8 Kasım 2009 Pazar

Domuz Gribi 2009 H1N1 ve Tedbirler !!!

İŞTE DOMUZ GRİBİ VİRÜSÜ H1N1'İN RESMİ

http://4.bp.blogspot.com/_PMDs8zp-rQk/Sf4J2BjroBI/AAAAAAAAAaM/IS7ff9RvtDE/s320/domuz+virusu.jpg

''Domuz Gribi 2009 H1N1''
Domuz Gribi insanlarda hastalık yaratan yeni bir influenza virüsüdür. 2009 H1N1 olarak adlandırılan virüs ilk defa Mart 2009’da Meksika’da ortaya çıkmış ve her yıl geçirdiğimiz mevsimsel grip gibi insandan insana bulaşarak dünyaya yayılmıştır. 11 Haziran 2009 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü, 2009 H1N1 pandemisinin (dünya çapında salgın) başladığını açıklamıştır.
Neden önce "Domuz Gribi" adı kullanıldı?
ilk olarak, 2009 H1N1’in Kuzey Amerika’da yalnızca domuzlarda enfeksiyon yapan influenza virüsüne benzediği düşünülmüştür. Daha sonra genetik yapısının karmaşık olduğu, domuz, kuş ve insanlara özgü influenza virüslerinin genlerinin bir karışımından oluştuğu belirlenmiştir.

Bulaşma yolları nelerdir?
2009 H1N1, mevsimsel griple aynı yollarla bulaşmaktadır. Hapşırma veya öksürme ile virüs insandan insana geçmektedir. Virüs, kimi zaman bulaştığı yüzey ve cisimlerin ellenmesi ve daha sonra da ellerin ağız, burun ve gözlere sürülmesiyle de bulaşır.

2009 H1N1’in belirti ve bulguları nelerdir?
Belirtileri; ateş, boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı ve tıkanıklığı, vücut ağrıları, baş ağrısı, ürpertiler ve yorgunluktur. Enfeksiyonu geçiren insanların önemli bir bölümü, bulantı ve ishal şikayetlerinin olduğunu belirtmişlerdir.   

2009 H1N1 enfeksiyonunun ağırlık derecesi nedir?
2009 H1N1 hafif bir enfeksiyondan çok ağır, hatta ölümcül sorunlara kadar değişen enfeksiyona neden olabilmektedir. Mevsimsel grip daha çok ileri yaştaki bireylerde sorun oluştururken, 2009 H1N1’in ağır seyrettiği bazı özel gruplar belirlenmiştir. Bu gruplar ; dört  yaşından küçük çocuklar, gebeler, lohusalar, obez (şişman) bireyler ve kronik sağlık sorunları (şeker, kanser, böbrek yetmezliği) olan çocuk ve erişkinlerdir.
60 yaşından büyük erişkinlerin çoğunda, daha önceki yıllarda geçirdikleri enfeksiyonlar nedeniyle, 2009 H1N1’e karşı belirli ölçüde bağışıklık bulunmaktadır.

Hastalar virüsü ne süreyle bulaştırabilirler?
2009 H1N1 ile hastalanan bireyler, belirtiler başlamadan bir gün önce virüsü bulaştırmaya başlar. Bulaşıcılık 5-7 gün devam eder.
Çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler virüsü daha uzun süreler bulaştırmayı sürdürürler.

2009 H1N1’e karşı kendimi nasıl koruyabilirim?
Bazı genel önlemlere uymanız sadece sizi değil, sevdiklerinizi ve toplumu da bu virüsten koruyabilir.
• Öksürüp hapşırırken bir kağıt mendille burnunuzu, ağzınızı örtün ve kağıdı hemen çöpe atın. Kağıdınız yoksa dirseğiniz ile ağız ve burnunuzu kapatın.
• Özellikle öksürüp hapşırdıktan sonra elinizi sabun ve su ile yıkayın. Alkol bazlı solüsyonlar da etkili olabilir.
• Ellerinizi gözlerinize, burnunuza veya ağzınıza sürmekten kaçının.
• Hasta bireylerle yakın temastan kaçının.
• Eğer hastalık belirtileri ve bulguları varsa, sağlık yardımı almak dışında, evden çıkmayın.

2009 H1N1 ile hastalanırsam neler yapmalıyım?
Evden çıkmamaya ek olarak, dinlenmek, bol sıvı tüketmek, sağlıklı beslenmek ve sigara içmemek temel sağlık önlemleridir. Bazı özel durumlar dışında, şu anda tüm 2009 H1N1 hastasına virus ilaçları vermek gerekmemektedir. Virüs, antibiyotiklerden etkilenmediği için antibiyotik alınmamalıdır. Özellikle çocuklarda ateş düşürücü olarak aspirin kullanılması zararlı olabilir. Ateş düşürücü olarak parasetamol kullanılmalıdır. 

Hastalığın ağır seyrettiğine dair belirti ve bulguları kendim fark edebilir miyim?
Çocuklarda: Sık ve zor nefes almak, gri-mavi cilt rengi, yeterli sıvı alamaması, sürekli kusma, uyandırma ve iletişim zorluğu, çocuğun kucak istemeyecek kadar huzursuz olması, önce geçen ama sonra tekrarlayan ve kötüleşen belirtiler.

Erişkinlerde: Sık ve zor nefes almak, göğüste ve karnın üst kısmında ağrı, ani sersemlik hissi ve zihin karışıklığı, sürekli kusma, önce geçen ama sonra tekrarlayan ve kötüleşen belirtiler.
Mevsimel grip aşısının 2009 H1N1’e karşı koruyuculuğu var mı?
Her yıl düzenli aşı olmuş olsanız bile, mevsimsel grip aşılarının 2009 H1N1’e karşı koruyuculuğu yoktur. Öte yandan mevsimsel grip en az 2009 H1N1 kadar tehlikeli bir enfeksiyona neden olmaktadır. Ayrıca mevsimsel gripten aşıyla korunan bireylerde, grip belirtileri ortaya çıkınca 2009 H1N1’den şüphelenmek daha kolay olacaktır.

2009 H1N1 aşısı var mı, kimler aşı olmalı?
2009 H1N1 enfeksiyonu ortaya çıktığından bu yana başlatılan uluslararası çabalar sayesinde 2009 H1N1 aşısı üretilmiş ve denenmiştir. Yeterli bağışıklık sağlayan aşının başlıca yan etkileri kolda ağrı, şişlik ve başağrısıdır. Aşı, Sağlık Bakanlığı tarafından ülkemize getirilecektir. Kasım 2009 başında kullanıma girmesi beklenmektedir. Aşılanacak grupların başında, altı ay ile dört yaş arasındaki çocuklar, gebeler, lohusalar, sağlık çalışanları, bebek ve çocuklara bakım verenler, acil ve önemli hizmetleri yürütenler, hacı adayları ve kronik sağlık sorunları olan bireyler yer alacaktır.


DOMUZ GRİBİ’nden korunmak için basit fakat etkili önlemler.

Aşağıda okuyacağınız önlemler Dr.Vinay Goyal tarafından herkesin yararlanabilmesi için yayınlanmıştır.

Dr.Vinay Goyal: Yoğun bakım ve Tiroit uzmanıdır. MBBS, DRM DNB.

20 yıldan fazla klinik tecrübesi vardır.

Hinduja Hastanesi, Bombay hastanesi, Saife Hastanesi, Tata Memorial hastanesi gibi önemli kurumlarda görev yapmıştır.

Şu anda Malad’da, Riddhiviayak Cardiac and Critical center’da Nükleer ilaç departmanı ve tiroit klinikleri şefi olarak görev yapmaktadır.

Mikrobun vücuda giriş noktaları yalnızca burun delikleri, ağız ve boğaz yoluyla olmaktadır. Çok bulaşıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı her türlü önleme karşı H1N1 virüsüyle temas etmekten kaçınmak veya korunmak imkânsızdır. H1N1 virüsüyle temas etmek virüsün vücutta çoğalması kadar önemli değildir.

Sağlığınız yerinde ve H1N1 hastalık belirtileri göstermiyorken virüsün vücutta üremesini, belirtilerin daha da şiddetlenmesini ve ikincil enfeksiyonların gelişmesini önlemek için dikkatimizi N95 veya tamiflu gibi ilaçları stoklamaya vermek yerine çoğu bildirgelerde bahsedilmeyen bazı çok basit önlemleri uygulayabiliriz.

 1.      Ellerin sıklıkla yıkanması ( Bütün bildirgelerde bahsedilmiştir)

 2.  Hands-off-the-face” “Ellerinizle yüzünüze dokunmayın” yaklaşımı. Yemek, banyo ve yara bakımı gibi zorunluluklar dışında yüzünüzün herhangi bir yerine dokunmaktan kaçınınız.

 3.Ilık tuzlu suyla günde iki kere gargara yapınız( tuza güvenmiyorsanız listerin kullanınız).  

H1N1 ‘in boğaz ve burun boşluklarında çoğalıp enfeksiyona sebep olarak karakteristik belirtileri göstermesi için 2 -3 güne ihtiyacı vardır.  Sağlıklı bir kişinin ılık, tuzlu suyla gargara yapmasının etkisi hastalığa yakalanmış olan bir kişinin tamiflu kullanması ile aynıdır. Bu basit ucuz fakat güçlü önleyici yöntemi küçümsemeyiniz.

 4.     Yukarıdaki 3. Önleme benzer olarak; Burnunuzun içini en az günde bir kere ılık tuzlu suyla temizleyiniz.  *Günde bir kere burnunuzu sümkürün ve sonra ılık tuzlu suya batırılmış pamuk tamponlarla silerek temizleyiniz. Bu yolla burnunuzda bulunak virüs sayısını etkili bir şekilde azaltmış olursunuz.

5.     Narenciye suları gibi C vitamin bakımından zengin olan yiyecekler kullanarak doğal bağışıklığınızı güçlendiriniz. Eğer ilave olarak C vitamin kullanmak zorunda iseniz emilimi artırmak için mutlaka Çinko ile birlikte alınız.

 6. Bitkisel çaylar, çay, kahve gibi sıcak veya ılık içeceklerden içebildiğiniz kadar çok içiniz. * Sıcak içecekler içmek gargara yapmakla aynı etkiye sahiptir fakat ters yöne doğru. Sıcak içecekler virüsleri yaşamaları mümkün olmayan ortama sahip olan mideye doğru yıkayarak götürürler. H1 N1 virüsü mide’de çoğalamaz, herhangi bir zarar veremez ve hayatiyetını devam ettiremez.

Dr.Vinay Goyal



**********


Son günlerde populer Domuz gribi ile ilgili bazı konulara  bir klinisyen olarak değinmek istedim.Bilimsel takiplerim eşliğinde kendi görüşlerimdir.

1.Normal grip semptomları ile domuz gribi semptomları ayrılabilir mi?
HAYIR.
İkisinde de ateş,(38 derece ve üstü ),öksürük balgam çıkarma şiddetli halsizlik boğaz agrısı gibi semptomlar görülebilir. 

Görülmeye de bilir. 
Sadece ishal ,karın ağrısı ,başağrısı boğaz agrısı şeklinde de görülebilir.

2.Muayene ile domuz gribi anlaşılabilir mi?
HAYIR.Sadece şüphelenebilinir.
Burun/boğaz sürüntüsünden PCR denen yöntemle H1N1 çalışılırsa domuz gribi virusu tespit edilebilir.Bazı hastanelerde yapıldığını duyduğum,burun sürüntüsünden Influenza A,B (grip virusu) bakılarak Domuz gribi hakkında yorum yapılması doğru değildir.Influenza A,B pozitifliği tanıyı destekler ama kesin tanı koydurmaz,negatifliği de ekarte ettirmez.

3.Domuz gribi süphesi içindeyim.Tamiflu capsul veya Relenza Diskcus İnhaler başlayayım mı?
HAYIR.

Tanı kesinleşmeden ilaç kullanmak virusleri ve su an yaptıralım mı ,yaptırmayalım mı derdine düştüğümüz aşıya direnç kazandıracaktır.Çok yakınınızdaki birindeki kesinleşen Domuz Gribi tanısı varsa ,korunmak amaçlı Tamiflu günde bir kez kullanılabilinir.Mutlaka Sağlık Merkezine başvurun.
http://www.grip.saglik.gov.tr/UserFiles/File/suveyans.pdf
Gerçekten sizde tanı kesinleştiyse ve 48 saat geçmediyse kullanılabilinir.
http://www.grip.saglik.gov.tr/UserFiles/File/tedavivedoz.JPG
Tamiflu cap ve Relenza inhaler ile yapılan çalışmalar hastalığın seyrini büyük ölçüde iyileştirdiğini gösteriyor.
http://www.who.int/csr/disease/swineflu/notes/h1n1_clinical_features_20091016/en/index.html

4.Domuz Gribi tanısını kesinleştirmek için herhangi bir klinikte test yaptırabilir miyim?
HAYIR.

Bildiğim kadarıyla Anadolu Yakasında Kartal Devlet Hastanesi ,Avrupa yakasında ise Haseki Hastanelerinde PCR ile çalışmalar yapılıyor.Sonuç 2 gün içinde çıkıyor,pozitifliğinde hastayla veya gönderen merkezle direk bağlantıya geçiliyor.Yeni test merkezleri açılması gündemde ama biz Memorial Grubu olarak bu testi hizmet olarak sunmayacağız görünüyor.

5.Domuz Gribi aşısını yaptırmamız gerekiyor mu?
HAYIR.

Bu konuda bütün ülkelerde aynı tartışmalar yaşanıyor.Aşı uygulanmadan etkisini bilemeyiz.Yan etkiler, her ilaçta olduğu gibi var ancak grip aşısından daha fazla değil.Sadece riskli gruplara öneriliyor.Hamileler(son 3.ay),2 yaş altı çocuklar ve kronik solunum yolu hastalığı bulunanlar.(astım,bronşit,
amfizem,solunum yetmezliği diğer nedenleri).Bu hastalarda risk gruplarında domuz gribi cok hızlı ilerleyip olumsuz sonuclar doğurabiliyor.
http://www.who.int/csr/disease/swineflu/notes/h1n1_clinical_features_20091016/en/index.html

6.Dünyanın sonu mu geldi?,Hepimiz ölecek miyiz?
HAYIR. 
Yapılacak en iyi şey sakin bir şekilde hijyen kurallarını uygulamak.Zaten her hastalıkta uygulanması gereken  yontemlere biraz daha dikkat etmek.Sık sık el yıkamak ,Tokalaşmak ve öpüşmekten biraz uzak kalmak, ,kişisel eşya hijyenini sağlamak ,hastalanan çalışanın rapor almasına yardımcı olmak vs.

7.E doktor bey dediniz ki ,süpheli vakanın sonucu iki gun sonra cıkıyor ,labaratuarlar yogunlaştıkca daha da gec cıkacak gibi gorunuyor ,farz edelim ben de semptomlar basladıktan 1 gun sonra tst yaptırdım ve pozitif cıktı şimdi ne yapıcam?

.Bu durumda semptomların üzerinden 3 gün geçmiş görünüyor.Eğer siz iyiyseniz hiç korkmayın.(Türkleri Allah Koruyor)Virus zaten başınıza iş açıcaksa 2-4 gün içinde kliniğiniz giderek kötüleşecektir.o ya da bu şekilde zaten hekime mutlaka gidersiniz.Dünya sağlık örgütü test pozitifliği bulunanların 48 saat içinde ilaç başlamasının çok yararlı olduğunu ancak zaman geçtiyse ve klinik kotulestiyse bu surenin artık önemli olmadığını bir an önce ilaca baslanması gerektiğini soyluyor.
Her ne olursa olsun aşağıdaki belirtiler varsa ,zaten hekime gidersiniz ama lütfen uyanık olun...

  • nefes açlığı,dinlenirken veya hareket halinde
  • nefes almada  zorluk
  • cilt renginin koyulaşması
  • kanlı veya koyu renkli balgam 
  • gögüs agrısı 
  • bilinç değişiklikleri 
  • 3 günden uzun süren ateş
  • tansiyon düşüklüğü
8.Doktor bey domuz gribi vakasıyla karşılaşıp görür görmez anladınız mı?
HAYIR. 
Karşılaştım, tanı koydum ama görür görmez anlamadım.İlk tespiti temmuz ayında hostes bir hastayla kliniğimizde yaptık.Normal grip semtopları taşıyordu.Hastayı evine gönderdik istirahat etti,sık sık kontrole geldi ve iyileşti.Görevine devam ediyor.
9.Aşı Yaptıracakmısınız?
EVET.Çünkü riskli gruptayım.
10.Sizce gercekten tehlikeli mi?Panik olalım mı?
EVET. 
Nasıl zature tehlikeliyse,nasıl menenjit tehlikeliyse,nasıl kırım kongo ateşi tehlikeliyse.Bulaşıcı hastalıklar her zaman tehlike yaratır.Şu ana kadar belirtilen ölümcül vaka olmasa da (turkiye için),olabilir.Ama panik olmaya gerek yok,korunmaya gerek var.
11.Aşı bir pazarlama stratejisi midir?
Her ilaç bir pazarlama stratejisi içerir.Şu an için bu aşının denenmesi açısından daha hazır bir ortam olamaz.Tıp bilimi deneme yanılma yöntemiyle işler.Labaratuar çalışmaları ve insan uygulamaları farklı olabilir.Yıllarca recete ettiğimiz ilaçların bile çok sonradan zararlı etkileri görüldüğünden ve bu risk su an için her turlu ilaçta az da olsa bulundugundan yaşamadan bilemeyiz.
Tüm dünya gibi bekleyip görücez. 
 
Bu domuz gribi işinde bir domuzluk mu var?  

Aylardır milyonlarca insanın domuz gribinden öleceği söylendi. 
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) salgının en üst düzeyde (6) alarma geçti. 
Aşı firmaları en geç sonbaharda yeni aşının hazırlanmış olacağını söylüyor.
Şimdiden milyonlarca dolarlık aşı siparişi almış durumdalar.
Halbuki ileri sürülen salgının o kadar da ağır bir hastalık tablosuna yol açmadığı
artık belli oldu.
Virüs bulaşan insanların çoğu hastalığı tedavi görmeden ayakta atlatabiliyorlar.
Bugüne kadar tüm dünyada ölen insan sayısı 140 kadar.
Oysa standart grip salgınlarında her sene 250-500 bin insanın öldüğü biliniyor.
Yani yaklaşık 2000 kat daha fazla.
Hergün binlerce insan sıtmadan ölüyor, basında ses seda çıkmıyor.
Sıtmanın aşısı yok, ilaçlarını kullanacaklar da onları satın alamayacak kadar fakir.
Peki domuz gribi aşısı için bu acele ne?
Bu aşı gerçekten gerekli mi, etkili mi, yan etkileri var mı, herkes olmalı mı,
yoksa bu bir tür korku ticareti mi?
Bültenimizin bu sayısını Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın
konuyla ilgili yazısına ayırdık. 
Yazının sonunda Prof. Dr. Ahmet Aydının
‘Gripten nasıl korunulur ve grip nasıl tedavi edilir?’ konulu yazısı da var.
 
Domuz gribi aşısı korku ticaretinin bir ürünü mü?
 
Nisan ayında Meksika’ dan başlayan domuz gribi salgını
iki buçuk ay içinde dünyanın 74 ülkesinde 30 bine yakın insanın hastalanmasına ve
140 kadarının da ölmesine yol açtı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) salgının alarm seviyesini geçen hafta 5'ten
en üst seviye olan 6'ya yükseltti.
Bu, bir pandeminin yani dünya çapında bir salgının resmen ilanı anlamına geliyor. 
Bir virüsün kıtalar arasında yayılım göstermesi ve insandan insana bulaşması
toplum sağlığı bakımından elbette çok önemli.
Ancak, pandeminin (büyük salgın) insanlar arasında gereksiz bir panik yaratmasına
fırsat verilmemesi ve özellikle de korku ticari yapanların oyunlarına karşı
çok dikkatli olunması gerekiyor.
Grip aşısı ve grip ilacı üreten firmalar, sonbaharla beraber bu virüsün çok daha büyük
salgınlara yol açacağını, bunu önlemenin tek yolunun ise bir an önce aşı olmak olduğunu
beyinlere kazımaya çalışıyorlar.
Otuza yakın ülke şimdiden grip aşısı kuyruğuna girmiş durumda ki, 
Türkiye de buna dâhil. Sağlık Bakanımız Recep Akdağ,
domuz gribine yönelik aşı üretecek firmalarla görüştüklerini bildirerek,
‘’Biz aşıyı satın alma konusunda masaya oturmuş, önde gelen ülkelerden biriyiz’’
şeklinde açıklamalar yapıyor.
İyi ama bu aşı gerçekten gerekli mi, etkili mi, yan etkileri var mı,
herkes olmalı mı, yoksa bu bir tür grip ticareti mi?
Salgın çok ölümcül değil.
Önce bu salgın için iyimser olmamızı destekleyen pek çok sebep olduğunu görmemiz gerekiyor.
Birincisi, milyonlarca insan öleceği ileri sürülen salgının o kadar da ağır bir hastalık
tablosuna yol açmadığı artık belli oldu.
Virüs bulaşan insanların çoğu hastalığı tedavi görmeden ayakta atlatabiliyorlar.
Bugüne kadar tüm dünyada ölen insan sayısı 140 kadar.
Oysa standart grip salgınlarında her sene 250-500 bin insanın öldüğü biliniyor.
İkincisi, ülkemizde belirlenen domuz gripli 13 olgunun da yurt dışından gelen kişilerde saptanması
ve bizde insandan insana bulaşmanın olmaması.
Bu, domuz gribi saptanan pek çok ülke için de geçerli.
Üçüncüsü de virüsün yaz şartlarında üremesinin ve bulaşıcılığını sürdürmesinin
çok zor hatta imkânsız olması.
Okulların tatile girmiş olmaları ve mevsim dolayısıyla insanların zamanlarının çoğunu
açık havada geçirmeleri de çok önemli bir avantaj.
Dolduruşa gelmeyelim
Birkaç gün önce iki ayrı firma, domuz gribine yol açan H1N1 virüsüne karşı kullanılacak aşının
ilk seri üretimini gerçekleştirdikleri müjdesini(!) verdiler.
Hem ne kadar etkili olduğunu gösteren hiçbir bilimsel kanıt olmayan
hem de ne gibi ciddi yan etkileri olabileceği henüz hiç bilinmeyen bir aşı için
hemen sıraya girmek, bu kriz döneminde bu işe milyar dolarlar yatırmak
bana hiç de doğru gelmiyor.
Domuz gribi virüsünün tabii mutasyonla oluşmadığına ve laboratuar ortamında yaratıldığına dair
kuşkuların ve bunu destekleyen bulguların artması…
Bir ay kadar önce uzmanların aşı üretimi için en az 6 ay gerekir demelerine karşılık,
iki firmanın aşıyı temmuz başında piyasaya verilebileceklerini bildirmeleri…
Pandemi ilânından sonra aşı üreticisi firmalardan birinin borsadaki hisselerinde
bir günde yüzde 3.6 ve 3.1 gibi çok ciddi artışlar olması… insanın kafasını karıştırıyor.
Bir başka önemli konu da bunun ilk domuz gribi paniği olmaması.
 
1976 senesinde Amerika’ da Fort Dix’ te askerlerde görülen enfeksiyon bahane edilerek
milyonlarca insan domuz gribine karşı aşılanmış,
ama sonradan böyle bir salgının gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı.
Üstelik aşı yüzünden 25 kişi ölmüş ve yüzlercesi de ömür boyu felçli kalmıştı. 
 
İşin bir de dini yönü var
 
Domuz gribi virüsünün DNA yapısını inceleyen uzmanlar salgına yol açan H1N1 virüsünün
insan, domuz ve kuş gribi virüslerine ait genetik bir karışımından oluştuğunu açıkladılar.
Dolayısıyla hazırlanacak aşıda domuz gribi virüsüne ait genetik materyal de bulunacak.
Aşı içinde domuz virüsü genlerinin bulunması Müslüman ve Museviler’ in domuz gribi aşısı
olmalarının caiz mi, haram mı olduğu sorularını da gündeme getiriyor.
Salgına yol açan virüsün domuz gribi virüsü yerine, ısrarla Meksika virüsü,
İnfluenza H1N1 virüsü, 2009 H1N1 virüsü… gibi içinde domuz geçmeyen terimlerle isimlendirilmek
istenmesi de aşının satışında dini faktörlerin etkisini ortadan kaldırmak için olabilir.
Kim ne derse desin, bu domuz gribi salgınında ve tedavisinde bir domuzluk olduğundan
ciddi şekilde şüpheleniyorum.

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
******************************
******************
 
 
Prof Dr. Ahmet Aydın’ın yorumu

Grip mikrobu bir virüs olduğundan antibiyotik tedavisinden etkilenmiyor.
 
Her yıl on milyonlarca insan gribe yakalanıyor. Yüz binlercesi de ölüyor.
Başta iki Nobel ödüllü Prof. Dr. Linus Pauling olmak üzere birçok bilim adamı
C vitamininin grip, soğuk algınlığı, nezle gibi hastalıkların korunma ve tedavisinde
son derece yararlı olduğunu öne sürmüşlerdir.
 
Gripten korunmanın yolları
1. D vitamini seviyenizi ölçtürün ve sağlıklı kabul edilen 40-120 ng/ml arasında tutun.
2. İşlenmiş gıdaları, unlu gıdaları ve şekeri en aza indirin (taş devri diyeti).
3. Yeteri kadar dinlenin.
4. Düzenli ve yeterli egzersiz yapın.
5. Günde 1- 2 gram balık yağı ve 1- 2 gram C vitamini kullanın.
6. Ellerinizi daha sık yıkayın. Mümkün ise ve kimyasal madde içermeyen bir sabun kullanın.
7. Bol bol sarımsak yiyin. Sarımsak bilinen en kuvvetli ve en doğal antibiyotiktir.
8. Hastanelerden ve aşılardan mümkün olduğunca uzak durun!
 
Grip sırasında alınacak tedbirler
D vitamini
Gribal enfeksiyonun  1. ve 3 gününde 300,000 ünitelik D vitamini ampulünü kırın ve ağızdan alın
C vitamini
Soğuk algınlığı ya da gribal enfeksiyonun  ilk işaretlerinde
(boğaz ağrısı, aksırma, ateş kırgınlık, burun çekme vb) 1- 2 gram C vitamini alın.
(1 silme çay kaşığı askorbik asit 1 gramdır, eczanede satılan tabletler genellikle 0.5gram ya da 1gram’dır).
Her saat aynı miktarı almaya devam edin. Genellikle birkaç saat içinde semptomlarınız hafifletecektir.
Eğer hastalık belirtileri hafiflemezse saatlik miktarı 2-4 grama çıkartın.
Hafif ishal çıkmaya başlamışsanız dokularınız doymuş demektir.
O zaman bir önceki doza dönebilirsiniz.
Bu sırada şekerli bir gıda, antibiyotik, vazokonstriktö r (damar büzücü) burun damlası,
antihistaminik ve dekonjestan alınması ise mevcut hastalığın şiddetini artırır ve süresini uzatır.
C vitaminini birden keserseniz hastalık  belirtileri tekrarlayabilir.
O nedenle tedaviyi azalta azalta sonlandırın.
Hastalık genellikle 2-3 gün içinde, en geç bir haftada tedavi olur.
C vitamini tozunun gramı 5 kuruş, kilosu 50 YTL’den  satılıyor.
Hap formları doğal olarak biraz daha pahalı.
Tozun avantajı suda eriyebilmesi.
Belli bir miktarı (örneğin 10 gram ) bir pet su şisesi içinde eritin ve sık sık için.
C vitamini, askorbik asit adı altında gıda kimyasalları dükkanlarında kilo ile satılmaktadır.
 
İstanbul’da daha çok satıldığı yerler Sirkeci, Mısır Çarşısı ve Tahtakale  üçgenidir.
 
Kaynak : http://biyolojici.azbuz.com/index.jsp

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Etiketler