Haber aynen şöyle;
Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, kendisine Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında haftaya oynanacak derbi maç için sorulan soruya ''Gönlüm Beşiktaş'ın kazanmasından yana'' demiş..
Adnan Polat bu..
Meriç TUNCA YAZIYOR
Der mi?.
Der..
Der ama..
Bu işin bir de ''Ama''sı var..
Merak etmeyin.. Konuyu eski günlere götürüp, 2006 yılının Mayıs ayında ligde Fenerbahçe ile şampiyonluk yarışının kızıştığı bir dönemde, o zaman Galatasaray'da Asbaşkan olan Polat'ın, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören'le beraber ünlü ''Papermoon'' yemeğinden çıkışta ''Şampiyonluk bizim, kupa Beşiktaş'ın olsun'' söylemini ve bir şampiyonluk için iki kulübün arasında yapılan ''İttifakı'' hiç mi hiç gündeme getirmeyeceğim..
Benim derdim başka..
Yıllardır bakıyorum, Galatasaray kendi işini kendi göremez, kendi göbeğini kendi kesemez bir hale geldi..
Aslında eskiden de böyleydi ama bu olay son yıllarda gittikçe çevreye rahatsızlık vermeye başladı..
Galatasaray stat yapacak.. Sırtını devlete dayamış, TOKİ'den medet umuyor..
Galatasaray Kadıköy'de 10 yıldır maç kazanamıyor. Fenerbahçe'yi yenmek için hakemden, federasyondan yardım bekliyor..
Galatasaray Avrupa'da bir üst tura çıkacak, rakip takım, öbür takımı yensin diye dua ediyor. (Bakınız geçen senelerde Bordeaux'un Panionios'u Yunanistan'da yenerek Galatasaray'ın grubunda üçüncü olması gibi)
Galatasaray vergi borcunu ödemiyor. Maliye bu borcu silsin diye uğraşıyor..
Galatasaray 100 bin dolar veremediği için Ribery'yi elinden kaçırıyor. Sonra UEFA'dan, FIFA'dan falan kıyak bekliyor..
Galatasaray Yönetimi taraftarının ilgi göstermediği telefon kartı ve satılmayan ürünleri için Fenerbahçe'yi örnek gösterip, duygu sömürüsü yapıyor..
Galatasaraylı futbolcular ve de Galatasaraylı yazarlar hemen hemen her maçta lehlerine penaltı çalınsın, rakip 8-9 kişi kalsın diye hakemlere baskı yapıyor..
Galatasaray, astronomik paralar ödeyerek kurduğu bayan basketbol takımı şampiyonluğa ulaşsın diye tüm etik değerleri hiçe sayarak ezeli rakibinin kupa canavarı coachını sezonun orta yerinde ayartmaktan rahatsızlık duymuyor..
Bu liste böyle uzayıp gider.. Fazlasına gerek yok..
Ben tekrar en başa döneyim..
Başkan Adnan Polat da kalkmış, kendilerinin bir türlü yenemediği Fenerbahçe'yi yenmesi için Beşiktaş'tan medet umuyor..
Şimdi tüm bu bilgilerin ışığında; Fenerbahçe'nin yukarıda saydığım hiç bir ''Özelliğinin'' olmadığını, kendi işini kendi becerdiğini, galibiyet için ''Taşeron'' kullanmadığını, şampiyonluklar için bir başkasıyla ''İttifak'' kurmadığını ve bu piyasada ''Tek tabanca'' olduğunu düşünürsek, ''Kimin daha büyük?'' olduğu da böylelikle ortaya çıkıyor..
''Biz en büyüğüz'' diyen Galatasaray Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri ve taraftarlarına selam eder, kendilerine ''Hayırlı avantalar'' dilerim..
Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, kendisine Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında haftaya oynanacak derbi maç için sorulan soruya ''Gönlüm Beşiktaş'ın kazanmasından yana'' demiş..
Adnan Polat bu..
Meriç TUNCA YAZIYOR
Der mi?.
Der..
Der ama..
Bu işin bir de ''Ama''sı var..
Merak etmeyin.. Konuyu eski günlere götürüp, 2006 yılının Mayıs ayında ligde Fenerbahçe ile şampiyonluk yarışının kızıştığı bir dönemde, o zaman Galatasaray'da Asbaşkan olan Polat'ın, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören'le beraber ünlü ''Papermoon'' yemeğinden çıkışta ''Şampiyonluk bizim, kupa Beşiktaş'ın olsun'' söylemini ve bir şampiyonluk için iki kulübün arasında yapılan ''İttifakı'' hiç mi hiç gündeme getirmeyeceğim..
Benim derdim başka..
Yıllardır bakıyorum, Galatasaray kendi işini kendi göremez, kendi göbeğini kendi kesemez bir hale geldi..
Aslında eskiden de böyleydi ama bu olay son yıllarda gittikçe çevreye rahatsızlık vermeye başladı..
Galatasaray stat yapacak.. Sırtını devlete dayamış, TOKİ'den medet umuyor..
Galatasaray Kadıköy'de 10 yıldır maç kazanamıyor. Fenerbahçe'yi yenmek için hakemden, federasyondan yardım bekliyor..
Galatasaray Avrupa'da bir üst tura çıkacak, rakip takım, öbür takımı yensin diye dua ediyor. (Bakınız geçen senelerde Bordeaux'un Panionios'u Yunanistan'da yenerek Galatasaray'ın grubunda üçüncü olması gibi)
Galatasaray vergi borcunu ödemiyor. Maliye bu borcu silsin diye uğraşıyor..
Galatasaray 100 bin dolar veremediği için Ribery'yi elinden kaçırıyor. Sonra UEFA'dan, FIFA'dan falan kıyak bekliyor..
Galatasaray Yönetimi taraftarının ilgi göstermediği telefon kartı ve satılmayan ürünleri için Fenerbahçe'yi örnek gösterip, duygu sömürüsü yapıyor..
Galatasaraylı futbolcular ve de Galatasaraylı yazarlar hemen hemen her maçta lehlerine penaltı çalınsın, rakip 8-9 kişi kalsın diye hakemlere baskı yapıyor..
Galatasaray, astronomik paralar ödeyerek kurduğu bayan basketbol takımı şampiyonluğa ulaşsın diye tüm etik değerleri hiçe sayarak ezeli rakibinin kupa canavarı coachını sezonun orta yerinde ayartmaktan rahatsızlık duymuyor..
Bu liste böyle uzayıp gider.. Fazlasına gerek yok..
Ben tekrar en başa döneyim..
Başkan Adnan Polat da kalkmış, kendilerinin bir türlü yenemediği Fenerbahçe'yi yenmesi için Beşiktaş'tan medet umuyor..
Şimdi tüm bu bilgilerin ışığında; Fenerbahçe'nin yukarıda saydığım hiç bir ''Özelliğinin'' olmadığını, kendi işini kendi becerdiğini, galibiyet için ''Taşeron'' kullanmadığını, şampiyonluklar için bir başkasıyla ''İttifak'' kurmadığını ve bu piyasada ''Tek tabanca'' olduğunu düşünürsek, ''Kimin daha büyük?'' olduğu da böylelikle ortaya çıkıyor..
''Biz en büyüğüz'' diyen Galatasaray Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri ve taraftarlarına selam eder, kendilerine ''Hayırlı avantalar'' dilerim..
Meriç Tunca - Hürriyet
********
Helal Olsun Meriç Baba.
Bu arada Peşkeştepe inşaatı yeniden başladı.
Eren Talu 50 milyon dolar kaybetti ama sesi çıkmıyor.
Bir şekilde gene her şeyi hallettiler.
Haram olsun.
Gün yüzü görmesinler inşaallah o Stad'ta.
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.