa bile‚ Oğuz kadar kötü değil.
Ancak bu seride ribaundlarında bir sıkıntı var.
Ortalamasının oldukça altında kalmış.
Bunu düzeltmesi lazım.
Tabii faul atışları da yine kötü. %53´le sezon ortalaması
belki Ömer ve Vidmar´dan iyi olabilir.
Ama yine de çok kötü bir yüzde.
Zaten ikinci maçta 4 tane faul atışı kaçırdı.

Kaya´yla Kerem´i yorumlamak bile istemiyorum.
Özellikle Kaya´yı.
Tam (G)Ergin´in adamı: Çirkef‚ üç kağıtçı...
Zaten (G)Ergin de çok sever onu‚
hangi takıma gitse yanında Kaya´yı da götürür.

İlk maçta çok kötüydü Kaya. 0 sayı!
Halbuki normalde takımın Smith´ten sonra en skorer oyuncusu.
İkinci maçta silkindi biraz‚ sezon ortalamasını yakaladı: 11
Ama bu 11 sayının 9´unu ilk çeyrekte attı.
Sonra da yoruldu‚ bizim uzun rotasyonu karşısında çaresiz kaldı.
Ama ribaundlarda falan çok eksik kalıyor.
Sezon ortalaması 5 ribaund ama iki maçta toplam 5 tane alamadı.
Böyle devam etmesini istiyoruz.

Kerem ise‚ normalde Fenerbahçe maçlarında ekstra iyi oynar.
Ama ilk iki maçta da çok iyi oynayamadı.
Tabii bizim uzunlarla baş edemiyor.
Gerçi ilk maçta sezon ortalamalarını hep tutturmuş.
Üstelik sadece 19 dakikada.
Ama anlaşılan Tanjevic önlemini almış‚ ikinci maçta çökmüş.
Ribaundlarda etkili. İki maçta da 3´er hücum ribaundu var.

Diyeceksiniz ki Oğuz´u unuttun.
Hayır unutmadım!
Bilerek tabloya dahil etmedim.
Çünkü iki maçtır katkı veremiyor Oğuz.



İkinci maçta hiçbir şey yapamadı.
3 dakika kalmadı oyunda ama 3 faulu yaptı.
Çünkü savunmada hantal kaldı‚ faul yapmak zorunda kaldı.
İlk maçta da iyi değildi.
Efes Pilsen savunması karşısında çaresiz kaldı.
4 top kaybetti. Ribaund alamadı.
Kasun ve Kaya Peker‚ Oğuz´a ters geldiler.
Ama ne yalan söyleyeyim‚ üzülmedim. Hatta sevindim.
Belki yetersizliğini görür de NBA´ye gitmekten vazgeçer.
Çünkü orada pota altı savunmaları çok daha sert.
Oğuz hiçbir şey yapamaz. Çürür gider.

Ama ben üçüncü maç için ümitliyim.
Tanjevic‚ düşüşteki oyuncularına daha fazla sorumluluk verip
ayağa kaldırmayı seven bir hoca.
(Bu da eleştirilebilir tabii. Ama bence doğru yapıyor.)
Bakalım‚ göreceğiz.

Genel Değerlendirme

Rehavete kapılmayalım demiyorum‚ kapılmayız çünkü.
Ama Efes Pilsen´in bütün oyuncularının sezon performanslarının çok altında kaldığını görelim.
Bunun en büyük nedeni savunmamız tabii.
Bir anlık dikkatsizlikte 8-9 sayılık seriler yapabildiklerini gördük ilk iki maçta.
Beni tedirgin eden bu.
O dikkatsizliklerimiz biraz daha uzasa‚ toparlayamayabiliriz.
O yüzden savunma konsantrasyonumuzu hep en üst seviyede tutmamız lazım.
Ama 12.000 seyircinin önünde bir sorun olacağını sanmıyorum.

Efes´in devreye sokamadığı üç oyuncusu var: Smith‚ Kasun ve Kakiouzis.
Bir de Ender genelde çok iyi oynamaz‚ ama bazen muhteşem oynayacağı tutar.
Dünya Şampiyonası´nda Litvanya maçını bir hatırlayın.
Tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.

Tahminim‚ önümüzdeki iki maçı da kazanırız.
Ama çok rahat kazanabilir miyiz‚ bilmiyorum.
Ama en az birinde 10 sayıdan fazla fark atacağımıza eminim.

İlk iki maçtaki doğrularımızda ısrar etmemiz yeter.
Bir de unutmadan‚ Efes Pilsen Solomon´u daha görmedi.
Bir maçta patlama yapacağından eminim.
Onun patlaması da başkalarına benzemez.
Uyarmadı demeyin.

Keyifli 2 maç ve çok daha keyifli bir 3. şampiyonluk dileğiyle...

ÖZGÜR


0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler