27 Mayıs 2009 Çarşamba

Türk Telekom Fenerbahçe Ülker Yarı Final Serisi İlk Maç Değerlendirmesi

Sıkı bir Basketbol,Voleybol Araştırmacısı ve Analizcisi Değerli Kardeşim Özgür dün akşam ki maçı mükemmel değerlendirmiş.

Emekleri için teşekkür ediyorum.


Buyrun ;




El-Amin ve Sunter:

El-Amin takım oyuncusu değil. Bu konuda hepimiz hemfikiriz.
Ama şunu da bilmek lazım‚ bu El Amin´in oyun karakterinden değil‚
Sunter´in yönetim anlayışından kaynaklanıyor.
El Amin geçen sene final serisinde nasıl oynamış bir bakalım:



Şutların %26‚3´ünü El Amin kullanmış.
Dünkü maçın şut kullanma istatistiklerini Gürol Abi´nin maçla ilgili mesajında
bulabilirsiniz. Ayrıca koymayacağım ama bir karşılaştırma yapmak için geçen
sene bizim Telekom´u 100-72 yendiğimiz ilk maçın şut kullanma ve
oyunda kalma istatistiklerini sunuyorum:



Görüldüğü gibi El Amin´in geçen seneki ortalaması olan %26‚3 çok yüksek bir rakam.
Dünkü maçta da Telekom´un kullandığı 54 şutun 19´u El Amin´in: %35!

Basketbolda takımın 5 kişiden oluştuğunu‚ hele hele yedek oyuncularla aslında 10 kişiyle oynanan bir oyun olduğunu hatırlatırım.
Ama El Amin dünkü maçta şutların 3´te birini kullanmış.
Eminim ikinci yarıda bu %80 falandır.
Bizim takımda ise görüldüğü gibi şut kullanma yüzdeleri de oynanan süreler de dengeli.
Dünkü maçta ise‚ Green ve Solomon´un toplam kullandıkları şut sayısı 16.
Yine El Amin´in 19 toplamından düşük‚ ama attıkları toplam sayı 31. El Amin´den yüksek
Anlayacağınız bizim oyun kurucuları daha az şut atıp takımı daha iyi oynatmışlar‚ kullandıkları şutları daha iyi değerlendirmişler.
El Amin´in toplam yüzdesi 11/19 yani %58 gibi çılgın bir rakam olmasına karşın‚ ondan daha verimli oynamış Solomon ve Green.

El Amin´i insan ister istemez Michael Jordan´a benzetiyor.
Ama Jordan savunma yönü de çok kuvvetli bir oyuncuydu.
Birkaç kez en iyi avunma beşlisine seçilmişti.
Ayrıca Scottie Pippen´la da iyi anlaşır‚ iyi bir şutör olan Pippen´a güzel asistler atardı.

El Amin´in yüksek yüzdeyle oynadığı malum. Dün de gördük. Ne atsa giriyor!
Ama bu performans takımı kazandıramaz.
Peki takımın geri kalanı kalitesiz mi? İşte ilginç olan da bu.
Basketbolda 2. seviye takımlarda çok görürüz. İyi bir skorer oyuncu‚ alır takımı sürükler.
Bunun bir nedeni takımın bütçesinin yeterli olmaması‚ üst düzey yalnızca bir tane oyuncu alacak parasının olmasıdır.
Bu yüzden takım bir skorer etrafında vasat oyunculardan kurulur.
Böyle takımlarda güzel oyun setleri kurabilen‚ rakip takımları iyi çözebilen ve
takımını motive edebilen koçlar da kendilerini gösterebilirler.

Sunter işte bunun tam tersi.
Telekom´un bütçesi ortada. Yüksek.
Aldığı oyuncular da ortada. Şu 5´e bir bakın: Tutku‚ El Amin‚ Serkan‚ Bayramoviç‚ Lang
(İnsan ah şu Bayramoviç bizde olsa keşke demeden duramıyor)
Hepsi üst düzey oyuncular. Ayrıca Bekir gibi yüksek yüzdeli şut atabilen‚ Dudley ve Torres gibi şutu iyi uzunları var.
Ama bir türlü takım yapamamış bunları.
Aklım almıyor.
Ne savunma yaptırıyor‚ ne doğru düzgün bir set oyunu var
Molalarda ne konuşuyor merak ediyorum.
El Amin al topu bir iki dripling yap sonra yolla üçlüğü.
Ya da
İçeri penetre yap‚ salla turnikeyi
Gerçekten bu kadar basit bir basketbol oynuyor Türk Telekom

Şimdi geçen senenin rakamlarına bakıyorum‚ El Amin 33 sayı atmış serinin ikinci maçında. Ama Telekom 12 fark yemiş.
Yani El Amin çok çok iyi oynasa bile en fazla bir hezimeti engelleyebilir o kadar.

Telekom´u 3-0 süpürürüz

Dün Telekom çok çok kötü oynadı. Fark olmadıysa El Amin´e dua etsinler.
Böyle bir takımı 3-0 ya da 3-1 süpürmezsek başarasızlıktır.
Tabii maç boyu gördük‚ Türk Telekom her şeye karşın tehlikeli bir takım.
Fark açıldığında hiçbir şekilde rahatlamamak lazım.
Çok tehlikeli şutörleri var.
Bir anda fark kapanıveriyor.
Bizim genç ve bazen anlaşılmaz bir biçimde panikleyen bir takım için tehlikeli.
Şimdi oyuncularımıza bir bakalım:

Çift çekirdekli işlemci: Green-Solomon:

Tanjevic´in El Amin´i Green´le savunması riskli ama doğru bir karardı.
Solomon normalde iyi bir savunmacıdır‚ ama El Amin´e karşı bazen çaresiz kalıyor.
El Amin çok hızlı ayak hareketleri olan‚ kıvrak bir oyuncu.
Birebirde bir anda rakibini geçip turnikeye dalabiliyor ya da şuta yönelebiliyor.
Solomon bu noktada yetersiz ve yavaş kaldı.
Ama Green El Amin´i savunmak için biçilmiş kaftan.
Boyunun kısalığını da bence avantaja dönüştürdü.
Dikkat edin‚ Green girdikten sonra El Amin rahat şut kullanamadı‚ içeri penetre edemedi.
Green sürekli rahatsız etti onu.

Green´in skorer yönünü de görmüş olduk bu maçta.
Solomon geldikten sonra herkesin de ifade ettiği gibi açıldı.
Asist sayısı da arttı‚ kullandığı şut sayısı da.
Solomon yokken‚ hemen hemen hiç potaya bakmıyordu.
Ama bunun bir kendini gösterme ve Solomon´la rekabet etme düşüncesi olduğunu sanmıyorum.
Maç boyuca Solomon´un sayılarına en çok sevinen hep Green oldu.
Hatta 3. çeyrekte Solomon´un yere düştüğü bir pozisyon vardı‚
Green´in Solomon´un yanına nasıl koştuğunu görmeliydiniz.
Çok düzgün karakterli‚ iyi bir takım oyuncusu
Helal olsun.
16 sayısı var.
Yüzdeli de oynadı bu maçta: 4/5 (%80) üçlük attı.
%80 ne demek
Hem de maçın en sıkıntılı son dönemlerinde‚ iki tanesi de NBA üçlüğü mesafesinden
Tekrar helal olsun.

Solomon ise geçen seneye göre çok çok geliştirmiş oyununu.
Çok olgunlaşmış‚ saçmasapan şut seçimlerini bırakmış.
NBA´de biraz burnu sürtülmüş galiba!
Hele hele El Amin´le şut yarışına girmemesi büyük avantajdı.
Bir ara korktum açıkçası.
Hatta bir olay oldu‚ gözünüze ilişti mi bilmiyorum‚
El Amin´in coştuğu dakikalarda Solomon´la Tanjevic göz göze geldiler.
Solomon sakin ol anlamında bir hareket yaptı.
Tanjevic de aynı hareketle yanıt verdi.
Tabii burada Solomon neyi kastetti bilmiyorum.
Merak etme‚ iyi savunacağım‚ durduracağım mı demek istedi.
Yoksa Merak etme üçlük yarışına girmeyeceğim mi
Solomon da gayet iyi katkı verdi skor anlamında.
3/5 üçlük atmış. %60. Gayet iyi. Toplamda 15 sayısı var zaten.

Sonuç olarak Green ve Solomon ikilisi El Amin´i geçtiler.
Önemli olan bu. Green+Solomon= 31 sayı.
31>30!
Çift çekirdekli işlemci gibi.
Yorulma‚ yıpranma‚ ısınma iki ayrı işlemciye ayrıldığı için
işlemci hem daha uzun ömürlü olur hem de daha verimli çalışır!

Solomon yorulup iyi savunamadığında Green devreye girdi.
Hele bir arada oynadıkları dakikalarda çok da iyi skor ürettiler‚
seyretmesi zevkliydi.

Uzun rotasyonumuz:

Telekom´un pota altı zayıf.
Lang de sakatlığını henüz atlatamamış galiba. Az süre aldı.
Etkisiz de oynadı: 4 sayı. 1/4 2 sayı yüzdesi (%25).
1 tane de ribaund. O kadar.
Bir ara Asım Pars oynadı‚ Oğuz da haşat etti zaten onu‚ hemen çıkardı Sunter.
Dudley ve Bayramoviç ise aslında 5 değil 4 numaralar.
Ne Oğuz´u savunabildiler ne de ribaund toplayabildiler.

Oğuz çok iyiydi.
11 sayı ve 5/5 2 sayı şut yüzdesiyle oynamış: %100.
Pota altında pivot hareketlerini her geçen gün geliştiriyor.
Bu maçta 8 tane ribaundu var ki çok iyi.
3´ü de hücum ribaundu. Bu da harika.
Bir pivot için hücum ribaundu çok önemlidir.
Kaçırdığın atışların bile ribaundunu toplayabilirsen‚ çok iyi skor üretirsin
(Shaq gibi!)

Ömer Aşık ve Semih iyi değildi.
Hele hele Semih.
Ne savunma yapabildi ne de hücum. 5 sayısı var.
Ömer Aşık 2 sayı yapmış‚ zayıf kalmış hücumda ama pota altını iyi kararttı yine.
El Amin ve Tutku bile içeri penetrelerini azalttılar Ömer Aşık oyundayken.
Ömer Aşık´ın katkısı pek istatistiklere yansımıyor.
Rakip takımı dışarıdan oynamaya zorluyor.
Dışarıda da Ömer Onan gibi savunmacılarımız olunca rakibin elinden bir şey de gelmiyor.

Oğuz´u pek fazla oynatmaması eleştirildi Tanjevic´in ama ben öyle düşünmüyorum.
İlk yarı dengeli kullandı uzunları. Ve diri kalmalarını sağladı.
Bazen Semih´i Oğuz´la birlikte oynattı.
Bir oyuncu iyi oynadığı dakikalarda dışarı alınmaz diye bir kural yok bence.
Maç içindeki taktiksel değişikliklerle koç bir oyuncuyu kenara alıp başka birini sürebilir.
Nitekim Oğuz´un savunma zafiyetini biliyoruz.
Dün de Oğuz oyundayken Dudley ve hatta bir pozisyonda Asım bile‚ pota altından sayı bulabildiler.
Bazen savunmayı sertleştirmek için Oğuz´un dışarı alındığı oluyor.
Yine de ilk yarı uzun rotasyonumuz gayet yerindeydi bence.
Sırıtan bir değişiklik olmadı.
İkinci yarı Oğuz çok lüzumsuz bir zamanda çıktı. Buna katılıyorum.
Ama bu değişiklik de zorunluydu bence.
Dikkatli izleyenler görmüştür‚ Oğuz önce hatalı yürüme yaptı. Karara itiraz etti.
Sonra bir de savunmada faul yaptı. Bu karara da sinirlendi.
El kol hareketleri yapmaya başlayınca Tanjevic hemen oyundan aldı onu.
Oğuzu kenara otururken bile söylenmeye devam ediyordu.
Oğuz-Semih-Ömer çok genç oyuncular.
Çok da duygusal ve istikrarsızlar doğal olarak.
Tanjevic´in sık sık müdahale etmesinin bir nedeni de bu.
(Neyse çok fazla Tanjevic tartışmasına girmeyeyim şimdi.)

Mirsad-Rasim:

Rasim en azından savunmasıyla Tanjevic´in bazen ilk 5 bile başlattığı bir oyuncumuz.
Çok iyi oynadığı maçlar da oldu.
Ama bu maçta bir garipti.
O alışkın olduğumuz ve sevdiğimiz Rasim yoktu.
Anlam veremedim. Umarım önemli bir sıkıntısı yoktur.
Çok da fazla oyunda kalmadı zaten.
Mirsad ise oyununu sürekli geliştirdi bu sene.
Keyifle izliyor insan.
Skorer mi? Skorer 14 sayı atmış.
Ribaund mu? Alıyor: 9 tane
Asist mi? O yönünü de geliştirdi. 5 asist.
Şimdi attığı sayı harika. Neredeyse takımın en iyisi.
En çok ribaund alan ve en çok asist yapan
Daha ne olsun
Asist yönünü inanılmaz geliştirdi Mirsad.
Oyunu iyi okuyor‚ zekice hamleler yapıyor.
Üstelik dikkat edin Mirsad dış şutörlerimizi de iyi besliyor ve asistleri genelde
3 sayılık atışlarla sonuçlanıyor.
Yani 1.5 asist bile sayılabilir!
4 numarada Mirsad oynadığı sürece çok güçlüyüz.
Ama dünkü maçta da gördük‚ Mirsad olmadığı zaman bizim gençleri çiğ çiğ yiyor rakip 4 numaralar.
Mirsad o yüzden 27:33 sahada kaldı.
En çok süre alan oyuncumuzdu dünkü maçta.

Şutörlerimiz (Smith‚ Emir‚ Mrsic):

Skor yükünü 1 numara çekince‚ şutörler biraz ikinci planda kalıyor.
Ya da tam tersi. Neden-sonuç ilişkisi hangisidir bilmiyorum.
Ama bildiğim şu ki‚ dün şutörlerimiz etkisiz kaldı.
Mrsic 11 sayı atmış‚ kritik anlarda çok güzel 3 üçlük gönderdi.
Ama 2´si bomboş‚ 3 tane de kaçırdı.
Tabii %50 yine de üçlük için iyi bir yüzde.
Ama Green´in %80´i ve Solomon´un %60´ının yanında yine de düşük kalıyor!
Mrisc iyiydi dün. İyi de süre aldı.
Smith çok sönüktü. 8 sayısı var. 4 ribaundla katkı da yapmış.

Emir ise ne kadar çok yönlü bir oyuncu olduğunu dün gösterdi.
Skor açısından düşük kaldı: 4.
Yüzdesi de kötü 2/6 iki sayılık‚ 0/2 üçlük.
Ama 8 ribaund‚ 3 top çalma‚ 3 de asistle oynamış.
Ribaundların 5´i de hücum ribaundu üstelik.
Yine çok iyi katkı yapmış.
Bu sene biraz olgunlaştı da.
Geçen sene hata yaptıkça oyundan kopuyordu.
Bu maçta bunu yapmadığını da gördük.
Şutları kaçırdı‚ ama ribuandları da topladı.
Maçın sonundaki üçlüğü de‚ hakemlerin lakaytlığının kurbanı oldu.
Nasıl olsa atamaz diye izlemediler bile pozisyonu.
Güzelim üçlük yandı.

Dikkatimi çeken bir şey oldu Emir ile ilgili.
Maç esnasında kaçıncı çeyrekti hatırlamıyorum‚ bir pozisyonda kameralar
oyuna girmeyi bekleyen Emir´i gösterdi.
Emir heyecandan yerlerde sürünerek maçı izliyor.
Hani küçük erkek çocukları maç izlerken‚ televizyonun dibine girip
her pozisyonda yerlerde sürüklenir ya‚ onun gibi.
Valla sizi bilmiyorum ama‚ ben bu çocuğu küçük yeğenimmiş gibi seviyor ve benimsiyorum
Helal olsun Emir.

Serhat Çetin hiç süre almadı.
Giricek Yıldız Üniversitesi´ndeki imza gününü iptal edince sevinmiştim kadroya girdi diye‚ ama yoktu.
Vidmar da kenardaydı ama anlaşılan sakatlığı henüz geçmemiş.
Çok da keyifsizdi. Zaten durgun bir çocuk.

Tanjevic:

Tanjevic´le ilgili söylenecek çok bir şey yok.
Geçen sene olduğu gibi bu sene de yükselen bir form grafiği var takımımızın.
Bu durum bence Efes´in aleyhine.
Galatasaray serisinde ortaya çıkacak diye ümit ediyorum‚ bence düşüşe geçecekler.

Tanjevic rotasyonunu play-off´larda adaletli rotasyona dönüştürüyor.
Geçen sene de öyle yapmıştı.
Ve iyi de yapmıştı.
Bu rotasyon konusunu lig bitsin o zaman tartışalım diye hemen kapatıyorum.

Maç içinde olumlu değişiklikler yaptı.
Oğuz-Semih-Ömer rotasyonları yerinde ve zamanındaydı.
El Amin´i savunmak için Green´i değerlendirmesi‚ Solomon´un El Amin´le
yarışa girmesini engelleyebilmesi güzeldi.

Maçlarda hep üçlük sallıyoruz‚ böyle olur mu diyen renktaşlar da oluyor.
Bu noktada bir önerim var.
Bir sonraki maçı bir de şu gözle izlemeye çalışın.
Ben açıkçası öyle yaptım.
Üçlüklerimizin kaçını el üstünden‚ kaçını set oyunu sonucunda şutörümüzü yalnız bırakarak bomboş atıyoruz?
Bu bir takımın oyun kurma gücünün bir göstergesidir.
Bu maçta takip edebildiğim kadarıyla kullanılan boş üçlük sayısı şöyleydi:

Mrsic 4
Mirsad 2
Green 2
Emir 1
Smith 1
Solomon 1

Toplam 11.
Bunların 7´si sayı oldu.
Kaçırdıklarım olabilir.
Ama en az 11 üçlüğü bomboşken kullandık.
Bu çok iyi bir rakam.
Özellikle Mrsic´in üçlüklerini izlemenizi istiyorum.
Üçlük atarken değil‚ üçlük atmadan önce boşa çıkmak için çırpınırken yoruluyor.
Çok takdir ediyorum tarzını.
Bir pozisyonda örneğin‚ sol dipten sağ çapraza koşturup topla buluşup üçlük attı.
Onu tutmaya çalışan Bekir de pota altında bizim uzunların oluşturduğu kuleye takılıp kaldı.

Pota altını hücumlarda yeteri kadar kullanamıyoruz.
Bu konuda yeteri kadar organizasyon yapılmıyor.
Bu da Tanjevic´in eksikliği mi‚ bizim gençlerin yetersizliği mi bilmiyorum.
Ama hiçbir antrenörün de ısrarla pota altına top indirmeyin diyeceğini sanmıyorum.
Bence bizim gençler boşa çıkmasını beceremiyor.
Geçen sene Lang´ın final serisi performansını hatırlayın.
Her maç en az 5 smaç basıyordu!
Neden? Tutku ona iyi top indiriyor da ondan.
Seneye bu sorunu çözmemiz lazım.

Savunma:

El Amin´in 30 sayı atması yanıltmasın‚ aslında kötü de savunmadık onu.
Green özellikle çok rahatsız etti.
Ama El Amin çok ekstra oynadı dün.
Green´in o güzel savunması sırasında bile 10 sayı attı.
Takım savunmasını değerlendirmek için El Amin´in çıldırmadan önceki zamana‚ ilk yarıya bakmak lazım.
Pota altını iyi kapattık‚ dış savunmamız da fena değildi.
Ama esas dikkatimi çeken‚ geriye çok iyi koşuyorduk.
Bir tane bile hızlı hücum şansı vermedik rakibe.
Geriye koşabilme‚ maçı ne kadar istediğinizin göstergelerinden biridir.

Ribaundlarda da çok iyiyiz: 37´ye 20.
Üstelik 15 de hücum ribaundumuz var ki çok çok yüksek bir rakam.
Hele hele Telekom´un 3 hücum ribaunduyla karşılaştırınca.
Anlaşılan adamlar El Amin´in hücumlarını ağızları açık izleyip durmuşlar‚ ribaundları da biz toplamışız!
Bir takımın oyundan ne kadar soğuduğunun göstergesidir hücum ribaundlarının düşüklüğü

Kalan maçlar için:

İkinci maçı alabilirler. Asılacaklardır.
Ama Harlem gibi basketbol oynayan bir takımın yarı finale gelmesi bile başarı sayılmalı.
Ben çok rahatım bu seri için.
Tek korkum‚ Bekir´in‚ Tutku´nun‚ Bayramoviç´in‚ Serkan´ın ve El Amin´in aynı anda gününde olmaları.
Binde bir olacak bir şey‚ ama bir tutturdular mı ne yaparız bilmiyorum.

Ama dünkü oyunlarına baktığımda‚ Serkan´ı tanıyamadım.
Yoktu ortalıkta.
0 (sıfır) sayı. 1 tane üçlük gönderdi o kadar. O da sayı olmadı.
Asisti bile yok. 2 top kaybı var üstelik.
19 dakika ise sahada kaldı.

Bayramoviç ise pota altında ve yüksek postta çok düşük yüzdeyle oynadı (1/5 ikilik).
Üçlükleri iyiydi ama (2/3 %67).

Her topu El Amin´in oynadığı bir sistemde‚ diğerleri doğal olarak figürana dönüşüp soğuyorlar.
Tutku‚ Bekir falan neyse‚ onlar bunu içine sindirebilir ama
Bayramoviç ve Serkan ne kadar kabullenir bilmiyorum.

Savunmayı maç boyu gevşetmezsek 3-0 bile yapabiliriz.

Maçta en çok güldüğüm an:

Bir pozisyonda nasıl olduysa Bayramoviç´le Green eşleşti.
Tabii Bayramoviç zıpladı gönderdi üçlüğü. Basket de oldu.
O an Green´e baktım‚ kafası‚ Bayramoviç´in dizinin hizasındaydı.
Ama sonuca bakalım‚ Bayramoviç´in 11‚ Green´in 16 sayısı var!

Özgür
king_solomon_tr

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler